Tunceli Emek Gazetesi: Kadınların Kurduğu Gazetede Sadece Kadınlar Çalışıyor 

Tunceli EMEK Gazetesi, Tunceli’de yalnızca kadınların kurduğu, haber yazımından matbaasına kadar kadınların çalıştığı bir yerel gazete. 16 yıldır yayın yapan gazetenin İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Hüsniye Karakoyun ile Tunceli EMEK’in hikayesini konuştuk. 

Yalnızca kadınların çalıştığı bir gazete fikri nasıl ortaya çıktı?

Gazete yayın hayatına başladığında ilk olarak 2 kız kardeş, 1 kız yeğen birlikte başladık. Aile gazetesiydi bir nevi. Çünkü zaten ekonomik olarak birini çalıştırabilme imkanı yoktu. Taksitle alınmış bir bilgisayar, tahta ve eski bir sandalye, arkadaş hibesi bir masayla başladı EMEK’imizin serüveni. Sonraki dönemde 2 erkek personel çalıştırdık matbaa kısmında kısa süreli ancak kent küçük, çalıştırdıklarımızda ‘Kadın patron’ kompleksi gözlemledik. Verimli çalışma olmadı. Sonra tamamen kadın çalıştırmaya başladık. Matbaa makinelerini önce kendim öğrendim sonra kural koydum, işe başlattığım her kızımıza kendinden önceki takım arkadaşımız matbaa makinelerinde baskı yapmayı, sayfa grafiğini öğretecek diye. Sistem oturdu gibi. Gerçi, işletme olarak kendim evlenmemiş olsam da baht açan bir tarafımız da var. Yetişen her personel kısa süre sonra evleniyor. Bu nedenle EMEK’imizin çatısı altına girip gelin olarak işten ayrılan çok kızımız oldu. (Gülüyor)

Yayına başladığınızda kabul edilme süreciniz zor olmadı mı? Yani ilk yayın hayatınıza başladığınız günden bugüne halkın Emek’i bilme, okuma, görme sürecinde neler değişti? 

Bu gazetenin adı EMEK değil de başka bir şey olsaydı, mesela Munzur gibi, emin olun daha çabuk kabul görürdü. Ancak adımızın EMEK olması bürokrasi ve asker-polis cephesinde ilk dikkatleri bize yöneltiyor. Bizi marjinal sol bir yayın organı gibi düşündüklerinden yakın takibe almaya başlıyorlar. Öte yandan başındaki Tunceli kelimesi de Dersim diyen diğer kısımda antipati yaratıyor. Yüzlerce defa aynı soruya maruz kalmışızdır ‘Niye Dersim EMEK değil?’ diye.  Aslında bu gazetenin adı sadece EMEK olacaktı. Ancak savcılığa beyanname vermek üzere gittiğimizde EMEK adıyla bir başka gazete olduğu için savcı beyannamemizi kabul etmeyince başına ve sonuna bir şey getirmemiz gerekiyordu. Öylece adı Tunceli EMEK oldu.  

EMEK meşakkatli yollar kat etti yayın süresince. Geçmişte, 11 defa resmi ilan hakkı düşürüldü haksız şekilde. Üstelik bunun için çaba harcayan ve bu yaptırımlara neden olan da yine bir kadındı. 

EMEK’imiz yayın hayatına başladığında üzerine bahse girilirdi, 3-5 sayı çıkar kapanır diye. Gerçekten de akıl işi değil. Sırtımızı bir siyasi parti, kurum, kuruluş, örgüte dayamadan batının taşra kasabası nüfusuna denk bir ilinde gazete çıkarmaya kalkıştık. Akıl karı değil. İnsanlar reklamı gereksiz görüyor. ‘Yazar camıma asarım. Reklama ne gerek var’ denilen bir ortamda, zengin baba yok. Koca yok. Çık bu koşullarda gazete çıkar? Gözü karayım da düşününce bu da tam bu özelliğimin en net yansıması olmuş. Başlarda vatandaşın konuşmaktan çekindiği, siyasi bir yayın organı sandığı bu gazete, bugün kentte gündem belirleyen, insanların haberlerinin doğruluğundan şüphe duymadığı, EMEK yazdıysa doğrudur denilen bir yayın organına dönüştü. EMEK şu ana kadar 4000’in üzerinde günlük sayısıyla okuruna ulaşmış. Demem o ki bu; azmin, kararlılığın ve verilen EMEK’e inancın ürünü bir yolculuk.

Yayın hayatınıza 2004’te başladınız. Bu 15 yılda hem ekonomik olarak hem politik olarak çok değişti. Bu süreçte zorlandığınız “Ya artık olmuyor” dediğiniz hiç olmadı mı? 

Tutkulu sevmişim ben bu gazeteyi. ‘Ya artık olmuyor’ hiç demedim. Ekonomik anlamda çok zorlandığımız zamanlarımız oldu. Ama bu gazetenin para biriktirmek gibi bir derdi yok ki. Bu nedenle gözü kara haberler yapar. Kimseyle kafa kol ilişkisine girmeden, vali, belediye başkanı, hatırlı adamlara sırt dayama çabasına hiç girmeden. Derdiniz para olmayınca, kaybetme korkunuz da olmuyor. İşte bu nedenle yaptığımız haberlerde bizi susturmak için resmi ilan hakkımızı düşürenler, baktı ki sonuç değişmiyor, biz daha cesurlaşıyoruz, onlar vazgeçti bundan, biz değil. Her sabah yaptığımız yazı işleri toplantısının belki de sıklıkla tekrarlanan cümlesidir ‘Bir gün bir tek insan para verdim bu gazete haber yaptı der ve bu da doğru çıkarsa, gazeteyi kapatırım’. Takım arkadaşlarımız artık öğrendi bu konudaki kararlılığımızı.  EMEK, muhtemelen ben var olduğum sürece olacak. Sonrasında da belki benim gibi EMEK’i yüreğine ve beynine kazıyan başka kadınlar çıkar, bu serüveni sürdürür. Ya artık olmuyor dediğim hiç olmadı ama biri çıkıp gelse de kolumdan tutuk ‘Biraz dinlen. Kontrol bende’ dese ne iyi olur dediğim oluyor. 

Son ekonomik krizde bazı gazeteler kağıt baskıdan vazgeçti. Bazıları sayfa sayısını düşürdü. Bu krizden siz nasıl etkilendiniz? 

Bu durumun ekonomik boyutunu aşsa dahi gazeteler, kâğıt stokları kısıtlı olan, hammaddesi konusunda dışa bağımlılığımızdan çıkaramaz hale gelenler olmuştur. Çünkü paranız olsa dahi kağıt alamayabiliyorsunuz. Öte yandan, kâğıt fiyatları çok yükseldi. Birçok gazete personel işten çıkarma yoluna gitti, baskı sayısını düşürdü, gazetesini kapatanlar oldu. İnternet ortamındaki yayın zaten gazetelerin basılı nüshalarında ciddi tiraj kaybına neden oldu. Biz de tirajı düşürdük. Çünkü; www.tunceliemek.com.tr adlı bir internet sayfamız var. Onu anlık güncelliyoruz. İnsanlar oradan okuyunca, ikinci gün okudukları habere rağbet göstermez oldular. Ayrıca sosyal medya sayfalarımızı da aktif kullanıyoruz. Bu da baskı sayısını düşüren etkenlerden. Zaten toplum olarak çok okumayı sevdiğimiz de söylenemez. Twitter’ın yazılanları 140 karakterle sınırlı tutması aslında insanları doğru okuduklarının göstergesi. Başlık ve giriş spotunu okumakla yetinen bir ruh halinde, sosyal medyadaki 3-5 cümlelik haberler birçok kişiye yetiyor. Tunceli’nin ulaşımdaki zorluğu da kağıt fiyatlarındaki maliyetler kadar bizi zorluyor. Geçiş noktasında olmayınca kargo fiyatları çok pahalı. Ancak çok yakınmanın sonuca etkisi olmayacaktır. 

Aynı zamanda Alevi nüfusunun yoğun olduğu bir kentte yayıncılık yapıyorsunuz. Bu size Alevilerin sesi misyonunu da yüklüyor mu? 

Hayır. Biz aslında bu kentin sesi olmaya çalışıyoruz. Özellikle Aleviliği yazalım diye bir çabamız yok. Muharremde 12 İmam Orucunu yazdığımız, Cemevi dedesiyle röportaj yaptığımız gibi, Ramazan öncesinde de kentin müftüsüyle söyleşi yapabiliyoruz.  Bize en sık sorulan sorulardan biridir ‘Feminist bir gazete misiniz?’ diye. Feminizmi hümanizm gibi algılıyorsanız elbette diyoruz. Yani bu gazete hümanist bir gazete. Tek taraflı, tek cepheden bakan, belli kalıpların içine hapsolmuş bir yayın organı değil. 

Peki, bundan sonra Tunceli Emek’in yol haritasında ne var, bu haliyle devam edecek mi? 

Bizler batının taşra kasabası nüfusuna denk gelen bir kente gazetecilik yapmaya çalışıyoruz. Gazete 16 yıldır imkansıza rağmen kendisini var etmeye çalışıyor. Ve bugün geldiği konum itibariyle de hem güvenirliği hem de tanınırlık açısından önemli bir konumda. Bu bizim için çok keyfili ancak yeni yol arkadaşları aramıza katılsın istiyoruz. Gazetenin bulunduğu yerden daha ileriye taşınmasını sağlayacak ortaklıklar düşünüyoruz. Bu anlamda ilde ya da il dışında yaşayan yazma tutkusu, gazetecilik merakı olan Dersimlilerin ortaklıklarına açığız. Sadece maddi ortaklık tekliflerini düşünmüyoruz. Medyanın saygınlığını korumayı düşünenlerin, sorunların dile getirilmesinde inisiyatif almak isteyenlerle ortaklık yapmayı düşünüyoruz.  Blöf, şantaj, birileri üzerinde medya baskısı kurmak isteyenlerin ortaklık tekliflerini kabul etmiyoruz.