Eşit ve Adil Katılım için: Dört Mevsim Yaşam Boyu Oyun ve Öğrenme Derneği

Dört Mevsim Yaşam Boyu Oyun ve Öğrenme Derneği Başkanı Nilay Küme ile derneğin hikayesini ve hedefledikleri çalışmaları konuştuk. Küme, dernek olarak eşit ve adil katılım ve doğaya uyumlu yaşam konularına odaklandıklarını ve bu konuları çalışırken olabildiğince alternatif öğrenme metotlarına yoğunlaştıklarını belirtiyor.

Dört Mevsim Yaşam Boyu Oyun ve Öğrenme Derneği’nin kuruluş hikayesini dinlemek isteriz. Nasıl bir motivasyonla kuruldunuz? Derneğin ismi nereden geliyor?

Nilay KümeDerneğin kurucuları sivil alanla yakından ilişkili olan kişiler. Neredeyse hepimizin geçmişte bir araya geldiği, ortak bir toplumsal sorun üzerinde çalışmışlığımız var. Bizi tekrar bir araya getiren İzmir’de yaşamak oldu. Yaşam döngüsü içinde çeşitli ve farklı biçimlerde yerimizi alıyoruz aslında. Kimimiz ebeveyn, kimimiz vegan, kimimiz edebiyatla ilgileniyor, kimimiz sürdürülebilir yaşam pratikleri peşinde, kimimiz gelişmek için yeni maceralar peşinde. Ortaklaştığımız noktalar ise hepimizde çok netti. Hepimiz yaşamak için daha iyi bir toplum hayali kuruyorduk. Değişime ve dönüşüme ihtiyacımız olduğunu düşünüyorduk. Kendimizi sıkışmış hissediyorduk. Bir araya gelmeye barış ve huzur dolu bir toplum için dayanışmaya ihtiyacımız olduğuna inanıyorduk. Bir taraftan da içimizde sürekli gelişmek ve büyümek için bir dürtü vardı. Kabına sığamaz derler ya öyle. İçimizdeki enerjiyi harekete geçirebileceğimiz bir topluluğa ihtiyaç duyduk. Tabii ki bu değişim ve dönüşüm isteğinde, son zamanlarda yaşadığımız pandemi koşulları, ekonomik krizler, toplumsal kırılmalar, giderek yoksullaşmamız, kendimizi çaresiz hissetmemiz, kendimizi geliştirebileceğimiz alanların daralması, örgütlenmekle ilgili sıkıntılar de etkili oldu. Böylelikle Ağustos ayında bir dernek çatısı altında bir araya gelmeye karar verdik. 

Adımız döngüleri temsil ediyor. Hayatımız, gezegenimiz bir döngüden ibaret; sabah olur sonra gece sonra yine sabah; mevsimler birbirini takip eder; doğarız, büyürüz, gelişiriz, yaşlanırız ve ölürüz; her bir yaşımızda da bir döngü vardır, duygularımız gün içerisinde sürekli değişir, öğrenme bir döngüdür, projeler bir döngüdür, daha birçok örneği var. Döngüler gelişimi ve değişimi de ifade eder. Sürekli birbirlerini takip etmeleri hep aynı şekilde olmaları anlamına da gelmez. Her şey gelişir ve dönüşür. Başka bir şeye evrilir. 

Dört Mevsim Derneği ne yapar, ne gibi çalışmaları var/olacak? Hedef grupları kimler?

Eşit ve adil katılım ve doğaya uyumlu yaşam konularına odaklanıyoruz. Bu konuları çalışırken olabildiğince alternatif öğrenme metodlarına yoğunlaşacağız. Amacımız öğrenmeyi oyunlaştırmak, yaşam boyu, katılımcı dostu, doğaya uyumlu öğrenmeyi herkes için ulaşılabilir kılmak.

Katılım konusu bizim için çok önemli. Evde, mahallede, şehirde, ülkede kararların alımına eşit ve adil şekilde katılmak istiyoruz. Bunun için de yeni yaşam pratiklerine ihtiyacımız var. Toplum içerisinde herkesin bir farklılığı var, biz bu farklılığı seviyoruz. Farklı olanın ayrımcılığa uğramadığı, her canlı için eşit bir yaşam hayal ediyoruz. Eşitliğe erişmek için  adil olmaya ihtiyacımız var. Bu sebeple de bunu öğrenmeye, talep etmeye ve uygulamaya ihtiyaç duyuyoruz. Dernek olarak yeni modeller ve teknikleri araştırmak, geliştirmek ve yaygınlaştırmak istiyoruz.

Aynı zamanda dernek, özellikle çocukların evde demokratik karar alma süreçlerine dahil edilmesi için bakım verenler ve ebeveynlerle çalışmayı planlıyor. Herkesin güvenli bir şekilde kendini ifade edebilmesi; ifade edilenlerin etkilerini görebilmesi; evde sorumlulukları paylaşabilmeyi amaçlıyoruz.

İkinci ana konumuz sürdürülebilirlik, doğayla uyumlu yaşam. Dernek olarak doğa ve aramızda barış dolu bir ilişkiyi inşa etmeye katkı sunmak istiyoruz. Bu sebeple, tüketim alışkanlıklarını gözden geçirmek, onarmak, sadeleşmek, atıklarımızın sorumluluğunu almak için çalışmalar yapmayı, doğaya uyumlu öğrenme ortamları tasarlamayı ve doğada etkinlikler yapmayı planlıyoruz. Amacımız her mevsimde, hava koşullarına bağlı olmadan açık alanda vakit geçirmeyi alışkanlık haline getirmek; ekolojik yaşam bilincini ve duyarlılığını tanıtmak, yaygınlaştırmak, birtakım doğa etkinlikleri organize etmek.

Karar verme mekanizmalarına katılmak hâlâ oy vermekle sınırlı.

Nasıl bir boşluğu dolduracaksınız? İşbirliğine açık mısınız? Aslında STK – STK, Kamu – STK ilişkisine bakış açınızı ya gerekçeleriyle konuşmak istiyorum.

Daha önce de belirttiğimiz gibi önceliğimiz katılım, sürdürülebilir bir yaşam konularına odaklanmak. Bu konuları oyunlaştırarak öğrenmeyi ve yaygınlaştırmak amacımız. Örneğin katılım mevzusu, sivil alanda, akademide çok anlaşılır olabilir. Ancak bu berraklığın toplumda ne yazık ki bir yansıması yok. Birçok kişi için “karar verme mekanizmalarına katılmak” hâlâ oy vermekle sınırlı. Katılım için ne yazık ki yeterli mekanizmalarımız yok. En yaygın yerel mekanizma kent konseyleri olsa da hâlâ yaygın bir katılım aracı sayılmaz. Mahallemizde, ilçemizde nerede bir belediye anaokulu yapılacağına, nerede bir çay bahçesi yapılacağına, kaldırım boylarına, parklarda, sahil boyunda hangi ağaçların dikileceğine biz karar ver(e)miyoruz.

Katılımının ne anlama geldiğini; hem şehir sakinleri için hem de yerel yönetimler için deneyimleyerek, öğrenilen oyun araçları üreterek daha anlaşılır yapabiliriz.

Oyunlaştırmak bizim için konuları anlaşılır ve eğlenceli hale getirmek. Bu sebeple biz oyun ve öğrenmenin birbiriyle çok bağlantılı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü; deneyimlediğin, sevdiğin, inandığın şeyi öğrenirsin. 

Sürdürülebilir yaşam ve katılım çalışan birçok yerel, ulusal, uluslararası STK/kurum/ kuruluş var. Biz dayanışma temelli bir toplum hayali kuruyoruz. Çalıştığımız tüm konular toplum merkezli, bu sebeple ilgili olan tüm paydaşlarla aynı oyunu oynamaya hazırız. 

Dernek İzmir’de kuruldu, lokal bir çalışma mı olacak yoksa ulusal ya da uluslararası bir programınız olacak mı?

Dernek merkezi İzmir’de. Önceliğimiz İzmir’de çalışmalarımızı sürdürmek. Bu iki sebepten kaynaklanıyor: birincisi yaşadığımız kenti daha iyi bir yer yapmak için sorumluluk hissediyoruz. İzmir hızla kentleşmeye ve göç almaya devam ediyor. Kentleşme bir taraftan sahip olduğumuz sayılı yeşil alanları hızla betonlaştırırken, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkımızı tehdit ediyor. Artan göçler ise derin yoksulluk gibi bir gerçeği daha da görünür hale getiriyor. Dayanışma temelli bir toplum hayali kuruyoruz. Ayrıca İzmir’in daha fazla çocuk dostu, genç dostu, kadın dostu, canlı dostu olmasını arzu ediyoruz. Hepimizin sesi duyulsun, ihtiyaçlarımız yaşadığımız şehirde gözetilsin istiyoruz. İkinci olarak kaynak kısıtlılığı, derneğimiz yeni kuruldu, henüz maaşlı bir çalışanımız yok. Tüm çalışmalarımızı gönüllülük bazında ilerletiyoruz. Hedeflerimizi başlangıç için ulaşılabilir tutmak istiyoruz. Bu sebeple ulusal ve uluslararası çalışmalar, ağlara katılım ve işbirlikleri ilerideki dönemlerimizde mümkün olacaktır.

Pandemide kurulmuş olmanız çalışmalarınızı etkileyecek mi? Bu koşullarda projelerinizi nasıl revize edeceksiniz? 

Pandemi koşulları elbette etkiliyor, etkileyecek. Teknik bir konu olan genel kurul yapamamaktan tutun da gönüllülerimizle, üyelerimizle yüz yüze toplanamamak, kamuya açık etkinlikler yapamamak gibi etkileri oldu bizim için de. Sabit giderlerimizi karşılamak için de üyelerimizden destek alıyoruz. Bu dönemi kavramsal olarak güçlenmeye, fikirlerimizi somutlaştırmaya adadık. Hayata geçirmek istediğimiz projelerimiz için benzer işler yapan kişi ve kurumlarla görüşüyor, fikir alışverişi yapıyor ya da işbirliği yapmak üzere ağımızı genişletiyoruz. 

Neden Oyun? Oyunun yaşamımızda ya da öğrenme ortamlarına ne gibi etkileri var? Siz neler gözlemlediniz?

Çünkü oyun eğlencedir. Çünkü; oyun bize eşit koşullarda, birlikte, eğlenerek, keyif alarak bir topluluğun parçası olma fırsatı verir. Öğrenmeyi oyunlaştırmak da öğrenmeyi zevkli ve eğlenceli hale getirir. Oyun oynarken öğrendiğimiz tekerlemeler, oyunun kuralları, orada yaşadığımız yaşam pratikleri, deneyimler, diyaloglar, oyun sırasında hissettiklerimiz (kazanma, kaybetme, işbirliği, hırs, hayal kırıklığı, sevinç…) yaşımız kaç olursa olsun unutmadığımız, unutamadığımız şeyler. 

Aynı zamanda oyun bize çok şey öğretir. Öğrenmeyi oyunlaştırmak, öğrenmeyle kurduğumuz ilişkiyi yumuşatır ve dostane kılar. Çünkü oyunun farklılıkların çoğaldığı, dönüştüğü, etkileşime geçtiği şahane bir deneyimdir.

Geleneksel öğrenme yöntemleri ile oyun ile öğrenme arasında ne gibi farklılıklar var? 

Geleneksel öğrenme yöntemi deyince aklımıza sınıf düzeninde, okullarda halen uygulanmakta olan sistem geliyor. Öğretmenin merkezde olduğu, bilginin tek kişide olduğu inancı. Oysa bilgi artık çok erişebilir. Bugün bilgi tek başına bir anlam ifade etmiyor. O bilgiyle merak duygumuzu ve  yaratıcılığımızı nasıl harmanladığımız önemli. Önce bir şeyi merak etmeye başlarsın. Sorular sorar, merak ettiğin şeyle ilgili daha fazla şey öğrenme ihtiyacı hissedersin. Bu sebeple merak ve öğrenmek birbirleriyle yakından bağlantılı. İnsan merak ettiği şeye ilgi duyar ve öğrenir. Okullarda da bilgiyi kullanılabilir hale getirmezsen ezberden ileri gidemeyiz. Oyunla herkesin kendi potansiyellerini keşfetmesini, yaratıcılık, merak ve üretkenliklerinin açığa çıkmasını, duygu dağarcıklarının gelişmesini, bireysel ilgi ve ihtiyaçları ile bağ kurabilmelerine alan açmayı, sosyal, bilişsel, duygusal, dilsel ve ruhsal gelişimlerini desteklemeyi planlıyoruz.

Biraz girişimcilik meselesini konuşalım, nasıl bir girişimcilik tahayyülünüz var?

‘Oyun sadece çocukların kullanabileceği bir araçtır’ anlayışını genişletmek istiyoruz. Oyunlar herkes için tasarlanabilir. Araştırmalar hep şunu söylüyor, yaratıcı düşünme pratiği en çok anaokulu yaş grubundaki çocuklarda yüksek. Neden gençlikte ve yetişkinlikte bu alışkanlığımızı sürdürmeyelim? Yaşam boyu anaokulu kurgulamak o kadar da zor olmamalı. Öğrenme ile aramıza mesafe koymadan, basit, eğlenceli araçlar geliştirebiliriz. Oyunlar hem öğrenmeyi kolaylaştırabilir, hem de bir arada yaşama pratiğini geliştirmede önemli bir araç olabilir. Bu sebeple kendimize oyun ve öğrenme girişimcileri diyoruz. 

Çünkü; yaratıcılıktan yanayız. Meraklıyız. Öğrenmeye açız. Hayal gücümüzü özgürce kullanabileceğimiz güvenli alanlara ihtiyaç duyuyoruz. Yaratıcı işler tasarlamayı ve alternatif çözümler üretmek için hevesliyiz. Bilgi ve deneyimin karşılıklı paylaşılmasıyla, işbirliği içinde yeni öğrenme alanları tasarlamayı hayal ediyoruz.

Gelecek planlarınız nelerdir?

Topluluk olmak bize yeniden umut verdi. Değişebileceğimizi, dönüştürebileceğimize inandık. Bir arada yaşamak istiyoruz, dayanışarak. Eşit ve adil katılımı önce kendimizden başlayarak içselleştirmek, sürdürülebilir yaşam pratiklerini uygulamak istiyoruz.