Kazananlar Kulübü’nün Kadınları Kansere Yenilmedi

Türk Kanser Derneği ‘Kazananlar Kulübü’ kadınları kanseri nasıl yendiklerini Sivil Sayfalar'a anlattı. 480 kadına ücretsiz ‘meme ucu simülasyonu’ yapan Çiğdem, onkoloji diyetisyeni olmak isteyen Tuğçe, ‘Kanser benden korksun’ diyen Dilek ve onkoloji hemşiresi olup kanser hastalarına umut olmaya kendini adamış dört güçlü kadının hikayesi…

Dünya Kanser Örgütü’nün raporuna göre dünyada her yıl 14 milyon insana kanser oluyor ve 8 milyonu kanserden ölüyor. Erken teşhis ise hayat kurtarıyor. ‘Kanserden Korkma Geç Kalmaktan Kork’ sloganıyla kanser konusunda farkındalık yaratan çalışmalar yapan Türk Kanser Derneği’nin Kazananlar Kulübü, kanseri yenen insanların birbirleriyle sosyalleştiği ve kanser tedavisi gören hastalara moral kaynağı olduğu bir kulüp. Zeynep Kaya, Tuğçe Özdemir, Çiğdem Rençber ve Dilek Özal kansere karşı mücadele vermiş, kazanmış ve sayıları günden güne artan insanlar olarak Türk Kanser Derneği’nin Mucize Evi’nde tedavi gören arkadaşlarına ellerinden gelen desteği vermeye devam ediyorlar.

Çiğdem Rençber

“İlk Toslama Anı Gerçekten Sarsıcıydı”

Kazananlar Kulübü’ üyelerinden biri olan Adapazarı’nda yaşayan 41 yaşındaki Çiğdem Reçber, meme kanserine 35 yaşında yakalanmış ve sağ memesi alınmış. 6 yıl boyunca kanserle mücadele eden ve 10 ayrı ameliyat geçiren Rençber öğrenme sürecini şöyle anlatıyor: “Bir pazar günü evde televizyon izlerken kanserli yenen Vahide Gördüm’e denk geldim. Şöyle konuşuyordu: ‘Önce sevgili oluyoruz, sonra eş oluyoruz, sonra anne oluyoruz, sonra anane oluyoruz ama her şeyden önce bir kadınız. Lütfen işinizi gücünüzü bırakın ve kendinizi kontrol edin. Erken teşhis hayat kurtarır’ Sanki bu cümleleri bana söylüyordu. Hemen banyoya gittim ve elimle kendi kendine meme muayenesi yaptım, elime bir kitle geldi. Ertesi gün hemen doktora gittim ve üçüncü evre meme kanseri olduğumu öğrendim. Kendimi o kadar hazırlamama rağmen ilk toslama anı gerçekten sarsıcıydı. Hemen kendimi toparladım başarılı doktorları araştırmaya başladım. Yaptığım araştırmalar Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zafer Utkan’a götürdü. İyi ki de Zafer Utkan’a tedavi olmuşum” şeklinde konuştu.  

14 Saatlik Ameliyat…

Ameliyat olacağı güne kadar ailesine hastalığı ile ilgili hiçbir şey söylemeyen, Reçber, ameliyat öncesi doktoruyla konuşmasını şöyle anlatıyor: “Doktorum bana bir meme kadın için çok önemli olduğunu ama hayatın her şeyden daha önemli olduğunu söyledi. ‘Çiğdem 35 yaşındasın ve hayat dolusun. Seni hayatta tutabilmem için ikisini birden bile almam gerekiyorsa alırım’ dedi. Ben hayatı ve yaşamayı çok seviyorum göğüslerim olmadan da bu hayatı yaşarım dedim ve onlara son kez baktım. Yaklaşık 14 saat süren ameliyatta çıktığımda artık sağ memem yoktu” Ameliyattan sonra 28 ay kemoterapi tedavisi gören ve  zor zamanlar geçiren Rençber, hastane koridorlarında kendi kendine bir söz vermiş ve hayatını meme kanserine yakalanmış kadınlara adamaya karar vermiş. 

“Dünyayı İyi İnsanların Güzelleştireceğine İnandım”

Meme kanserine yakalanan kadınların ‘meme areolası’ denilen meme ucundaki kahverengi yerin tamamen alındığını belirten Rençber, “Meme ucum olmadığını bilmek beni mutsuz ediyordu. Meme ucu simülasyonu tekniği ile bu mutsuzluğumu giderince diğer kadınların da aynı mutluluğu yaşamasını istedim. Bana işlem uygulayan kadın, İsrailli bir doktordan 50 Bin TL’ye bu eğitimi almış. Hemen araştırdım ve İsrailli Kalıcı Makyaj Uzmanı Moshe Alul’a şöyle bir e-posta gönderdim: ‘Ben dünyadaki sekiz kadından bir tanesiyim. 50 Bin TL param yok ama kocaman bir kalbim var. Bu sihirli değneği benim elime verirseniz, insanları mutlu etmek için kullanacağım’ dedim. İki saat sonra gelen cevap ise şöyleydi: ‘Eğer dünyada bin kişiden 1 kişiye yardım etmem gerekiyorsa o kişi sen sensin. Türkiye’ye geliyorum makineni hazırla bu eğitimi sana ücretsiz vereceğim’ Bu dünyayı iyi insanların güzelleştireceğine bir kez daha inandım” şeklinde devam etti.

 

“Kalıcı Makyaj Tekniği Dövme Gibi Değil”

Meme ucu simülasyonu eğitimini aldıktan sonra da Ressam Murat Korkmaz’dan 3 boyutlu resim yapma tekniğini öğrenen Çiğdem Rençber, hiçbir ücret almadan 480 kadına meme ucu simülasyonu tekniği ile kalıcı makyaj yaptığı söyledi. Meme ucu simülasyonu tekniğinin dövmeden farklı olduğuna dikkat çeken Rençber, “Kalıcı makyaj tekniği dövme gibi değil. Dövme boyasının içerisinde ağır materyaller vardır. Ama benim uyguladığım teknik kök boyalarla üste deriye uygulanan bir işlem. Boyalarım Yıldız Teknik Üniversitesi onaylı. Dövme boyalarıyla gelip dövme yap diyenler oluyor ama kanseri atlatmış bir insan olarak dövme boyasıyla hiç kimseye zarar veremem” dedi.

“Kanserli Herkesin Mucizeyi Keşfetmelerini Diliyorum”

Türk Kanser Derneği Kazananlar Kulübü’nde ekonomik özgürlüğü olmayan ve kocaları tarafından terk edilmiş kadınların hayallerini gerçekleştirmek için gönüllü olarak destek verdiğini belirten Rençber, “Kazananlar Kulübü’nde Robin Hood’çuluk yapıyorum. Plastik cerrahlardan ve ekonomik özgürlüğü çok yüksek olan insanlardan paramı alıyorum. Bu parayla kök boyalar ve kişiye özel tek kullanımlık iğneler alıyorum ve kendim nasıl mutlu olduysam kadınları da böyle etmeye çalışıyorum. Şimdi yeni bir hedefim var. Bu tekniği Türkiye’de yapan tek master olmak istiyorum. Benim gibi arkadaşlarımı ekibime dahil etmek, onları yetiştirip, 81 ilde insanların hayatlarına dokunmalarını sağlayacağım. Kanser benim için insanların hayatlarına dokunabilmek için bir mucizeye dönüştü. Kansere yakalanan herkesin mucizeyi keşfetmelerini diliyorum.” şeklinde konuştu.

Dilek Özal

“Kanser Benden Korksun”

Kazanalar Kulübü’nün bir diğer hayat dolu üyesi Dilek Özal da meme kanserine yakalanmış ve kanseri yenmiş bir kadın. Bundan 4 yıl önce Türk Kanser Derneği’nin bir seminerine katıldıktan sonra kanser tarama testi hakkı kazanan Özal’ın kanserle mücadelesi de o zaman başlamış. Çok pozitif ve hayat dolu bir insan olan 57 yaşındaki Özal, kanser teşhisi konulduğu yıl hem annesini hem de çok sevdiği kayınvalidesini kaybetmiş. İki büyük üzüntünün ağır geldiğini söyleyen Özal kanser teşhisi konulmasını şöyle anlatıyor: “Doktora gittim ve doktorum mamografi sonucunu göğsümde bir kitle olduğunu ve onu acilen alınması gerektiğini söyledi. Kanser konusunda bilinçliydim ve doktor birinci evre dediğinde ‘oh çok şükür’ dedim. Hiç umutsuzluğa kapılmadım ve hep ‘Kanser benden korksun’ dedim”

“Saçlarım Dökülmeden Önce Erkek Kuaföründe Kazıttım”

Ameliyat olduktan sonra her ihtimale karşı dört seans kemoterapi görmesi önerilen Özal, “Kemoterapi ile saçlarım dökülecekti. Sanırım kanser hastalarını en çok  sarsan durumlardan biri bu. Ama ben bu hastalığı yenecektim ve hiç umutsuzluğa kapılmadım. Erkek kuaförüne gittim ve saçlarım dökülmeden kazıttım. Hiç peruk takmayı düşünmedim. Eve geldiğimde ailemin şaşkın bakışlarına karşılık onlara moral vermek için ‘En büyük asker bizim asker’ diye bağırmaya başladım. Ama yine de bu kadar pozitif olmam ailemin garibine gidiyordu. Hatta ablam ameliyat sonrası doktoruma ‘Kardeşimin bu kadar normal olması anormal değil mi?’ diye sormuş. Duyduğumda buna da çok gülmüştüm” dedi.

“Kazananlar Kulübü Bizimle Kuruldu”

Tedavi süreci boyunca maddi manevi desteklerini esirgemeyen Türk Kanser Derneği’ni ikinci evi olarak gördüğünü belirten Özal, “Kazananlar Kulübü bizimle birlikte kuruldu. Kanseri yenenlerin günden güne artmasını temenni ettiğimiz bir grup. Kazananlar olarak, derneğimizin Mucize Evi’nde hala tedavi giren arkadaşlarımıza umut oluyoruz. Bizim pozitifliğimiz, neşemiz, birbirimizle olan hoş sohbetimiz onları etkiliyor. Her zaman bir arada olmamızı çok büyük bir motivasyon kaynağı olarak görüyor” dedi.

Kanseri yenen Özal, kansere yeni yakalanan insanlara şu tavsiyelerde bulundu: “Kanser kişiye özel bir hastalık. Nasıl karşılarsanız öyle devam ediyor. Kansere yakalananlar ‘Niye beni buldu bu hastalık?’ sorusunu asla sormasınlar.  Çünkü kanser hastalığı insan beğenmiyor, insan seçmiyor. Kanseri yeneceğinize inanın” 

 

Zeynep Kaya

“Kanserin Beni Bulacağını Aklımın Ucundan Bile Geçirmezdim”

Kansere daha 17 yaşında yakalanan Zeynep Kaya, Mardin’de 7 çocuklu bir ailenin kızı. Şimdi 21 yaşında olan Zeynep, 3 yıl tedavi olduktan sonra kendisine yepyeni bir hayat kurmuş. Kanseri yendikten sonra daha pozitif bir insan olarak hayatına devam eden Zeynep hikayesini şöyle anlatıyor: “Mardin’de yaşıyordum ve Mardin bir gencin hayallerine cevap verebilecek bir şehir değil. Ama ben yaşadığım yeri hep güzelleştirmeye çalışan bir insan oldum. Lise son sınıftaydım, ideallerim vardı ve hayatıma değer katacak şeyler yapmayı seviyordum. Bir gün vücudumda oluşan morlukları fark ettim. Hiç düşmeden, bir yere çarpmadan oluşan morluklar beni zamanla huzursuz etmeye başladı. Anormal derecede kilo vermeye başlamıştım ve artık içinde bulunduğum durum derslerimi etkilemeye başlamıştı. Sonra hastaneye gittim ve lösemi olduğumu öğrendim. Algılayamadım neydi lösemi? Kan kanseriydi lösemi. Kanserin bir gün beni bulacağını asla aklımın ucundan bile geçirmezdim” dedi.

“Babam Saçlarımı Kazırken Benden Çok Ağladı”

Teşhis koyulduktan sonra hemen tedaviye başlayan Zeynep kendisini en çok üzen olayı şöyle özetliyor: “Upuzun saçlarım vardı ve artık yer yer dökmeye başlamıştı. Benim üzülmeme dayanamayan babam saçlarımı kazıdı ve kazırken benden çok ağladı. Saçımı kazıtınca hemen peruk sipariş verdim. İlk zamanlar psikolojim çok bozuktu gece uyurken bile peruğumu kafamdan çıkarmıyordum. Şimdi saçlarım tekrar çıktı. Kirpiklerim ve kaşlarım eskisinden de gür.” 

Kanser teşhisi koyulduğu zaman annesinin de yedinci kardeşlerine hamile olduğunu öğrenen Zeynep için yeni doğan kardeşi onun ve ailesi için de yeniden doğuş gibi olmuş. Hastalığının yuvalarına düşen ikinci bir ateş olduğunu dile getiren Zeynep, “Benim kardeşim 16 yıldır yatağa mahkum yaşıyor. Göremiyor, yürüyemiyor ve konuşamıyor. Sonra kendi kendime düşündüm.  Benim pes etmeye hiç hakkım yoktu. Kendime çeki düzen verdim ve hayatımı geri kazandım” dedi.

“Onkoloji Hemşiresi Olacağım”

Tedavi süresi boyunca okuluna devam edemeyen Zeynep, şimdi liseyi dışarıdan bitiriyor. Lise bittikte sonra üniversite okuyacağını belirten Zeynep, “Onkoloji hemşiresi olacağım ve onkoloji servisindeki hastalarla birebir iletişimde olacağım. Onlara, ‘Bakın ben kanseri yendim ve sapasağlam karşınızdayım. Siz de kanseri yeneceksiniz ve hayatınıza devam edeceksiniz demek istiyorum. Onlara Mucize Evi’nde yaşanan mucizeleri anlatmak istiyorum” şeklinde konuştu.

“Yanlış Teşhis Tanıyı Geciktirdi”

Tuğçe Aydemir

İstanbul Bilim Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü mezunu olan 21 yaşındaki Tuğçe Aydemir kanser ile sevimsiz tanışıklığını şöyle anlatıyor: “Karnımda bir şişlik oluşmaya başladı. İlk başta kilo aldım zannettim hatta göbeğimi eritmek için spora gitmeye başladım. Hiç aklıma gelmedi böyle bir sorun olacağı, çünkü hiçbir ağrım acım yoktu. Bir gün sırtüstü yatarken göbeğime baktım ve hamile gibiydim ve çok sertti. Staj için ailemin yanına Çanakkale’ye gittiğimde bir doktora gittim ve beni doğru düzgün muayene etmeden bana ilaç verdi. Kullandığım ilaçlar regl düzensizliği yaptı. Bu yüzden bir kadın doğum uzmanına gittim ve kötü haberi ilk orada duydum. Kasığımda 25 cm büyüklüğünde bir kitle vardı”

Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne sevk edilen Aydemir’e hem yanlış teşhis koyuluyor hem de ameliyatı çok geç bir tarihe veriyorlar. Kanserli hastalar için moralin hayat kurtardığını belirten Aydemir, “Doktorum kitle iyi huylu çıkarsa sadece sağ yumurtalığımı alacağını, kötü çıkarsa da iki yumurtalığımla birlikte rahmimi de alacağını söyledi. Daha 21 yaşındaydım ve yıkılmıştım. Neyse ki doktor yanlış teşhiste bulunmuş. Çünkü benim rahmime ve sol yumurtalığıma ulaşan bir kitle yoktu. Yani Bursa’da kalsaydım iki yumurtalığımla birlikte rahmi de kaybedebilirdim” dedi.

Doktora Güven Önemli

Kanseri yenmek için hastanın doktoruna tam güven duymasının önemli bir detay olduğunun altını çizen Aydemir, “İstanbul’a kendi okuduğum üniversitenin hastanesine geldik. Burada beni bir hafta içerisinde ameliyat ettiler. Ameliyatın çok başarılı geçti. Doktorum büyük kitlenin iyi huylu olduğunu ama altında belki yüzlerce kötü huylu küçük kitleler olacağını söyledi. Belki sağ yumurtalığım alınabilirdi. Doktorumun dediği doğru çıktı. Büyük olan iyi huyluydu küçük olanlar içinde kötü huyluydu. İstanbul’daki doktorumun tek amacı benim yumurtalıklarımı kurmaktı. Ameliyat sonrası da yaşım genç olduğu korunma amaçlı kemoterapi önerdi. Kemoterapi alırken okuluma devam ettim hatta Avrasya Maratonu’na bile katıldım” şeklinde devam etti.

“Onkoloji Diyetisyeni Olmak İstiyorum”

Kanseri yendikten sonra kanser hastalar için gönüllü olarak çalışabileceği bir yer ararken Türk Kanser Derneği ile tanışan Aydemir, “Üniversitede Beslenme ve Kanser dersinden şartlı geçmiştim. Nereden bilebilirdim ki o şartlı geçtiğim dersten bir gün sınanacağımı? Daha o zamanlar teşhis konmamıştı. Şimdiyse onkoloji diyetisyeni olmak istiyorum ve kanserli hastalar için Mucize Evi’nde çalışmak istiyorum” şeklinde konuştu.