‘İstismarla Mücadelede Temel Sorumluluk Yetişkinlere Ait’

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, 'Cinsel İstismarı Önlemek Elimizde' isminde çocuğa yönelik cinsel istismarın önlenmesi için bir kitapçık hazırladı. Kitapçığın yetişkinleri odağına almasının temel motivasyonunu Sosyal Hizmet Bilim Uzmanı Ceren Suntekin ve Çocuk ve Gençlik Çalışmaları Uzmanı Nurgül Öz şöyle açıklıyor: “Çocuklar zaten ‘hayır’ demeyi biliyorlar, yetişkinlerden daha sık ve rahatlıkla ‘hayır’ diyorlar. Bu noktada önemli olan yetişkinlerin bu ‘hayır’ları duyması ve dikkate almasıdır. Çünkü Çocuklar ‘hayır’ demenin hali hazırda güç olduğu yetişkinler tarafından istismar ediliyor. Bu nedenle istismarla mücadelede temel sorumluluk yetişkinlere ait.” 

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin (CŞMD) hazırladığı “Cinsel İstismarı Önlemek Elimizde” isimli kitapçık, özellikle ebeveynlere ve yetişkinlere yönelik bir rehber olma özelliği taşıyor. Kitapçığı incelediğimizde “Çocukları cinsel istismardan korumanın tek yolu çocuklara ‘hayır’ demeyi öğretmek değil” şeklinde bir itirazla karşılaştık. Derneğin Çocuk ve Gençlik Çalışmaları Uzmanı ve psikolog Nurgül Öz ve Sosyal Hizmet Uzmanı Ceren Suntekin ile bu itirazı neden yaptıklarını, çocuk istismarını önlemek için Türkçe, Kürtçe, Arapça ve İngilizce olarak hazırladıkları bu kitapçığın detaylarını konuştuk. 

Çocuk istismarını önlemek için sivil toplum tarafında çok iyi çalışmalar oluyor. Bunlardan biri de sizlerin çıkarmış olduğu bu değerli kitapçık. “Cinsel İstismarı Önlemek Elimizde” Bu kitapçığı hazırlamanızdaki ana motivasyonunuz nedir?

Nurgül Öz: Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği (CŞMD) çatısı altında yaklaşık 4 yıldır sürdürdüğümüz ve geliştirdiğimiz “Çocukların Bedensel Söz Hakları” isimli bir yaygınlaştırma programımız var. Bu çalışmanın temel hedefi çocuklara yönelik cinsel istismarın önlenmesinde ve çocukların birer birey olarak temel insan haklarına ulaşabilmesinde rol almak. Bu kitapçık da CŞMD olarak bu alanda hem bugüne dek ürettiğimiz ve yetişkinlere ulaştırmak istediğimiz içerikleri bir araya getiren hem de istismara yönelik yaklaşımımızı ortaya koyan bir yayın diyebiliriz.

Nurgül Öz
Nurgül Öz
‘Kaynakların Çoğu Genital ya da Temas Odaklı İstismar Türlerine Odaklanıyor’

Cinsel istismarı önlemeye yönelik var olan kaynakların çoğu genital ya da temas odaklı istismar türlerine odaklanıyor. Çocukların cinsel haklarını yok sayıyor ya da çocuk katılımına dair düşünme pratiğini içermiyor. Hatta bazı yayınların ve videoların bırakın çocukları, yetişkinler için dahi korkutucu ve tetikleyici olduğunu söylemek mümkün. Biz de kaynağın sınırlı ve mesajların eksik olduğunu düşündüğümüz bu alanda kapsamlı bir içerik üretelim istedik. Temel motivasyonumuz buydu diyebiliriz; alana güçlendirici ve kapsayıcı bir kaynak kazandırmak. Dernek olarak hem kullandığımız dilin hem de görsellerin güçlendirici, destekleyici, cesaretlendirici olmasına özen gösteriyoruz. Tam da bu nedenle bu kitapçıktaki çizimler sevgili Ceren’in ellerinden olsun; çocukların nesneleştirilmediği, güçlendirici bir perspektif sunsun istedik.

‘Alanda Konuyla İlgili Görseler Çok Ajitatif’

Kitapçığı görselleştirirken neler dikkat ettiniz?

Ceren Suntekin
Ceren Suntekin

Ceren Suntekin: Maalesef alanda konuyla ilgili görseler çok ajitatif. Bir magazin ürünü içeriği gibi ya da bizim dikkat çektiğimiz yanlış bilgileri pekiştirir nitelikte. Bu anlamda savunuculuğunu yaptığımız konunun iletişimi, görselleri, materyalleri, dili ile tutarlı olması bizim için çok önemli. Görsellerin tıpkı hayatta olduğu gibi çeşitliliği, yapabileceğimiz hataları anlatması ve tam da olduğumuz halimizle ne kadar basit değişikliklerle istismarın önlenebilir olduğunu fark etmemizi sağlamasına çalıştım. Ayrıca herkes için kolay, anlaşılabilir ve kapsayıcı olmasına özen gösterdim.

‘Çocuklara ‘hayır’ Demeyi Öğretmek Tek Başına Bir Önleme Stratejisi Değildir’

“Çocukları cinsel istismardan korumanın tek yolu çocuklara ‘hayır’ demeyi öğretmek değil” şeklinde bir itirazınız var. Bu itirazı neden yapıyorsunuz? 

istismarı önlemek elimizdeNurgül Öz: Evet, bu istismar meselesine yaklaşımla ilgili bir itiraz. Açıkçası bu yaklaşımı fark etmenin ve sorgulamanın çok çok önemli bir kırılma noktası olduğunu düşünüyoruz. “İstismarı önlemenin yolu çocukların istismar davranışına ‘hayır’ demesidir” gibi bir önerme ile yola çıkarsak, çocuklar hayır demediğinde, istismarı fark etmediğinde, durdurmadığında ya da istismar davranışını “istediğinde” ve hatta “başlattığında” çocuk istismar davranışının sorumlusudur gibi örtük bir sonuçla karşılaşırız. 

Şimdi böyle söyleyince “Tabi ki böyle düşünmüyoruz” diyeceksiniz fakat emin olun biz bu algıyla, özellikle de çocuğun yaşının daha yüksek olduğu istismar örneklerinde, karşılaşıyoruz. Bu algı kesinlikle istismara yaklaşım şeklimizi etkiliyor. Çocuklara “hayır” demeyi öğretmek elbette bir bilgilendirmedir, güçlenmedir ve gereklidir ama bu tek başına bir önleme stratejisi değildir, olmamalıdır. Bizler biliyoruz ki çocuklar en çok bildiği, güvendiği, yakınlarındaki yetişkinler tarafından istismar ediliyor; yani “hayır” demenin hali hazırda güç olduğu yetişkinler tarafından. Bu nedenle istismarla mücadelede temel sorumluluk yetişkinlere ait diyoruz. 

istismarı önlemek elimizde

Önemli Olan Yetişkinlerin Bu ‘Hayır’ları Duyması’

İstismarın önlenmesi için en çok yetişkinlere görev düşüyor. Peki cinsel istismarı önlemek öncelikle nasıl yetişkinlerin elinde olacak? 

Nurgül Öz: Çocuklar zaten “hayır” demeyi biliyorlar, yetişkinlerden daha sık ve rahatlıkla “hayır” diyorlar. Önemli olan yetişkinlerin bu “hayır”ları duyması ve dikkate alması. Yetişkinler, ebeveynleri ya da bakım verenleri olsalar dahi, öncelikle çocukların hayırlarını duyarak ve durarak, istismar etmeyerek, yani en en önce kişisel konfor alanlarından çıkıp kendi sınır ihlalleri ve istismar davranışları ile yüzleşerek, çocukların bedenleri üzerinde sahip oldukları gücü fark ederek ve sorgulayarak sorumluluk almalılar. Cinsel istismar bir cinsel şiddet türü. Tıpkı diğer cinsel şiddet türlerinde olduğu gibi istismar da, güç ve hiyerarşi ile kendini var ediyor. Cinsellik burada bir araç. Asıl mesele cinsellik değil güç ve kontrol. Yetişkinlerin çocuklar üzerinde sahip olduğu otoriteyi ve gücü ne şekilde kullandıklarına bakmaları önemli bu noktada. Aynı şey çocuğa yönelik ihmal, duygusal ve fiziksel şiddet için de geçerli.

‘Ebeveynler Cinsellik Hakkında Konuşmaktan İmtina Ediyor’

Peki dediğiniz gibi yapabilmek için cinsel istismarla mücadelede yetişkinlere ve özellikle ebeveynlere düşen sorumluluklar neler? 

Nurgül Öz: Çocuklarla cinsellik hakkında konuşmanın çocuklara zarar vereceği ya da çocukların buna hazır olmadıklarına dair yaygın bir inanış var yetişkinlerde. Özellikle ebeveynler cinsellik hakkında konuşmaktan imtina ediyor, yanlış bir cevap vermekten çekiniyorlar. Çocukla bu konuda konuşursak, yoktan yere bu konuyu aklına sokarız sanılıyor. Oysa yapılan pek çok araştırma faillerin, cinsellik hakkında ebeveyni ile iletişim kurabilen, genitallerinin bilimsel isimlerini bilen çocukları nadir olarak seçtiğini gösteriyor. 

Ebeveynler çocukların bedenlerine ya da cinselliğe dair sorularına “Yasak, günah, ayıp…” diyerek cesaretlerini kırmak yerine “Cinsellik gelişimin doğal bir parçası, bedeninle ilgili merak ettiğin her şeyi bana sorabilirsin” diyerek onlara konu her ne olursa olsun iletişime açık oldukları mesajını iletebilirler.

Çocuklar, bir yetişkinin onu yargılamadan, suçlamadan dinleyeceğini bilirse, duygularını paylaşmakta çok daha rahat hisseder ve bu olası bir istismar olayına zamanında müdahalede bulunarak çocuğun daha fazla zarar görmesini önleyebilir.

istismarı önlemek elimizde

Cinsel İstismar Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar 

Cinsel istismarın kapsamı hakkında doğrular bilinen yanlışlar neler? Somut örnekler üzerinden anlatabilir misiniz? 

Nurgül Öz: Doğru bilinen yanlışların ilki ve en önemlisi istismarı tanımlama biçimimiz. Cinsel istismar sadece çocuğun bedenine, genitallerine yönelik fiziksel temas içeren davranışları kapsamaz. Cinsel istismar kavramına bu sığlıkta yaklaşmamız ve fiziksel temas olmadığı sürece sorun olmadığını düşünmemiz diğer cinsel istismar biçimlerini fark etmemize engel olur. Cinsel istismar sadece cinsel organlara değil, bedenin tümüne yönelik dokunuşları, bakışları, konuşmaları, sevme ve hitap biçimlerini kapsayabilir. Çocuğun cinsiyetini, bedenini, cinsel organlarını alay, övünç ya da utanç aracı olarak kullanmak da bir tür istismardır. 

Cinsel istismar her zaman çocuğu korkutarak, tehdit ederek, zorlayarak ve ona karşı güç uygulayarak gerçekleşmez. Çoğu istismar olayında yetişkin; çocuğun ona duyduğu güven, hayranlık ve sevgiden faydalanır. Çocuklar istismar eylemi sırasında fiziksel ve cinsel olarak uyarılabilir; eylemin gerçekleşmesini isteyebilirler. Fakat bu eylemin istismar olduğu gerçeğini kesinlikle değiştirmez. Çocuklar, evlilik yoluyla istismarda olduğu gibi onayları inşa edilerek ya da başka seçenekleri bulunmadığını düşünerek de istismar eylemine sessiz kalabilirler.  

‘Her Cinsel İstismar Eylemini Gerçekleştiren Kişi Pedofil Değildir’

Bir diğer yanlış bilgi, istismar eden kişilerin pedofil ya da sapık olduğuna dair yaygın algı. Cinsel istismar failleri hayatımızın içinde, çevremizde, aramızda bulunan, sıradan kişilerdir. Fail biz de olabiliriz. Her cinsel istismar eylemini gerçekleştiren kişi pedofil değildir. İstismar; her daim kişilerin cinsel dürtülerini kontrol edememeleri, hasta ya da sapık olmalarıyla ilgili değildir. İstismar eden kişiler güç, otorite, statü ve ayrıcalığa sahip kişiler olabilecekleri gibi evli, ebeveyn ve çevrelerince sevilen, saygı duyulan kişiler de olabilirler. 

İstismarı önlemek elimizde

‘Çocuklar İçin Üzülüyor Ertesi Gün Hayatımıza Devam Ediyoruz’

Ceren Suntekin: Bu örneklere baktığınızda bu inanışların aslında yüzleşmekten kaçındığımız, bilgisiz olduğumuz konulara dair olduğunu fark edebilirsiniz. Bazen bu mitleri çoğaltmak, pekiştirmek; bilinçli yada bilinçsiz olarak etkili önlemler almak için harekete geçmeyi, aslında kendi bilgimiz, ailemiz, kültürümüz ya da çocukluğumuzla da yüzleşmeyi, konfor alanlarımızdan çıkmayı önlüyor. Bu mitlere inandığımızda sorgulamamıza, dönüştürmemize gerek kalmıyor. Bir istismar haberi alıyor, çocuklar için üzülüyor ve ertesi gün hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Biz tam da bu nedenle çocuklar için sorumluluk almak istemeyen bu duruşu değiştirmek gerektiğinin altını çizerek mitleri besleyen medya, eğitim sistemi, çocuklara yaklaşımımız gibi konuları bu mitlerden arındırmayı önemli buluyoruz. 

İstismarı önlemek elimizde

‘Çocuğu İstismara Açık Hale Getiren Eylemler’

Çocukların bedensel söz hakları nelerdir? Bu hakların önemini kavrayan yetişkinler nasıl davranmalı?  

Ceren Suntekin: Çocukların yerine kendinizi koyun; sabah yemek yerken birilerinin ağzınıza lokmaları tıktığını, giyeceğiniz kıyafeti belirlediğini, yapabilecek olmanıza rağmen elinizi kolunuzu tutarak onları size giydirdiğini, elinizi yüzünüzü başkasının yıkadığını, hatta sizi banyo yaptırdığını, saçınızı nasıl tarayacağınıza karar verdiğini, yola çıktığınızda bindiğiniz otobüste sanki siz yokmuşsunuz gibi sizi oturduğunuz yerden kaldırdığını ve size sormadan sanki bir paketmişsiniz gibi sizi kucaklara aldığını bir düşünün. Gittiğiniz bir evde yaşayanları bilseniz de bilmeseniz de selamlaşma esnasında karşınızdakinin size sormadan veya sizden onay almadan size sarıldığını, öptüğünü, yanaklarınızı sıktığını, başınızı okşadığını düşünün. Bu örnekler uzayıp gider.

Bütün bunlar çocuğun bedeniyle ilgili söz hakkını ortadan kaldıran, bedenimizi bizim değil başkalarınınmış gibi algılamamıza neden olan; ne kadar “hayır” dese de, istemediğimizi belli etsek de bize asla duyulmadığımızı, görülmediğimizi, önemsenmediğimizi hissettiren ve bu nedenle de bizi istismara açık hale getiren eylemlerdir. 

Bedensel söz hakları bir çocuğu sınırları ile kabul etmeyi ve o sınırlarla ilişkilenmek için ondan onay almayı temel alır. Bedenin tamamını özel ve biricik kabul eder. Her çocuğu çeşitlilikleri, gelişimsel ve yaşa bağlı özellikleri, kendini ifade etmedeki farklılıkları, ihtiyaçları ve koşulları ile ele alır. Bir çocuğun birey olduğunu ve hakları olduğunu es geçmez. Çocukla bu perspektifle iletişim kurar ve çocuğun saygıyı öğrenmesinin ancak ona saygı duymakla başlayacağını temel alır. Bu hakların önemini anlayan yetişkinler çocuklardan onay alarak onlarla iletişime geçer. Çocukların çocuk haklarının dört temel ilkesi içinde yer alan katılım haklarını ihlal etmeden, onların kararlarına saygı duyarak, onların kendilerini güvenle ifade edebilecekleri alanları açarak, her koşulda çocukların haklarını korumayı önceliklendirerek, çocukları kendileri ile ilgili süreçlere dahil ederek ve onlarla şeffaf bir iletişimi seçerek, çocukları pasif değil, aktif bir birey olarak iletişimin  ve hayatın bir parçası yaparak ve onlara kulak vererek davranan yetişkinler çocukları istismardan korumaya başlamıştır bile.

İstismarı önlemek elimizde

Nurgül Öz: Çocuklar, tıpkı yetişkinler gibi, haklara sahip birer birey. Çocukları korumak onların haklarını korumakla başlıyor. Bizim kitapçıkta çocukların özellikle bedensel söz haklarını vurguladığımız bir bölüm var. Okuyuculara, çocukların bedensel söz haklarını tanıyan yetişkinin kontrol listesini gözden geçirmelerini öneririz.  Çocukların kişisel güçlenme, ifade ve kimlik gelişim süreçlerini destekleyen seçimleri ve kararları onlara aittir. Cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ve bedensel ifade çeşitliliği de bu hakların bir parçası. Kapsayıcı derken tam da bunu kast ediyoruz, var olan kaynaklar ya da bilgiler LGBTİ+ çocukları kapsıyor mu yoksa genellemeler üzerine mi kurulu? Benim genellikle bir kaynakta ilk baktığım özellik bu oluyor.

‘Sakin, Şefkatli ve Ne Olursa Olsun Yargılamadan Dinlemek’

Cinsel istismara uğrayan çocukla nasıl iletişim kurulmalı? 

Ceren Suntekin: Çocuklar da tıpkı yetişkinler gibi zor konuları konuşmak için kendini güvende hissettiği bir alanda, güvendiği bir kişi ile iletişim kurmak ister. Söyledikleri ya da söylemedikleri ile; hâli, hareketleri, tavırları ile yargılanmayacakları bir ortamda olduklarını bilmek ister. Bunu tesis etmek yetişkinlerin başlıca görevidir. 

Kültürümüz ve çocuk yetiştirme yöntemlerimize baktığımızda çoğunlukla çocukların pasifleştirildiğini görürüz. Yani toplumdaki algı, çocuğun söz dinlemesi, itaat etmesi ve ancak öyle olursa çocuğun saygılı (iyi) bir evlat olarak değerlendirilmesi yönündedir. Çocuklar yetişkinlerden gelen davranışları veya mesajları analiz ederken duydukları hissin saygısızlık olarak değerlendirileceği kaygısı eğilimde olabilirler. Kendilerini kötü hissetseler bile bu kişi eğer tanıdıkları biriyse, ki vakaların çoğu istismar edenin çocukların ve ailelerinin tanıdıkları kişiler olduğunu doğruluyor. Onu şikayet ediyor gibi olmanın verdiği rahatsızlığı da aynı zamanda hissediyorlar. Dolayısıyla cinsel istismar yaşamış bir çocukla ilk karşılaştığımızda sakin, şefkatli ve onu ne olursa olsun yargılamadan dinleyeceğimiz mesajını vermek zorundayız.

İstismarı önlemek elimizde

‘Göz Hizasında Oturmak, Güven Vermek’

Onunla aynı seviyede (göz hizasında) karşılıklı oturmak da, dokunmadan ama yargılamadan onu dinlemek de bunun bir parçası. Hatta  çocuklar ne zaman hazır olursa onların zamanlarına sadık kalmak, onları soru bombardımanına tutmamak, her davranışlarını ya da anlattıklarını çocukta korku yaratacak ya da onu endişeye sürükleyecek tepkilerle dinlememek, buna neden olacak mimik ve yüz ifadelerinden kaçınmak ve ne olursa olsun süreç hakkında çocuğa şeffaf bilgi vererek istismarı yetkili mercilere iletmek yükümlülüğünü es geçmemek önemli. İstismar yaşamış bir çocukla karşılaştığımızda çocuğun istismardan hayatta kalan olduğunu da unutmamamız gerekir. Onunla kuracağımız ilişkide çocuğun iyileşebileceğine de, hayatına devam edebileceğine de öncelikle bizim inanmamız gerekir.

Mekanın Uygunluğu Önemli

Mekanın da çocuklarla iletişim için uygun olması çok önemli. Çocuklar içeriye girdiğinde ortamın yetişkinler için değil kendileri için uygun olduğunu anladıkları bir düzenleme gerekir. Oturma yerlerinden, sandalye boylarından ışıklanlandırmaya; içeride bulunan ve duvarda asılı eşyalardan, içerinin havalandırılması ve üzerimizdeki kıyafete kadar çocuklar kendilerini güvende hissedebilecekleri bir ortamda olmalılar.  

Farklı ihtiyaçlar, farklı ifade biçimleri, farklı gelişimsel özelliklerini de düşünerek çocukların kendilerini daha rahat ifade edebilecekleri araçların da ortamda ve erişilebilir olması ayrıca önemli.

‘Çocuk Sizinle Yaşadığı İstismarı Paylaşıyorsa, Zaten Doğru Şeyi Yapıyorsunuz Demektir’

Nurgül Öz: Bu konuda ürettiğimiz bir 10 madde içeriği var.  Ayrıca bu konuyla ilgili faydalı bir kaynağı yakında Türkçeye kazandıracağımız haberini de vermek isterim. O kaynakta da yer verdikleri, benim için en güçlendirici cümlelerden biri “Bir çocuk sizinle yaşadığı istismarı paylaşıyorsa, zaten doğru şeyi yapıyorsunuz demektir.” Tüm koşullar mükemmel olmasa da, beyan size geldiğine göre orada çocuğun kendini ifade edebileceği güçlü ve güvenli bir bağ var demektir. Sonrası, bir yetişkin olarak çocuğun güvenliğini ve iyi olma halini desteklemek.

İstismarı önlemek elimizde

‘Paylaşımları Daha Çok Okunsun Diye Çocukları Nesneleştirmesinler’

Özellikle sosyal medya ortamlarında yapılan paylaşımlarda kurulan cümleler bilinçsizlik nedeniyle daha zarar verici olabiliyor. Bu konuda iyi niyet göstergesini keskin hatlarla ayırmak mümkün mü? 

Nurgül Öz: Şiddete karşı ses çıkarmak ile şiddetin önlenmesine yönelik sorumluluk almak arasındaki fark büyük. İstismar sonrası hızla alevlenen ve kısa süre sonra sönen toplumsal tepki; iyi niyetli olsa da yeterince iyi değil; aksine yanlış, sorunlu ve en önemlisi geçici. Bu konuda bir şeyler yapmak isteyenler; çocukların bulunduğu fotoğrafları, tetikleyici ve travma yaratabilecek detaylar içeren haberleri paylaşmak yerine bulundukları ilçenin kent konseyi toplantılarına katılsınlar, yerel yönetimlerden cinsel istismarı önleyici etkinlikler talep etsinler. 

Sosyal medya paylaşımları ile sınırlı kalmak yerine bu alanda çalışan kurumlar ve sivil toplum örgütleriyle görüşsünler, fikir istesinler; hatta onları desteklesinler. Failin cezalandırılmasından bahsettikleri her yorumda; en az 2 kez şiddete maruz bırakılan çocuğun desteklenmesinden ve haklarından da bahsetsinler. Yapılan paylaşım daha çok okunsun, görünür olsun diye çocukları nesneleştirmesinler. Çünkü paylaşımları bu şekilde yaptıkça, mağduriyet kültürünü de besliyoruz. Mağduriyet ne kadar büyükse, olay o kadar önemliymiş gibi bir ilişki gelişiyor. Bu, istemediğimiz bir şey.

Ayrıca Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin “Çocuk ve Ergen Odağında Cinsel Haklar” isimli podcast serisini dinlemek için buradaki linki tıklayabilirsiniz. 

“Cinsel İstismarı Önlemek Elimizde” kitapçığının Türkçesi 

“Cinsel İstismarı Önlemek Elimizde” kitapçığının Kürtçesi

“Cinsel İstismarı Önlemek Elimizde” kitapçığının İngilizcesi

“Cinsel İstismarı Önlemek Elimizde” kitapçığının Arapçası