“Psikologlar Meslek Yasası İstiyor”

Psikologluk mesleğinin uygulamalarındaki gerekliliklerin kanunlarla belirlenmesi için çalışmalar yürüten Türk Psikologlar Derneği Meslek Yasası Çalışma Grubu ile konuştuk. Psikologlar, psikolog unvanının korunması, mesleki hakların belirlenmesi, diğer alanlar ile mesleki sınırlarının net olarak belirlenmediği gerekçesiyle 'Psikologlar Kanunu' çıkarılmasını istiyor.

Sosyal medya üzerinden Psikologlar Kanunu’nun çıkarılması konusunda yürütülen bir kampanya var. Türkiye’de psikologların çalıştıkları alana dair oluşturulmuş yasal düzenlemeler yok mu? 

türk psikologlar derneğiKamu kurumlarında ve özel sektörde hizmet verdiğimiz alanlarda yapılmış bazı yasal düzenlemeler mevcut. Öte yandan, ne yazık ki bu yasal düzenlemeler mesleki haklarımızı düzenlemek ve korumak için pek çok açıdan yetersiz kalıyor. Bu nedenle psikologlar olarak uzun yıllardır bağımsız bir meslek kanunu talep ediyoruz. Bu kanun hangi alanda hizmet veriyor olursa olsun tüm meslektaşlarımızın ihtiyaç duyduğu yasal düzenlemeleri sağlayacağı için hem meslektaşlarımız hem de hizmet alanlar için büyük öneme sahip. 

Psikologlar bu yasayı neden istiyor?

Var olan yasal düzenlemelerin psikologların hak ve ihtiyaçlarına yanıt vermemesinin yanı sıra topluma verilen hizmetler açısından da önemli bir risk yarattığını düşünüyoruz.

Psikologlar olarak sürdürdüğümüz bu çalışmanın temel amacı bu eksiklikleri giderebilecek ve bizlerin olduğu kadar yararlanıcıların da haklarını koruma altına alacak bir meslek kanunun çıkarılması.

Gerek kamuda gerekse özel sektörde çalışan meslektaşlarımız kimi zaman yasal korumadan yeterince yararlanamıyorlar. Bu durum da meslektaşlarımızın görev tanımı dışında çalıştırılmalarından denetim eksikliğine kadar çeşitli sorunlara yol açıyor. Tüm bunlarla birlikte birçok ülkede net ifadeler ile tanımlanan psikolog, psikoterapist veya klinik psikolog gibi unvanların tanımları, bu unvanlara sahip kişilerin görev tanımları ve mesleki hakları konusunda ülkemizde belirsizlikler mevcut. Örneğin, klinik psikoloğun yasalarda rol tanımı yapılmış olmasına karşın bağımsız çalışmasını düzenleyen bir yönetmelik mevcut değil. Tahmin edebileceğiniz gibi bu durum beraberinde psikoloji lisans ve lisans üstü eğitimlerine de yansımakta ve karmaşa yaratmakta. Psikoterapi ehliyetinin nasıl alınacağı, hangi koşullarda ve hangi denetim mekanizmaları altında çalışılacağı ise hiçbir yasal düzenlemede konu edilmemiş durumda. Buna rağmen bu mesleki unvanların görev tanımına karşılık gelen çalışmaları farklı unvanların adı altında icra eden ve dolayısıyla hem psikologluk mesleğini suistimale hem de yararlanıcıları istismar etmeye kadar uzanan olumsuz sonuçlar yaşanıyor.

Psikologların hastaneler, kreşler, okullar, gündüz bakım evleri, yaşlı bakım evleri, özel eğitim merkezleri, psikoteknik değerlendirme merkezleri, insan kaynakları ya da sivil toplum kuruluşları gibi çok çeşitli alanlarda hizmet verdikleri göz önüne alındığında, tanımlamalardaki bu yetersizlikler sahada görev alan böylesine büyük bir meslek grubunun mesleğini uygun standartlarda icra etmesini sınırlandırıyor. Psikologlar meslek kanunu, meslektaşlarımızın sahada verdikleri hizmetlerin denetlenmesi ve kontrol edilmesini de sağlayacaktır. Tüm bu eksikliklerin giderilmesi ve topluma verilen hizmetlerin kalitesinin artırılması için bağımsız bir psikologlar kanunu büyük önem arz ediyor. 

Psikologlar Kanunu nedir, ne işe yarar?

Meslek kanunları, belirli bir meslek alanındaki meslek elemanlarının haklarını ya da o meslek grubunun verdiği hizmetlerden yararlananların haklarını korumak üzere, hükümetler düzeyinde onaylanan düzenlemeleri ve yaptırımları içeren resmi kararlardır. Diğer deyişle, bazı kanunlar, unvanları düzenleyen kanunlardır ve belirli bir mesleği icra yetkisini, sadece o mesleğin elemanlarına verir. Meslek dışından kişiler bu unvanı kullanarak meslek icra ederlerse, kanunların belirlediği cezalara çarptırılırlar. Bazı kanunlar da belirli bir meslekle ilişkili uygulamaların o meslek içinden hangi niteliklere sahip kişilerce yapılması gerektiğini belirleyen uygulama standartlarını düzenler. Bu standartlara uymayan meslek elemanlarının, söz edilen türde uygulamaları yapmaları engellenerek, standartların dışında icrada bulunmaya çalışanlar cezalandırılır. Bazı kanunlar ise hem unvanları korur hem de uygulama standartlarını düzenler. Meslek kanunları, uygulama standartlarını düzenlerken, genellikle o mesleğin gelişimini sağlayacak şekilde, “çerçeve yasalar” biçiminde çıkarılırlar. Düzenlemelerin ayrıntılı yönleri ise yönetmeliklere bırakılır. 

Bu çerçevede bizlerin talep ettiği Psikologluk Meslek Kanunu da psikoloji lisans eğitimindeki yetkinlik ve yeterlilikleri tanımlayan, psikologların tüm çalışma alanlarındaki sınır ve yükümlülükleri belirleyen, denetim mekanizmaları getiren ve bu unvanı olduğu kadar hizmet alanları da korumaya yönelik bir kanundur. Psikologluk Meslek Kanunu salt psikologlar için değil, hizmet alıcıların kaliteli hizmet alabilmesi ve ihtiyaç duyulduğunda hak arama mekanizmalarını işletebilmesi için de gereklidir. 

Ülkemizde psikoloji lisans mezunu olmadığı halde kendisini “psikolog”, “psikoloji uzmanı”, “davranış bilimcisi” vb. unvanlar ile tanımlayan ve aslında mesleki unvanımızı haksız yere kullanan insanların sayısı giderek artmaktadır. Bu kişiler hizmet alanların haklarını açık biçimde tehdit etmektedir. Yetkin olmayan kişilerce yapılan müdahaleler ister psikolojik sağlık alanında ister başka bir alanda olsun hizmet alan bireylere zarar verebilir. Bu şekilde haksız olarak unvan kullanmak açık şekilde suçtur. Bu bakımdan Psikologluk Meslek Kanunu halk sağlığını her açıdan koruyucu bir unsur olarak da günümüz Türkiye’sinde önemli bir ihtiyaçtır.

Peki, meslek yasası mücadeleniz ne zamandan beri devam ediyor? Meslek yasasının eksikliği karşınıza ne gibi zorluklar çıkarıyor? Bu alanda neler yaşanıyor?

Türk Psikologlar Derneği (TPD) 1976 yılında çalışan psikologların haklarını gözetmek, Türkiye’de psikoloji bilimin gelişmesine katkı sağlamak ve kamu yararına faaliyetler yürütmek amacıyla kuruldu. Bu anlamda kurulduğu günden bu güne dek hem meslektaşlarının hem de psikolojik hizmetlerden yararlanan bireylerin haklarını savunmayı amaç edinmiştir. Dolayısıyla Psikologluk Meslek Kanunu’nun ilk önemli çıktısı, “psikolog” unvanının koruma altına alınması ve “psikologluk” mesleğinin uygulamalarındaki gerekliliklerin kanunlarla belirlenmesi olacaktır. Ne yazık ki böyle bir kanunun eksikliği günümüze kadar pek çok suiistimalin, etik ihlalin ve zararın ortaya çıkmasına neden oldu.

Diğer bir zorluk da çalışan psikologların görev tanımlarının eksikliğidir. Her ne kadar “psikolog” denildiğinde akla ilk olarak “klinik psikoloji” alanı gelse de psikoloji biliminin nöropsikoloji, sosyal psikoloji, endüstri ve örgüt psikolojisi, trafik psikolojisi, gelişim psikolojisi, adli psikoloji gibi onlarca alt alanı bulunmaktadır. Henüz bir meslek kanunumuz olmadığı için kurum ve kuruluşlarda psikologlardan uzmanlık alanlarının dışında görevleri yürütmeleri talep edilebilmektedir. Bunun sonucunda mesleğin etkin ve yetkin şekilde icra edilmesi zorlaşmaktadır. Ayrıca, psikologluk meslek kanunu sayesinde psikoloji lisans eğitimlerinin kalitesinin artacağı ve her yıl binlercesi alana çıkan psikoloji bölümü lisans mezunlarının istihdamının da daha geniş ölçüde sağlanabileceği düşünülmelidir. 

Birçok ülke bu tür kanuni düzenlemelerin eksikliğinin yarattığı sorunları çok önceden fark etmiş ve çözmek için adımlar atmıştır. Örneğin ABD’de “psikoloji yasası” 1945 yılında çıkarılmıştır. Ülkemizde ise psikolog ünvanının tanınması için yapılan çalışmalar 1970’li yıllara kadar dayanmaktadır. Diğer yandan TPD ve psikoloji bölümü akademisyenleri, hem psikolog unvanı korumaya hem de meslek yasasını çıkarmaya yönelik çalışmalarını 1984 yılından beri yürütmektedir. Psikoloji bağımsız bir bilim ve meslek alanını temsil etmektedir. Psikologların mesleki uygulamaları ve unvanları kanunlarla belirlenmediği ve korunmadığı sürece, psikolojik hizmetlerden yararlanan bireylerin ve kurumların pek çok kötüye kullanıma maruz kalmaya devam edeceğini öngörmek zor değildir. Bu nedenle Psikologluk Meslek Kanunu konusundaki çalışmalarımızı sürdürmekte kararlıyız. 

Meslek yasasının varlığı, psikologların çalışma hayatlarında karşılaştıkları tüm hak ihlallerinin önüne geçmekte yeterli olacak mı?

Meslek yasası, söz konusu mesleğin icrası ve unvan kullanma yetkisini yalnızca o mesleğin elemanlarına vererek haklarını güvence altına alan, aynı zamanda uygulama standartları ile o meslek mensubundan hizmet alan kişilerin haklarını koruyan ve düzenleyen resmi kararlardır. Karar ve düzenlemelere uyulmaması halinde uymayan kişi, hükümetler düzeyindeki bu yasaya aykırı davranışından dolayı cezalandırılır. Bu çerçeveler göz önünde bulundurularak ortaya çıkarılacak olan yasanın varlığı ile her türlü hak ihlalinin mutlak olarak önüne geçilebileceğini söylemek ise zordur. Ülkemizde hali hazırda yasal düzenlemelere sahip olan çeşitli meslek alanlarında da zaman zaman hak ihlalleri yaşanabildiğini maalesef görmekteyiz. Ancak, sınırları yasa ile çizilmiş bir alanın ihlalinin, beraberinde getireceği cezai yaptırımlar sayesinde büyük oranda engellenebileceği de yadsınamaz bir gerçektir.

Bundan önce de psikoloji alanıyla ilgili sıkıntılı süreçlere sosyal medyada dikkat çekmiş ve en üst düzeyde devlet yetkililerinin konuyla ilgili desteğini almıştık. Yani sesini en yüksek mevkilere bile duyurmayı başaran bir topluluğuz. Görülüyoruz, duyuluyoruz, fark ediliyor ve hatta destekleniyoruz ama günün sonunda bir değişim yaratmak, bir kanunu çıkarmak ne yazık ki sadece bizim elimizde değil.

Meslek yasası oluşturmadaki en büyük engel sizce nedir? Bu konu ile ilgili dernek olarak ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?

Türk Psikologlar Derneği yıllardır meslek yasasının oluşturulması için mücadele etmektedir. Mevcut dönemde ise TPD, genel merkezi ve şubeleri ile Türkiye’nin her bölgesinden gönüllü olarak bir araya gelen psikolog ve psikoloji öğrencilerinden oluşan “Meslek Yasası Çalışma Grubu” ile birlikte yıllardır süren bu mücadeleyi devam ettirmektedir. Gönüllülerin katılımı ile iletişim, meslek hakları ve istihdam, lobi ve savunuculuk, araştırma ve tercüme alanlarında alt çalışma grupları oluşturulmuştur. Oluşturulan gruplarda yapılan ve yapılacak olan çalışmalar ile meslek yasası için altyapı hazırlanması, çalışma alanlarımızın problemleri ve eksiklerinin belirlenmesi, meslek yasasının yetkili makamlara aktarılması ve gündeme getirilmesi ayrıca kamuoyunun meslek yasası hakkında bilgilendirilmesi amaçlanmaktadır. 

Yetkililerden bu konuyla ilgili bir girişim söz konusu mu?

Son dönemde hükümet ortakları tarafından psikologları da yakından ilgilendiren Ruh Sağlığı Yasası ile ilgili çalışmalar gündeme getirilmiş olsa da Psikologluk Meslek Kanunu hakkında herhangi bir yasama girişiminde bulunulmamıştır. Psikologlar meslek uygulamalarını düzenleyen bir yasa olmadığı için, sadece hekimleri merkeze alarak hazırlanmış, 1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’a bağlı olarak çalışmak durumunda kalmaktadır. Bu yasa temelde ruh sağlığı alanında çalışan psikologları yetkinliği ne olursa olsun hekim gözetiminde çalışmaya mecbur bırakmaktadır. Geçmiş yıllarda TBMM’de Psikologluk Meslek Yasası gündeme gelmiş olsa da farklı siyasi gerekçeler ve karşı lobiler nedeniyle bu girişimler başarıya ulaşmamıştır.

Sosyal medyada güçlü bir sesimiz var. Bünyemizde çok fazla psikoloji öğrencisi, alanında yetkin akademisyen, sahada çalışan meslektaşımızla bu yolda ilerliyoruz. Bundan önce de psikoloji alanıyla ilgili sıkıntılı süreçlere sosyal medyada dikkat çekmiş ve en üst düzeyde devlet yetkililerinin konuyla ilgili desteğini almıştık. Yani sesini en yüksek mevkilere bile duyurmayı başaran bir topluluğuz. Görülüyoruz, duyuluyoruz, fark ediliyor ve hatta destekleniyoruz ama günün sonunda bir değişim yaratmak, bir kanunu çıkarmak ne yazık ki sadece bizim elimizde değil. Yetkililerden Psikologluk Meslek Kanunu talebimizi çok yönlü düşünmelerini, meslektaşlarımızı ve kamuyu birlikte gözeten bu önemli girişime destek olmalarını rica ediyoruz. Dileriz tüm yetkililer ellerinden geleni yapar ve imkânlarıyla bizi yasamıza bir an önce kavuştururlar.