Çocuk Dostu Belediye; İhtiyaçların Ön Planda Tutulduğu Şehir Tasarımlarıyla Mümkün

AÇEV’den Selin Sezen,‘çocuk dostu belediye’ anlayışının temel yapısında, erken yaşlardaki çocuk ve ailelerinin ihtiyaçlarının, potansiyellerinin, beklentilerinin ön planda tutulduğu şehir tasarılarının oluşturulması ve bunların  yerel yönetimlerin karar verme süreçlerinde ön planda tutulmasının yer aldığını vurguluyor.

“Nasıl Bir Yerel Yönetim” dosyamız kapsamında görüşlerini aldığımız Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) Savunu Uzmanı Selin Sezen,  ulusal ve uluslararası araştırma ve uygulamaların erken çocukluk döneminin aile, hane, mahalle, okul, hizmet ve politikalardan oluşan çok katmanlı bir yapılar bütünü içinde yaşandığını gösterdiğini belirterek, Türkiye’de çocuğa yönelik bütüncül politikaların yereldeki sorun ve ihtiyaçlar temelinde oluşturulması adına önemli bir olanak teşkil ettiğine inandıklarını vurguluyor. AÇEV’in yanı sıra Sulukule Gönüllüleri Derneği’nin  şehirdeki ihtiyaçlar, Mekanda Adalet Derneği’nin ‘Mega Kentin Mini Yurttaşları’ projesinin detaylarının de yer aldığı dosyamızın bu bölümü; Kent ve Çocuk’tan Gizem Kıygı ile yaptığımız röportajla devam edecek.

Farklı illerde yerel yönetimlerle çalışmalar yapan bir kurum olarak; yerel yönetimlerin çocuklarla ilgili hizmetler kapsamında yapmaları gerekenler nelerdir?

Türkiye’deki ilçe belediyeleri, büyük ölçüde çocukların ve ebeveynlerinin yararlanıcı durumunda olduğu çeşitli sosyal hizmetler sağlamaktadır. Bu hizmetler, hayata dezavantajlı başlayan çocukların kamu hizmetlerine erişimini artırılması yoluyla dezavantajlarının azaltılmasında büyük rol oynamaktadır. Söz konusu hizmetler bakım, eğitim, sağlık, koruma gibi çok çeşitli fakat birbirinden ayrılamaz alanlarda sağlanmaktadır. Yalnız İstanbul özelinde olmamakla birlikte, Türkiye’deki belediyelerin küçük çocuklara ve ailelere yönelik sağladıkları hizmet ve politikalarda rastlanan en temel sorun, sağlanan hizmet ve politikaların veriye dayalı olarak oluşturulmaması, uygulanmaması, birbirleriyle entegre/bütünlüklü biçimde kurgulanmamasıdır. Erken yaşlardaki çocuklar ve aileleri; oyun parkından kreş hizmetlerine, çocukların aileleriyle birlikte geçirebilecekleri güvenli alanlardan gelişim alanlarının desteklendiği ücretsiz faaliyetlere kadar pek çok hizmete ihtiyaç duymaktadır.

Ancak sağlanan hizmetlerin kullanılan mekânlardan ulaşılan faydalanıcıya, ayrılan bütçeden görevlendirilen insan kaynağına kadar doğru niteliklerle planlanması, kamu kaynaklarının maksimum düzeyde verimli biçimde kullanılması ve toplumsal faydaya hizmet etmesi bakımından son derece önemlidir. Öte yandan veriye dayalı karar almanın kente erişim ve kentsel yaşam kalitesini artırmaya ilişkin değerinden yola çıkılarak; yerel yönetimlerin bu konudaki yaklaşımları, Türkiye’de erken çocuklukla ilgili hizmetlerin veriye dayalı olarak planlanması, üretilmesi ve etkisinin ölçülmesine katkı sağlayacak kritik alanlardan biridir.

Çocuk hakları ve bütüncül çocuk gelişiminin merkeze alındığı; veriye dayalı, katılımcı ve şeffaf karar alma süreçlerinin işletildiği hizmet ve politikalar küçük çocuklar ve ebeveynlerine yönelik hizmetlerin kalitesini artırarak kente erişim imkânına ve kentsel yaşam kalitesine katkıda bulunacaktır.

“Fatih’in ve diğer pek çok yoğun nüfuslu ilçe gibi, ulaşım, trafik, istihdam, park, yeşil alan ve çocuk oyun alanları gibi sosyal ve kentsel sorunları var. Karagümrük’te çocuk dostu, güvenli, erişilebilir park ve yeşil alanlar maalesef yok. Geçtiğimiz günlerde derneğimizin çalışmalarında yer alan gençler de dile getirdi bu sorunu. Sokaklarda oyun oynayacak alanlar yok. Spor yapılabilecek alanlar yok. Karagümrük Ortaokulu’nun spor salonu bölgedeki tüm spor aktivitelerine ev sahipliği yapıyor. Bu da hem bizim hem de okulun çalışmalarını etkiliyor. Spor salonu ihtiyacı bölge için önemli bir diğer sorun.” (Sulukule Gönüllüleri Derneği)

Sizce çocuk ve kent başlığında nasıl proje önerilerine ihtiyaç var kentte?

Çocuk ve kent başlığına ilişkin yerel yönetimler tarafından hayata geçirilebilecek hizmet ve politikalara dair önerilerimizi) erken çocukluk bakım ve eğitim hizmetleri,) destekleyici çevre,) aile desteği olmak üzere üç başlıkta bir araya getirmek mümkün.

Erken Çocukluk Bakım ve Eğitim Hizmetleri

Dezavantajlı ailelerin çocukları önceliklendirilerek; sürdürülebilir, erişilebilir ve kaliteli erken çocukluk bakım ve eğitim hizmetleri ücretsiz biçimde yaygınlaştırılmalıdır. Türkiye’de okul öncesi eğitim hizmetlerine erişimin önündeki en önemli engel hane halkının sosyoekonomik durumu ve buna bağlı olarak kaliteli, ücretsiz ve erişilebilir kamusal okul öncesi eğitim hizmetlerindeki eksikliktir. Türkiye’de okul öncesi eğitime katılım son 10 yılda artış göstermesine rağmen, okullulaşma oranları hem Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalamasının hem de geçtiğimiz yıllarda MEB tarafından belirlenen hedeflerin altındadır. Kaliteli okul öncesi eğitim hizmetlerine erişimin her çocuğun hakkı olduğu ön kabulünden hareketle, kalite standartlarının gözetildiği erken çocukluk bakım ve eğitim hizmetleri yerel yönetimler tarafından yaygınlaştırılmalıdır.

En dezavantajlı kesimden 0-3 yaş çocuklara ücretsiz destekleyici materyaller sağlanmalıdır. Türkiye’de hanelerin çoğunda çocuğun gelişimini destekleyecek bir ortam bulunmamakta ve çocuğun bilişsel gelişimini arttıracak faaliyetler yeterli seviyede uygulanmamaktadır. Örneğin, 3 yaş çocuk olan hanelerin neredeyse %70’inde, çocuğa yönelik üçten daha az kitap bulunurken; çocuğa kitap okunması gibi çocuk gelişimi için önemli bir etkinlik yüksek refah seviyesindeki hanelerde bile her dört haneden birinde hiçbir zaman uygulanmamaktadır. Türkiye’de hâlihazırda bazı yerel yönetimler tarafından yeni çocuk sahibi olan ailelere tek veya birkaç seferlik ulaştırılan “Hoş Geldin Bebek” paketleri, çocuk doğduğu günden itibaren düzenli aralıklarla çocukların gelişim düzeylerine uygun materyallerin (boya kalemi, eğitici oyuncak, hikâye kitabı vb.) ve aileleri için çocukların gelişimlerini nasıl destekleyeceklerine yönelik kitapçıkların da içerildiği paketler olarak ailelere ulaştırılmalıdır. Paketlerin ulaştırılmasında, en dezavantajlı haneler önceliklendirilmelidir.

Etkisi kanıtlanmış ve ev ziyaretleri temelli erken çocukluk gelişim takibi programları uygulanmalıdır. Gelişimlerinin risk altında olduğu tespit edilen çocuklara yönelik belediyecilik hizmetleri gıda desteklerinden para yardımlarına, sağlık hizmetlerinden eğitim hizmetlerine çocukların gelişim ihtiyaçları gözetilerek bütünlüklü biçimde sağlanmalıdır.

Destekleyici Çevre

Her yaştaki çocuğa doğayla iç içe, güvenli çocuk oyun alanları yaygınlaştırılmalı ve çocuklar için erişilebilir hale getirilmelidir.

Belediye kütüphanelerinde erken yaştaki çocuklar ve aileleri için uygun kitaplara yer verilmeli, ailelere yönelik erken yaştaki çocuklara kitap okumanın önemine dikkat çeken tanıtım ve yol gösterici (rehberlik edici) etkinlikler düzenlenmeli, çocukların dil gelişimlerini destekleyici bilgileri içeren kitapçıklar ailelerle paylaşılmalıdır.

Anne ve babalara doğumdan itibaren çocuk bakım gereksinimlerini karşılarken, çocuklarıyla kaliteli zaman geçirebilecekleri açık ve kapalı alanlar ve ücretsiz etkinlikler sağlanmalıdır.

Aile Desteği

Erken yaştaki çocukların ebeveynlerine yönelik kanıt-temelli aile eğitim programları uygulanmalıdır.

Ebeveynlerin programlara katılımını desteklemek için, ulaşılabilir mekânlar (toplum ve kültür merkezleri gibi) tasarlanmalıdır.

Ailelere yönelik olarak çocuk gelişimi ve ebeveynlik becerileri konusunda bilgilendirici materyaller ulaştırılmalıdır.

Bütüncül çocuk gelişimi ve bu dönemde aile desteğinin önemi konularında toplumda farkındalık sağlayan iletişim faaliyetleri yürütülmelidir.

“‘Mekanda Adalet Ve Çocuk’ başlığı altında topladığımız, içinde araştırma, yayıncılık ve değişik formatlarda üretimleri içeren programımız ve bunun kapsamında ürettiğimiz belgesel serimiz var:  ‘Mega Kentin Mini Yurttaşları’ Çocukları bir ‘yurttaş olarak düşünebilir miyiz’ çağrısıyla yola çıktık. İstanbul’daki farklı semtlerde yaşayan dört çocuğun kendi çektikleri görüntüler üzerinden kurguladığımız bir belgesel projesi. Bu kapsamda ürettiğimiz 5 dakikalık bir kısa filmimiz var. Kentte, tek başına yürüyen 4 yaşında bir kız çocuğu, toplu taşımaya biniyor, alışveriş merkezlerine giriyor, park arıyor, park buluyor, çocuklarla temas ediyor, inşaatların şantiyelerin arasından gidiyor, kaldırımlarda yürüyor… Belgeseli İstanbul’da belediyelere, belediyelerin planlama, park ve bahçeler gibi müdürlüklerine bir dizi soruyla gönderdik. ‘Kısa filmi izleyince o kızın deneyimi, bir belediyeci olarak size ne düşündürdü?’ ‘Şunu kendi belediyemizde farklı yapsak, kentteki günü daha iyi olabilirdi dediniz mi?’ Çok değerli yorumlar, dönüşler aldık belediyenin uzmanlarından. Bu belli adımları atmanın ne kadar kolay olduğuna yönelik bir farkındalık sağlamak hem de belediyenin erişilmez bir yapı olarak değil, gündelik kararları alan plancıların, mimarların, bürokratların, gündemlerine sokabilecekleri, belki gündelik belediye hayatlarındaki dillerini etkileyebilecek küçük bir farkındalık etkinliğiydi.” (Mekanda Adalet Derneği)

Kapsayıcı belediyecilik anlayışı yapılması gereken en önemli adımlar nelerdir?

Belediyelerden her hizmet türü (parklar, kültür merkezleri, kreş/gündüz bakımevi, sağlık birimleri, psikolojik danışmanlık birimleri vb.) için ayrı ayrı fiziksel altyapı, personel, ek hizmet ve bütçe çalışmalarında bütüncül çocuk gelişimini gözeten ve birbiriyle entegre bir yaklaşım ve uygulama benimsenmelidir. Belediyeler tarafından sağlanan her hizmet türü için yararlanıcıların profili, kullanıcıların hangi kriterlere göre belirlendikleri, kullanıcılara nasıl ulaşıldığı, kullanıcıların ihtiyaçları belirlenirken hangi yöntemlerin izlendiği ve hizmet türüne yönelik ileriki dönem stratejileri şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Belediye bünyesinde, erken çocukluk, ebeveyn destek ve yetişkin eğitimi konusunda uzman kadrosu oluşturulmalıdır.

Çocuk dostu belediyecilik anlayışı için özel olarak yapılması gereken en önemli adımlar nelerdir?

Çocuk dostu belediyecilik çalışmaları için dünyadan ve Türkiye’den pek çok uygulama örnek teşkil etmektedir. Erken yaşlardaki çocukların ve ailelerinin ihtiyaçlarının, potansiyellerinin ve beklentilerinin ön planda tutulduğu şehir tasarılarının oluşturulması ve bunların  yerel yönetimlerin karar verme süreçlerinde ön planda tutulması çocuk dostu belediyecilik anlayışının temel yapı taşını oluşturur. Bu anlayışı benimseyen belediyeler tarafından atılacak adımlar aşağıdaki gibi olabilir:

Belediyeler; çocukların eğitimine katkıda bulunan, koruyucu sağlık hizmetleri sağlayan, yeterli beslenmesini önemseyen, ailelerin kreş hizmetlerine ulaşımını kolaylaştıran ve sosyal-kültürel faaliyetler gerçekleştiren sosyal belediye anlayışı içinde olmalıdırlar.

Belediyeler tarafından sağlanacak hizmetlerde her çocuğun özgün ihtiyacı gözetilmeli ve bu yaklaşımdan hareketle hamilelikten itibaren çocuğu ve aileyi destekleyici hizmetler, öncelikli olarak sağlık hizmetlerinden başlayarak hayata geçirilmelidir.

Söz konusu uygulamaların hayata geçirilmesine giden yolda, hizmetlerin doğrudan faydalanıcısı konumundaki çocukların karar alma süreçlerine aktif katılımını mümkün kılan ortamlar hazırlanmalıdır.