Hak İnisiyatifi: “Türkiye Mazlum ve Mağdurların Sığınağı Olmalıdır”

Hak İnisiyatifi, Türkiye’ye sığınmış, İranlı kadın hakları aktivisti Meryem Şeriatmedari’nin iade edilmek üzere gözaltında tutulduğuna ilişkin iddialar karşısında açıklama yapıp, ''Türkiye, dünyanın dört bir yanından kendisine sığınan mazlum ve mağdurların sığınağı olmalıdır.'' dedi.

Son günlerde sosyal medyada Türkiye’ye sığınmış, İranlı kadın hakları aktivisti Meryem Şeriatmedari’nin İran’a iade edilmek üzere gözaltında tutulduğuna, İran’da 2018 yılında başörtüsü yasağını protesto ettiği için tutuksuz yargılandığı, hapis cezasına çarptırıldığı, bu cezayla muhatap olmamak için Türkiye’de yer aldığı ve İran’a iade edilmesi halinde adil olmayan bir yargısal süreç sonucunda cezalandırılacağına ilişkin iddialar yer bulmakta.

Hak İnisiyatifi tarafından yapılan araştırma ve görüşmeler sonucunda, 6 Eylül 2020 günü Denizli’de yapılan rutin kontrol sırasında Şeriatmedari’nin turist vizesinin süresinin bittiği tespit edildiği ve bu sebeple gözaltına alındığı ve ifadesinin alınmasının ardından Türkiye’yi terk etmesi için 15 gün süre verilerek serbest bırakıldığı bilgisine ulaşıldı.

Akabinde Şeriatmedari’ye Denizli Barosu’na kayıtlı avukatlar tarafından hukuki destek sağlandığı, bu destekle iltica başvurusunda bulunduğu ve iltica başvurusu sonuçlanana kadar Türkiye’de yaşamasına bir engel olmadığı öğrenildi.

Hak İnisiyatifi yaptığı açıklamada, İran İslam Devletinde uygulanan başörtüsü zorunluluğu ve bu zorunluluğun protesto edilmesine ilişkin yasakların, hem İslami hem de evrensel hukuk açısından kabul edilebilir olmadığını, bu yasaklardan veya bunları protesto etmekten dolayı insanların hapis cezasına çarptırılmasının da derin bir haksızlık ve adaletsizlik içerdiğini belirtti.

Türkiye’nin, dünyanın dört bir yanından kendisine sığınan mazlum ve mağdurların sığınağı olması gerektiğinin altı çizilen açıklama, Meryem Şeriatmedari ve benzeri şekilde Türkiye’ye sığınan insanların adaletsiz ve haksız bir muameleyle karşı karşıya olacaklarının muhtemel göründüğü koşullarda ülkelerine iade edilmemelerinin ahlaki bir ödev olduğunu hatırlatarak son buldu.