ABF Başkanı ve Alevi Dedesi Güzelgül: ‘Güvenimiz Kalmadı’

Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı ve Alibeyköy Cem evi Dedesi Hüseyin Güzelgül, Alevilerin haklarıyla ilgili devletin tutumunu değerlendirirken, “Kendilerine Alevi kurumları olarak güvenimizin kalmadığını belirtir, kadimden beri var olan bu inançta, kabul etseler de etmeseler de cem evleri ibadet yerimiz, ibadetimiz de Cem’dir. Kıblemiz insandır” diyor.

Alevi Bektaşi kültürünün tanıtılması ve sorunlarının çözülmesine yönelik olarak çalışan Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı ve Alibeyköy Cem evi Dedesi Hüseyin Güzelgül ile gündemlerini konuştuk.

Alevi Bektaşi kültürünün anlatılması ve tanıtılması yönünde yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? 

Alevi Bektaşi kültürünün tanıtılması konusunda, federasyonumuza bağlı Alevi Kültür Dernekleri, Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri ve bağımsız kurumlar, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nı temsil eden Alevi Bektaşi inanç kurulunu kurdum. İstanbul’dan başlayarak Muş-Varto’ya kadar erkânlarımızın özüne uygun yürütülmesi konusunda eğitimler verildi. Avrupa’da ve Türkiye’de paneller, konferanslar yapılarak, Aleviliğin tarihçesi konusunda bilgi verildi.

Diğer Alevi dernekleriyle yürüttüğünüz ortaklaşa çalışmalar nelerdir? Bir bütünlük içinde sorunların çözümüne yönelik adımlar atılıyor mu? 

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı, Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı ve ben Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı birlikte dört genel başkan olarak Türkiye’de sekiz bölgede Alevilerin genel sorunların adı altında toplantılar düzenleyip, canların öneri ve taleplerini, eleştirilerini dinleyip, ona göre hareket etmek amacıyla çalışmalar yaptık. Alevilerin öncelikli talebi tüm Alevi kurumları arasında birlikteliğin sağlanması oldu. Dört genel başkanın birlikte halkın huzurunda olmasının toplumu ne kadar mutlu ettiğini gördük.

Bunun üzerine tüm Alevi kurumlarının genel başkanlarını, Ankara’daki genel merkezimize çağırarak, halkın talebinin birliktelik olduğunu ve birlikteliğin sağlandığı takdirde eşit yurttaşlık mücadelemizin daha güçlü olacağı konusunda fikir birliğine vardık. Bunun devamı açısından kendi aramızda ikrar vererek “Asimilasyon Politikaları Ve Alevilere/Aleviliğe Yönelik Saldırılara Karşı Alevi Kurumları Ortak Bildirgesi” başlıklı bildirgemizi medya karşısında yayınladık.

‘Dünya Var Oldukça Bu İnanç Yok Edilemez’

Bir röportajınızda, “Alevileri yok edemediler, dönüştürmeye çalışıyorlar” diyorsunuz. Sizce başarılı oluyorlar mı ya da olacaklar mı? Siz bu konuda neler yapacaksınız? 

Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde Aleviler katledilerek yok edilmeye çalışıldı, ama bunu başaramadılar. Alevi yol erkânını katliamlarla yok edemeyeceklerini anlayınca, Aleviliği özünden kopararak asimilasyon yoluyla dönüştürmeye çalıştılar ve hâlâ devam ediyorlar. Dünya var oldukça, temelinde insan sevgisi ve yaşamı kutsal ve evrensel olarak gören bu inancı, hiçbir zihniyetin yok etmeye gücü yetmez. Bizler bu anlamda yıllardır sürdürdüğümüz gibi bundan sonra da mücadelemizi gerekli yerlerde sürdürmeye devam edeceğiz.

Alevi toplumunun kenetlenmesi ve bir arada hareket etmesinin sorunların çözümüne nasıl etkileri olur? Siz bu kenetlenme adına neler yapıyor ve yapacaksınız? 

Eskiden baskı ve zulüm altında ibadetlerimizi sürdürmekteydik. 2 Temmuz 1993’te yaşadığımız dehşet verici katliamda sessiz kaldıkça daha fazla katliamlar yaşayacağımızı gördük ve inancımızı da ibadetimizi de daha açık yaşamamız gerektiğini anladık. Bu durumda ibadet yeri ihtiyacı doğurduğundan, cem evlerimizin varlığı önem kazandı. Dünyanın her yerinde cem evleri inşa ederek, özgürce ibadetimizi yaparak, ecdadımıza atılan, inancımızı karalayan iftiraları çürütmüş olduk; ama hâlâ bakı ve ötekileştirme günümüzde de devam etmektedir.

‘AİHM Kararları Bir An Önce Uygulanmalı’

Aleviler bir dönem kimliğini gizliyordu, sizce kimliğini gizlememe, açıkça ifade edebilme anlamında olumlu bir değişim yaşandı mı?  

Bizler inancımızı yüzyıllardır yaşayan ve bugünlere getiren bir toplumuz. Kimseye inancımızı kabul ettirmek ya da tarif ettirmek gibi bir çabamız yok. Biz varız, bu ülkenin insanlarıyız ve haklarımızın eşit olmasını istiyoruz. Bu anlamda da inanç yerlerimiz olan cem evlerimizin yasal statü kazanmasını, zorunlu din derslerinin kaldırılmasını ve bunun yasayla güvence altına alınmasını istiyoruz. Türkiye’nin de içinde bulunduğu 48 ülkenin altına imza attığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bu konuda mahkûm ettiği karara rağmen, gereği yapılmamıştır. Zorunlu din dersleri konusunda da mahkûm edilmesine rağmen, katmerleştirerek devam etmektedir. Bir an önce AİHM kararlarının uygulanmasını talep ediyoruz.

Alevi kimliğinin resmen tanınmasını istiyorsunuz. Bundan tam olarak kastınız nedir? (Yasayla güvence altına alma, resmi ağızdan onay vb…)

Her seçimden önce Alevilerden devşirmeyle oy alma adına yasal statünün verileceğine dair beyanatları duyuyoruz. Daha evvelinde bu konuda 7 tane çalıştay yapıldı. Sonuç alınamadı. Bundan dolayı kendilerine Alevi kurumları olarak güvenimizin kalmadığını belirtir, kadimden beri var olan bu inanç kabul etseler de etmeseler de cem evleri ibadet yerimiz, ibadetimiz de Cem’dir. Kıblemiz insandır.

‘Kendi Mekânlarına Hapsetmek İsteseler de Aleviler Vardır’

Zorunlu din derslerinin kaldırılmasıyla ilgili de bir talebiniz mevcut. Bu talepte gelinen son aşama nedir? Bu sadece Alevilerin talebi değil aslında. Sizce neden kaldırılmıyor? 

Tüm inançlar, kültürler güzel ahlak ve sevgi üzerine inşa edilmiş ve varlığını onun üzerinde devam ettirmektedirler. Fakat ülkemizde güzel ahlak ve sevgi deforme edildiği için kendi inancından başka hiçbir inancı kabul görmeyen bir zihniyetle hareket edilmektedir. Alevi toplumunun inancını rencide edici, suç teşkil edecek söylemlerle Aleviler ötekileştirmeye, asimile edilmeye çalışılmaktadır. Son yıllarda ahlak ve edep kavramları tamamen ortadan kalkmıştır. Bu da toplumun kirlenmesine ve ayrışmasına sebep olmaktadır.  Alevilik hiçbir mekâna sığmayan lamekân bir inançtır. Kendi mekânlarına hapsetmek gibi çalışmaların içine girseler de dünyanın her yerinde Aleviler vardır, Alevilik haktır. Alevilik 72 millete bir nazarla bakan, merkezine insanı, yaşamı ve sevgiyi koyan bir inançtır. Bu sebeple kimseyi ayrıştırması söz konusu değildir. Bu dili kullananlar bellidir ve bu insanlar güzel ahlak ve sevgiden nasibini alamamıştır.

‘Çocuklarını Alevi Çocuklarla Oynatmayan Veliler Var’

Alevi vatandaşların kimliklerinden ötürü yaşadığı zorluklar nelerdir? Yakın zamanda örnekleri var mı? İşten atılma, tehdit vs… 

Hemen her gün ülkemizin bir yerinde bu anlamda bir ayrıştırma ya da ötekileştirme haberi almaktayız.  Devletin hiçbir kademesinde Alevileri göremediğimiz gibi, şu anda kamuya alınanlar liyakat esasına göre değil, biat esasına göre alındığı için Alevi çocukları başarılı olmalarına rağmen işe alınmamaktadır. Alevi olduklarını tespit ettiklerinde görevlerinden ihraç edilmektedirler. Okullarda öğrenciler inançlarından dolayı ötekileştirilmekte. İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı sebebiyle yemek yedikleri için hem arkadaşları, hem de öğretmenler tarafından rencide edilmekteler. Çocuklarını Alevi çocuklarla oynatmayan veliler bile var.

Devletin Aleviliği devletleştirmekten vazgeçmesi gerektiğini söylüyorsunuz federasyon olarak. Aleviliği devletleştirmek ne anlama geliyor? Devlet bununla neyi amaçlıyor?

Devletin asimilasyon çalışması dediğimiz tam olarak bu zaten. Bizleri yok edemediği yerde, kendi Alevi’sini yaratmaya çalışmakta; bunun için de kendine yandaş Alevi kurumlarını kurarak, Aleviliği istediği şekilde tarif edip dönüştürmeye çalışmaktadır. Bizler inancımızı yüzyıllardır yaşayıp yaşatarak, özüne göre bu günlere getirdik. Özünden koparıp, kendilerine benzetmeye çalışmaktadırlar.

‘Çıkar Peşinde Koşanlarla Alevilerin Talepleri Karşılanamaz’

Alevi derneklerine, Alevi toplumuna ve Türkiye’deki kamuoyuna konuyla ilgili bir mesajınız var mı? 

Bizim davamız; haktan yana, emekten yana, paylaşımdan yana, dayanışmadan yana, barıştan yana, özgürlükten yana, insan haklarından yana, adaletli bir dünya kurmaktır. Buna da inancımızda “Rıza Şehri” diyoruz.
Gönlümüzdeki “Rıza Şehri” için eşit yurttaşlık istiyoruz, inancımız ayrımcılığa uğramasın istiyoruz. İbadethanelerimiz resmen tanınsın. Çocuklarımıza okullarda Sünnilik öğretilmesin ve çocuklarımızın asimile edilmeye çalışılmasına son verilsin. Dergâhlarımızın geri verilmesini istiyoruz. Üstelik kendimiz için istediğimiz her şeyi ülkemizde ve dünyada yaşayan tüm inançlar için istiyoruz. Ve Türkiye’de devlet Alevileri artık görmek ve duymak zorundadır. Bunun için Alevilerin siyasal alanda da inançsal alanda da muhatapları bellidir. İçi boş yandaş kurumlarla yolun değil, çıkarlarının peşinde koşanlarla Alevilerin taleplerini karşılayamaz, sorunlarını çözemezler.

‘İfade Özgürlüğü Aleviliğin Temel Değeridir’

Eklemek istediğiniz bir şey var mı? 

Yolumuz inancımız olan Alevilik, evrensel bir inançtır. Kendimizle birlikte tüm dünya toplumları için laik, demokratik, eşitlikçi, barıştan yana, çağdaş hukuk değerlerinden yana bir yaşamı savunuruz ve benimseriz. Alevilik kinden, nefretten, ayrımcılıktan, şiddetten, yasaklardan, baskıcılıktan uzak bir inançtır. İnanç özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü Alevilerin temel değerleridir. İnancımız yetmiş iki millete bir gözle bakmayı gerektirir. Bizim inancımızda Hak birdir, bir Hıristiyan, bir Musevi, bir Müslüman için Hak ne ise Alevilerin inandığı Hak da odur. Cümle dinlere saygımız vardır. Orta Asya’dan İran’a, Yemen’den Mezopotamya’ya, Anadolu’dan, Avrupa’ya, Amerika’ya, Avustralya’ya tüm dünyada Aleviler vardır, Hak inancına sahiptir. Hak birdir. Bununla birlikte bizim Hakk’a varmayı düşlediğimiz yol farklıdır. Yolumuz, inancımız, bilinen kalıpların içine sığmaz. Mezhep, din, içine, dışında kavramları ve tartışmaları Aleviliği anlamak için yeterli değildir. Aleviler Şah-ı Merdan Ali’den, Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’ye, Pir Sultan’a, cümle erenlere Pirliğine aşk ile bağlıdır. İnancının temel değerlerini, yolunu, erkanını kırklar meclisinden alır. Dört kapı-kırk makamdan ilham alırız. Alevilik hem itikadi olarak, hem de yorum olarak kendine özgü Bâtıni görüşleri olan müstakil bir inançtır. Aleviler, Alevi inancının temel düsturu olan “Yol bir, sürek bin bir” ilkesiyle kendi içinde farklılıkları bir saymış ve birleştirmiştir. Ayrıca Alevilik bir inanç olmakla birlikte, bir kimlik ve yaşama biçimidir. Deyiş ve nefesler Hak kelamıdır. Bağlama Alevilikte kutsal bir sazdır. Hak için semah döneriz ve rızalık önemlidir. Aleviler korkuyu yenip, sevgiyle Hakk’a varmayı yeğler.