İnsan Onuruna Yaraşır Bir Dünya İçin:
Yeni Yaşam Derneği

Kısa süre önce kurulmasına rağmen “Ekonomi ve Toplum Akademisi” ile “Çocuk Yaşta Evliliklerle Mücadele Ağı-Platformu” gibi mecralarda çalışmalar yapan Yeni Yaşam Derneği yönetim kurulu üyeleri, BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda yerelde faaliyet göstermek istediklerini belirtiyorlar. Derneğin kuruluş hikayesini, faaliyetlerini, işbirliklerini ve gelecek planlarını Ramazan Tunç ve Melek Ayhan ile konuştuk. 

Derneği kuruluş motivasyonunu öğrenebilir miyiz?

Ekonomi, Toplum ve Yeni Yaşam Derneği 2018 yılında kurulan kar amacı gütmeyen bağımsız bir oluşum. Dernek çok zorlu bir süreç olan ve sivil toplum kuruluşlarının yoğun baskı hissettiği, 2016 darbesi sonrasında birçok sivil toplum kuruluşunun kapısına kilit vurulduğu bir süreçte kuruldu. Derneğimizin kısa adı “Yeni Yaşam Derneği”. Derneğimizin temel vizyonu insanların onurlu bir yaşama sahip olmasını sağlamak… Ayrımcılık, yoksulluk başta olmak üzere mağdur olmuş hayatlara dokunup, pozitif yönde değişim sağlamayı hedefliyoruz. Çok geniş bir yelpazede çalışma yürütmekle beraber, temel motivasyonumuz BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda yerelde faaliyet göstermek. 

Neler yapıyorsunuz, çalışmalarınızdan, yapmak istediklerinizden bahsedebilir misiniz?

Mevcut durumda kapasite geliştirme üzerine çok yoğun çalışmalar yürütmekteyiz. Kuruluşumuzdan bu yana hem üyelik yapımızı geliştiriyoruz hem de üyelerimizle düzenli toplantılar yaparak ortak bir dil etrafında çalışmalarımızı şekillendiriyoruz. STGM ve Sivil Düşün başta olmak üzere sivil alanda, üçüncü sektörde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlarla network oluşturup ortak çalışmalara katılmaktayız. Sivil Düşün desteğiyle 5 yıllık stratejik planımızı oluşturduk. İlk 5 yıllık süreçte dernek olarak neler yapabileceğimiz konusunda bir yol haritamız ortaya çıktı. Bunların dışında dernek üyelerimizden oluşan 8 çalışma grubu oluşturduk. 8 halka olarak tanımladığımız bu alanda araştırmalarımız devam ediyor. Ekonomi ve Finans, Ekolojik ve Yenilikçi Tarım, Toplumsal Cinsiyet & Kadın Özgürlüğü, Dil, Kültür, Tarih ve Sanat, Toplum Sağlığı, Toplumsal Hukuk, Teknoloji ve Yapay Zekâ, Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği gibi alanlarda çalışma gruplarımız düzenli araştırmalar yürütmekte ve bu çerçevede üzerinde çalıştığımız projeler var. 

Dünya Kız Çocukları Günü etkinlikleri kapsamında 12 Ekim 2019 tarihinde bir panel planlamamız var. Bu panelde “Çocuk Yaşta Evlilikler ve Toplumsal Etkileri” üzerinden uzmanlar düzeyinde bir farkındalık yaratma çalışmamız olacak. Çocuk yaşta vvliliklerle mücadeleye ilişkin bir hareket başlatmak istiyoruz. Dünyada her yıl 12 milyon kız çocuk yaşta evlendiriliyor ve bu özellikle kız çocuklarının başta eğitim ve sağlık hizmetleri olmak üzere birçok hizmete erişimini zorlaştırmakla beraber hayat koşulları ile standartlarını olumsuz etkiliyor. Yapılan araştırmalar ortaya koyuyor ki çocuk yaşta evlilikler aynı zamanda yoksulluk kısır döngüsünün önemli bir etkeni. Bu panelle birlikte yakın zamanda “Ekonomi ve Toplum Akademisi” bünyesinde eğitimlere de başlayacağız. Yoksulluk ve dezavantajlılıkla mücadele önemli eğitim alanlarımızdan olacak. 

Dernekte toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetiyor musunuz? 

Dernekte kadın erkek eşitliği yok. Dernek tüzüğümüzde kadın sayısı erkek sayısından sürekli fazla olacak şekilde düzenleme yaptık. Özellikle üyeliklerde ve gönüllü çalışmalarında bu dengenin korunması ve kadınlar lehine geliştirilmesi için prensip ilke kararı ile birlikte dernek tüzüğümüzde garanti altına aldık. Örneğin 7 kişilik yönetim kurulumuzun 4’ü kadın üyelerden oluşuyor. Dernek olarak bunu bir erdem veya önemli bir adım olmaktan ziyade olması gereken bir durum olarak görüyoruz. Yaşamın tüm alanlarında kadın öncülüğünün, kadın liderliğinin geliştirilmesine yönelik çalışmaların olması gerektiğine inanıyoruz ve pratiğimizle ortaya koymak istiyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın özgürlüğü konusunda çalışmalar, tartışmalar yürüten çok iyi bir ekibimiz var. Bununla ilgili tüm üyelerimize yeri geldiğinde eğitimler organize ediyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin gündemleştirilmesi için de merkezi Diyarbakır’da olan Dayanışmanın Kadın Hali Derneği (Dakah-Der) ile düzenli bilgi alışverişi yapıp ortak çalışmalar yürütüyoruz.  

Nasıl ayakta kalıyorsunuz, sürdürülebilirliği nasıl sağlıyorsunuz? 

Dernek üyelerimizin katkıları ile yol alıyoruz. Bunun dışında temel finansman stratejimiz kaynaklara erişim için projeler üretmek. Bir yandan projelerle sorun çözümüne katkıda bulunurken bir yandan da finansman kapasitemizi geliştirmeye çalışıyoruz. 

Son yıllarda STK çalışmalarına herkes çok temkinli yaklaşıyor. Kamu ve özel sektörün çözme kapasitesini geliştiremediği alanlarda faaliyet gösteren kuruluşların yoğunlaştığı yerdir sivil toplum alanı.

Bu alanda geçmişte oluşturulan kötü pratikler sivil toplumu, dernekleri neredeyse bir öcü haline getirmiş. Derneğin kuruluş ilke ve amaçlarından bahsettiğimizde çok heyecanlanan ancak sonrasında pratikte adım atmaktan çekinen çok insanla karşılaşıyoruz. Bu durum ister istemez hem finansmana erişimi zorlaştırıyor hem de katılımcılığı güçleştiriyor. Böyle bir ortamda ayakta durmak ve çalışma yürütmek başlı başına kendi zorluklarını beraberinde getiriyor. Ancak biz dernek üye profili olarak çok tecrübeli arkadaşlarımızla çalıştığımız için her zorlukta bir çıkış formülü bulabilecek kapasiteyi oluşturuyoruz.  

Sivil toplum kapsamında değerlendirdiğinizde derneğinizin ne gibi ihtiyaçları var? 

Derneğimiz yeni kurulan bir dernek olması nedeniyle henüz çalışmalar körpecik aşamada. Yavaş yavaş kapasitemizi geliştiriyoruz. Dernek çalışma alanlarında uluslararası finansman, sosyal etki finansmanı, sosyal yatırımlar gibi alanlarda uluslararası tecrübesi olan ve bu konuda bize network geliştirmemize destek olacak kişilerin desteğine ihtiyacımız var. Diyarbakır gibi çok renkli, çok dilli, çok kültürlü bir ilde faaliyet göstermek başlı başına zorluklarla karşılaşmamıza neden oluyor. Bu durum finansmana erişim konusunda bizi zorluyor. Örneğin çok başarılı proje fikirleri olmasına rağmen bölgenin çatışmalı süreçlerinden kaynaklı temkinli yaklaşan kurumlar olabiliyor. Sivil Toplum alanı başlı başına piyasanın ve devletin yetişemediği alanlarda müdahil olma cesareti gösterebilmektir. Kimsenin konuşamadığı sorunları gündemleştirebilmektir. Bizim çalışmalarımıza bu cesaretle yaklaşacak donörlere ihtiyacımız var. 

Çalışmalarınızla ilgili sizi mutlu, motive eden, anlatmak istediğiniz özel bir hikaye var mı?

Çok kısıtlı imkânlarla derneğin kuruluş sürecini gerçekleştirdik. İlk toplantılarımızı 3 kişi ile yapabildik. Birbirini tanımayan iki kadın arkadaşımızın hemen hemen aynı fikirleri dile getirmesi ve insanlarımızın yaşadığı sorunlarını çözmede katkı sunmak, bu insanların yeni bir yaşama sahip olmasına katkıda bulunmak için attığı ilk adımlar derneğin isminin “Yeni Yaşam” olmasını sağladı. İlk toplantımızı yoğurtçu dükkanında yaptık. Adresimiz burası olsun dedik ve orada başladık faaliyetlerimize. Yoğurtçu dükkânında toplumsal sorunları çözmek için derin tartışmalarla başlattığımız dernekleşme ve sivil toplum aktivitelerimize şimdi “Ekonomi ve Toplum Akademisi” ile “Çocuk Yaşta Evliliklerle Mücadele Ağı-Platformu” gibi çalışmalara başlama arasında geçen süre 1,5 yıl oldu. 

Diyarbakır’da sivil toplumun en büyük sorunu nelerdir, önünüze nasıl engeller çıkıyor ve bu engelleri nasıl aşıyorsunuz?

Sadece Diyarbakır’da değil ülkemizin birçok yerinde en büyük sorun sivil toplumun kısıtlı imkânlarla faaliyet göstermesi. Özellikle bağımsız karar alma ile finansman kaynağı yaratma arasına sıkışan STK’lar nitelikli bir performans ortaya koymakta güçlük çekebiliyor. Diyarbakır’da geçmişte çok iyi STK faaliyetleri olmasına rağmen son yıllarda bu alan çok cılız kaldı. Çatışma ve savaş ortamının getirdiği gerginlik, tedirginlik ve belirsizlik sivil toplumun gelişmesi üzerinde olumsuz baskı oluşturuyor.

Gelecek planlarınız neler?

Dernek olarak 5 yıllık stratejik planımızı oluşturduk. 2019-2024 stratejik planımızda strateji ve hedeflerimizi belirledik. “İnsan onuruna yaraşır yeni bir yaşamı inşa eden uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olmak” vizyonuna erişmeye yönelik attığımız ilk adımların birçok alanda devamını getirmek istiyoruz.

Aktivistlere buradan ne söylemek isterseniz? 

Sivil toplum faaliyetleri riskli faaliyetler değil. Adı üzerinde sivil toplum adına çalışmalar yürütmektir. İyi dernek kötü dernek ayrımından ziyade ortaya koyulan çalışmaların içeriği, niteliği, toplumun sorunlarını çözme yaklaşımı önemlidir. Aktivistler ve aktivist adayları sivil toplumun sesini duyurabilmek için daha fazla cesaretler ve daha az ön yargıyla sivil toplum faaliyetlerine katılım sağlamalıdır. Bunu başarabilen toplumlarda sivil toplum artık yapay zeka, endüstri 4.0 sürecinde kendini 5.0 olarak tanımlayabilmektedir. Bu da sorunların çözümüne daha fazla yurttaş katılımı demek. Daha fazla yenilikçi ve duyarlı sorun çözme yaklaşımı demektir. Bu da ancak yenilikçi, dinamik, nitelikli bir aktivizmle mümkün olabilir.