UNEP: İklim Krizi Toplumların Hızlı Dönüşümünü Gerektiriyor

BM Çevre Programı (UNEP), yıllık olarak Paris iklim hedefleri ile gerçek emisyon azaltımları arasındaki farkı değerlendiren Emisyon Açığı 2022 raporunu yayınladı. Rapor, elektrik arzı, sanayi, ulaşım ve bina sektörleri ile gıda ve finans sistemlerinde acil sektör ve sistem çapında dönüşümlerin iklim felaketini önlemeye yardımcı olacağını ortaya koyuyor.

Raporda şu noktalar öne çıkıyor:

  • İklim taahhütleri, dünyayı bu yüzyılın sonuna kadar 2,4-2,6°C’lik bir sıcaklık artışıyla karşı karşıya bırakıyor
  • Glasgow’daki COP26’dan bu yana güncellenen taahhütler, 2030 yılı için öngörülen sera gazı emisyonlarının yüzde birinden daha az azaltım anlamına geliyor; küresel ısınmanın 1,5°C ile sınırlandırılması için yüzde 45’e ihtiyaç var
  • Elektrik arzı, sanayi, ulaşım ve bina sektörleri ile gıda ve finans sistemlerinin dönüştürülmesi, dünyanın başarıya giden bir yola girmesine yardımcı olacak

“Emisyon Açığı Raporu 2022: Kapanan Pencere – İklim krizi toplumların hızlı dönüşümünü gerektiriyor” başlıklı rapor, elektrik arzı, sanayi, ulaşım ve bina sektörleri ile gıda ve finans sistemlerinde acil sektör ve sistem çapında dönüşümlerin iklim felaketini önlemeye yardımcı olacağını ortaya koyuyor.

UNEP İcra Direktörü Inger Andersen, “Bu rapor bize, doğanın bütün bir yıl boyunca ölümcül seller, fırtınalar ve şiddetli yangınlar aracılığıyla söylediği şeyi soğuk bilimsel terimlerle anlatıyor: atmosferimizi sera gazlarıyla doldurmaktan vazgeçmeli ve bunu hızla yapmalıyız. Aşamalı değişiklikler yapmak için şansımız vardı, ancak bu zaman sona erdi. Sadece ekonomilerimizin ve toplumlarımızın kökten dönüşümü bizi iklim felaketinin hızlanmasından kurtarabilir.” dedi.

‘Boşa Geçen Bir Yıl’

Rapor, İngiltere’nin Glasgow kentinde 2021 yılında düzenlenen iklim zirvesinde (COP26) tüm ülkelerin Ulusal Olarak Belirlenmiş Katkıları (NDC’ler) güçlendirme kararı almasına ve uluslardan gelen bazı güncellemelere rağmen ilerlemenin ne yazık ki yetersiz olduğunu ortaya koyuyor. Bu yıl sunulan NDC’ler, 2030’da öngörülen küresel emisyonlardan sadece 0,5 gigaton CO2 eşdeğeri, yani yüzde birden daha azını azaltıyor.

Bu ilerleme eksikliği, dünyayı Paris Anlaşmasının 2°C’nin çok altında, tercihen 1,5°C’lik hedefinin çok üzerinde bir sıcaklık artışına doğru sürüklüyor. Koşulsuz Ulusal Katkı Beyanları’nın (NDC) küresel ısınmayı yüzyıl boyunca yaklaşık 2,6°C ile sınırlama şansının yüzde 66 olduğu tahmin ediliyor. Dış desteğe bağlı olan koşullu NDC’ler için bu rakam 2,4°C’ye düşüyor. Mevcut politikalar tek başına 2,8°C’lik bir artışa yol açarak, vaatler ve eylemler arasındaki uçurumun sıcaklık üzerindeki etkilerini vurguluyor.

‘Benzeri Görülmemiş Kesintiler Gerekli’

Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için dünyanın önümüzdeki sekiz yıl içinde sera gazlarını daha önce görülmemiş düzeylerde azaltması gerekiyor.

Koşulsuz ve koşullu NDC’lerin, şu anda yürürlükte olan politikalara dayalı emisyonlara kıyasla, 2030 yılında küresel emisyonları sırasıyla yüzde 5 ve yüzde 10 oranında azaltacağı tahmin ediliyor. Küresel ısınmayı 1,5°C’de tutmaya yönelik en düşük maliyetli bir yola girebilmek için, emisyonların 2030 yılına kadar mevcut politikalar çerçevesinde öngörülenlere kıyasla yüzde 45 oranında düşmesi gerekiyor. 2°C hedefi için ise yüzde 30’luk bir kesintiye ihtiyaç vardır.

Bu denli büyük kesintiler, büyük ölçekli, hızlı ve sistemik bir dönüşüme ihtiyacımız olduğu anlamına geliyor. Rapor, kilit sektörlerde ve sistemlerde bu dönüşümün bir kısmının nasıl sağlanacağını araştırıyor.

Andersen, “Küresel ekonomide reform yapmak ve 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını neredeyse yarıya indirmek çok zor, hatta bazılarına göre imkânsız, ancak denemeliyiz” dedi.

Elektrik, Sanayi, Ulaşım ve Binalar

Rapor, elektrik tedariki, sanayi, ulaşım ve binalarda net sıfır sera gazı emisyonuna doğru dönüşümün devam ettiğini, ancak çok daha hızlı hareket edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Yenilenebilir elektriğin maliyetleri önemli ölçüde düştüğü için elektrik arzı en ileri seviyededir. Ancak, adil bir geçiş ve evrensel enerji erişimini sağlamaya yönelik tedbirlerle birlikte değişimin hızı da artmalıdır.

Binalar için, mevcut en iyi teknolojilerin hızla uygulanması gerekiyor. Sanayi ve ulaşım için sıfır emisyon teknolojisinin daha da geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerekiyor. Dönüşümü ilerletmek için, tüm sektörlerin yeni fosil yakıt yoğun altyapıya kilitlenmekten kaçınması, sıfır karbon teknolojisini geliştirmesi ve uygulaması ve davranış değişikliklerini takip etmesi gerekiyor.

Rapor, finans sektörü reformu için eş zamanlı olarak yürütülmesi gereken altı yaklaşım öneriyor:

  • Taksonomiler ve şeffaflık da dahil olmak üzere finansal piyasaların daha verimli hale getirilmesi
  • Vergiler veya üst sınır ve ticaret sistemleri gibi karbon fiyatlandırmasının uygulamaya konulması
  • Kamu politikası müdahaleleri, vergiler, harcamalar ve düzenlemeler yoluyla finansal davranışların yönlendirilmesi
  • Finansal akışları değiştirerek, inovasyonu teşvik ederek ve standartların belirlenmesine yardımcı olarak düşük karbon teknolojisi için pazarların oluşturulması
  • Merkez bankalarını harekete geçirilmesi: merkez bankaları iklim krizini ele almakla giderek daha fazla ilgileniyor, ancak düzenlemeler konusunda daha somut eylemlere ihtiyaç var.
  • İş birliği yapan ülkelerden oluşan iklim “kulüpleri”, sınır ötesi finans girişimleri ve adil dönüşüm ortaklıklarının kurulması; bunlar politika normlarını değiştirebilir ve devlet garantileri gibi güvenilir mali taahhüt araçları yoluyla finansın seyrini değiştirebilir.

Rapora buradan ulaşabilirsiniz.