Dijitalleşen Dünyada Yeni Sürüm Öğretmenler: Öğretmen 4.0

Öğretmen 4.0, Eğitim 4.0 ile uyumlu öğretmen sürümü aslında; dijital teknolojiden yararlanan, büyük veri ya da daha yaygın kullanımıyla big data’yı öğrencilerine kişiselleştirilmiş eğitim için kullanabilen, her an her yerden ulaşılabilen yepyeni bir öğretmen modeli. En önemlisi de Z kuşağını iyi tanıyan, ona öğretmeyi değil rehberlik etmeyi amaçlayan bir öğretmen olabilmesi gerekiyor. Yani önümüzdeki dönemde koçluk becerileri daha da önem kazanacak.

 

Teknoloji ile yatıp, teknoloji ile kalkar olduk. Özel hayatımız, iş hayatımız, sosyal hayatımız… Her an dijital ortamdayız. Her cihaz birbiriyle bağlantılı. Kişisel bilgilerimiz, fotoğraflarımız, anılarımız artık dolaplar içinde değil, sanal bir ortamda saklanabiliyor. Hal böyleyken, her alanda dijitalleşme kaçınılmaz. Bu büyük dönüşüme Endüstri 4.0 devrimi adı verildi. Dördüncü endüstri devrimi konuşulurken, her şey gibi eğitim de bu değişimden payını aldı; hatta bazı konularda yön vermeye başladı.

Evet, artık anaokulundan üniversiteye kadar Endüstri 4.0’ın eğitim üzerine etkilerine görüyoruz, yaşıyoruz. Endüstri 4.0 ile birlikte hayatımıza Şehirler 4.0, Lisan 4.0, Eğitim 4.0 gibi kavramlar da girdi. Z kuşağı diye adlandırdığımız teknoloji ile sıkı fıkı olan yeni nesil, okullarda artık tabletler üzerinden eğitim alıyor, online sınavlara giriyor, uygulamalar üzerinden öğreniyor, akıllı ve interaktif beyaz tahtalarda ders görüyorlar. Yani artık teknolojik yeni eğitim metotları hızla eskilerin yerini alıyor. Bu durumda öğretmenlerin de artık öğretmen 4.0 olarak görev yapmalarını gerekiyor.

Öğretmen 4.0, Eğitim 4.0 ile uyumlu öğretmen sürümü aslında; dijital teknolojiden yararlanan, büyük veri ya da daha yaygın kullanımıyla big data’yı öğrencilerine kişiselleştirilmiş eğitim için kullanabilen, her an her yerden ulaşılabilen yepyeni bir öğretmen modeli. En önemlisi de Z kuşağını iyi tanıyan, ona öğretmeyi değil rehberlik etmeyi amaçlayan bir öğretmen olabilmesi gerekiyor. Yani önümüzdeki dönemde koçluk becerileri daha da önem kazanacak.  Çocuğunuzun öğretmeniyle WhatsApp üzerinden, okula özel uygulamalardan ya da e-posta üzerinden haberleşmek neredeyse standart haline geldi bile. Yakın gelecekte, öğretmenler sınıf içinde olmak yerine bir ekranın içinde sanal öğrenci gruplarına ders anlatırken kendilerini bulabilirler. Tabi öğretmen 4.0 olmak sadece bununla sınırlı olmayacak. Birbirine bağlı cihazlar üzerinden öğretmenler öğrencilerinin çalışmaları hakkında geri bildirim de alabilecekler: Aktifler mi? Odaklanabiliyorlar mı? Anlatılan konuyla ilgili en çok ilgilendikleri noktalar neler oldu?

Hatta öğretmenler kendi ders anlatımlarıyla ilgili de geri bildirim alma şansını yakalayacaklar. Mesela öğretmen 4.0 dersi anlatırken ekranda beliren bir mesajla sesini yükseltmesi gerektiğini biliyor olacak. Böylece arka sıradakilere kadar ulaşıp ulaşmadığını anında öğrenebilecek. Ya da öğretmene göz kontağı kurması hatırlatılabilecek. Öğretmenin bu kadar da işine karışılmasının ne kadar doğru olduğu tartışılsa da bunun öğrenciler ve ders takibi açısından getireceklerini bir düşünsenize…Ancak burada akıllara bir soru geliyor. Araştırmalar, öğretmen ve öğrenci arasında oluşan o özel bağın öğrenme üzerindeki olumlu etkilerini vurgularken, tüm bu dijitalleşme duyguyu yok mu edecek, o özel bağın oluşmasını engelleyecek mi? Aslında yeni sürüm öğretmenleri bekleyen en büyük zorluk belki de bu; teknoloji ile duyguyu dengeleyebilmek. Teknolojiyi etkin şekilde kullanırken, insan olduğumuzu duygular ile öğrendiğimizi ve kalıcılığın duygulara bağlı olduğunu unutmamak!