Gençlik, Türkiye Siyasetinde Tanımlanmış Bir Kimlik Değil

Friedrich Ebert Stiftung Türkiye Derneği'nin Gençlerle Yeni Yollar Yeni Süreçler programının bu yılki dört katılımcısı tarafından Gençlerin Siyasate Katılımı isimli mini proje geçtiğimiz ay İstanbul Kadıköy Akademi’de gerçekleştirildi.

Proje boyunca çeşitli siyasi partilerde ve sivil toplum kuruluşlarında aktif siyaset yapan 18 genç ile atölye çalışmaları, forumlar ve gençlerin siyasete katılımını daha aktif hale getirebilecek bir model oluşturmak için Pentagon Analizi ve stratejik plan uygulamlarıı yapıldı. Bunlarla birlikte, TOG Vakfı’nın Gençlik Çalışmasının Toplumsal Katılıma Etkisi araştırması ve British Council’ın Next Generation Turkiye: Gençlerin Sesini Dinlemek isimli araştırması ile ilgili sunumlar da projenin programında yer aldı.  

Projenin çağrı metninde belirtildiği şekliyle en temel amacı, siyasi partilerin gençlik kollarında veya sivil toplum örgütlerinde farklı siyasal katılım türlerinde aktif olan gençlerin iki tam gün boyunca bir araya gelmesinin sağlanması ve gençlerin siyasal katılımını daha aktif hale getirebilecek yeni bir diyalog zemini için model oluşturmak. Bir başka deyişle, gençlerin çoğunlukla tercih ettiği iki katılım modeli olan konvansiyonel katılım modelinde (siyasal partilere üyelik) ve post modern katılım modelinde (STK’larda gönüllülük ve aktiflik) daha fazla gencin şimdiki koşullarına oranla daha aktif olarak yer alması için neler yapılabileceği üzerine konuşmak ve çözüm modeli oluşturmak.

Projenin yürütücülerinden Emine Özşahinler böylesi bir proje yapmanın nasıl akıllarına geldiği ve projenin amacının ne olduğunu sorduğumuzda şunları söyledi;

‘‘Bence projenin amacı olarak gençlerin siyasal katılımını konuşurken bir kez daha öznesi oldukları konuda kendi modellerini kendilerinin oluşturmasını amaçlamıştık.

İlk gün sunumları yapılan iki araştırma da gösterdi ki gençlerin bir kısmı siyasal partilerden ve aktif siyasetten uzak duruyor. Bunun en büyük nedeni de buralarda gençlik alanları oluşturulurken gençlerle konuşulmaması. Amaçlarımızdan biri de biz gençler olarak sivil toplum kuruluşlarında siyasal partilerde aktifiz ancak bir araya gelme alanlarını oluşturmuş değiliz. Önce gençler olarak taleplerimizi nasıl dile getiriyoruz, karar alma mekanizmalarına nasıl etki ediyoruz anlamak istedik. Sonrasında yaygın siyaset anlayışının bizleri kutuplaştırması çabalarının ötesine geçerek genç kimliğimizin dezavantajlarını ve avantajlarını konunun öznesi gençler olarak bizzat konuşmak istedik’’.

Projenin bir başka yürütücüsü olan Beyza Hatun Kızıltepe ise projenin başlangıç hikayesini bizimle şu şekilde paylaştı;

‘‘Fes derneğinin bize sağladığı bu imkanla oluşturduğumuz mini proje grubumuzun ilk toplantılarını yaparken konumuzu netleştirmek için baya bir düşündük. Sonra toplantılardan birinde bir anda ‘Aslında biz hepimiz sivil toplumda aktif olmaya çalışan, Türkiye’deki gençlerin yaşadığı sorunları dert eden gençleriz ve neden başka yerlerde arayalım ki proje konumuzu’ dedik ve böylece bu projenin hikayesi başlamış oldu. Sonrasında kendi STK deneyimlerimizden farklı STK’larda gönüllülük yapan gençlerin bir araya gelip konuşma alanlarının çok fazla olmadığını keşfettik. Buradan bir adım daha ileriye giderek de ‘Neden sadece STK’larda aktif siyaset yapan gençlerle sınırlı kalalım ki? Neden neredeyse hiç yan yana gelmeyen siyasi parti gençlik kollarından gençler ve STK’lardan gençler bir araya gelmesin?’ diye sorduk. Tüm proje de böylece başlamış oldu’’.

İki günün sonunda gençler, Türkiye’deki gençlerin siyasete katılımı ile ilgili ortaklaştıkları var olan sorunları mekanizma, algı, ilişkiler, değerler ve ekonomi olarak kategorilendirdiler ve her bir kategori için üç temel sorun belirlediler. Bu sorunların nedenleri, siyasal partiler için sonuçları, gençler için sonuçları ve çözüm önerileri üzerinde birlikte çalıştılar.

Gençlerin belirlediği sorunlar üzerine sundukları çözüm önerilerinden en göze çarpanlar şu şekilde sıralanabilir;

‘‘STK’lar gençleri örgütlenmeye yönelik güçlendirmeliler. Özellikle çalıştıkları yereldeki gençlere ulaşmaları, onlar için kullanabilecekleri mekanlar açmaları ve haklarıyla ilgili bilgilendirme çalışmaları yapmaları gerekir. Bunun için sosyal medyayı da kullanabilirler ya da gerekirse kapı kapı dolaşabilirler. STK’ların oluşturduğu stratejik plan dahilinde yereldeki gençlerle birlikte çeşitli güçlendirme çalışmaları, kurslar, film izleme, ikinci bir yabancı dil öğretme, vatandaşlık haklarıyla ilgili seminerler gibi etkinlikler yapılabilir. Böylece örgütlenmeye yönelik toplumsal önyargı kırılabilir’’.

‘‘Siyasi parti yönetimlerinin, sık periyotlarla parti gençlik kollarından gençliğin ihtiyaçları, kaygıları, talepleri, yönelimleri ve siyasi düşüncelerine yönelik raporlar almaları ve bu raporları uzmanlar eşliğinde (sosyal medya uzmanları, sosyologlar, siyaset bilimcileri, ekonomistler, hukukçular) değerlendirmeleri bir parti geleneği haline getirilmelidir’’.

‘‘Yerel yönetimler ve sivil toplum arasındaki diyaloğun geliştirilmesi için adımların atılmasıyla alternatif kamusal alanların üretilmesi. Kamusal alanların oluşturulması aşamasında orayı kullanacak gençlere danışılması ve tasarım adımlarında aktif rol almalarının sağlanması’’.

‘‘Gençlik örgütleri hazırladıkları özel bilgi broşürlerini siyasal partilere sunabilirler. Bu broşürler, STK’lar ve siyasi partiler arasındaki diyalog zeminini oluşturacaktır. Bu noktada STK’lar kendi örgütlerinden siyasal partilerle her ay iletişime geçecek bir temsilci belirleyebilirler. Bununla birlikte, gençlik örgütleri Twitter gibi sosyal medya hesaplarından taleplerini ve siyasal partilerle iletişimlerini sürdürebilirler. Siyasi partiler de STK’ları kendi bazı toplantılarına gözlemci olmaları için davet etmeliler. Aynı zamanda siyasi partiler, sivil toplum örgütlerinin kendilerine nasıl ulaşabileceklerine dair bir kılavuz hazırlayabilir. STK’lar da bu kılavuzları kendi içlerinde yaymalılar’’.

Projenin raporu eylül ayının sonunda internet üzerinden herkesin ulaşabileceği şekilde yayınlanacak. Bununla birlikte gençlerin siyasete katılımı önündeki bazı sorunları tespit eden ve bu sorunlar için çözüm önerileri sunacak olan kılavuz model kitapçığı da tüm ilgili STK’lar ve siyasi partiler ile paylaşılacak.

Son olarak, Friedrich- Ebert Stiftung Türkiye derneğinin Gençlerle Yeni Yollar Yeni Süreçler projesinin dördüncüsü için başvurular 2019 ilkbahar ayında açılacak. Bu proje kapsamında gerçekleştirilen Gençlerin Siyasate Katılımı mini projesi ekibinden Tolga Özçelik, hem GYYS hem de kendi projelerine dair deneyimlerini şu şekilde aktarıyor;

‘‘Daha önceden proje yazma ve yürütme konusunda çok fazla bilgili değildim. Böylesi bir projenin ekibinden biri olarak farklı bir deneyim kazandım ve ikinci kez her aşamasında yer aldığım bir projenin içerisindeydim. Gelen katılımcıların fikirleri siyasette ortak bir paydaşta buluşabileceğimiz umudunu yeşertti bende. Gençlerin mutlaka siyasette olması gerektiği, gençlerin fikirlerine önem verilmesi gerektiği, onların sadece bir basamak olarak görülmemeleri ve problemlerine kulak verilmesi gerektiğini gördüm. Toplumsal hayattaki problemlerimize çözmek için ortak fikir üretebilecek olanların yeni nesil gençler olacağını düşünüyorum’’.