Türkiye`nin çocuk politikası yok ki göçmen çocuk politikası olsun!

10 Eylül 2015
Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Sosyal Hizmet Bölümü, Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Reyhan Atasü Topçuoğlu liderliğinde bir araştırma yaptı. Araştırma, Türkiye’de göçmen çocukların profilini ortaya çıkarıyor ve sosyal politika ve sosyal hizmet önerileriyle göçmen çocuklarla ilgili yapılacak projelere ışık tutuyor. ‘Çocuklar İçin Sosyal Girişim Derneği’nin sitesinde bir özetine yer verdiği araştırmadan bazı […]

Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Sosyal Hizmet Bölümü, Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Reyhan Atasü Topçuoğlu liderliğinde bir araştırma yaptı. Araştırma, Türkiye’de göçmen çocukların profilini ortaya çıkarıyor ve sosyal politika ve sosyal hizmet önerileriyle göçmen çocuklarla ilgili yapılacak projelere ışık tutuyor.

‘Çocuklar İçin Sosyal Girişim Derneği’nin sitesinde bir özetine yer verdiği araştırmadan bazı çarpıcı başlıklar şöyle:

  •  Çocuklar açısından baktığımızda, düzensiz göç içinde yer almak, eğitim ve sağlık hizmetleri gibi vatandaş çocuklara sağlanan birçok olanaktan yaralanamamak ve hak ihlallerine çok açık bir hale gelmek demektir.
  •  Göç, öncelikle erkekler ve emek göçü bağlamında tartışılırken, 1980’lerden itibaren kadınların göçü tartışılmaya, 2000’lerde ise çocukların göçü tartışılmaya başlandı. Son yıllarda yayınlanan BMMYK (Mougne, 2010) ve FRONTEX (2010) raporları İsveç ve Hollanda başta olmak üzere birçok ülkeye gelen çocuk göçünü ve daha önemlisi giderek artan çocuk mültecilerin varlığını önemli bir sorun olarak ortaya koymaktadır. Çocuklar, göçmenler arasında yeni bir grup olarak karşımıza çıkmaktadır.
  • Türkiye hali hazırda göç politikasını oluşturma sürecinde AB ve ABD’nin taleplerini göz önünde bulundurarak (Erder, 2000; 2007; İçduygu, 2007) kendi ihtiyaçlarını belirleme ve göç yönetimi kapasitesini arttırma ve etkinleştirme çabalarına devam etmektedir. Öte yandan çocuk göçü sadece bir göç meselesi değil, daha ziyade bir çocuk hakları meselesidir. Bu durumda sormamız gereken sorulardan belki de en önemlisi Türkiye’nin çocuk politikasının var olup olmadığıdır. Birçok çalışma ülkemizde, eğitim, sağlık, hukuk gibi alanlarda çeşitli düzenlemelerin bulunduğunu ortaya koymaktadır, ancak incelendiğinde bu düzenlemelerin birbirinden bağımsız, kendi alanlarına özgü bir biçimde oluştuğu gözlemlenmektedir.
  • Türkiye için bir çocuk politikası tartışmasına geçtiğimiz iki yıl içinde başlanmış, birçok farklı görüşteki STK, kamu kurumları, akademisyen ve bürokratların katılımıyla bir çocuk vizyonu metni hazırlanmıştır. Birinci Türkiye Çocuk Hakları Stratejisi metni (Bülbül ve diğ., 2012), konu hakkında izlenecek genel prensipler hakkında ilgili kamu ve sivil toplum kuruşları ve akademisyenlerin bir mutabakatını yansıtmaktadır. Ancak, Türkiye henüz bir çocuk politikasına sahip değildir.
  • BMMYK verilerine göre son iki yılda Türkiye sığınma talebiyle gelenlerin sayısında dramatik artışlar yaşanmaktadır (BMMYK, 2011). Mülteci Hakları Konfederasyonu (2012) bilgilerine göre ise 2012 yılı itibariyle sığınma talebiyle gelenlerin çoğunu Irak, İran, Somali ve Afganistan’dan gelenler oluşturmaktadır, güncel olaylar da göz önünde tutulduğunda bu listeye Suriye’de eklenmelidir. Bugün BMMYK rakamlarına göre, “29 Şubat 2012 itibarıyla Türkiye’de 3372 sığınmacı çocuk var. Bunların 938’i 0-4 yaş, 1187’si 5-11 yaş ve 1247’si 12-17 yaş arasında. Ülkelerine göre bakınca en fazla Irak (1244), Afganistan (929), İran (465) ve Somali’den (225) gelen sığınmacı çocukların olduğunu görüyoruz. Mülteci çocuklar ise toplam 4619 kişi. Bunlardan 1230’u 0-4 yaş, 1732’si 5-11 yaş, 1657’si 12-17 yaş arasında. Mülteci çocukların ülkelere göre dağılımları ise şöyle: Irak (1308), Afganistan (1108); İran (499), Somali (306)” (Yöney, 2012). Bu veriler ışığında Türkiye’deki göçmen çocuk profilinin önemli bir parçasının da refâkatli ya da refakatsiz sığınma başvurusu ve mültecilik sürecindeki çocuklar olduğu açıktır.
    Göç eden çocuğun yalnız göç etmesi, başka bir deyişle refakatsiz küçük olması ya da yakınlarıyla birlikte göç sürecinde olması hem yasal statüsü ve hem de psiko-sosyal durumu açısından belirleyicidir.

Not: Araştırmanın tamamına aşağıdaki linkten ulaşılabilir:

http://www.turkey.iom.int/documents/Child/IOM_GocmenCocukRaporu_tr_03062013.pdf