Cinsel farkındalık ile daha mutlu kadınlar

Kadınların cinsel farkındalığı ve sağlığı toplumun geneli tarafından hala büyük bir tabu. Yanlış mitlerle beslenen üreme sağlığı ve cinsellik konusunun, bireyin sosyal-psikolojik ve beden sağlığı bütününün önemli bir bileşeni olduğu göz ardı ediliyor. Türkiye Aile Sağlığı Planlaması Vakfı (TAPV) ise, Kadın Sağlığı Eğitim Programı ile, kadınların temel koruyucu sağlık davranışları edinmelerine fırsat veren ortamlar hazırlayarak […]

Kadınların cinsel farkındalığı ve sağlığı toplumun geneli tarafından hala büyük bir tabu. Yanlış mitlerle beslenen üreme sağlığı ve cinsellik konusunun, bireyin sosyal-psikolojik ve beden sağlığı bütününün önemli bir bileşeni olduğu göz ardı ediliyor. Türkiye Aile Sağlığı Planlaması Vakfı (TAPV) ise, Kadın Sağlığı Eğitim Programı ile, kadınların temel koruyucu sağlık davranışları edinmelerine fırsat veren ortamlar hazırlayarak daha sağlıklı, kendine güveni artmış, mutlu kadınların yaşadığı bir toplumun oluşmasına hizmet etmeyi amaçlıyor. Türkiye’de kadınların cinsel bilgi eksikliğinin boyutlarını, bunun yol açtığı sorunları ve olası çözümlerini Proje Koordinatörü Şule Dursun’la konuştuk.

 

“Dünyanın her yerinde çocuklar dünyaya nasıl geldikleri sorusuna cevap arar, ancak doğru cevabı duyan çocuk sayısının çok az sayıda olduğunu biliyoruz.”

– Kadın Sağlığı Eğitim Programı nasıl bir ihtiyaç üzerine kuruldu?

Bölge farklılıkları gözetmeksizin Türkiye’de kadınlar çocuk yaşlardan orta yaşlara kadar yaşamlarının hiç bir alanında üreme sağlığı ve cinsel sağlık konularında bilgilenme şansı bulamıyorlar. Dünyanın her yerinde çocuklar dünyaya nasıl geldikleri sorusuna cevap arar, ancak doğru cevabı duyan çocuk sayısının çok az sayıda olduğunu biliyoruz. Kız çocukları ergenlik gibi hassas bir dönemde yaşamlarının doğal bir döngüsü olan, yaşamlarının en uzun dönemini kapsayan ve üreme sağlığının önemli bir temeli olan adet kanamasının ne olduğu hakkında doğru bilgi edinme şansına erişemiyorlar. Üreme organlarının gelişimi ile anne karnında başlayan cinselliğimiz, dolayısıyla cinsel sağlığımız, toplumun geneli için hala büyük bir tabu. Yanlış mitlerle beslenen üreme sağlığı ve cinsellik konusunun, bireyin sosyal-psikolojik ve beden sağlığı bütününün önemli bir bileşeni olduğu göz ardı ediliyor. Oysa bireylerin gerçekte, yaşam deneyimleri arttıkça bu konulara olan bilgi ihtiyaçları daha çok olur.

Türkiye Aile Sağlığı Planlaması Vakfı – Şule Dursun

 

– Cinsel farkındalıkla ilgili bilgi ihtiyacı karşılanmayınca ne tür problemler ortaya çıkıyor?

Karşılanmayan bu ihtiyaçlar yetişkin kadınlarda; kendi bedenlerine karşı yabancılaşmaya, yanlış bilgilerle pekişen sağlıklı olmayan günlük yaşam davranışlarına, sağlıksız gebelik ve gebelik sonrası dönemlere ve yaşamlarını tehdit eden hastalıklara, dolayısıyla kadınların mutsuz olmalarına zemin hazırlıyor. İşte KSEP ile amaçlanan, kadınların temel koruyucu sağlık davranışları edinmelerine fırsat veren ortamlar hazırlayarak daha sağlıklı, kendine güveni artmış, mutlu kadınların yaşadığı bir toplumun oluşmasına hizmet etmek.

– Kadınlara ulaşmak için neler yapıyorsunuz? Çalışmalarınız nasıl bir yapıda ilerliyor? 

Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı otuzu aşkın yıldır çalışmalarını üreme sağlığı ve cinsel sağlık alanlarında devam ettiriyor. Vakfın alandan edindiği deneyimleri ve uzman bilimsel kadrosunun titiz çalışmalarının birleşmesi sonucu oluşturulan Kadın Sağlığı Eğitim Programı bugün, toplumun aynı ihtiyaçlarına hizmet eden kurumlarla; belediyelerle, STK’larla, ÇATOM’larla, ASAM’larla iş birliğinde Türkiye’nin her bölgesinde, her eğitim düzeyinde ve sosyal-ekonomik koşullardaki kadınlara uygulanmaya devam ediyor. Katılımcı kadınlar, bölgelerinde toplumsal hizmet sağlayan kurumlarda, TAP Vakfının eğitimlerine katılan eğitimcilerin; psikologların, sosyologların, sosyal hizmet uzmanlarının, sağlık uzmanlarının oluşturduğu grupların üyelerinden biri oluyorlar. On üç hafta, haftada bir günün yaklaşık iki saatini, kendilerinden başka katılan yirmiye yakın kadından oluşan KSEP kapalı grup çalışmasına ayırıyorlar.

KSEP üreme sağlığı ve cinsel sağlık alanında, ülkemizdeki en kapsamlı program, bunun da ötesinde, bir benzeri çalışma örgütlenmesinin varlığından da söz edemeyiz. Dolayısıyla, sürekli eklenecek yeni kurumsal işbirlikleriyle birlikte, içeriğini de giderek yenileyerek daha çok kadına ulaşıyor.

– Peki katılımcılar ne tür aktivitelere dahil oluyorlar?

KSEP çalışması, mahremiyet sınırlarının belirlenmesi, grubun devamlılığını sağlayacak temel kurallar, eğitimden ve eğitimciden beklentilerden oluşan grup kontratını oluşturarak başlıyor. Ardından kadınlar haftalar boyunca kendi deneyimlerini diğer kadınlarla paylaşma imkanı buluyor. KSEP eğitimcisi katılımcı kadınlara kolaylaştırıcı rolüyle, interaktif bir grup ortamında bilgilenme ve farkındalık geliştirme imkanı sağlıyor. Kadınlar, ısınma oyunlarıyla başlayıp görsel ve uygulamalı materyallerin desteği ile yapılan çalışmalarda farkındalıklarını geliştiriyorlar, bilgilenme, bilinçlenme ve sosyalleşme sürecine katılıyorlar.

– Ne kadar detaylı bilgilerden bahsediyoruz?

Üreme organları ve işlevleri ile başlayan KSEP çalışmalarında kadınlar henüz ikinci haftada, bilmedikleri ve bilmediklerinin farkında olmadıkları bilgilerle karşılaşıyorlar ve bedenlerine biraz daha yakından bakarak öğrenmenin ilk aşamasına adımlarını atmış oluyorlar. Kadın ve erkek üreme organlarını tanıyorlar, adet dönemi ve gebeliğin oluşumu hakkında yanlış mitlerle doğru bilgileri değiştiriyorlar. Temizlik ve beslenme gibi günlük hayatımızın en çok kullanılan bilgilerini sağlık açısından daha koruyucu bilgilere dönüştürüyorlar. Ayrıca toplumda cinsiyet eşitsizliğinin kadın yaşamlarında neden olduğu dezavantajlı koşulları önlemelerini destekleyen yasal haklarını da öğreniyorlar.

“Kadınlar meme muayenesi, smear testi, kegel egzersizi, menopoz dönemi, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve korunma yöntemleri hakkında konuşuyorlar ve bunları günlük yaşam davranışlarına dönüştürüyorlar.”

– Bunlar katılımcılarda davranış değişikliklerine kaynak oluyor mu?

Evet. Örneğin katılımcı kadınlar, temizlik davranışlarını sınırlamak ve ailenin diğer bireyleriyle paylaşmak gerekliliği üzerine konuşarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yüklediği rollerin daralttığı yaşam alanlarını biraz olsun genişletmeye yönelik düşünceleri tartışma ortamı buluyorlar.

Gebelik dönemi, öncesi ve sonrası dönemlerle ilgili bilgiler paylaşıldıktan sonra gebeliğini ertelemek veya engellemek isteyen kadınlar, bilimsel ve sağlıklı olan yöntemlerin bilgilerini ediniyorlar. Daha önemlisi, günümüzün en çok risk teşkil eden meme ve rahim ağzı kanserlerini önleyici temel koruyucu sağlık davranışlarını pekiştiriyorlar. Kendi kendilerine meme muayenesi, smear testi, kegel egzersizi, menopoz dönemi, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve korunma yöntemleri hakkında konuşuyorlar ve bunları günlük yaşam davranışlarına dönüştürüyorlar. Kadınlar geri bildirim olarak en çok, koruyucu sağlık davranışları bilgilerinin kendi bedenlerine olan farkındalıklarını ve özgüvenlerini arttırdığını paylaşıyorlar.

Anne olan kadınlar da, çocuklarının cinsel gelişimini daha sağlıklı ve bilinçli izleme şansı bulabilecekleri bilgileri ediniyorlar ve bu bilgilerle daha güvenli annelere dönüşüyorlar.

“Üç çocuğum var ama nasıl gebe kaldığımı, bebeğin nasıl oluştuğunu hiç düşünmemiştim.”

– Bugüne kadar kaç kişi katıldı bu eğitimlere? Nasıl geri bildirimler alıyorsunuz?

KSEP ile 2011 yılından bugüne, Türkiye’nin her bölgesinden yaklaşık 10 binin üzerinde kadın, kendi üreme sağlığı ve cinsel sağlığı hakkında bilgilendi, özgüven kazandı.

Kilis’in bir ilçesinde, KSEP çalışmalarından birine katılma şansı bulan seksen yaşındaki bir nine KSEP eğitimcisine “sen bugüne kadar nerelerdeydin” diye soruyor. Bursa’da KSEP çalışmalarına katılan bir anne “ üç çocuğu olduğunu ancak, ne nasıl gebe kaldığını ne de sonrasında bebeğin bedeninin tam olarak neresinde ve hangi koşullarda geliştiğini hiç bilmediğini dahası düşünmemiş olduğunu fark ettiğini” ifade ediyor. Türkiye’de yaşayan Suriyeli mülteci bir kadın, içinde bulunduğu güç koşullara rağmen, KSEP sonrası ev yaşantısı içinde, eşi ve çocukları ile iletişiminin olumlu yönde değiştiğini paylaşıyor.

Şunu da eklemek gerek: Katılımcı kadınların program uygulamaları sonrası paylaştıkları olumlu geri bildirimlerin, KSEP hizmeti veren kurumlar ve çalışmaları uygulayan eğitimciler üzerindeki etkileri de göz ardı edilemeyecek kadar değerli. Birbirinden farklı yerlerde, değişik yapılardaki kurumlardan, farklı koşullarda yaşayan kadınlarla çalışan eğitimciler, yıllık KSEP değerlendirme toplantıları ve bölgesel paylaşım toplantıları ile bir araya gelerek, deneyimlerini paylaşma ve birbirlerinin çalışma koşulları ile kurumsal yapıları hakkında bilgi alışverişi yapma şansı buluyorlar. Böylelikle Vakfın iş birliği içinde bulunduğu bu kurumlar arasında da iletişimler güçlenmiş oluyor.

“Mülteci hareketlerinin kadınlar üzerindeki en önemli etkilerinden biri üreme sağlığı.”

– Mültecilerle ilgili de çalışmalarınız olduğunu biliyoruz.

Doğru. Bir sivil toplum örgütünün temel fonksiyonlarından biri, devletin topluma verdiği hizmetlerde yeterli olamadığı durumlarda tamamlayıcı yönde çalışmalar yürütmesidir. Türkiye’nin son dönemde karşı karşıya kaldığı büyük Suriye mülteci hareketleri sonrası oluşan durum bunun bir örneği ve son dönemde birçok STK çalışmalarını bu yeni durum ve koşullara uyarladı. Savaş sonrası mülteci hareketlerinde, göç eden insanların büyük çoğunluğunu kadın ve çocuklar oluşturuyor, bu yüzden kadın ve çocuklara yönelik iyileştirici ve koruyucu hizmetler büyük bir önem taşıyor. Mülteci hareketlerinin kadınlar üzerindeki en önemli etkilerinden birinin üreme sağlığı konusunda olduğu biliniyor. TAP Vakfı, Suriyeli mülteci kadınlar için çalışan kurumlarla geliştirdiği iletişim ve işbirliği sonrası KSEP çalışmalarını Suriyeli mülteci kadınlara da uygulamaya başladı. Bu anlamda program, çalışmalarını iki dilde Türkçe ve Arapça olarak devam ettiriyor. Vakfın izlem ve değerlendirme çalışmalarında, Suriyeli mülteci kadınlar, KSEP’e katılımda bulunma şansı buldukları için çok mutlu olduklarını paylaşıyorlar ve çalışmayı anlamlı buluyorlar. Bazı kurumlar, programın seminer halini Türkiyeli ve Suriyeli katılımcı kadınlardan oluşan karma gruplara uygulayarak toplumlar arası entegrasyona destek olmasına hizmet ediyorlar.

 

Bu röportaj Sivil Sayfalar, Reçel Blog, Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği ve İsveç Baş Konsolosluğu ortaklığında gerçekleştirilen Sivil Toplum Haberciliği Kadın Odaklı Kuruluşlarla Haber Atölyesi kapsamında hazırlanmış ve yayına alınmıştır.