Kartepe’de Çelikhaneye Tepki: “Bu sadece bir çevre sorunu değil, halk sağlığı krizidir”

Kartepe Çevre Platformu’ndan Beyhan Korkmaz ile ilçeye yapılması planlanan haddehanenin doğa ve insan yaşamı üzerindeki olası etkilerini konuştuk.
Türkiye’deki ağır sanayinin lokomotifi sayılan demir çelik sektörü “büyümeye” devam ediyor. Yerleşim yerlerinin yakınında kurulan, cevherden üretimin yanı sıra, hurdadan üretim yapan ark ocakları, haddehaneler, çelikhaneler gibi üretim alanları hem çevreyi hem de halk sağlığını tehdit ediyor. Halihazırda Kocaeli’de ağır sanayinin yıkıcı etkileri derinden hissedilirken, buna bir yenisi daha eklenmeye çalışıyor: Kartepe ilçesine sıcak haddehane ve çelikhane kurulması planlanıyor. Tesislerin halk sağlığına ve çevreye olumsuz etkileri nedeniyle itirazlar yükseliyor. “Kartepe’de Haddehane istemiyoruz!” başlığı ile bir imza kampanyası da başladı.
Kartepe Çevre Platformu’ndan Beyhan Korkmaz ile söz konusu tesislerin doğaya ve insan yaşamına olası etkilerini konuştuk.
Kartepe Çevre Platformu nasıl kuruldu, neler yapıyor, platform üyeleri kimler? Biraz bahseder misiniz?
Kartepe Çevre Platformu, doğayı seven, çevresel tahribata karşı duyarlı yurttaşların bir araya gelmesiyle kuruldu. Yalnızca Kartepe özelinde değil, aynı zamanda Kocaeli genelinde de “Kocaeli Çevre Aktivistleri” kimliğiyle çalışmalar yürütüyoruz.
Amacımız sadece doğayı savunmak değil; aynı zamanda ilçemizde yaşayan insanların günlük yaşamını etkileyen alt ve üst yapı sorunlarına dikkat çekmek. Sürekli yaşanan elektrik kesintileri, bozulan ev aletleri nedeniyle ortaya çıkan tüketici mağduriyetleri ve özellikle cihaza bağlı yaşayan engelli bireylerin sağlık güvenliği bizim için öncelikli konular.
Ayrıca ilçemizde bir okul önünde, bir öğrencimizin bisiklet sürerken hayatını kaybettiği elim kaza sonrası, okul çevresi güvenliği, yaya geçitleri ve bisiklet yollarının düzenlenmesi için farkındalık çalışmaları yürüttük.
Kartepe’nin ve Sapanca Havzası’nın su kaynaklarını, ormanlarını ve tarım alanlarını korumayı çok önemsiyoruz. Bacalı sanayiye doymuş olan Kocaeli’de, Kartepe’ye kurulmak istenen devasa sıcak sıvı demir-çelik fabrikasına karşı çevre ve yaşam hakkı mücadelesi veriyoruz. Platformumuzda mahalle sakinleri, muhtarlar, çevreciler, eğitimciler ve farklı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri gönüllü olarak yer alıyor. Doğa için birlikte düşünmeyi, birlikte karar almayı ve birlikte mücadele etmeyi önemsiyoruz.
Son dönemde ÇED süreciyle gündeme gelen haddehane projesinden nasıl haberdar oldunuz?
Yerel basından ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nün duyurularından projenin varlığını öğrendik. Ardından resmî belgeleri inceledik ve kamuoyunu bilgilendirme çalışmalarına başladık. ÇED başvurusunun zamanlaması, yaz ortasında, halkın dikkatinin dağınık olduğu bir döneme denk getirildiği için özellikle dikkat çektik.
ÇED raporu sürecinde hangi hukuki yollara başvurdunuz?
Projenin iptali için halkın katılımını teşvik ederek itiraz dilekçeleri topladık ve ilgili mercilere ilettik. Hukuki sürecin bir parçası olarak dava açılmasına yönelik hazırlıklarımız da oldu. Gerekirse bilirkişi incelemesi ve yürütmeyi durdurma talepleriyle davamızı sürdüreceğiz.
Bölge halkı bu projeye nasıl yaklaşıyor? Size destek veriyor mu?
Evet, oldukça güçlü bir toplumsal destek görüyoruz. Kartepe halkı yaşadığı doğayı seviyor ve kaybetmek istemiyor. Dilekçelere imza atanlardan bölgedeki site yöneticilerine kadar pek çok kişi mücadelemize destek verdi. Sürece gönüllü olarak katkı sunan gençlerimiz, annelerimiz ve köy dernekleri de var. Bayraktar Elif Ana Derneği ve bu acıları daha önce yaşamış Alikahya Karahasanlılar Derneği’ne, Barodan gönüllü Avukat Çiğdem Baloğlu’na teşekkürü bir borç biliriz.
Sizce yapılması planlanan haddehane ve çelikhane, Kartepe’nin ekosistemi, su kaynakları ve hava kalitesinin yanı sıra insan sağlığı ve yaşam kalitesi üzerinde nasıl etkiler yaratacak?
Bu tesis, yalnızca çevreyi değil, doğrudan insan sağlığını da tehdit ediyor. Özellikle kanser riski başta olmak üzere; KOAH, astım gibi solunum yolu hastalıkları, alerjik reaksiyonlar, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve hatta ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratma potansiyeli var.
Ayrıca demir-çelik üretimi sırasında oluşan cüruf, yani yüksek fırın atığı hem havayı hem de toprağı ciddi biçimde kirletir. Bu atıklar içerisindeki ağır metaller rüzgârla yayılarak çevreye saçılır; toprağa karıştığında ise yıllarca çözünmeden kalabilir ve tarım alanlarının verimini düşürür.
Toz, duman ve partiküller sadece akciğerlere değil, suya ve gıdaya da bulaşır. Çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi hassas bireyler için bu durum tam anlamıyla bir felakettir.
Üstelik bu tesise dünyanın dört bir yanından hurda demir gemilerle taşınacak. Liman hareketliliği ve TIR trafiğiyle birlikte zaten yoğun olan yollar kilitlenecek; hava ve gürültü kirliliği artacak. Yaşam kalitesi düşecek, Kocaeli nefes alamaz hale gelecek. Açıkça söylemek gerekirse, bu sadece bir çevre sorunu değil, halk sağlığı krizidir.
Mücadelenizde yerel yönetimler, meslek odaları, çevre örgütleri ya da diğer platformlarla dayanışma içinde misiniz? Birlikte hareket etme olanaklarınız nasıl şekilleniyor?
Evet, birçok meslek odasıyla, çevre gönüllüleriyle ve diğer çevre platformlarıyla iletişim halindeyiz. Dayanışma bizim için temel bir ilke. Paylaşımlarımızı, duyurularımızı birlikte yapıyor, ortak basın açıklamaları düzenliyoruz. Yerel yönetimlerin de sorumluluk alması için çağrıda bulunuyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Kocaeli de Kartepe de hepimizin. Biz çocuklarımıza yaşanabilir bir doğa bırakmak istiyoruz. Doğanın sesi olalım, geç kalmadan birlikte harekete geçelim. Bu sadece bir çevre mücadelesi değil; aynı zamanda bir yaşam hakkı mücadelesidir.









Bizi Takip Edin