Boşanma Sonrası Sosyal Devlet Desteğinde Türkiye

Süresiz nafaka tartışmalarını mercek altına aldığımız dosyamızın bugünkü kısmında Boşanmış Aileler ve İnsanlar Platformu’nun süresiz nafakanın kısıtlanmasına paralel olarak önerdiği sosyal devlet destekleri konusunu konuşacağız. Avukat Selin Nakıpoğlu ve ekonomist Prof. Dr. Şemsa Özar ile konu üzerine konuşmaya devam edeceğiz.

Yoksulluğa düşen kadına devletin destek olması mümkün mü?

Platformun sınırsız nafakanın süre kısıtlamasıyla düzenlenmesi durumunda kadına ne olacağına dair önerileri sosyal devlet politikaları kapsamında şekilleniyor. İnsanı ve herkese adil yaklaşımı odaklarına aldıklarını ifade eden İlknur Birsel, “Eski eşlerin çocuk yoksa en fazla 1 yıl, çocuk varsa en fazla 5 yıl yoksulluk nafakası vermesi ve sonrasında devletin oluşturacağı bir fondan kadının desteklenmesini istiyoruz. Kadının desteksiz, ortada kalmasını savunmuyoruz. Ayrıca boşanan kadınlara mesleki eğitim, iş kazandırmada öncelik gibi uygulamalar da öneriyoruz” diyor. Kadınların özellikle de çocukla iş bulmasının ve çalışmasının zorluklarını çok iyi bildiğini ifade eden Birsel, bu durumun başka bir mağduriyeti yok saymasına karşı olduklarını söylüyor. Platform, kanunun dünya örnekleri üzerinden incelenmesini ve sosyal devlet politikası bağlamında çözülmesini öneriyor.

Bu öneriler hakkında hukuki görüşünü ifade eden Selin Nakıpoğlu:

“Lütfen kadın hareketinin senelerdir dillendirdiği taleplere, kadının görünmeyen emeği, calışma hayatına katılamama sebepleri uzerine yaptığı çalışmalara bakılsın. Bir kadın şiddet gördüğü, yüzünü bile görmek istemediği eski eşi ile nafaka üzerinden de olsa bağını neden sürdürmek istesin? ‘Kurtulayım da nafakasını istemem’ diyerek boşanma protokolünü imzalıyor kadınlar, yani boşanmaları engelleyici bir baskı unsuru aslında nafaka. Devletin, daha önce sebeplerden dolayı senelerce evde kalmak zorunda kalan kadının iş bulması için oluşturulmuş mekanizmaları yok. Hadi güvencesiz de olsa bir iş buldu diyelim, çocuğunu bırakacağı ücretsiz kreş yok, yani herhangi bir alt yapı calışması yok ortada ama ilk iş nafakanın kesilmesi talebi oluyor. Üstelik bu kadının güçlenmesi adı altında yapılıyor. Bu düzenlemenin sakıncalarını önyargıyla değil, tamemen tecrübe ve verilere dayanarak söylüyoruz. Bu kadın dostu bir politika değildir” diyor.

Türkiye’de boşanan kadının durumunun kanun düzenlemesi için incelenecek ülkelerden çok farklı olduğuna dikkat çeken Özar ise böyle bir düzenlemenin sosyal koşullarının incelikle düşünülerek her durum için farklı kategoriler belirlenerek oluşturulmasının ve düzenlemeden önce altyapısının hazırlanmasının önemini vurguluyor.

Nakıpoğlu Almanya’da boşanma sonrası desteğin devlet tarafından yürütüldüğünü ifade ediyor. “Bu destek azami koşullarda barınma, geçim ve varsa çocuk bakımını kapsıyor. Yani kadının hayatını idame ettirmesi güvenceye alınıyor” diyor ve bunlara paralel olarak meslek kazandırma ve iş bulma desteği olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Boşanma sonrası eski eş yerine sosyal devletin araya girmesinin kadına daha güvenceli bir destek sağlayacağını ve eski eşle bağın kopmasının da tercih sebebi olacağını düşünüyorum fakat altyapıyı kurmadan kadınları mevcut destekten mahrum bırakmanın yoksulluğu arttırıp kadınları şiddet yaşadıkları evlere mahkum kılacağını da biliyoruz.”

Devlet desteği daha önce gündeme geldi mi?

Boşanma sonrası sosyal devlet desteğinin dünyada birçok örnekte başarıyla uygulandığını belirten Şemsa Özar bu örneklerde kadına çocukların bakım ve eğitimi, barınma, iş edindirme gibi temel ihtiyaçlara yönelik desteklerin detaylı bir şekilde tespit edildiğini ve karşılandığını ifade ediyor. “Tekrar etmek gerekirse bağlamı düşünmeden kanun değişikliği çalışması yapılmamalı” diyen Özar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 2012 yılında kendilerinden bir araştırma talep ettiğini ve araştırma ekibi olarak eşi vefat etmiş, eşinden boşanmış, eşinden ayrı yaşayan ve eşi cezaevinde olan kadınların karşı karşıya kaldıkları sosyal ve ekonomik sorunları bir bütün olarak politika yapıcıların dikkatine sunduklarını ifade ediyor. Sonuçta ortaya çıkan programın “Eşi Vefat Etmiş Kadınlara Sosyal Yardım Programı” olduğunu ve boşanmış kadınların devlet tarafından destek kapsamına alınmadığını, ayrımcılığa uğradığını söylüyor. Özar, kendi isteğiyle aile kurumundan ayrılan kadını yoksulluğunu veriler ortada olmasına rağmen görmezden gelmiş bir devletin sözüne güvenerek yasadaki sınırsız ibaresini kaldırmanın kadınları çok daha büyük bir yoksulluğa ve güvencesizliğe iteceğini ifade ediyor.

Selin Nakıpoğlu ‘Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Arastirilmasi ve Aile Kurumunun Guclendirilmesi Icin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Icin Meclis Komisyonu’nun 2016 tarihinde kurulduğunu ve davet edilmedikleri için durumdan katılmak isteyen kadın örgütlerinin oturumlara alınmamasıyla ancak haberdar olduklarını söylüyor. Komisyonun 2016’da yayınlanan raporunun kadınlar ve çocuklar açısından zaten kısıtlı olan pek çok kazanılmış hakkın yasal düzlemde ortadan kaldırmayı önerdiğini belirtiyor. Nafakanın süreye bağlanması ise en çok tartışılan konu olmuş.

Boşanmış Aileler ve İnsanlar Platformu başkanı İlknur Birsel üyelerinin mağduriyetini gidermek için çalışırken bir çok örnek inceleyerek kimsenin mağdur olmayacağı bir model önermek istediklerini, bu yüzden sadace nafaka süresi kısıtlaması değil buna paralel olarak sosyal devlet destek fonu gibi başlıkları da kapsayan bir öneri oluşturduklarını ifade ediyor.  Kendisi sadece süre kısıtlaması tekliflerinin değil sosyal devlet düzenlemelerinin de arkasında olacağını ifade ediyor.

Kapsamlı konularda sivil toplum ve uzmanların önemi

Nafaka kadar kapsamlı bir konuda, konu üzerine çalışan bütün sivil toplum oluşumlarının bir araya geldiği, saha bilgisine sahip uzmanların görüş ve uyarılarının göz ardı edilmediği ve düzenlemelerin altyapısının, uygulanabilirliğinin incelikle tartışıldığı bir süreç işletilmesi gerektiği görülüyor. Başka ülkelerden örnekler incelenirken geliştirdikleri modelleri nasıl tartıştıkları, nasıl altyapı oluşturdukları ve uygulamaya hangi süreçlerden geçerek ulaştıklarına bakmak da önemli.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın düzenlediği Gündem Buluşmaları’nın ilki, 10 Ekim 2018, Çarşamba günü nafaka gündemiyle yapılacak.. Çalıştay katılımcıları henüz belli değil. Haberin devamında bu çalıştaya kimler dahil edildi, neler konuşuldu ve nasıl bir yol haritası çıktı sorularını değerlendireceğiz.