Ormancılıkta cinsiyet ilişkileri: Hindistanın kırsal kadınları

Hindistan’ın kırsal bölgelerinde yaşayan kadınları iklim değişikliği konusunda bir aracı olarak görev almalarını sağlamak, bir sayı oyunundan çok daha öte! Komşu köy ile arazi sınırı anlaşmazlığı Hindistan’da uzun yıllardır sürüyor. Fakat yerel Orman Hakları Komitesi’nin kadın başkanı olan 60’lı yaşlarındaki Aditi*komşu köy şefini, farklı yerel grup üyeleri de dahil olmak üzere her iki toplumun da […]

Hindistan’ın kırsal bölgelerinde yaşayan kadınları iklim değişikliği konusunda bir aracı olarak görev almalarını sağlamak, bir sayı oyunundan çok daha öte!

Komşu köy ile arazi sınırı anlaşmazlığı Hindistan’da uzun yıllardır sürüyor. Fakat yerel Orman Hakları Komitesi’nin kadın başkanı olan 60’lı yaşlarındaki Aditi*komşu köy şefini, farklı yerel grup üyeleri de dahil olmak üzere her iki toplumun da ormanı korumak için birlikte çalışabileceğine ve orman ürünleri toplamaya devam edebileceklerine ikna etmek için ustalıklı müzakereler yaptı ve müzakereler sonucu herkes için olumlu sonuç aldı.

Singapur’un Lee Kuan Yew Kamu Politikaları Okulu’nda doktora adayı ve aynı zamanda cinsiyet araştırmacısı olan Priyanka Bhalla, Hindistan’ın Odisha kentinden doğan bu hikayenin kadınların ormanları savunmak ve yönetmek için “kritik aktörler” olarak oynayabilecekleri rolleri vurguladığını söylüyor;

“İnsanlar başarı öykülerini paylaşırken genellikle sayılara odaklanırlar, komitenin üçte biri kadın gibi.. fakat kadınların bir aracı olduklarını unutuyorlar. Ben sayılardan uzaklaşmak, dili değiştirmek ve kadınların pozitif aracılar olduğunu, olumlu süreçler uyguladıklarını ve bunu çok uzun zamandır farklı ölçeklerde yaptıklarını söylemek istiyorum,”.

Uluslararası Ormancılık Araştırmaları Merkezi (Center for International Forestry Research – CIFOR) tarafından yayınlanan Toplumsal Cinsiyet ve Ormanlar konulu kitabın bir bölümünde Bhalla, kadınların Odisha eyaletindeki Hindistan orman işletme reform sürecine katılımlarını ve kritik olayların ve süreçlerin kadınların katılımlarını nasıl etkilediğini inceliyor.

2006 yılında ormanlar üzerindeki yerel hak talebi sonucu ülke çapında başlatılan seferberlik, Hindistan’da Orman Hakları Yasasının geçmesi ile sonuçlandı. Bu yeni yasa, kabile gruplarının (ve bazı diğer orman sakinlerinin) atalarından kalma ormanlara girme ve bu alanları kullanma haklarını meşrulaştıracak, toplulukların köy tabanlı Orman Hakları Komiteleri (FRC) ve gram sabhas olarak bilinen toplantılar yoluyla bu toprakları nasıl yönetebileceklerine dair bir çerçeve sunuyor.

FRC üyelerinin üçte birinin kadın olması ve bu kadınların toplantı meclislerinin en az yarısını oluşturması şartıyla yasa 2008 yılında yürürlüğe girdi.

Sayıların ötesi

Bhalla, Odisha merkezli bir STK olan Vasundhara’da gönüllü olarak zamanını geçirdi ve Orman Hakları Yasasının yerinde nasıl uygulanabileceğini araştırmak için dört farklı köyü ziyaret etti. Kota sisteminin karar alma süreçlerine kadınların katılımını sağlamak için yeterli olmadığını keşfetti.

“Komite üçüncü bir kadının da katılımını gerektiriyordu fakat çoğu zaman bir ya da iki kadın üye vardı ve genellikle bu bireyler orman hakları ya da yerli hakları hakkında pek bilgi sahibi olan kişiler değildi.”

Bhalla, üst sınıf kadınların ve yerel yetkililerin eşlerinin aşırı temsil edilme eğiliminde olduklarını söylüyor; “Komiteye bir kadını dahil ettiğiniz zaman o kadının tüm kadınlar adına konuşacağını bekleyemezsiniz, ve genelde konuşmazlar. Örneğin, eğer kadın bir arazi sahibiyse, arazisi olmayan kadınların meselelerini göz önünde bulundurmaz,”.

Ve Bhalla Hindistan’ın çoğunlukla ataerkil olan toplumunda “çok uzun süredir devam eden bir kadınların dışlanması kültürü” olduğunu söylüyor; “Kadınlar bazen toplantı saatleri hakkında bilgilendirilmiyor, toplantının gündemini bilmiyor veya geldikleri zaman toplantı çoktan bitmiş oluyor. Erkekler de sadece kadınların kayıt defterine imza atmalarını istiyor.”

Bu sebeple Bhalla sayıların ötesine bakarak dikkatini “kritik aktörler” ve “kritik eylemlere” odakladı. Yani, Aditi gibi fayda sağlamak için bir fırsat yaratan bir etki bırakmış ve ilham verici etkinlikler yapmış kadınları araştırmaya başladı.

Bu eylemlerden bir tanesi 2012 yılında, Orman Hakları Yasasının uygulama için özel kılavuzları tanıtmak amacıyla düzenlenmesi zamanı meydana geldi. Bu kılavuzlar, Orman Hakları Komitelerinin nasıl oluşturulacağı, arazi doğrulama işlemlerinin nasıl doğru yapılacağını ve unvanların nasıl dağıtılması gerektiğini içeriyordu.

Bhalla, bu düzenlemenin birçok Orman Hakları Komitesi’nin yeniden yapılandırılmasıyla büyük bir fark yarattığını ve böylece yerli halkın ve kadınların katılımlarının arttığını söylüyor;

“İnsanların defalarca aynı şeyi söylediği birkaç köye gittim, ‘2008 yılından kalma bir komitemiz var fakat komitenin ne yapması gerektiğini tam olarak bilmiyorduk,  fakat 2012’de bize Orman Hakları Yasasının neden hazırlandığı ve nasıl işlediği açıklandı. O zamandan beri her şey daha iyiye gidiyor.’”

İlerlemenin göstergeleri

Bhalla’ya göre Vadenta Olayı da ‘kritik eylemlerden’ biriydi. Bir madencilik şirketi olan Vadenta Resources, Dongria Kondh yerli grubu için oldukça önemli vahşi yaşam habitatı ve kutsal yeri olan Niyamgiri tepelerinin üst sınırlarında açık kaynaklı bir boksit madeni geliştirmek istedi.

2010 yılında Çevre ve Orman Bakanlığı projeyi onaylamayı reddetti. Bunun üzerine şirket, Hindistan Yüksek Mahkemesine giderek itirazda bulundu. Yüksek Mahkeme 2013 yılında Orman Hakları Yasası uyarınca kararın Niyamgiri köylüleri tarafından verilmesi gerektiğine karar verdi.

2013 yılında toplam 12 köyde bir dizi gram sabhas (köy meclisi), halkın madenin daha da ilerlemesini istemediğini ortaya koydu ve Yüksek Mahkeme halkın bu kararını destekledi.

Bhalla bu durumu şu sözlerle yorumluyor; “Bu başka bir dönüm noktası oldu çünkü tüm bu rıza meselesinin gerçekten ciddiye alınabileceğini gösterdi,”.

Sallantılı durumlar

Ancak Bhalla, kadınların ve yerlilerin son zamanlardaki kazanımlarını zayıflatmakla tehdit eden yeni bir mevzuat konusunda endişeli.

Bhalla, Temmuz 2016’da tanıtılan Telafi Edici Ağaçlandırma, Yönetim ve Planlama Otoritesi (CAMPA) Tasarısı’nın iktidar gücünü tekrar merkezi hükümete geri çekebileceğini söylüyor;

“Bu tasarı temelde Orman Hakları Yasasında yer alan bazı içeriklerle doğrudan çelişiyor, özellikle orman komiteleri yoluyla yerel halkın rızasını almak konusunda. Bu sebeple bu tasarı gerçekten sorunlu. Diyelim ki, bir grup yaşadıkları köyde hak sahibi, fakat bu yeni tasarıya göre Ormanlar Departmanı bu köyde istediği her yerde projeler başlatabiliyor. Bundan sonra neler olabileceği konusunda endişeliyim. Sonuçlarının büyüklüğü ne kadar olacak henüz kimse bilmiyor.”

* Bireylerin kimliklerini korumak için isimler değiştirilmiştir.

Kaynak