Bisiklete Kadın Perspektifinden Bir Bakış

Bisikletli Kadın İnisiyatifi ile Benim Bisikletim Benim Şehrim filminden yola çıkarak şehir hayatında bisikletli kadın olmanın halleri üzerine konuştuk. Film, Türkiye’nin yedi bölgesinden derlediği kadınların bisiklete binme pratiklerine dair hikayelerle kadınların bisiklet, yaşam ve kent konularıyla kurdukları bağlara odaklanıyor. 

Bisiklet kullanımı, Türkiye’de hala tam çözüme kavuşamamış bir alan. Konuya sadece kadınlar üzerinden baktığımızda sorunlara neler ekleniyor?

Seçil Öznur: Benim Bisikletim Benim Şehrim Film ile gündelik hayatta ve iş yaşamında, sosyal alanda ve toplum içinde, aile içerisinde ve ilişkilerinde, bisikletin varlığına sadece kadınların perspektifinden bakmaya çalıştık. Film Türkiye’deki kadın, bisiklet, yaşam ve kent bağını ortaya koyma ve bir resim çekme çabasındayız ve filmin içeriği de bahsedildiği gibi bisikletin bir oyuncak olarak görülmesi ve yetişkinlerin, özellikle de kadınların kullanımının uygunsuz olarak değerlendirilmesi. Kadınların, yokuş yukarı çıkmak, lastik patlaması, mekanik aksamdan kaynaklanacak herhangi bir arıza gibi kullanım esnasında karşılaşabilecekleri sorunları çözemeyeceklerinin düşünülmesi gibi konular dışında bir de, ataerkil geleneklerin yansımaları bisiklet kullanımında da görülebilmekte.  

Güvenlik sorunu da tabii ki en büyük sorunlardan. Aslında bisiklet bu güvenlik sorununu bir anlamda çözüyor. Gece saatlerinde herhangi bir aracı beklemeden, otobüs durağına tek başına yürümeden, olduğunuz yerden gideceğiniz bisikletle gidebilirsiniz.

Bisikletli kadınların hikayeleri, en çok hangi konularda toplanıyor? Öne çıkan başlıklar neler oldu? Filme koyduğunuz ya da bir sebeple dışarıda kalan hikayeler arasında sizi en çok neler etkiledi? 

Seçil Öznur: Filmde yer alan bisikletli kadın hikayelerinde toplumsal baskıların ve önyargıların kırılmasının ilham verici hikayelere dönüştüğünü söyleyebiliriz. Filmin çekimleri süresince Mersin, Diyarbakır, Eskişehir, Muğla, Samsun, Bursa, Van illerinden olmak üzere 167 kadın ile görüştük. Bulunduğu şehir fark etmeksizin benzer sorunların üstesinden 

Çoğu durumda bisiklet kadınların hayatlarını değiştiren bir araç oluyor. Küçük yaşlarda bisiklet sürmesine izin verilmemiş bir kadın, yaşı ne olursa olsun ve etraftakiler ne der demeden bisiklet sürmeyi öğrenip zincirleri kırabiliyor, bir noktada. 

İnci Şenay Güneş: Bazen de bisiklet, çocukken hissedilen o güzel duyguyu tekrar hissetmek için yetişkinlikte buluşulan eski bir arkadaş olarak başlayıp sonra kadınların günlük hayatlarını kolaylaştıran bir araca dönüşüyor. Ulaşımlarını bisikletle sağlayan kadınlar var, iş streslerini atmak için sık sık binenler, çocuklarıyla binmekten keyif alanlar, ise gidip gelenler ve benzeri.

Her bölgeyi temsilen bir şehir seçerken neleri göz önünde bulundurdunuz? Bisiklet kullanımıyla ilgili sorunlar şehirden şehre, hatta bölgeden bölgeye büyük değişiklikler gösteriyor mu? Sizin tespit ettiğiniz en önemli sorunlar neler?

Bisikletli kadın kooperatifiİnci Şenay Güneş: O bölgenin orta ölçekli bir şehri olsun istedik. İstanbul, İzmir, Ankara gibi şehirlerdeki bisikletli kadınları biliyoruz. Bu şehirlerdeki kadınlar olarak sesimizi duyurmak için çok daha şansımız oluyor, çeşitli etkinlikler düzenleyip ulusal medyada daha çok yer alabiliyoruz. Sosyal medya hesaplarımızdan bize ulaşan ve burada da etkinlik yapın, biz de yapmak istiyoruz diyen kadınların sesini duyurabilmek için, daha çok kadına nasıl ulaşabiliriz derken film çekme fikri çıktı. Film için 167 bisikletli kadınla röportaj yaptık ve tüm kadınlara fiziksel olarak yer veremesek de hepsinin söylemek istediklerine filmde yer verdik. Farklı bölgelerde de olsalar 7 ilden kadınlar ayni şeyleri anlatıyor diyebiliriz.

Bisikletli Kadın İnisiyatifi’nin şu an gündeminde neler var? Çalışmalarınızı yürütürken belediye gibi devlet kurumları ve diğer STK’larla nasıl bir iş birliği içerisinde oluyorsunuz?

Seçil Öznur: BKI 5 sene önce birkaç kadın tarafından kurulmuş bir inisiyatif. Biz birkaç kadın bizim gibi kadınları desteklemek, aslında hepimizin birbirine ilham olması, bir topluluk içinde sorun ve isteklerimizi paylaşmak üzere kurulduk. Herhangi bir maddi kaynağımız yok. Etkinliklerimizi gönüllülük esasıyla yürüttük. Biz vaktimizi, emeğimizi ve bilgimizi verdik ve ETİ Sari Bisiklet, Kadıköy Belediyesi bisikletleri temin etti ve kadınlara bisiklet sürmeyi öğrettik. Hafta sonları, hafta içi işten sonra buluşup yenilerle trafikte bisiklet sürdük. Yurtdışındaki Velo-City gibi konferanslarda Türkiye’nin bisikletli kadınların anlatmak üzere davet edildiğimizde Sivil Düşün, Sarı Bisiklet, EnverCevko gibi derneklerinden aldığımız desteklerle katılabildik. Geçen sene Facebook’tan FCLP kapsamında bir fon alarak benim bisikletim benim şehrim filmini çektik.

Gündemimizde benim bisikletim benim şehrim filmimizi yurtiçi ve yurtdışında daha çok kadınla buluşturabilmek var. 

Sevil Deniz Yakan Dündar: Ayrıca şu sıralar Bisikletli Kadın İnisiyatifi’nin gündeminde, bisikletli kadın hikayelerinde bir kısmı gündeme getirilmiş olan rahatsızlıklara yönelik çözüm üretmek, bisikletli kadınları cesaretlendirmek ve seslerini daha çok duyurmak adına ortak çalışmalarda bulunmak amacıyla tüzel bir kişilik oluşturmak üzerine çalışıyoruz. 

Bisikletli Kadın İnisiyatifi’nin amaçlarından biri gündelik hayatta bisiklet kullanan kadın sayısını artırmak. Kullanım sayısının (birçok sebepten), oldukça az olduğunu tahmin ediyoruz. Elinizde belli rakamlar var mı? Bisiklet kullanımının yıldan yıla seyrini nasıl değerlendiriyorsunuz? Toplumda ve ilgili kurumlarda bilinç ve farkındalık düzeyinde bir artış söz konusu mu örneğin?

Sevil Deniz Yakan Dündar: Aktif Yaşam Derneği tarafından 2015 yılında yapılan Bisiklet Algı Araştırması verilerine göre İstanbul’da bisiklet kullanan kadın oranı %5; ancak bisikleti günlük hayatın bir parçası haline getirebilmiş kadınların oranı sadece %0,6 (Kadınlar için Bisiklet Kılavuzu, ETİ Sarı Bisiklet & Bisikletli Kadın İnisiyatifi, 2016). Genel olarak bir farkındalık artışının olduğunu gözlemliyorum; ancak bu artış güzel havalarda gerçekleşen hafta sonu hobisinin ötesine geçmekte zorlanabiliyor. Bisikletin günlük hayata dahil olabilmesinde sadece kullanıcıların isteği, azmi, bilinç ve farkındalığı yeterli olamıyor, aynı zamanda şehrin altyapısının da buna uygun olması gerekiyor. 

İnci Şenay Güneş: Filmin bisiklet kullanımının artırılması ve özellikle kadınların katılımı konusunda yapılacak çalışmaların önünü açmasını da istiyoruz. 7 şehre gittik ve birçok bisikletli kadın ile tanıştık. Gidemediğimiz şehirlerden birçok istek geldi ve Facebook grubu gibi farklı sosyal medya araçlarından her gün sorular ve istekler alıyoruz. Bu sayının artıyor olduğunu ve henüz bisiklete binmeseler, bisiklet kullanmayı bilmeseler de bunları yapmak isteyen kadınların Türkiye’nin her yerinde olduğunu gösteriyor. 

Gösterimler nasıl devam edecek? Şehirlerde gösterimin yanında vizyona girmek gibi bir plan var mı?  

Seçil Öznur: 27 Ocak’ta İstanbul’da Moda Sahnesi’nde. Daha sonra Didim Bursa Ankara ve Atina ile başlayarak da Avrupa’nın farklı yerlerinde. Film gösterimleri bizim bisikletli olan ve olmak isteyen kadınlarla buluşma şekillerimizden biri. Gösterimler sonrası söyleşilerle çok sayıda kişi ile tanışıyoruz ve bu bizim için önemli. Bu nedenle filmin vizyona girmesini düşünmüyoruz. Gösterimlerimizi Facebook sayfamızdan takip edebilirler.

Ek olarak, şehrinizde filmi göstermek isterseniz web sitemiz aracılığıyla lütfen bizimle iletişime geçin. Binleriz, her yerdeyiz ve hep beraber büyümeye devam edeceğiz.

Benim Bisikletim Benim Şehrim Filmi İstanbul gösterimi bu akşam 21:00’de Moda Sahnesi’nde gerçekleştirilecek.