Yeni Normalde Öğretmenlik…

Eğitim Reformu Girişimi (ERG), Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV) ve Diyarbakır Diyarbakır Eğitimi İzleme ve Reform Girişimi (DİERG) yeni normalde öğretmenlerin durumlarını Sivil Sayfalar için değerlendirdi. 
Necmettin Çiçekten
Necmettin Çiçekten

Koronavirüs tedbirleri kapsamında Kasım ayı ara tatili ile birlikte yeniden online eğitime geçildi. Yeni normalde öğretmenler 31 Aralık tarihine kadar dersleri online anlatmaya devam edecekler. Yeni normalde öğretmenliği DİERG’den Necmettin Çiçekten, “Uzaktan eğitim uygulaması zorunluluk haline geldiğinden beri öğretmenler bu sistemi hızla kabullenmiş, benimsemiş ve ayak uydurabilmiştir, öğretmenlik mesleğinin doğası da zaten bunu gerektirmektedir; değişen koşullara hızla adapte olabilmek ve öğrencilerini de değişen sistemin sorun ve sıkıntılarını mümkün olduğunca hafifleterek adapte edebilmek. Eğitim öğretimde hemen tüm yük öğretmenin sırtındadır. Bu yükün ebeveynler ve eğitim bürokratları tarafından fark edilmesi ve hafifletilmesi de öğretmenler açısından kendilerini iyi hissetmelerine yardımcı olacaktır.” şeklinde anlatıyor. Çiçekten, öğretmenin öğretme ve yol gösterme misyonundan bir şey kaybetmediğini hatırlatarak, dijital ve reel süreçlerde de bunun geçerli olduğunu kaydediyor.

ERG’den Yeliz Düşkün ‘Dijital öğretmenliği’, “Çeşitli sebeplerle literatüre tekno-pedagojik formasyon olarak alan bilgisi araçları kullanarak öğretilen bilgiyi kastediyor” şeklinde tanımlayarak, tekno-pedagojik formasyon meselesinin kamuoyunun henüz tartışmaya başladığı bir konu olduğuna değiniyor.

ÖRAV’dan Arzu Atasoy ise, çok genç yaş ortalamasına sahip bir öğretmen popülasyonunun olduğunu bu potansiyel grup dijital araçlara, öğretmenliğe daha önceki yıllarda başlamış olanlara nispeten daha yatkın olduğunu belirterek bu süreci, “Teknolojiyi kullanma becerisiyle, eğitimde teknolojiyi kullanma becerisi ve bunu nitelikli tasarımlarla ortaya koyabilme becerisi farklı şeyler. Yeni normalde öğretmenlik eski bildiğimiz alıştığımız gündelik öğrenme pratiklerini bir kenara bırakıp, yeni bilgi ve becerileri hızlıca öğrenip hayata geçirmeyi gerektiriyor. Uzaktan eğitim yapmak, ekran karşısında anlatmak değil. Bu mecralar için öğrenme tasarımı, yüz yüze eğitim için tasarlanandan çok farklı olmak zorunda. Bu da tekno-pedagojik yaklaşımları anlamayı ve uygulamayı gerektiriyor.’’ şeklinde tanımlıyor.  

Öğretmenler Neye İhtiyaç Duyuyor?

Pandemi süreciyle birlikte deneyimlenen uzaktan eğitim süreçlerinde öğretmenlerin ihtiyaçlarını da değerlendiren Necmettin Çiçekten, hızla artan döviz kuru sadece öğrencileri değil, öğretmenleri de olumsuz etkilediğini, özellikle maddi zararlarının tazmin edilmesi gerektiğini vurguluyor. Öğretmenlerin teknolojik ihtiyaçlarının arttığını hatırlatan Çiçekten, “Her iki kesim de maddi olanaksızlıktan kaynaklı araç gereç temininde sıkıntı yaşamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenler için bir destek sağlamadığı için bazı öğretmenler kişisel bilgisayarları yoksa cep telefonlarını gün boyu ders için kullanmak zorunda kalmıştır. Öğretmenlerin uzaktan eğitimin gerektirdiği ihtiyaçlarının belirlenmesi ve temini için en azından gelecek yıl için ön çalışma yapılarak planlama yapılması yerinde olacaktır.’’  olarak açılıyor. 

Pandemi sırasında bazı özel okullar maddi olanaklarının sağladığı avantaj nedeniyle yeni normale daha hızlı ve sistematik geçiş sağladığını ifade eden Çiçekten, özel okullarda çalışan öğretmenlerin çoğu işsiz kalmış, işini kaybetmeyenlerin bir kısmı da eski koşulları yitirdiğini belirtiyor. Çiçekten, öğretmenlik yapanların ekonomik kayıplarının tespiti yapılması gerektiğini kaydederek, “Devlet desteği kapsamına alınmalıdır. Çalışanlar için çalışanın kayıt altına alınması ve sigortalanmasının ne kadar önemli olduğu da bu süreçte ortaya çıkmıştır.” şeklinde konuştu. 

Arzu Atasoy
Arzu Atasoy

ÖRAV Direktörü Arzu Atasoy, pandemi başladığından bu yana öğretmenlerin pek çok farklı alanda desteğe ihtiyacı olduğunu  ancak uzaktan eğitim tasarımı ve dijital okuryazarlık elbette başı çektiğini vurgulayarak, “Eğitim platformumuz eKampüs üzerinden il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri ile işbirliği içerisinde ilerleyerek, 34 farklı konuda 50 web seminer düzenleyerek tüm Türkiye’den 15 bine yakın öğretmene ulaşmayı başardık. Bu eğitimlere Garanti BBVA’nın desteği ile “Mesafe Tanımayan Öğretmenler” başlığı altında yeniden başladık. Hedefimiz 81 ilde en az bir kez bu web seminerleri yapmak. İlk ve orta öğretim kademelerinde görev yapan branş ve sınıf öğretmenleri için tasarladığımız “Çevrimiçi Eğitimde Etkileşimli Ders Tasarımı Eğitim Programı”nı da yine kısa bir süre önce hayata geçirdik. Tüm bu eğitimlerle hedefimiz öğretmenlerin uzaktan eğitim sürecini en etkin şekilde yönetebilmeleri ve fark yaratabilmeleri için onlara destek olacak kazanımlar sağlamak.’’ diyor.

ERG’den Yeliz Düşkün hizmet içi eğitimlerin henüz çok yetersiz olduğunu ilk süreçte neyin ne olduğunu anlaşılmadığı için online eğitimde sorunları ve çözümleri tanımlamak zor olduğunu kaydediyor. İkinci uzaktan eğitim sürecinde artık öğretmenlerin kendilerinin neyi beklediğini bildiklerini belirten Düşkün,  öğretmenlerin ihtiyaçlarının ilk etapta kendi içlerindeki dayanışma ağlarıyla çözdüğünü ifade ediyor. Düşkün rapor ve saha gözlemlerini  söyle anlatıyor: ‘’HEY akademinin raporlarında örneğin görme engelli 500 civarı öğrencilerin de içinde bulunduğu öğretmenlerin bu online eğitime erişemediği, ekran paylaşmak, mikrofonu açıp kapatmak vb. gibi işlemleri yapamadığı belirtiliyor. Yani aslında ne kadar öğretmen varsa o kadar farklı bir ekran var aslında. Öğretmenler bu sorunları iş birliği içinde çözmeye çalışıyorlar. Örneğin Uzaktan okuma yazma nasıl öğretilir? Farklı dersler farklı yaş gruplarına nasıl anlatılır? Gibi soruların cevabını kolektif bir biçimde cevap arıyorlar. “Öğretmen bu süreçte yalnız mı bırakıldı?” Sorusu sürekli gündeme geliyor. Bu sorunun cevabı aslında öğretmenler yine birbirlerinin imdadına yetiştiler diyebiliriz. Sorunlar ulusal hatta uluslararası çapta. Dolayısıyla herkes henüz yolun çok başında. Herkese eşit erişim için çocuklara nasıl ulaşmalıyız meselesini de konuşmak gerekiyor. Mesela bu süreçte PDR öğretmenleri de kendi aralarında çalışmalar yürüttüler. Küresel çapta krizlerde öğretmenler kendilerini içlerinde iş birliklerini arttırarak güçlendiriyor.

Yeni Normal Neyi Değiştirecek?

Necmettin Çiçekten’e göre, uzaktan eğitimin tüm öğretmenlerin donanımlarının arttırılması gerektiğini ortaya koydu ve bu nedenle, Eğitim Fakülteleri de bu değişimi izlemeli. Çiçekten, öğretmen adayların yeni gelişmelere göre hazırlanması gerektiğini kaydediyor. 

Yeliz Düşkün
Yeliz Düşkün

Yeliz Düşkün ise yeni süreçlerde hibrit modellerle tanışılacağını belirterek, “Tabi ki büyük dönüşümler her zaman zorlayıcıdır. Hep konuşuyoruz on yıllık bir Fatih Projesi deneyimimiz var. Eğer Fatih Projesi sürecinde alt yapı iyice otursaydı bugün EBA’da sıkıntı yaşamayacaktık. EBA’da yaşanan sıkıntılar üzerine yeni dönemde güçlendirildi. Bütün bu aksilikler aslında EBA gibi uzaktan eğitimin yapıldığı platformlar için öğretici ve güçlendirici oldu‘’ şeklinde açıklıyor. 

Arzu Atasoy, pandeminin her alanda yaşam pratiklerini ve rutinleri değiştirdiğini, değiştirmeye de devam edeceğini belirterek, öğretmenler özelinde bakıldığında da koşulların getirdiği belirsizlik ve mesleki öğrenme ihtiyaçlarıyla birlikte, kişisel olarak da değişikliğe uyum sağlama, esneklik, yılmazlık gibi beceri setleri geliştirmeleri, sonra da bunları öğrencilerine öğretmeleri gerekeceğini söylüyor. 

Okul sistemleri hem yetişkinler hem de çocuklar tarafından sorgulanmaya başladığını alternatif okul modelleri görmenin çok olası olduğunu belirten Atasoy, bu dönemde öğretmenlere ve ebeveynlere odaklanan geniş katılımlı araştırmalarının sonuçlarını şöyle hatırlatıyor: “Bu araştırmaya göre öğretmenlerin üçte biri uzaktan eğitimin artık dünyada kaçınılmaz bir yöntem olduğunu, gerekli öğrenme ortamının dijitalde de yaratılabildiğini, işlevsel, pratik ve zamandan tasarruf sağlayan bir öğretim yöntemi olduğunu savunuyor. Yüz yüze eğitime entegre bir dijital eğitim ortamının olumlu sonuçları da beraberinde getirdiğini görüyoruz. Bu nedenle pandemi sonlandığında bile eğitim teknolojileri ve uzaktan eğitim seçenekleri gelişerek yaygınlaşacak.’’

Eğitim STK’larından Öneriler…

Necmettin Çiçekten, dijital öğretmenlikte zaman ve mekan sıkıntısı aşılmışken; öğrencilerin bilgileri alıp alamadığı ölçülemediğine vurgu yaparak şu tavsiyelerde bulunuyor: ‘’Pandemi etkisi azaldığında da uzaktan eğitim yüz yüze eğitime entegre edilerek devam edilmelidir çünkü öğretmenler bu sistemin de altından kalkabildiklerini kanıtlamışlardır. Müfredatlar, ders türleri, derslerin saatleri yeniden değerlendirilmelidir. Başta öğrenciler, öğretmenler ve ebeveynler olmak üzere, eğitimin tüm bileşenlerinin pandemi sürecinde edindiği ya da değişen alışkanlıkları, psikolojileri tespit edilmeli ve düzenlemeler yapılacaksa bunlar da dikkate alınmalıdır.’’

Arzu Atasoy; bu sürecin artı ve eksileri olduğunu, dijital öğretmenlik diye bir kavramdan değil ancak teknolojiyi ve pedagojiyi çok iyi bilen tekno-pedagoji uzmanı öğretmenler kavramından bahsedebilmenin daha doğru bir kavram olduğuna dikkat çekerek artıları ile ilgili, ‘’Öğrenme tasarımlarını ve deneyimini sadece sınıfın duvarlarıyla sınırlamadan, öğrenmeyi uzaya dahi ekran başından ulaşarak tasarlamak gibi örneklerle çeşitlendirebileceğimiz sınırsızlıkta bir yaratıcılık ve seçenek zenginliği fırsatı barındırıyor olması, zaman ve mekandan bağımsız, birey olarak öğrenen birey olarak özerk öğrenme fırsatları sunabilmesi. Gelişmesi gereken konular açısından bakıldığında öğretmenlerin etki alanında olan ve olmayan durumlardan bahsedebiliriz. Öğretmenlerin etki alanında olan noktalarda etkili şekilde uzaktan eğitim yapabilmenin yollarını daha çok keşfetmeye, dijital okuryazarlık, eleştirel düşünme, yaratıcılık gibi becerilerini geliştirmeye ihtiyaç var. ’’ diyor.

Öte yandan tüm dünyada olduğu gibi bizde de henüz tüm öğrencilerin uzaktan eğitime erişiminde dijital araç sahipliği, internet erişimi gibi çeşitli sıkıntılar olabildiğine vurgu yaparak, “Uzaktan eğitim aracılığı ile düzenli okula erişebilen çocuk sayısında azalma görülmekte. Bu tür sistemsel gereksinimler tamamlandığında öğretmenlerin motivasyonları da artacaktır.” tavsiyesinde bulunuyor.