‘Feminist Bakış, Spor Alanında da Yerini Genişletiyor’

"Modern sporun, performans sporunun en önemli kurumsal ve evrensel organizasyonu olan Olimpiyat Oyunları'nın tarihi kadınlar için mücadele tarihidir." Hacettepe Üniversitesi Rekreasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Canan Koca ile birkaç gün önce biten Olimpiyatları merkeze alarak kadınların spor alanındaki mevcudiyetlerine cinsiyet eşitliği perspektifinden baktık. 

Prof. Dr. Canan Koca, sporda toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine akademik çalışmalar yapıyor. Sporun Toplumsal Cinsiyet Halleri kitabının editörü ve yazarlarından biri olan Koca, aynı zamanda Kadınlar için Spor ve Fiziksel Aktivite Derneği (KASFAD) başkanlığını yürütüyor. Koca ile yeni biten olimpiyatlarda da zaman zaman gündeme gelen kadın sporculara yönelik cinsiyet eşitliği temelli ayrımcılıklar, ülkemizde kadın sporcuların yaşadıkları sorunlar ve feminist politikada sporun yeri konularına değinen bir söyleşi gerçekleştirdik. 

‘TOKYO 2020 Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin En Üst Düzeyde Sağlandığı Olimpiyat Oldu’

canan kocaCanan Koca spor dünyasının fiziksel güç, seyirci ilgisi, sponsorluk gibi ayrıştırıcı öğelerle erkeklerin öne çıkartıldığı bir alan gibi görünse de her alanda olduğu gibi spor alanında da toplumsal cinsiyet temelli eşitliğin mümkün olduğunu söyleyerek başlıyor sözlerine. Koca; Spor tarihine baktığımızda, kadın sporcuların, kadın antrenörlerin ve kadın liderlerin hak temelli mücadelelerinin kazanımlarını görürüz. Modern sporun, performans sporunun en önemli kurumsal ve evrensel organizasyonu olan Olimpiyat Oyunları’nın tarihi kadınlar için mücadele tarihidir. Modern Olimpiyatlara kabul edilmeyen kadın sporcular, binlerce kadın seyircinin katıldığı kendi Olimpiyat Oyunlarını düzenlediler ve o dönemin Olimpiyat Komitesiyle yapılan müzakereler sorunu Olimpiyat Oyunları’nda yer aldılar. TOKYO 2020 toplumsal cinsiyet eşitliğinin en üst düzeyde sağlandığı Olimpiyatlar olarak kabul ediliyor.” dedi.

“Cimnastikçi Biles Örneği Sporun Sadece Fiziksel Güce Dayanmadığını Gösterdi”

Canan Koca, performans sporunu sadece fiziksel güce dayalı bir etkinlik olarak görmenin doğru olmadığını söylüyor ve savını güncel bir örnekle destekliyor: “TOKYO 2020 Olimpiyatlarında bazı aletlerden çekilen cimnastikçi Simone Biles’ın deneyimi, zihinsel sağlığın ve zihinsel gücün önemini ortaya koydu. Performans sporu çok geniş bir yelpaze, içinde satranç da yer alıyor dayanıklılık sporları da. Sportif başarının bileşenleri çok farklı, çeşitli ve dinamik. Performans sporu, özellikle kurumsallaşmış spor çok güçlü tarihsel ve geleneksel bağıntılara sahip. Bu bağıntıların en önemli bileşeni sayısal ve kültürel erkek hegemonyası. İlişkili olduğu her sektör de aynı özelliğe sahip. Bu durum, kadın sporcuların başarılarını bir zamanlar bir mesele haline getirirken şimdi kadının güçlenmesinde ve toplumsal barışın sağlanmasında bir stratejik araç haline getiriyor.”

‘Feminist Spor Bilimcilerin Katkısı Büyük’

Türkiye’de feminist kadın hareketi en güçlü ve etkili mücadelelerden birini yürütüyor. Canan Koca, “Türkiye’de sosyal bilimlerdeki nitelikli araştırmaların büyük bir bölümünün toplumsal cinsiyet çalışmaları alanında olduğunu söyleyebilirim” diyerek sporun toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin güne vurgu yaptı. Koca; STK’lar, sivil girişimler, uluslararası kurumların (BM ve AB gibi), toplumsal barışın ve kalkınmanın sağlanmasında sporu bir araç olarak kullanmaya, kadının güçlenmesinde kadın spor liderlerini rol model olarak öne çıkarmaya başladıklarını belirtti. Üniversitelerdeki sosyal bilimcilerin de bir süredir araştırma gündemlerine sporu almaya başladıklarına değinen Koca, “Feminist spor bilimcilerinin yaptıkları nitelikli araştırmalar ve diğer disiplinlerle işbirlikleri sosyal bilimlerde sporun önemli bir alan olmasına yol açtı. Bilimsel bilgi temelli politika üreten KASFAD’ın düzenli olarak yayınladığı araştırma raporlarının, düzenlediği kadın ve spor çalıştaylarının ve KASFAD üyelerinin farklı platformlarda faaliyet göstermeleri feminist politikada artık sporun da yer almasını sağladı” dedi. 

‘Sporda Kadın Bedeni Özellikle Kıyafet Kodlarıyla Düzenlenmeye Çalışılıyor’

sporun toplumsal cinsiyet halleriSon aylarda basına yansıyan birkaç haberle birlikte kadın sporcuların bedenlerinin cinselleştirilmesinden duydukları rahatsızlık gündeme geldi. Norveçli plaj voleybolu takımının regl dönemlerinde ve hareketlerinde daha rahat olma isteklerinin yanında cinsel obje olarak görünmelerine sebep olduğunu söyledikleri bikini altı yerine şort giyme talepleri oldu. Almanya’da da kadın jimnastikçiler, cinsel obje olarak algılanmalarına neden olduklarını düşündükleri için mayo giymeyi reddettiler. Bu haberleri değerlendiren canan Koca spor alanının değiştiğini, otoriter, baskıcı, ayrımcı spor kültürüne karşı özellikle kadın sporcuların artık sesleri yükselttiklerini söyledi.

Geleneksel antrenör merkezli-başarı merkezli spor anlayışından ziyade sporcu merkezli bir anlayışın daha çok kabul görmeye başladığını söyleyen Koca, kadın sporcuların yeni anlayışa önderlik ettiğini belirtti: “Bu değişimi özellikle cimnastik alanında, Larry Nassar vakası sonrasında gözlemlemeye başladık. ABD cimnastiğinin en önemli kadın sporcuları, takım doktorlarının sistematik olarak cinsel tacizine maruz bırakıldıklarını tüm dünyaya haykırdılar ve oyunun kuralları değişmeye başladı. Performans kültürünün korku ve sessizlik kültürü olduğu ortaya çıkınca sporcunun güçlenmesine yönelik bir anlayış ortaya çıktı. Bazı ülkelerin cimnastik federasyonları kadın sporcuları tüm bedeni örten mayo giyebileceklerini resmi olarak ifade ettiler. Alman cimnastikçilerin uzun mayo giymeleri bu dönemin bir uzantısıdır. Genel olarak şunu söyleyebilirim; sporda kadın bedeni özellikle kıyafet kodlarıyla düzenlenmeye çalışılmaktadır. Bazıları kadınları daha gevşek kıyafetlerle bedenini gizlemeye çalışırken bazıları, ki çoğunluk bu, cinselliği ön plana çıkartmaya çalışıyorlar. Kadın ve spor örgütleri cinsiyetçi kıyafet kodlarının kaldırılması için lobi çalışmaları yürüttüler ama şu bir gerçek ki kadın sporcular bu mücadeleyi yürüttüklerinde etki gücü çok yüksek oluyor.”

‘Muhafazakar Söylemlerin Azaldığını Düşünüyorum’

KASFADOlimpiyatlarda kadın milli voleybol takımıyla ilgili sosyal medyada görülen bazı paylaşımların kadın bedenine ve kıyafetlerine yönelik olması tepki çekmişti. Muhafazakar bakış açısının özellikle kadın sporcu bedenini her zaman merceğine aldığını söyleyen Koca, eski milli sporu olarak deneyimlerinden de yola çıkarak görüşlerini paylaştı: “Eski bir milli sporcuyum. Atletizm pistinde kısa tayt giymeme izin verilmeyen bir spor camiasındaydım. Kişisel olarak mücadelemin ekseninde bu bakış açısından ziyade değişimi, dönüşümü ve mücadeleyi görebilen, yücelten bakış açısı yer alıyor. Ve bu bakış açısının çok güçlü olduğunu deneyimliyorum. 10 yıl önce Ankara’da düzenlenen Yıldız Kızlar Voleybol Dünya Şampiyonası’nda kadın sporculara yönelik muhafazakar söylemler çok daha fazla gündemdeydi. Şimdi daha az olduğunu düşünüyorum” diyor.

Canan Kaya, IAPESGW’de uzun yıllar yönetim kurulu üyeliği yapmış. Olimpiyatların sadece performans sporunun değil rekreatif sporun da lokomotifi olduğunu ifade eden Koca, Uluslararası Olimpiyat Komitesinde (IOC) kadın ve spor komisyonu olmasının faydasına vurgu yaptı: “O komisyonla birlikte ciddi bir kadın ve spor lobisi var dünyada. Çok güçlü mücadele yürütüyorlar yıllardır. Dünyanın en eski kadın ve spor örgütü olan IAPESGW’de 8 yıl yönetim kurulu üyeliği yaptım ve uluslararası kadın ve spor politikalarının geliştirilmesinde aktif rol aldım. Bu mücadelenin nasıl bir zorluğu ama güçlü bir etkisi olduğunu görebiliyorum. Yıllar yıllar önce Olimpiyatlar denince aklımıza daha çok sportif başarı geliyordu, şimdi kadın sporcuların mücadeleleri ve toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları akla geliyor. Olimpik kadın sporcular dünyanın en büyük spor markaları (Nike) ile sponsorluğunu sonlandırıyor ve sportif başarıdan ziyade kadınlık deneyimini (annelik gibi) de sponsorluk anlaşmalarına ekleyen daha küçük spor markalarıyla çalışmaya başlıyorlar. Bu gelişmeleri Olimpik gündem sebebiyle daha çok duyuyoruz.”

‘Kadın Sporcularla Spor Alanının Aktörlerini Bir Araya Getiriyoruz’

KASFAD’ın da başkanlığını yürüten Koca dernek olarak kadın sporcularla spor alanındaki aktörleri bir araya getiren çalıştaylar düzenliyor. Koca, öncelikle kadın sporcuların önündeki engelleri özetliyor: “Kadın sporcuların karşısında birbiriyle ilişkilenen bireysel, sosyal, kültürel ve politik engeller var. Kültürel olarak; performans sporunun erkeklerle özdeşleştirilmesi, özellikle güreş, futbol ve halter gibi sporların kız çocukları için uygun görülmemesi sebebiyle aileler kızlarını spora göndermiyor. Bireysel olarak; kız çocukları da kendilerini yetersiz görebiliyorlar. Politik olarak; spor kurumları toplumsal cinsiyete duyarlı bir yaklaşıma sahip olmadıkları için kadınlara ve kız çocuklarına yönelik fırsatlar, kaynaklar sınırlı kalıyor.”

Koca KASFAD olarak Türkiye’de ilk defa kadın ve spor alanının aktörlerini bir araya getirerek Kadın ve Spor Çalıştayları düzenlediklerini söyledi ve çalışmaları hakkında bilgi verdi: “Düzenlediğimiz çalıştayda spor kurumları, sporcular, antrenörler, yöneticiler, akademisyenler, sponsorlar, medya çalışanları ve STK’lar bir araya geliyorlar. Covid-19 salgını sebebiyle 2020 Çalıştayımızı yapamadık ama o bizim vazgeçilmezimiz. Kadın ve spor alanında faaliyet gösteren kurumlara, sporda toplumsal cinsiyet eşitliği danışmanlığı yapıyoruz, spor yoluyla kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesini hedefleyen eğitim programları geliştiriyoruz. Türkiye’de spor alanında güvenilir ve güncel veri sorunu var. KASFAD olarak her yıl sporda toplumsal cinsiyet eşitliğini izleme çalışması yürütüyoruz. İzleme raporları yayınlıyoruz. İlk yıllarda spor ve fiziksel aktivite faaliyetleri, atölyeler düzenliyorduk, başarılı kadın sporcuları, antrenörleri okullarda çocuklarla buluşturuyorduk. Fakat son yıllarda bu tür uygulamaları gerçekleştiren iyi STK’lar var, güzel projeler yapıyorlar. Bizim yörüngemizi daha çok araştırma, eğitim ve politikalar oluşturuyor.”