TEPAV: ‘Basın Suriyelilere İlgisiz, Empatinin Sınırları Olduğu Unutulmamalı’

TEPAV’ın 2011-2018 yılları aralığını kapsayan Suriyeli mültecilerin yer alışına dair araştırmaya göre  Suriyeliler daha çok mağduriyet kavramları üzerinden yer buluyor. Haberlerin büyük çoğunluğu ulusal ölçekte yayınlarda yer bulurken göçün yoğun olduğu illerde dahi yerel basında Suriyeliler’e neredeyse yer yok.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı 2011- 2018 yılları arasında basında Suriyelilerin yer alış biçimini inceleyen araştırmasının sonuçlarını yayınladı. 521 haber kaynağından 28 bin 383 haberin incelendiği raporda Suriyeli mülteciler kadın, çocuk, yardım gibi kelime içeriğini takip eden şekilde yer alıyor.

Suriyeli mültecilerin 2011 yılında Türkiye’ye gelmelerinden itibaren haber sayısında artışın başladığını, 2016 yılından itibaren ise durağan bir hale geldiğini belirleyen raporda; iki ayrı tarih dikkat çekiyor.

TEPAV ‘a göre; “2015 ve 2016 yılında Suriyelilerle ilgili haber sayısındaki hızlı yükselişte etkili olabilecek dört kilometre taşı öne çıkmaktadır. Türkiye, 2009 yılından beri Suriye ile ilişkilerinde vizesiz girişe müsaade eden “açık kapı politikası” izlerken 2016 yılında bu uygulamaya son vererek Suriyelilerin Türkiye’ye  ilişkin vize sınırlamasını yeniden başlatmıştı. Suriye’deki güvenlik koşullarının kötüleşmesi nedeniyle ulusal güvenlik konusundaki endişeler üzerine 2016’da Fırat Kalkanı operasyonu başlatmıştı. 2015’te, Avrupaya ulaşan 800 binden fazla düzensiz göçmenin yüzde 80’inin Ege Denizi’ni geçerek Avrupa’ya ulaşması ve bu sığınmacıların  neredeyse yarım milyonunun Suriyeli olması üzerine “düzensiz göçle mücadelede caydırıcılığı artırmak ve ülkemiz üzerinden yasadışı yollarla Avrupa’ya geçişleri önlemek için”, Türkiye, AB ile mutabakata varmıştı. Son olarak, 2016 yılında Türkiye’de geçici koruma kapsamında kayıtlı Suriyelilerin işgücü piyasasına resmi olarak erişimlerinin önünün açan çalışma izni düzenlemesi yapılmıştı.”

Öte yandan 2016 sonrasında, Suriyelilerle ilgili ayda ortalama 540 haberin yapıldığını belirleyen raporda; 2015 Eylül ayında Alan Kurdi’nin ailesi ile birlikte Muğla’dan Yunanistan’a geçmeye çalışırken hayatlarını kaybetmesi üzerine Alan Kurdi’nin cansız bedenini gösteren fotoğrafın gündem olması ve 2018 Aralık ayında ABD’nin Suriye’den çekileceğini açıklaması ortalamanın üzerinde haberin yayınlandığı tarihler olarak açığa çıkıyor.

Suriyeli Nüfusunun Yoğun Olduğu İllerde Haberler Daha Az Yer Aldı

Araştırmada yer alan bir diğer önemli başlık ise yerel ve ulusal basında çıkan haberlerin birbirlerine oranı; haberlerin yüzde 92’si ulusal düzeyde yayın yapan kuruluşlara aitken yerel yayınlarda bu oran sadece yüzde 8. Suriyeliler ile ilgili haber yapan 521 kaynaktan 48’i, 100 ve üzeri haber yaparken bunlardan sadece 1’i yerel yayın yapan kuruluş.  

Suriyeli nüfusunun en yoğun olduğu Kilis, Hatay, Şanlıurfa, Gaziantep, Mersin, Mardin ve Adana’da yerel medyada Suriyeliler çok fazla yer almıyor. İstisna olarak Şanlıurfa yerel medyası en çok haberin yapıldığı il.

Haber Başlıklarında En Çok Geçen Kelimeler

Haber başlıklarında Suriyeliler kelimesi ile birlikte devamında  mülteci, çocuk, türkiye, kadın, aile, Erdoğan, Türk, yardım, dünya, sığınmacı, ABD, açıklama, eğitim, asker, el, sınır, göçmen ve bebek kelimeleri sıralanıyor.  Yerel kaynaklarda farklı olarak; kadın, çocuk ve yardım teması ön plana çıkıyor.

Bazı konuların yeterince yer almadığına değinilen çalışmada örnek olarak işçi kelimesinin çok fazla yer almaması veriliyor. Suriyeli girişimcilerin yüzde 25’ inin ilk işlerini Türkiye’de kurmuş olmasına ve 8 binden fazla iş insanı bulunmasına rağmen Suriyeli girişimcilerden de bahsedilmediği belirtiliyor.

“Empatinin Sınırları Olduğu Unutulmamalıdır”

Çalışmanın sonuç bölümünde ise Suriyeliler’e yönelik  medyada olumsuz içeriğin çalışma kapsamında bulunmadığının gözlendiği belirtiliyor. “Her ne kadar bazı çalışmalar, Suriyelilerin haberlerde çoğunlukla negatif içeriklerle sunulduğuna yönelik bulgular paylaşsa da haber başlıklarının incelendiği bu çalışmada, Türkiye’de , Suriyelilerle ilgili yapılan haber başlıklarında suç gibi kavramlardan ziyade çocuk ve kadın gibi kelimeler etrafında daha mağdur bir kitleyi temsil eden haberlerin çoğunlukta olduğu tespit edilmiştir.

Bununla birlikte, analiz kapsamında yılda 365 günden 8 yıllık periyotta 521 haber kaynağına ulaşıldığı düşünülecek olursa her bir gazetenin günde sadece on haber yayınlayacağı varsayımı ile Türkiye genelinde incelenen zaman diliminde 15 milyondan fazla haberin yayınlandığı yorumu çıkarılabilir. Suriyelilerin haberlerden yüzde 1 ‘lik pay alması durumunda, Suriyelilerle ilgili yaklaşık 152 bin haber ile karşılaşılması beklenmektedir. Ancak çalışma kapsamında erişilebilen haber sayısı göz önünde bulundurulduğunda, genel olarak basının Suriyelilere karşı nispeten ilgisiz olduğu yorumu yapılabilir. 

Bununla birlikte çalışma genelinde hiç öne çıkmayan bir konu ise ekonomi temasıdır. Keza derlenen haberlerde ekonomi ile ilgili kelimelere neredeyse hiç rastlanmamıştır. Diğer yandan savunmasız bireylerin ( genellikle çocukların) deneyimlerine odaklanan canlı ; “ insan hikayeleri”, empati uyandırma açısından önemli olsa da empatinin her zaman sınırları olduğu unutulmamalıdır. Keza, kişilerin benzer hikayeleri defalarca dinlemesi durumunda bu hikayelere yabancılaşma potansiyeli de bulunmaktadır.”

Biraz Kendimizi Suriyelilerin  Yerine Koymak Gerekiyor

Araştırma ile ilgili değerlendirme yapan Suriye Nur Derneği’nden Mehdi Davut, Suriyeliler’in medyada yer alış biçiminin siyasi nedenlerle bu şekilde yansıdığını ifade ederek, “Yerel medya daha çok o  bölgenin halkına yönelik yayın yapmakta. Suriye meselesi biraz siyasi bir mesele. Bu yönlere çekildiği için insanlar belirli bir parti yada belirli bir tarafa yakın olduğu zaman bu şekilde kullanılıyor. Daha çok kullanılmakta ya da sıkıntı yaşamakta yapacağı haber iyi olursa belirli taraflardan tepki gelecek o yüzden çoğunlukla insanlar haber yapmaktan kaçınıyor.” dedi.

Suriyelilerle ilgili meselelerin siyasileştirildiğini belirten Davut, “Aslında Suriyeliler çalışıyor olarak gösterildiği zaman sanki Türk vatandaşlarının çalışma imkanlarını kısıtlamaya yönelik değerlendiriliyor bazı taraflarca.  ‘Bunlar çalışmıyorsa o zaman bunlar nereden geçiniyor? İşte devlet bunlara maaş veriyor, vergiler ödenmiyor’ gibi. Bunların propagandasını yapıyor. Bu mesele her zaman siyasileştirilmeye çalışıldığı için bu konuya dokunmaktan kaçınılıyor. Suriyeliler Türk medyasında nasıl yer almalıdır? Vatandaş olarak, normal insan olarak bakılması gerekiyor. İki Suriyeli kavga ettiği zaman medyada sanki Suriyeliler burada sürekli kavga ediyor şeklinde lanse ediliyor. Ya da bir Suriyeli Türkle kavga ettiğinde sanki; ‘Suriyeliler burada yaşamaya mı yoksa kavga etmeye mi gelmişler’ deniliyor. Bir  Suriyeli nargile içerken, insanlar orada ölürken burada nargile içiyor gibi. Biraz kendimizi Suriyelilerin yerine koymak gerekiyor, biraz daha insani olarak üstlenmesi gerekiyor. Empati yaparak bu konulara yaklaşmak lazım” dedi.

Yerel Basından Değerlendirmeler

Mersin’de yayın yapan Haberci gazetesinden Hediye Eroğlu araştırmaya yönelik gazetelerin imkan eksikliğinden ve sivil toplum kuruluşlarının yerel basınla yeterince iletişim kuramamasını işaret etti. Eroğlu; “Sınırlı imkanlara sahip yerel medyanın mülteciler veya dezavantajlı tüm kesimlere yönelik ilgisi mevcut ama imkanları yetersizdir. Biraz daha imkan verilse örneğin personel sayısını arttırma imkanı olsa, bu alanda çalışacak kişi sayısı artacaktır. Yerel medya özelinde imkanların kısıtlı olduğu düşünülerek, yereldeki baskının daha hissedilebilir olduğu da göz önüne alınıp, haberlerin bu nedenle sınırlı bir çerçevede kaldığını söyleyebiliriz. Gerek gazetecilerin zamanla yarışı gerekse de zorlu çalışma şartları ne yazık ki bu alanda kapsamlı çalışma yapmalarını engellemektedir. Ancak buradaki bir diğer sorun iletişimdir. Suriyeliler ile yaşanan dil problemi, bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarının ‘basın bize gelip, bizi haber yapsın’ mantığıdır. Bu STK’lar basına ulaşmayı başaramamaktadır.” diye konuştu.

Araştırma sonucunca yerel basının mültecilere yönelik ilgisiz olduğu sonucunu değerlendiren Eroğlu, “İlgisizlik söz konusu değil. Biz en azından kendi ilimizde ve gazetemizde bu konuya sık sık yer veriyor, haberleri sütunlarımıza taşıyoruz. Burada yapılan araştırmalarda veri karmaşası yaşanmakta. Örneğin Mersin’de yayın yapan 8 günlük gazete varken, bunlardan sadece 2’sini üstelik de bu tür haberlere en az yer veren gazeteleri takip edip buradaki veri ile yola çıkıldığına birkaç defa şahit olduk.” diye konuştu.

“Suriyeliler Hedef Olmamak İçin Zaten Konuşmamakta”

Konuyla ilgili bilgi kirliliği yaşandığını savunan Eroğlu, “Suriyeli bir işletmeciye ait iş yerinin yasal statüsü olmadığına dair genel kanı üzerinden eleştiri ortamı yaratılmakta, ‘Vergi vermiyorlar, istedikleri gibi satış yapıyorlar’ şeklinde. Buna karşın ne Maliye’den ne benzeri yapılardan böyle bir durumun söz konusu olmadığına dair kamuoyunu aydınlatıcı bilgi almak mümkün olmamaktadır. Ülkemizde gelişigüzel uygulamaların çokluğu bilindiğinden Suriyelilerin ekonomik faaliyetleri de denetimsiz görülmekte, ekonomik olarak ayakta kalan Suriyeliler ise hedef olmamak için zaten konuşmamaktadır. Suriyelilerin öncelikle kendilerini anlatabilmeleri sağlanmalıdır. Bugüne kadar ne yazık ki onları direk kendi ağızlarından pek dinleme imkanımız olmadı. Ya hükümetin yanlı propagandalarında fazlaca teşekkür ederken gördük ya da yardım isterken. Ne yaşadıklarını çok da bilmiyoruz. Öncelikle neden buradalar? Ne yaşadılar? Ne istiyorlar? Bunları kendi ağızlarından dinlemeliyiz” değerlendirmesinde bulundu.

Güney Gazetesi’nden Abidin Yağmur ise araştırmaya ilişkin görüşlerini; “Suriyeliler ilgili haberlerin yerel medyada yüzde 8 oranında olduğu sonucuna kuşkuyla yaklaşıyorum. Mersin özelinde düşünürsek Suriyelilerle ilgili haber sayısı hatırı sayılır miktardadır. Burada kast edilen mülteci hakları, Suriyeli göçmenlerin yaşadığı sorunlarla ilgiliyse yüzde 8 doğru olabilir ama olumlu olumsuz, suçlayıcı objektif her haber kast ediliyorsa yerel basında habere sayısı fazladır. Yerel medyada haberin az olduğunu kabul edersek bunun nedeni yerel medyanın konuya siyasi ve hukuki açıdan bakmaması. Yerel medya Suriyelilerle ya da onların dernekleriyle doğrudan ilişki kurup haber yapmıyor.Dolaylı yollardan haberi tercih ediyor. Örneğin Türk orjinli, devlet uzantılı vakıflar dernekler konuyla ilgili olursa onlar üzerinden haber yapılıyor. Yardım, kadın, çocuk temalı haberlerin fazla olmasının nedeni bu olabilir “ şeklinde ifade etti.