Dayanışmadan Doğan Mutfak: Kadın Kadına Mülteci Mutfağı

Savaşın başka başka yerlere savurduğu milyonlarca Suriyeli kadından 17’sinin yolu bir mutfakta nasıl kesişti? Kadın Kadına Mülteci Mutfağı destekçilerinden OKDER Başkanı Umut Dede anlatıyor; 'Bizim bu kadınların kendi ayakları üzerinde durması gerektiğine dair düşüncemiz vardı.'

Suriye’de süren savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen yüz binlerce Suriyeli hayatta kalma mücadelesi veriyor yıllardır. Kimisi tekstil atölyelerinde düşük ücrete, kimisi büyük fabrikalarda acımasızca koşullar altında çalışıyor. Bir biçimde hayatta kalmak için mücadele eden Suriyelilerin yaşam biçimlerine, çalışma koşullarına verilecek örnek çok. Ancak savaşın başka başka yerlere savurduğu milyonlarca Suriyeli kadının 17’sinin yolu bir mutfakta nasıl kesişti onu aktaracağım: Kadın Kadına Mülteci Mutfağı… 

2017 yılının başında açılışını yapan, Okmeydanı’nda Mahmut Şevket Paşa Mahallesi’nde yaşayan Suriyeli kadınlar, yola ilk önce üzüm, elma, erik reçeli yaparak başladı. Mutfağın serüvenini bize kuruluşunda büyük bir dayanışma gösteren OKDER (Okmeydanı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği) başkanı Umut Dede anlattı.  

“İnsanlığımızdan Utandık”

Umut DedeOKDER Başkanı Dede, şöyle anlatıyor bu serüvenin başlangıcını: “OKDER 2014 yılında kuruldu, 2015 yılında da mahallemize mülteciler gelmeye başladı. Biz mültecilerin televizyonlarda duyduğumuz gibi her şeylerinin devlet tarafından karşılandığını, hiçbir sorunlarının olmadığını sanıyorduk çünkü öyle gösteriliyordu. Sonra biz buradaki yoksul komşularımız için ikinci el kıyafet, eşya kampanyası başlattık. Bu ihtiyacı karşılamaya çalışırken mülteci komşularımızın da gelip “bunları alabilir miyiz” demesine şahit olduk. Şaşırdık, çünkü ihtiyaçları olduğunu bilmiyorduk. Sonra onlarla sohbet etmeye başladık; ‘Neden sizin yok mu, devlet size vermiyor mu” sorularını sorunca bizleri evlerine davet ettiler. Biz onların sadece dört duvardan evlerini görünce insanlığımızdan utandık. Biz dernek olarak hemen bütün üye arkadaşlarımızla toplandık ve mültecilerin bütün evlerinin dolaşılmasına kimin neye ihtiyaçları varsa tespit edilmesi gerekliliğine ilişkin araştırma yapmaya başladık. Bizim buradaki komşularımıza kucak açmamız gerekiyordu. Elimizden geldiği oranda… O zaman çok aktif bir gönüllü ağına ihtiyacımız vardı çünkü burada yaşayanların bütün ihtiyaçlarının karşılanması lazımdı. Sade ev eşyaları değil bu insanların eğitim sorunları, hayata katılımları, sağlık sorunları, çocukların durumuna ilişkin de iyileştirmeler yapmalıydık. Ayrıca çocuklar travma geçirmişlerdi savaştan ötürü, onlar için acil bir şekilde çalışmalara başladık. Ancak çok fazla yoksul vardı.  Sadece Okmeydanı’nın 8 mahallesinden insanlar yardım almaya geliyordu. Çünkü tek destek veren yer bizim şu 50 metrekarelik yerimizdi.”

Reçelle Başlayan Yolculuk

Kadın Kadına Mülteci MutfağıMülteci kadınlarla ilişkinin böyle başladığını söyleyen Dede, yardımlarla meselenin çözülemeyeceğini, bu yüzden daha kalıcı bir çözüm yolu aramaya başladıklarını belirtti, “Bizim bu kadınların kendi ayakları üzerinde durması gerektiğine dair düşüncemiz vardı. Bizim ömür boyu destek verme durumumuz da yoktu. Sonuçta bir dayanışma derneğiyiz ama bu insanların kendi ayakları üzerinde durması gerektiğine dair de bir şeyler yapmalıydık. Bunu kadınlarla konuştuk. Taşın altına elini koyacak olan 17 kadını tespit ettik ve ‘bu kadınlar ne yapabilir’ diye düşünmeye başladık. Henüz mutfak fikri yoktu. Hepsi farklı bölgelerin insanı fark, ettik ki hepsinin yemek kültürü de farklı. Ortak bir iş olsun diye başlangıç olarak ilkin reçelden başladık. Herkesin bildiği bir şeydi. Buradan bir Suriyeli kadının fikriydi isim de. Böylelikle ‘Kadın kadına mülteci mutfağı’ fikri çıktı. Ama daha ortada mutfak yoktu. Ya OKDER’de ya da kadınlar evlerinde yapmaya başladılar ilk başta reçelleri.”

Dayanışmayla Var Oldu

Sonrasında her şeyin dayanışmayla yürüdüğünü anlatıyor, ya mahalleli, ya dernek üyeleri, ya başka STK’lar ya da kendilerinden haberdar olan insanlar mutfağın malzemeleri için dayanışmada bulunmuş. Böylelikle şimdi içerisinde çalıştıkları bu mutfak oluşmuş. “Çok demokratik ve birbirine danışarak işlerini yürütüyordu kadınlar, hala da öyledir. Dayanışmayla var olduk. Bu yüzden bize gelen yardımları da hemen şeffaf bir şekilde paylaşıyoruz. Güveniyorlar da. Yavaş yavaş da mutfak profesyonelleşti. O kadınlarda o günden bugüne emeğiyle çalışarak devam ediyor”.

Burası Ticarethane Değil Dayanışma Mutfağı

Dede, şöyle devam ediyor, “Türkiyeli ve Suriyeli kadınların bu mutfakta birlikte üretmelerini istiyoruz. 17 tane de yedek kadın seçtik mutfakta çalışması için ama siparişler yetersiz olduğu için onları katamıyoruz. Burada amacımız hem kadınların geçinebilmesi, hem de burada her kadının birlikte zaman geçirmesi. Birbirleriyle hemhal olsunlar, dost olsunlar, sosyalleşsinler, birbirleriyle bir dayanışma içinde de olsunlar diye burası var. Düzenli bir sipariş durumumuz olursa diğer listeye aldığımız ihtiyacı olan kadınlara da part time sipariş vereceğiz. Düzenli bir gelir olmadığı için geçinemiyor kadınlar. Kira, fatura çok olduğu gibi siparişte az. Burayı bilen STK’lar bile yemek siparişlerini buradan verse buradaki kadınların gelirlerinde güzel bir artış olur ve düzenlenir gelirleri.”

Böylelikle Kadın Kadına Mülteci Mutfağı’ndan haberdar olan herkese de sipariş vermeleri yönünde çağrı yapıyor Umut Dede.

Mutfaklarında Çocuk Alanı Da Var

Kadın Kadına Mülteci MutfağıArtık kadınların burada birçok işi kendilerinin yürüttüğünü, OKDER olmadan da bu mutfağı çevirebildiklerini ve bu yolda kadınların çok yol kat ettiğini anlatıyor Dede, “Buradaki kadınların artık kendileri yapıyor, işletiyor, bize bağımlı olmadan hareket ediyorlar. Bizimki bir dayanışma ilişkisi. Buradaki kadınların çocukları var, çocuklarını bırakıp gidip bir yerde çalışamıyor ya da kocaları izin vermediği için çalışamıyor. Ancak biz burada bir çocuk alanı da yaptık. Kadınlar çocuklarını da yanında getirip burada işlerini yapabiliyor. Kocaları da buraya güvendiği için çalışmalarına izin veriyor. Şu anda biz bir kooperatif girişimiyiz. Buradaki amaçlardan biri de bu mahallede herkesin sağlıklı gıdaya ulaşması aslında. Bu yüzden de bir kooperatife ihtiyaç duyduk. Burası hem üretim hem tüketim kooperatifi olacak.” 

Kadınlar Önyargılara Da Direniyor

Suriyelilere dönük önyargının burada da karşılarına çıktığını söyleyen Dede bu sebeple buradaki kadınların yolculuğa ekside başladığını ifade ediyor, “Genelde yemekleri Suriyeliler yaptıkları için bir önyargı var. Kadınlar zaten mülteci oldukları için eksi ile başlıyor. Çünkü önyargı var ‘Bunlar Suriyeli, onların yemekleri pistir, kirlidir, bunların yemekleri yenmez’ diye bakılıyor. Ancak kim gelirse ne kadar temiz ve hijyenik olduğunu görüyor. Biz bu önyargıyı kırmak için tadım günleri yaptık. Yemeklerin tadına bakanlar gerçekten çok beğendiler. Çünkü lafla onları ikna edemeyiz, gelecekler bakacaklar. Bu Okmeydanı’nda daha temiz ve hijyenik bir mutfak bulamayız. Buna rağmen önyargı var o yüzden bu kadınlar bu önyargılara da direniyorlar.”

Birlikte Yaşamak İstiyoruz

Dede, “Hepimiz insanız” diyor. İnsanlar arasında ayrımcılığın ırkçılığın olmaması gerektiğini savunuyor. “Kendi yoksulluğumuzun sorumlusunu bir başkasına değil bizi bu koşullara iten yönetenlere göstermeliyiz. Suriyeliler de biz de burada yoksul ve emekçiyiz. Burada bizim bir komşuluk hukuku tesis etmemiz lazım, çünkü Suriyelilerin dönme olasılığı çok zayıf ve dönerlerse orada ne ile karşılaşacağını bilmiyorlar. Biz onlara ‘gidin, orada ölün’ diyemeyiz. Bu insanlara kucak açmalıyız. Biz dernek olarak kucak açtığımızda bir kötülük görmedik tam tersine bir sürü şey öğrendik onlardan. İnsanları ötekileştirip yok saymamalıyız. Birlikte yaşamak istiyoruz.”