‘Yaban Hayatı Planlarımız Hazır Olmalı’

Tunceli, Bingöl ve Bitlis’te çıkan orman yangınları uzun uğraşlar sonunda kontrol altına alındı. Havadan müdahalenin geciktiği iddia edilen orman yangınlarını habitat, yaban hayatı ve yürütülmesi gereken rehabilitasyon çalışmaları açısından ele aldık. Yaban Hayatı Ekoloğu ve Doğa Derneği Biyoçeşitlilik Araştırma Koordinatörü Şafak Arslan, yangın sonrası yaban hayatı yönetim planlarının hazırlanması ve uzmanlar tarafından yanan alanların araştırılması gerektiğini vurguladı.

Tunceli, Bingöl ve Bitlis’te yaşanan orman yangınlarında büyük bir alan yok olma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Son bir ayda yedi ayrı noktada (Hozat, Ovacık, Munzur Vadisi, Tunceli merkez, Nazimiye, Roj Vadisi ve Pülümür Balkaya) çıkan yangınlar uzun uğraşlar sonunda kontrol altına alındı. 

Tunceli’deki en büyük yangın ise Hozat-Ovacık arasında bulunan ormanlık alanda meydana geldi. 13 günün sonunda söndürülen yangında büyük bir alan yok oldu. 

Yayladere’de Orman Yangını

Bir diğer orman yangını ise Bingöl’ün Yayladere ilçesindeki ormanlık alanda meydana geldi. Yangına destek çalışmalarına Adana Büyükşehir Belediyesi ve Elazığ’a bağlı Karakoçan Belediyesi’nin katkı sunduğu görüldü.

HDP Bingöl İl Eşbaşkanı Hasan Soysal, yangın bölgesinde yaptığı açıklamada, itfaiye ve iş makinelerinin yolda beklediğini ancak yangına müdahale etmediklerini ileri sürdü. Soysal, Bingöl Belediyesi yetkililerine “Alevler hızlanmamışken neden müdahale etmiyorsunuz?” diye sorduklarında “suyumuz yok” yanıtını aldıklarını söyledi.

Bitlis’te Ormanlar Kendiliğinden Söndü

Bitlis‘e bağlı Buzlupınar mevkiinde çıkan yangın da dördüncü gününde kontrol altına alındı. Bölgenin sarp ve kayalık olması karadan müdahaleyi  zorlaştırırken, yangın sonucu bölgedeki büyük bir ormanlık alan yok oldu. 

Tunceli’nin Hozat ve Ovacık ilçeleri arasında bulunan Koçeri ve Taşbaşı mevkiinde çıkan ve geniş bir alana yayılan orman yangını, bir diğer kontrol bekleyen alandı. 

Yangını söndürmek için bölgeye gitmek istediklerini belirten Dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, kaymakamlık tarafından yollarının kesildiğini ve tehdit edildiklerini, yangın konusunda bilgi almalarının engellenmek istendiğini dile getirdi. 

Dersim, Bingöl ve Bitlis’te yangınların çıktığı alanların sarp kayalık olması karadan müdahaleyi zorlaştıran en önemli etken. 

Munzur doğa aktivisti Haydar Çetinkaya, Tunceli’nin Hozat ilçesi kırsalında çıkan yangına ilgili birimlerce müdahale edilmediği gibi, halkın da müdahale etmesine izin verilmediğini söyledi. Çetinkaya, Tunceli Valiliği’nin sivil halkın müdahalesine izin vermemesine “güvenlik riski”ni öne sürdüğünü kaydetti. 

Çetinkaya, orman yangınına müdahalenin başladığını ancak bu müdahalenin yetersiz olduğunu söyledi. Havadan helikopter ve yangın söndürme uçakları ile yapılan müdahale ve halkın karadan yaptığı müdahalelerle birkaç gün sonra yangının kontrol altına alındığını ifade etti. 

Çetinkaya, “Coğrafi konumdan kaynaklı yangın bölgelerine iş makineleri giremiyor. Ancak ilk defa uçak ve helikopterlerle yangınlara müdahale edildiğini de gördüm. Uçak ve helikopterler daha kısa sürede gönderilebilirdi ve yangınlar kısa sürede kontrol altına alınabilirdi” dedi. 

Çetinkaya, yangınların ihmal, kasıt sonucu çıktığı iddialarına da değindi ve neden çıktığını kendilerinin de bilmediğini söyledi.

Yaşanan orman yangınları ile birlikte sadece orman ağaçları yanmış değil. Birçok canlı türü de çıkan yangınlar sonucunda ya yaşamını yitirdi ya da yaşam alanını terk etti. Çetinkaya, yangınların oluşturduğu tahribatın oldukça büyük olduğunu ifade ederek, “Ağaçlar dışında bir de yaban hayatı var. Bu yaban hayatı da etkileniyor. Büyük bir tahribat yaşandığını söyleyebilirim.” dedi.

Türkiye’nin En Büyük Milli Parklarından

Türkiye’nin en büyük milli parkları arasında yer alan Munzur Vadisi Milli Parkı’nın yanı sıra Pülümür, Tağar, Mercan ve Havaçor vadilerinin bulunduğu Tunceli, kışın beyaz yazın ise yemyeşil görüntüsüyle insanların ilgisini çekiyor. Milli parkta, kayıtlara göre 1518 bitki türü bulunuyor ve bu bitkilerden 227’si endemik türler arasında yer alıyor. Yine kayıtlara göre 121 kelebek türünün de yaşadığı bir kent. Kentteki yaban hayatı oldukça çeşitlilik arz ediyor. Yaz ve kış aylarında yerli ve yabancı avcıların sık sık uğradığı bir coğrafya Tunceli. Yaşanan yangınlardan bu yaban hayatının da etkilendiğini söylemek mümkün.

‘Yaban Hayatı Planlarımız Hazır Olmalı’

Yaban Hayatı Ekoloğu ve Doğa Derneği Biyoçeşitlilik Araştırma Koordinatörü Şafak Arslan, Tunceli’deki orman yangınlarının doğaya ve yaban hayatına etkisini, Tunceli ormanlarının ekolojik özelliklerini ve önemi değerlendirirken, bulunduğu konumun ve barındırdığı coğrafik özelliklerin çok özel habitatları bünyesinde barındırdığını ifade etti. Hem orman, hem alpin çayırlıklar hem de sarp kayalıkların bu bölge içerisinde yer aldığına değinen Arslan, “Bu sayede çok farklı bitki örtüsünü meydana getiren bitki türlerini aynı anda içeriyor. Yüksek dağ çayırları, kalıntı sarıçam toplulukları, farklı meşe türleri, akçaağaç, ceviz ve huş ağaçlarının bulunduğu galeri ormanları bulunuyor. Ayrıca birden fazla endemik bitki bu alanda yaşıyor” dedi. 

Farklı coğrafik özellikler ve farklı habitat tiplerinin beraberinde zengin yaban hayatını da getirdiğine dikkat çeken Arslan, “Tunceli’de, Türkiye’de yaşayan dört akbaba türünün tamamı görülüyor. Yüksek dağ kuşağının kuşu olan urkeklik de bölgede yaşıyor. Ayrıca yaban keçisi, çengelboynuzlu dağ keçisi, kurt, vaşak, çakal, porsuk vb büyük memeli yaban hayvanlarını da alanda görmek mümkün. Bu canlıların çoğu kış aylarında besin bulmak için orman içlerine inerken yaz aylarında yüksek rakımlara çıkıyor” ifadelerini kullandı. 

Böylesi bir bölgenin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini kaydeden Arslan, biyoçeşitlilik açısından bu kadar zengin bir alanda meydana gelen orman yangınlarının alanı ve içerisindeki canlıları olumsuz etkilediğini vurguladı. Yangınların yaban hayvan türlerinin yaşam alanlarının yok olmasına neden olduğunu belirten Arslan, “Bazı canlılar özellikle kuşlar ve hızlı hareket edebilen diğer türler yangın alanını terk edebiliyor olsa da yavaş hareket eden canlılar maalesef alanda kalıyor ve yaşamlarını kaybediyor” diye konuştu. 

Yangın kontrol altına alındıktan sonra yanan alanların yavaş yavaş kendini yenilemeye başlayacağına dikkat çeken Arslan, “Bu yenileme sırasında alana büyük memeli türler ve kuşlar beslenmek için gelecektir. Takviyelerin gerektiği durumlarda ilgili kurumlar ve uzmanlar gerekli ihtiyaçları karşılayacak. Bölgedeki mevcut yaban hayatının, yanan alanlarda kısa sürede yaşanabilir hale dönmesi, her geçen gün yaşam alanları azalan yaban hayvanları için kritik” değerlendirmesinde bulundu. 

Türkiye’nin yangın kuşağında yer aldığını ve bu nedenle her bölgenin ihtiyacına göre yangın sonrası yaban hayatı yönetim planlarının hazırlanması ve uzmanlar tarafından yanan alanların araştırılması gerektiğini belirten Arslan, “Bölgesel yangınlar sonrası yaban hayatı planlarımız hazır olmalı. Kullanacağımız yöntemler önceden belirlenmiş olmalı. Bu sayede geriye dönüş hızlanacaktır. Aksi halde yaban hayvanlarının ve yaşam alanlarının yok oluşu hızlanacaktır” uyarısında bulundu.