Avukatlardan Ruhsat İptaline Karşı Platform…

Ruhsat mağduru avukatların durumunu konuştuğumuz Ruhsat Gaspına Karşı Koordinasyon'dan Barış Barışık; koordinasyonun, hak ihlallerinin önüne geçmek ve avukat adaylarının ruhsatlarını alabilmesi için kurulduğunu söylüyor.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Barış BarışıkAnkara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2017 yılında mezun oldum. Üniversite yıllarımdan beri çeşitli alanlarda hak mücadeleleri vermekteyim. Bu sebeple, başta ifade özgürlüğü, toplantı özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü haklarımı kullandığım için hakkımda birçok ceza davaları açıldı. 

Hakkımda siyasi nedenlerle açılan bu davalar gerekçe gösterilerek, önce TBB tarafından ruhsatım gasp edildi. TBB’nin geri adım atmasıyla ruhsatımı aldıktan sonra, Adalet Bakanlığı’nın açmış olduğu dava ile avukatlık ruhsatım tekrar gasp edildi. Yaklaşık 3 yıldır, avukatlık mesleğini yapma kriterlerini sağlamama rağmen avukatlık ruhsatım gasp edilmektedir. 

“Ruhsat gaspı” kavramını biraz açıklar mısınız?

Ruhsat gaspı aslında hukuki bir kavram değil. Hukuki karşılığı Baro levhasına yazılmamadır. Avukatlık mesleğine ilişkin düzenlemeler 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda düzenlenmektedir. Avukatlık mesleğini yapmak için Türkiye’deki bir baroya kayıtlı bir şekilde stajı yapmak ve bitirmek gereklidir. Stajını tamamlayan avukatlar, başvurdukları baroların levhasına yazılarak mesleğini icra etmeye başlarlar. Ülkemizde birçok avukat adayının hukuka aykırı gerekçelerle baro levhasına yazılma talebi ya TBB tarafından ya da Adalet Bakanlığı tarafından kabul görmüyor. Avukat adaylarının hukuka aykırı bir şekilde baro levhasına yazılma taleplerinin reddedilerek ruhsatlarının alınmaması durumunu “ruhsat gaspı” olarak değerlendiriyoruz.  

Avukatlığa kabulle ilişkin düzenlemeler Avukatlık Kanunu 5. maddesinde düzenlenmektedir. Aynı maddenin 3. fıkrasında ise hakkında davası olan avukat adaylarının baro levhasına yazılması davaların bitmesine kadar bekletilebileceği düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme istisnai bir hüküm olup, 1986 yılından OHAL’in ilan edilmesine kadar uygulanmayan bir düzenlenmeydi. Ülkemizde muhaliflere yönelik olarak sayısız davalar açılmaktadır. Ayrıca hukuka aykırı bir şekilde açılan bu davalar makul sürede bitirilmemekte olup uzun yıllarca sürmektedir. Bu şekilde avukat adayı belirsiz bir süre boyunca avukatlık mesleğini yapması engellenmektedir.   

Hukukçuların avukatlık stajı ve ruhsat alma işlemleri sırasında Adalet Bakanlığı tarafından stajın durdurulması veya ruhsatın iptaline dair idare mahkemesine açılan davaların hukuki gerekçesi nedir?

Adalet Bakanlığı kişi hakkında siyasi sebeplerle açılan davaları ve soruşturmaları gerekçe gösterilerek ruhsatının verilmemesini talep ediyor. Başka hukuki hiç gerekçe sunulmaktadır. İdare mahkemeleri ise Adalet Bakanlığı’nın talepleri doğrultusunda, birkaç dava haricinde avukat adaylarının aleyhine kararlar vermektedir. Mahkemeler söz konusu kararlarında maalesef gerekçe göstermiyorlar. Mahkemeler, kararlarında sadece ilgili mevcut düzenlemeyi yazarak matbu kalıplaşmış birkaç cümle yazmaktadır. Mahkemelerde avukat adaylarının beyanları hiçbir şekilde dikkate alınmıyor kararda avukat adaylarının beyanları değerlendirilmeye dahi tutulmuyor. 

Avukatlık Kanunu madde 5/3 hükmünü masumiyet karinesi ve savunma hakkı çerçevesinde nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Bahsettiğim gibi avukatlığa kabulü düzenleyen 5. maddenin 1. fıkrasında ilgili suçlardan kişinin mahkûm olması durumunda avukat olamayacağı düzenlenmiştir. 3. fıkrası ise eğer kişinin hakkında davası varsa ruhsatının verilmeyebileceği şeklinde düzenlemeyle idareye takdir yetkisi verilmiş. Söz konusu takdir yetkisi onlarca yıldır kullanılmış olup OHAL ilan edildikten sonra uygulanmaya başladı. Söz konusu düzenleme mahiyeti gereğince masumiyet karinesine aykırıdır. Kişinin yargılaması olsa bile kişi hakkında ceza verilip bu ceza kesinleşmediği takdirde kişi masum olarak sayılır. Bu temel ilkedir. Söz konusu istisnai olarak düzenlenen ve idareye takdir yetkisi veren bu hukuka aykırı bir düzenleme genel kural şeklinde uygulanmaktadır. Söz konusu istisnai hükmün genel kural olarak uygulanmasıyla masumiyet karinesi ilkesinin hiçbir şekilde önemli olmadığını görülmektedir. 

Barolar bu konuda nasıl bir duruş sergiliyor? 

Baroların geneli bu konuda açıkça üç maymunu oynamaktadır. Barolar, avukat adaylarının ruhsatlarını onayladıktan sonra bütün sorumluluklarının bittiklerini düşünüyorlar. Söz konusu hukuka aykırı duruma ilişkin herhangi bir tepki verilmemekte, ruhsatı gasp edilen avukat adaylarıyla herhangi bir dayanışma gösterilmektedir. Mesela, ruhsatımın gasp edilmesi üzerine açılan davada müdahil olması yönünde talepte bulunmama rağmen Ankara Barosu gerekçesiz bir şekilde reddetti. 

Avukatlık yapamamak, adalet duygunuzu zedeliyor mu? Telafisi imkansız zararı karşılamak mümkün mü? 

Açıkçası adalet duygumu zedelemiyor. Bu ülkede yıllardır hak mücadelesi yürütüyorum. İktidara muhalif olmam sebebiyle hakkımda birçok ceza davası ve soruşturması açıldı veya çeşitli baskılara maruz kaldım. Örneğin en son Ankara’da Barolar tarafından düzenlen savunma eylemlerine katıldığım için hakkımda savcılık tarafından ceza soruşturması açıldı ve hala devam etmekte. Bu ülkede şu an var olan adalete inancım zaten yok. Hep beraber kuracağımız adalete inancım ve umudum var. 

Sosyal hayatınızda etkisini nasıl yaşıyorsunuz bu kararın?

Şu anda her ne kadar avukatlık yapamazsam da mesleki pratikten uzaklaşmamaya çalışıyorum. Beraber mücadele ettiğim ve yol aldığım avukat arkadaşlarımla beraber bu süreci dayanışma içinde ilerletiyoruz. 

Bu içinde bulunduğunuz durum ‘sivil ölüm’ diye tanımlanıyor, ne dersiniz?

Az önce bahsettiğim gibi ruhsatı gasp edilen birçok avukat adayına göre durumum biraz daha iyi. Diğer avukat adayı arkadaşlarım için sivil ölüm kavramını açıklamak isterim. Hukuk fakültesi mezunu ve stajını tamamlamış bir avukat adayının ruhsatının bekletilmesi, avukatlık mesleği dışındaki başka iş başvurularında şüphe uyandırmakta ve kişinin dava dosyalarından bahsetmesi zorunluluğunu doğurmaktadır. Bu durum ruhsatı gasp edilen avukat adayı hem iş alanında hem de özel alanında kriminalize olmasına sebep olmaktadır. Herkesin yargılanmaktan ve yargılanandan bu kadar çok korktuğu dönemde dosyalar dolaylı olarak herkesin bilgisine sunulmaktadır. Yani avukat adayının sadece avukatlık mesleğini yapması engellendiği gibi başka işlerde çalışması engellenmekte ve sosyal hayatta kriminalize edilmektedir. Bu sebeple maalesef avukat adayları, ruhsatlarının gasp edilmesiyle, sivil ölüme mahkum edilmektedir. 

Hak örgütleri ile hukukçular bir araya gelerek ruhsatları gasp edilen avukatlar olarak “Ruhsat Gaspına Karşı Koordinasyon” kurduğunuzu ilan ettiniz. Nasıl bir mücadele nasıl bir yol izliyorsunuz? Çözüm konusunda karşılaştığınız en büyük engel nedir?

Ruhsatları gasp edilen yüzlerce avukatın olduğunu biliyoruz. Söz konusu ruhsat gaspları hala artarak devam etmekte. Söz konusu hak ihlalinin önüne geçmek ve avukat adaylarının ruhsatlarının alabilmesi üzerine kurulmuş bir koordinasyonuz. Maalesef ruhsat gaspları ülkemizde çok fazla gündem olamıyor hukuk kurumları dahil olmak üzere özellikle Barolar tarafından bu konu dikkate alınmaktadır. Bu yıl 24 Ocak Tehlikedeki Avukatlar Günü ruhsatları gasp edilen Azerbaycanlı avukatlara adandı. Ruhsatları gasp edilen Azerbaycanlı avukatlar için yapılan etkinlik ve eylemliliklerde dahi Türkiye’deki ruhsat gaspları barolar tarafından hiç gündem yapılmadı.  Ruhsat koordinasyonu olarak Ruhsat gasplarına karşı verilen mücadeleyi büyütmek ve başta barolar olmak üzere bu konudaki dayanışmayı arttırmak için çeşitli çalışmalar yapmaktayız. Bu mücadelede en çok zorluk çektiğimiz nokta ruhsatı var olan avukat meslektaşlarımız yeteri kadar dikkate alınmamakta. Ama bu mücadele onları da kapsayan mücadele çünkü, söz konusu ruhsat gaspları avukatlık mesleğine, savunmaya yönelik bir saldırı olarak değerlendirilmeli. Eğer şu an avukat adaylarının ruhsatlarının gasp edilmesini durduramazsak maalesef şu an avukat olan meslektaşlarının ruhsatları da tehlikeye girecektir.