Eleştirel yaratıcılık vasatlığa karşı

İlk romanı Gülün Adı ile adını edebiyat tarihine yazdıran İtalyan edebiyatçı ve felsefeci Umberto Eco 19 Şubat 2016’da 84 yaşında hayatını kaybetti. Ölümünün ardından sosyal medyada yapılan paylaşımlar arasında Eco’nun 2008 yılında The Paris Review için verdiği bir röportaj gözüme çarptı. Röportajda, Eco’ya ‘kendisinin dünyanın en ünlü entelektüellerinden biri olduğu ve entelektüelliği nasıl tanımladığı’ soruluyor. […]

İlk romanı Gülün Adı ile adını edebiyat tarihine yazdıran İtalyan edebiyatçı ve felsefeci Umberto Eco 19 Şubat 2016’da 84 yaşında hayatını kaybetti. Ölümünün ardından sosyal medyada yapılan paylaşımlar arasında Eco’nun 2008 yılında The Paris Review için verdiği bir röportaj gözüme çarptı. Röportajda, Eco’ya ‘kendisinin dünyanın en ünlü entelektüellerinden biri olduğu ve entelektüelliği nasıl tanımladığı’ soruluyor. Eco, entelektüelin yaratıcı olarak bilgi üreten biri olduğunu söylüyor ve ekliyor: Eleştirel yaratıcılık- yaptığımızı eleştirmek veya daha iyi yapmanın yollarını keşfetmek – entelektüel eylemin tek işaretidir.

Bu okuma, eleştirel yaratıcılık terimiyle ilk ve sanki uzun zamandır beklediğim bir karşılaşmaydı. Son yıllarda Türkiye’de farklı sektörlere ve alanlara dair gözlemlediğim önemli bir sıkıntının çözümüne dair bir uyanma anı yaşadım. Ülkemizde yaygın bir vasatlıktan şikayetçiyim; kamu, özel sektör ve sivil toplumda yapılan işlerin niteliği ekseriyetle ortalama düzeyde ve ortalama performans yaygın olarak geçer akçe oldu. Etkili, yaratıcı ve yenilikçi işler yapılıyor ama azınlıkta kalıyor. Tasarım sürecinde bu tür üst düzey ürün, hizmet ya da uygulama geliştiren kurumlar bunu zaman içinde gözden geçirmekte, Eco’nun işaret ettiği gibi yaptıklarını eleştirmekte ve daha iyi yapmanın yollarını keşfetmekte isteksiz kalabiliyorlar. İstanbul Sanayi Odası (İSO) 2014’te düzenlediği “21. Yüzyıl ile Yüzleşme” temalı 12. Sanayi Kongresi’nde “Türkiye’de vasatlıkla yüzleşme” başlığı altında farklı alanlarda bu konuyu işledi. İSO düzeyinde bir kurumun Türkiye’de yaygın bir vasatlık sorunu olduğunu cesaretle, açıklıkla ve veriyle ortaya koyması ülkemiz adına değerli bir eleştirel yaratıcılık örneği oldu.

Değişim sürecinde eleştirel yaratıcılık

Mesleğim, eğitim politikası uzmanlığı. Profesyonel olarak ve tutkuyla 2003’ten bu yana Eğitim Reformu Girişimi’nde (ERG) çalışıyorum. ERG’de başlangıcı 2012’ye kadar giden bir değişim süreci yaşıyoruz. Bu süreç, anlaşılacağı gibi zaman alıyor, öğretici ve bir o kadar da zor. ERG, kurulduğu 2003’ten sonra geçen on yıl boyunca Türkiye’de eğitime dair bağımsız ve güvenilir bilgi arayanların başvurduğu referans olmayı, eğitimin meseleleri üzerine kamuyla beraber çalışma deneyimi oluşturmayı ve özellikle “Eğitimde İyi Örnekler Konferansı”yla öğretmenlerimize dokunmayı başarmıştı. Ancak, 2011 genel seçimleri sonrası hızla değişen eğitimin ekonomi-politiği, 2007 sonrasında sosyal medyanın iletişimde yarattığı önemli yenilikler ve bunun bilginin hem sunumuna hem kullanılmasına etkisi, bunlarla birlikte ERG’nin kurulduğunda oluşturulan yönetişim yapısının yenilenme ihtiyacı, değişim gerektiren önemli etmenlerdi.

Bunlara ek olarak, ilk on yılda aldığımız yol bize kendimizi rahat hissettiğimiz bir alan sağlamıştı. Bu alan içerisinde yapageldiğimiz bazı işleri eleştirel yaratıcılık süzgecinden geçirmediğimiz için değişen bir ortamda kendimizi tekrar ettiğimizi fark ettik. Örneğin, bilgiye ulaşmak için gerçekleştirdiğimiz araştırmalar giderek daha fazla kaynağımızı alıyor ancak o bilginin iletişimi ve savunusu için göreceli olarak yetersiz kaynak ayırıyorduk. Halbuki, ERG’nin varlık nedeni bilgiyi kullanarak etki yaratmak üzerine yapılandırılmıştı. Benzer şekilde, iletişim alanında gözlemlediğimiz değişiklikler bize o alana özel bir insan kaynağı ayırmamızın zamanının geldiğini hatırlatıyordu.

Son yıllardaki değişim sürecinde öğretmenlerle gerçekleştirdiğimiz AR-GE çalışmalarında da benzer bir öğrenim süreci yaşadık. Öğretmenlerin gelişimi için hazırladığımız okul temelli ve uzun dönemli eğitime okuldaki öğretmenlerin yarısı katılmadığında, oturup neyi eksik yaptığımızı düşündük. Sonrasında, yeni bir araştırma fırsatı çıktığında bu sefer insan odaklı tasarım yaklaşımıyla öğretmenler hakkında farklı içgörülere ulaşmaya gayret ettik. “Atölye” ile başladığımız ve zaman içerisinde öğretmenler dahil çok farklı alanlardan kişilerin katıldığı süreçten yepyeni bir girişim çıktı: Öğretmenlerin güçlenmesi için onlara inisiyatif ve destek veren “Öğretmen Ağı“.

ERG’nin değişim sürecinde artık somut adımları görmeye başlıyoruz, önümüzdeki dönemde ERG “yaratıcı AR-GE” yaklaşımıyla çalışacak. Bunun için, “Eğitim Gözlemevi”nde eğitime dair gelişmeleri izlemeye ve bunlarla ilgili kamuoyunu bilgilendirmeye devam ederken Eğitim Laboratuvarı kapsamında eğitime dair bildiklerinden ve öğreneceklerinden çözüm üretmeye gayret edecek.  Bugünlerde ERG, yeni web sitesini ve kapsamlı veri portalı “Eğitim 360”ı yayına sokuyor ve dijital yayımcılığa doğru küçük adımlar atıyor. Velileri daha iyi tanımak için plan yapıyor ve velilere giden yolda en yeni araştırma yaklaşımlarını kullanmak için iş birlikleri oluşturuyor.  Yaratıcılığını, çocukların akıllarını ve kalplerini bir bütün olarak gözeten bir eğitimin herkese ulaşması hayalinin arkasına koyuyor.

Vasata razı olma lüksümüz yok

Hem ülkemizde hem de yakın coğrafyamızda önemli zorluklarla karşı karşıyayız. Bunlarla başa çıkabilecek asgari kaynaklara (nitelikli insan gücü, para ve teknoloji) sahibiz ve vasata razı olmak gibi bir lüksümüz yok. Öncelikle özel sektör ve sivil alandaki kurumlar ve kişilerden başlayarak yaptıklarımızı daha sık eleştirmeli ve hem kendimizi hem de birbirimize eleştirel yaratıcılık penceresinden değerlendirmeliyiz. Rahat hissettiğimiz alanlarımızdan çıkmalıyız ve bunun zor bir yol olacağını bilerek cesur olmalıyız. Bu yolculukta birbirimizden güç almalı, samimi ve dürüst olmalıyız.

Eleştirel yaratıcılık penceresinden gördüklerimi ve ötesini iki haftada bir Sivil Sayfalar’da paylaşacağım. Bu yazıların birlikte düşünmemiz, birbirimizden beslenmemiz ve birbirimizi beslememiz için vesile olmasını umuyorum ve diliyorum.

 

Batuhan Aydagül

Üyelik Tarihi: 08 Eylül 2017
7 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör