‘Ayrımcılık Yok Ama İnsani Yaşam Ve Çalışma Koşulları Da Yok’ 

Kürt mevsimlik tarım işçilerine yönelik ırk temelli ayrımcılık yapıldığı iddiaları ile ilgili Manisa’nın Sarıbey Köyü'nde incelemelerde bulunan Hak İnisiyatifi heyeti ayrımcılığa dair bulgulara rastlamadı ancak mevsimlik tarım işçilerinin insani yaşam ve çalışma koşullarına sahip olmadığını yakından gördü. Hak İnisiyatifi Genel Başkanı Koçer, ilgili başbakanlık genelgesinin uygulanması çağrısında bulundu. 

Manisa’nın Turgutlu ilçesi Sarıbey köyü civarında çalışan Kürt mevsimlik tarım işçilerine dönük, ırk temelli ayrımcılık yapıldığına ilişkin iddiaların basında yer alması üzerine ilçeye giden Hak İnisiyatifi Genel Başkanı Mehmet Arif Koçer, Yönetim Kurulu üyesi Av. Süphan Erkan, inisiyatifin gönüllüleri, Cahit Sarıyıldız ve Abdülkadir Tiril incelemelerde bulundu. 

Başta haberde ismi geçen tarım işçileri olmak üzere çok sayıda mevsimlik tarım işçisi, Sarıbey Köyü Muhtarı Halil İbrahim Girgin, Sarıbey köylüleri, Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, Turgutlu Kaymakamı Uğur Turan, Turgutlu İlçe Jandarma Komutan vekili ve Karakol Komutanı Nurettin Yarımçam ve Turgutlu İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Ölmez ile görüşen heyet bir rapor yayınladı. 

Raporda, Sarıbey Köyü’nde çalışan mevsimlik tarım işçilerine yönelik ırk temelli ayrımcılık yapıldığına dair ciddi bir bulguya rastlanılmadığı belirtildi. Ancak raporda söz konusu mevsimlik tarım işçilerinin insani yaşam ve çalışma koşullarına ilişkin ciddi sorunları olduğu vurgulandı. Raporda, Türkiye’nin pek çok bölgesinde olduğu gibi Sarıbey köyünde de çalışan mevsimlik tarım işçilerinin hiçbir sosyal güvence olmaksızın; elektrik, su, duş ve tuvalet ihtiyacı gibi en temel ihtiyaçlarının bile karşılanmadığı koşullarda yaşadıkları dile getirildi.

‘Tuvalet, Banyo Yok, Çocuklar Derede Yıkanıyor’

Mevsimlik işçilerin kaldığı derme çatma çadırların etrafında tuvalet, banyo amacıyla kullanılan bir yapıya rastlanmadığının da bilgisinin verildiği raporda, “Bazı çocukların, çadırların kurulu olduğu alanın hemen yanı başındaki dereye girdikleri, yüzdükleri gözlemlenmiştir. Dere suyunun, temiz olup olmadığı, insan sağlığı açısından risk barındırıp barınmadığı, mevsimlik işçi aileleri tarafından bilinmemektedir. Mevsimlik işçiler tarafından barınma ve yaşam alanı olarak kullanılan bu bölge, mevcut haliyle insan sağlığı ve güvenliği açısından, insani yaşam standartları yönüyle elverişsizdir” denildi. 

‘Çocuk İşçiler De Bulunuyor’

Yine çadırlarda kalan çocuklarla yapılan görüşmelerin de eklendiği raporda “Çoğunluğu teşkil etmese de 10-12 yaşlarında bazı çocukların tarlalara çalışmaya götürüldüğü, günlük 8-10 saat çalışmaya tabi tutuldukları çocuklar tarafından ifade edilmiştir” cümleleri yer aldı. 

‘İyi Niyet Yeterli Değil, Bütüncül Çözüm Gerekiyor’

Raporla ilgili Sivil Sayfalar’a açıklamada bulunan Hak İnisiyatifi Genel Başkanı Mehmet Arif Koçer, durumun vahim olduğunu belirterek, “Mevsimlik işçilerin, barınma ve yaşam alanlarına ilişkin sorunların çözümü konusunda Belediye, Kaymakamlık ve ilgili idarelerin iyi niyetli bir yaklaşım sergiledi ancak bu iyi niyetli yaklaşımların, mevcut sorunların kalıcı olarak çözümü için yeterli olmadığının ifade edildiği raporda mevsimlik işçilerin çalışma ve yaşam koşullarına ilişkin sorunlara bütüncül bir perspektifle yaklaşılmadığı için sorunların her çalışma döneminde tekerrür ediyor” dedi.

‘Nesilden Nesile Geçen Mağduriyet Var’

Mevsimlik tarım işçileri ile ilgili 2017/6 Sayılı Başbakanlık Genelgesi’nin uygulanması için çağrı yapan Koçer şunları söyledi:  “On binlerce tarım işçisi bu asgari koşullara sahip olmadan çalışıyor. Günlük 60-70 TL alıyor ve yevmiyelerinin bir kısmına dayı başı el koyuyor. Bir kadın işçi ‘Çocukken de mevsimlik işçiydim. 3 çocuklu anne oldum yine mevsimlik işçiyim’ dedi. Büyük ihtimalle çocukları da mevsimlik işçi olacak. Nesilden nesile geçen bir mağduriyet var.  Rapor yayınlandıktan bir süre sonra elektrik bağlandığının bilgisi geldi. Olumlu gelişmeler oldu ama yeterli değil”. 

‘Başbakanlık Genelgesi İçin Devlet İrade Koymalı’

İlgili Başbakanlık Genelgesinin uygulanması için devletin irade koyması gerektiğini ifade eden Koçer, “Bu insanların sosyal güvenceye kavuşturulması lazım. Genelgedeki bütün koşullar sağlanmadıkça bu yara kanamaya devam edecek. Her sene çalışma koşulları daha da kötüye gidiyor. Daha önce bu bölgede konteyner varmış ama adli bir olay gerekçe gösterilerek yasaklanmış. Mevsimlik işçilik bu ülkenin gerçeği yasaklamakla çözüm olmaz. Başbakanlık Genelgesi asgari koşulların oluşturulması açısından gayet yeterli ama bu genelgenin uygulanması için devletin irade ortaya koyması lazım. Çok kısa sürede mevsimlik işçilere insani koşullar sağlanabilir. İnsani koşullarda çalışmasını sağlamak devletin görevidir” dedi. 

‘Kürt İşçilere Yönelik Ayrım Göremedik’

Basına yansıyan Kürt işçilere yönelik ayrımcı uygulama iddialarını da sorduğumuz Koçer, “İncelemelerimizde böyle bir şeyin söz konusu olmadığını gördük.. Bölgedeki Türk işçiler de farklı koşullarda değil. Yetkililerin hassas davrandığını gözlemledik. Köylüler ile mevsimlik işçiler arasında bir sorun da görmedik. Mevsimlik işçiler zaten köylüler için çalışmaya gelmiş ve ucuz iş gücü oldukları için de köylüler ellerinden geldikçe yardımcı olmaya çalışıyorlar. Ama bir kısım köylü hoşnut değil ama bu hoşnutsuzluktan öteye gitmiyor” diye konuştu. 

Raporda Yer Alan Çözüm Önerileri:

*Mevsimlik işçi olarak çalışmak isteyen vatandaşların, ulaşım koşulları sıkı denetimlere tabi olmalıdır. İnsani koşullardan uzak ve tehlikeli bir şekilde yolculuk yaptırılan işçilerin bu durumları karşısında işverene de sorumluluklar yükleyen düzenlemelere gidilmelidir.

*İşçilerin iaşe ve barınma koşulları insani standartlara, çalışma kurallarına ve mevzuata uygun hale getirilmelidir. 

* Çalışma saatleri uluslar arası sözleşmelere ve iç mevzuata uygun hale getirilmeli ve fazla çalışma karşılığı ücretin de ayrıca tahsili için gerekli denetimler yapılmalıdır.

* Eğitim döneminde de devam eden mevsimlik işçilik durumunda, çocukların öğrenimine devamı için okullara kayıt ve ücretsiz servis ile nakil işlemleri düzenlenmelidir. 

*Çocukların çalıştırılmaması için gerekli tedbirlere başvurulmalıdır.

* Mevsimlik tarım işçileri sosyal güvenceye kavuşturulmalı ve mevzuatta kendilerine yönelik düzenlemeler açısından kolaylıklar ve ek güvenceler sağlanmalıdır.

* Mevsimlik işçilikte, asıl düzenleyici ve kar sahibi olan “dayıbaşı” sisteminin işçinin emeğini sömüren şekliyle uygulanmasına son verilmeli, standart kuralları olmayan, şeffaflıktan ve hesap verebilirlikten uzak dayıbaşılık sistemi kaldırılmalı veya denetime elverişli  yasal bir statüye kavuşturulmalıdır.

*Tesisleşme ile birlikte, iş gücü talepleri ile bağlantılı olarak mevsimlik işçilerin ülke içi hareketlerinin, çalışma zamanlarının, koşullarının ve bölgelerinin koordine edildiği, iller veya bölgeler bazında kurullar oluşturulmalıdır. 

*Türkiye Cumhuriyeti Devleti, taraf olduğu ILO sözleşmesindeki asgari şartları, mevsimlik işçiler için de sağlamalı, mevsimlik işçiler, hak ettikleri değere sahip olmalı, insanca bir yaşama ve çalışma koşullarına derhal kavuşturulmalıdır.