Türkiye’de Bir İlk: HAYTAP Emekli Hayvanlar Çiftliği

Aydın Hayvanları Koruma Derneği Başkanı ve HAYTAP Aydın Temsilcisi Şenay Tekinbaş ile 2019'da kurulan ve 40 hayvana ev sahipliği yapan Emekli Hayvanlar Çiftliği'ni konuştuk. Tekinbaş, HAYTAP olarak tedavisini üstlendikleri yük hayvanları için tedavi sırasında ve sonrasında bakacak yer bulunamamasının onları bu konuda proje üretmeye sevk ettiğini söylüyor.

Şenay TekinbaşHAYTAP  projesi olan ‘Emekli Yük ve Çiftlik Hayvanları Çiftliği’ bir yıldır Bursa’da hayata tutunmaya çalışan, yaşlı, hayatı boyunca insanlara hizmet etmiş, eşek, inek, koyun ve at gibi çiftlik ve yük hayvanlarına ev sahipliği yapıyor.

2019‘da kurulan çiftliğin 40 hayvana ev sahipliği yaptığını ve çiftliğin uzun yıllardır gerçekleştirmek istedikleri bir proje olduğunu söyleyen Aydın Hayvanları Koruma Derneği Başkanı ve HAYTAP Aydın Temsilcisi Şenay Tekinbaş, hayvan haklarını savunmanın sadece kedi köpekle sınırlı olmaması, her canlının hak ettiği şekilde yaşaması için çabalanması gerektiğini söylerken, insanlar tarafından yıllarca sömürülen, kullanılan at, eşek, katır gibi hayvanların yaşlandıklarında ya da yaralandıklarında boş arazilere, dağ başına bırakılarak ölüme terk edildiğini ekliyor.

Türkiye’de hiçbir belediyenin bu hayvanları tedavi edecek ve bakımını sağlayacak bölümü yok. Yaralı at, eşek gibi hayvanlar için tedavi neredeyse imkansızdı. Belki de onlarca, yüzlercesi acılar içinde can veriyordu.

Çiftlikte hayvanların tedavileri, ilaçları, yemekleri ve barınmalarını sağladıklarını belirten Tekinbaş, HAYTAP olarak tedavisini üstlendikleri yük hayvanları için tedavi sırasında ve sonrasında bakacak yer bulunamamasının onları bu konuda proje üretmeye sevk ettiğini söylüyor: ”Çiftliğimizin hala yapımı devam etmekte ve misafir ettiğimiz hayvanlarımızın beslenme ve tedavi masrafları düşündüğümüzün çok üstünde de tutabiliyor. Çiftliğin yapım aşamasından itibaren bizlere inanan ve güvenen sponsorlarımızla bu noktaya gelebildik.”

15 eşek 1 at 3 koyun 3 buzağı 1 inek 3 keçi, tavuklar ördekler hindiler olmak üzere 40 kadar hayvana bakım sağlıyoruz. Tüm hayvanlarımız engelli ya da zulümden kurtarılmış travmatik hayvanlar.

Bursa’da kurulan çiftliğin halen yapımı devam etmesine rağmen onlarca kurtarılmış hayvana ev sahipliği yaptığını söyleyen Şenay Tekinbaş, bu projenin asıl amacının bu hayvanlar için eksikliğin farkına varılmasını sağlamak ve gerek belediyelerin gerek Tarım Bakanlığı’nın benzeri yerler kurmaları için örnek olmak olduğunun altını çiziyor: Hayvanları Koruma Kanunu’na göre tüm belediyeler kedi ve köpekler için bakımevleri açmak ve işletmek zorundalar. Peki eziyet gören hatta işkence edilen zavallı yük ve çiftlik hayvanları ne olacak? İşte biz de tam bu sorunun cevabını vermek istedik.

Hayvanlar için uzman veteriner hekimlerden hizmet alınan çiftliğin web sayfasında bu hayvanların çiftliğe geldikleri gün ve şimdiki hallerini inceleyerek değişimi görmek mümkün.

Burasının zulüm gören, yaralanmış, sakat kalmış ve dolayısıyla desteksiz yaşamlarını sürdüremeyecek hayvanların yeri olduğunu ve her bir hayvanın farklı hikayeleri olduğunu öğreniyoruz: Kimi bıçaktan kurtarıldı, kimi kırık bacağıyla yük taşımaktan, kimi insanların attığı kurşunların hedef tahtası olmaktan kurtarıldı. Kimi dağ başında açlıktan ölmek üzereyken bulundu, kimi sahibi tarafından ücra yerlere bırakılarak ölüme terk edilmiş halde…

Bu kadar çok sayıda şiddet gören hayvana ev sahipliği yaparken bir yandan da toplumdaki hayvana şiddet olayları ile ilgili çalışmalarımıza devam ediyoruz.

HAYTAPŞenay Tekinbaş, kendilerinin ‘her canlının yaşam hakkı vardır’ diyerek onların hakkını savunmaya, kanun değişikliği için çalışırken, bir yandan avcılık, bir yandan petshop gerçeği, bir yandan yurtdışından ülkeye kaçak sokulan hayvanlar, diğer yandan şiddete maruz kalmış hayvanlar için açılan davalarla boğuşurken bir yandan da neredeyse tüm şehirlerde bulunan temsilciler vasıtasıyla farkındalık çalışmaları yaparak, eğitimler ve seminerlerle hayvanların yaşam hakkını anlatmalarına rağmen azalması gereken hayvana şiddet olaylarının ne yazık ki artış gösterdiğini söylüyor.

Bunda etken olarak biraz da cezaların yetersiz olduğuna değinen Tekinbaş, ”Artık bu işin içinde olan herkes biliyor ki hayvana şiddet uygulayan hatta öldüren kişi basit bir idari para cezası ile kurtuluyor. ‘Şikayetçi olsak ne olacak nasılsa cezası yok denecek kadar az’ son yıllarda en çok duyduğumuz cümlelerden. Özetle; hayvanlara karşı işlenen suçlar kabahatler kanunu kapsamında değerlendirilmekten çıkarılıp Türk Ceza Kanunu’na göre değerlendirilmediği ve caydırıcı cezalar gelmediği sürece bu olayların arkası kesilmeyecek. 5199 sayılı Kanun acilen değişmeli ve gerçekten hayvanların hakkını koruyabilecek bir kanun çıkarılmalı.” diyor.