Van’da Sivil Toplum: OHAL ve Pandemi STK’ları Olumsuz Etkiledi

Sivil Sayfalar’ın European Endowment for Democracy desteği ile düzenlediği Sivil Toplum Haberciliği Eğitimlerinin dördüncü durağı Van idi. Eğitime katılan STK temsilcileri ve yerel gazeteciler, Afgan ve İranlı mültecilerden, kentin çevre sorunlarına ve kadınların maruz kaldıkları hak ihlallerine dek geniş bir yelpazede sorunlara ve yürüttükleri faaliyetlere değindiler. Bunun yanında sivil toplumun kentte OHAL sürecinden ve pandemiden olumsuz etkilendiği vurgusu öne çıktı.

Sivil Toplum Haberciliği eğitimlerinin Van’daki ayağı KESK Van şubesinde 24 Eylül 2021 tarihinde yapıldı. Van son zamanlarda “Afgan göçmenlerin yoğun akınına uğradığı” haberleriyle gündeme gelse de medyada yer bulan bu bilginin doğru olmadığı, aksine eskiye oranla artan bir Afgan göçmen kitlesinden söz edilemeyeceği eğitim katılımcıları tarafından aktarıldı.

Eğitime katılan sivil toplum temsilcilerinin yanında STK’larla bağı olan yerel gazeteciler de kentin ve STK’ların sorunlarına değindi. Katılımcılar arasında çevre, kadın, engelli ve sanat alanında faaliyet yürüten STK temsilcileri ağırlıkta idi.

Eğitim katılımcıların paylaştığı hususlar şunlardı:

Van Kadın Platformu’ndan Asya Kaçar, Platform olarak kentteki tüm STK’ların kadın birimleriyle ortaklaşarak faaliyet yürütmeye gayret ettiklerini ifade etti: “Adli olaylarda, özellikle gazetecilerden beklentimiz, kadın hakları perspektifinden haber içeriklerin hazırlamaları. Ama bu pek mümkün olmuyor. Bu nedenle, STK temsilcilerinin de hukuk bilgisi bu konuda yeterli olmayabileceğinden, avukatların haber içeriklerini hazırlaması daha doğru olabilir. Avukatlar kendi takip ettikleri kadın davalarının haberlerini hazırlasa, belki daha doğru ve net bilgiler kamuoyu ile paylaşılır.”

Türkiye’de genel olarak kadınların yaşadığı sorunlara ek olarak burada, Kürt kimliğinin yansımasını görüyoruz.

Van Star Kadın Derneği’nden Avukat Dilan Kunt Ayan, bölgede kadınların durumuna dair tespitlerde bulundu: “Burada, bölgenin durumundan dolayı erkek şiddeti yanında kadına yönelik kamu görevlilerinin şiddeti de söz konusu. Basında toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifi ile habercilik yapılmıyor. Kadınlarla ilgili tüm duruşmalara gazetecilerin katılması gerekir, çünkü duruşmada olan her şey zapta geçmiyor. Basının kadın davalarını takip etmesi gerekir. Türkiye’de genel olarak kadınların yaşadığı sorunlara ek olarak burada, Kürt kimliğinin yansımasını görüyoruz; kadınlara şiddeti, işkence, kötü muamele sık karşılaştığımız adli vakalar oluyor.”

Eğitime ev sahipliği yapan Van KESK Şubesi’nin temsilcisi Figen Çolakoğlu, kentte yaşanan sorunların yerel ve ulusal medyada haberleştirilmesi için sivil toplum aktörlerinin bilgi seviyesinin artmasının önemine değindi. Çolakoğlu, sivil toplum aktörlerinin yaratacakları sosyal etkiyi hesaba katmaları ve bunu yapmadıkları taktirde misyonlarını tam olarak yerine getiremeyeceklerini kaydetti.

Eğitime Hakkari’den katılan Mektebim Mesleki Eğitim Kültür ve Sanat Derneği adına katılan Ayfer Önal, kadın sığınmaevinde kalan ve çocuk yaşta evlendirilen kişilere destek vermeye çalıştıklarını aktardı.

‘Van Gölü En Büyük Değerimiz, Gölü Korumak için Çalışmalar Yapıyoruz’

Eğitime katılan çevre alanında çalışan STK’lardan biri Van Çevre Derneği (ÇEV-DER) idi. ÇEV-DER’den Ali Kalçık, kentte çevre alanında yürüttükleri faaliyetleri belirtti: “Kentte çevre konusunda ön plana çıkan sorunların çözümü için ÇEV-DER olarak ilgili ve yetkilerle görüşmeler yaparak, sonuç almaya çalışıyoruz. Van Gölü en büyük değerimiz, Gölü korumak için çalışmalar yapıyoruz.  Van’ın diğer çevre sorunları ile ilgili olarak da toplantılar düzenliyoruz ve raporlar hazırlıyoruz. Özellikle Van Gölü’ndeki çevre kirliliğine dikkat çekmek için hazırladığımız 60 sayfalık “Van’ın Çevre Sorunları ve Çözüm Önerileri” adlı kapsamlı rapor ile sorunların ciddi boyutta olduğunu göstermeye çalıştık. Bu sorunlara çözüm bulunması yönünde siyasi partilerle görüşmeler yaptık. ÇEV-DER’in 2014 yılında başlattığı imza kampanyasında 3 gün boyunca 14 bine yakın imza topladık.

Eğitime Batman’dan katılan Batman Çevre Gönüllüleri Derneği’nden İzzettin Ete, Batman’da yaşanan çevre sorunlarına ve yürüttükleri faaliyetlere değindi: “Sason-Kulp arasında bulunan Zore Çayı üzerinde, yöre sakinlerinin tüm tepkilerine rağmen vazgeçilmeyen Hidro Elektrik Santrali (HES) Projesine karşı “Zore Vadisine Kıymayın” diye kampanya yürütmeye çalışıyoruz. Zore Vadisi’nde çevreye zarar verilecek. Doğa, çevre ve ekolojiye büyük darbe olacağı aşikar olan bir proje. Çevre mücadelesinde hukuki süreçlerin iyi bilinmesi gerekiyor. Batman’da çevre mücadelesi alanında bir platform oluşturma çalışmalarımız var.”

TEMA Vakfı’nın Van Edremit İlçesi sorumlusu Bahise Erdem, Van’da TEMA olarak yürüttükleri çalışmaları ve eğitimleri aktardı.

‘Van’da Transit Olma Durumu Nedeniyle, İnsan Kaçakçılığı Yüksek’

ORTAKÇA (Ortak Toplumsal Araştırmalar ve Kültürel Çalışmalar) Derneği’nin Yönetim Kurulu Üyesi Hayrettin Alan kentin pek çok sorununa değindi: “ORTAKÇA olarak, Van’da kültürel ve sanatsal faaliyetleri öncelikle hayata geçirmeye çalışıyoruz. Hem OHAL hem pandemi bizi etkiliyor. Çabamız var istediğimiz yerde değiliz. OHAL sürecinin olumsuz etkilerini aşmaya ve duyarlılık yaratmaya gayret ediyoruz. Son yıllarda bir kımıldama var.

Van, İran sınırında olmasından dolayı, uzun yıllardır göçmen alıyor. Son birkaç yıla dek burada BM ofisi vardı ancak Türkiye’ye devredilmesi bazı mağduriyetler doğurdu. Çünkü İran’dan kaçan ve kendini ülkelerinde siyasi olarak baskıya maruz kalan insanların durumunu bu durum zorlaştırdı.  Van, düzensiz göçmenlerle gündeme geliyor ama aslında Van’da mülteciler sorun yaratmıyor çünkü burada kalmıyorlar. Van’ın transit olma durumu nedeniyle, kentte insan kaçakçılığı yüksek.

Van’ı OHAL ve pandemi süreci olumsuz etkiledi. OHAL’de kentte kapatılan pek çok STK oldu şimdi yeniden canlanmaya çalışıyorlar. Ancak yine de demokratik kitle örgütlerinin yokluğunu hissediyoruz. Meslek örgütleri var ama hak temelli STK’lar eksikliği var. İnisiyatifler var ama mesela işçi dernekleri ve sahada aktif olan mülteci dayanışma dernekleri yeterli sayıda yok.”

Çevre meselesinde, Van’a da iktidarın genel politikalarını yansımasını görüyoruz; 20 yılda 30’dan fazla hidroelektriktik santral (HES) yapıldı.  Van Gölü alarm veriyor. Kentin kanalizasyonu, artırmasız olarak doğrudan Van Gölü’ne boşaltılıyor. Su bilinçli tüketilmiyor.

Erciş İşitme Engelliler Derneği’nden katılan Hülya Bozkayar ve yine aynı dernekten eğitime katılan İnan Bozkayar, engelliler alanındaki çalışmalarından söz ettiler.