‘Van Gölü Koruma Kanunu Talep Ediyoruz’

200 bin yıllık doğal mirası ile Türkiye’nin en büyük ve dünyanın ender göllerinden birisi olan Van Gölü, son yıllarda nüfus artışı, düzensiz yapılaşma, yetersiz kanalizasyon hizmeti ve erozyon nedeniyle artan kirliliğe maruz kaldı. İklim krizinin yarattığı kuraklık ve hayata geçmeyen koruma eylem planını değerlendiren Van Çevre Derneği’nden Arzu Dinçer, çözüm olarak Van Gölü Koruma Kanunu çıkarılmasını talep ettiklerini söylüyor.

Türkiye’de geçen yıl Marmara Denizi’nde görülen müsilaj ile gündeme gelen kirlilik sorunu Van Gölü ve çevresinde ciddi boyutlara ulaştı. Gezegen’de yakın zamanda yayınlanan haberde, “küresel iklim değişikliği, kuraklık ve kirlilik hem Van Gölü’nü, hem gölün içinde yaşayan canlıları hem de gölün havzasında yaşayan insanları olumsuz etkiliyor. Yapılan ‘eylem planları’ ise sözde kalıyor” tespiti yapılıyor.

3.713 m2 alanı ile Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü, dünyada bilinen tatlı su ve deniz ekosistemlerinden farklı bir sucul ekosisteme sahip. Gölün tuzlu ve sodalı suları biyolojik çeşitliliğini sınırlıyor. Gölde bilinen 103 tür fitoplankton, 36 tür zooplankton ve endemik bir balık türü olan inci kefali yaşıyor.

Dünyanın en büyük sodalı gölü olan ve Türkiye’nin en büyük iç havzalarından biri olan Van gölünün kirlenmesinde nüfus artışı, düzensiz yapılaşma, yetersiz kanalizasyon hizmeti ve erozyon temel sebepler arasında sayılıyor.  Van Gölü havzasında göl kıyısında 2 il, 9 ilçe, 136 köy ve mahallede yaklaşık bir milyon iki yüz kişi yaşıyor.

Kentte aktif olarak çevre alanında faaliyet yürüten Van Çevre Derneği’nden Arzu Dinçer, hazırladıkları “Van’ın Çevre Sorunları” adlı detaylı raporun bulguları çerçevesinde Van Gölü’ndeki durumu değerlendirdi.

Kirliliğin Sebepleri

Raporda, göl havzasında bulunan, Tuşba ilçesindeki arıtma tesisinin, saniyede 1800 lt/sn, kanalizasyon arıtılmadan; günde ise 56 bin 400 ton metreküp kanalizasyon atığının Van Gölü’ne akıtıldığı tespit ediliyor.

Kirliliğe neden olan sorunlar ile bu sorunların giderilmesi için yapılabilecekler farklı başlıklar altında sıralanıyor.

Enerji

365 günün 300 güne yakını güneşli olan Van’da HES’ler yerine eksilmeyen güneşten maksimum düzeyde faydalanılarak, yenilenebilir temiz enerji kullanılması gerektiği belirtiliyor. Fosil yakıtlardan vazgeçilerek, yenilenebilir enerji güneş enerjisi rüzgar enerjisi biyogaz enerjisi vb enerji kullanılması tavsiye ediliyor.

Kömür

Özellikle kış aylarında sosyal yardımlaşma amacıyla kentte kömür kullanımının artmasıyla, canlıların zehirlendiği, birçok hastalığa neden olduğu bilindiğinden, söz konusu uygulamadan vazgeçilerek temiz enerji kaynaklarından yararlanması tavsiye ediliyor.

HES’ler

Raporda öne çıkan bir diğer tespit, suyun ticari meta haline gelmemesi gerektiği ; suyun görüldüğü her alanda inşa edilen HES’lerin çoğunun enerji üretme amaçlı olduğu vurgulanıyor.

Taş Ocakları

Van Gölü havzasını kirleten bir diğer unsurun taş ocakları belirtilen raporda, kentte bulunan 100’e yakın taş ocağının çevre üzerinde çok büyük olumsuzluklar yarattığı kaydediliyor.

Maden Ocağı

Yine kentteki maden ocaklarında da çevrenin korunmasına ilişkin kurallara ve yönetmeliklere uyulmadığı, hatta birçok maden ocağının ruhsatsız çalıştığı yada ruhsat alınırken kurallara ve yönetmeliğe uyulmadığı belirtiliyor.

Evsel Atıklar

Gölün kirliğinin kaynağı olan bir diğer sebebi evsel atıklar olarak belirleyen raporda, günde bir kişinin 1,3 kg çöp ürettiği hatırlatılıyor. Sadece Van’ın merkez 3 ilçesinde 580 bin insan yaşadığı, bunun da günlük 754 bin kg çöp oluşmasına sebep olduğu; yerinde, ayrışım depolama alanında ayrışım olmadığı söz konusu çöplerin enerjiye dönüştürülmediği ve bu vahşi depolama yönetimi ile doğanın ve kentin kirliliğine neden olduğu not ediliyor.

Kanalizasyon

Özellikle yerleşim alanlarında biyolojik arıtma olmaması ve Van Gölü’nün kapalı havza olması nedeniyle, bu alanda yapılan ve yapılacak olan arıtmaların soruna çözüm olmayacağı belirtilen raporda, çözüm olarak tüm yerleşim yerlerinde ileri biyolojik arıtma yapılması, arıtma olmayan yada kanalizasyon olmayan alanlarda ise kanalizasyonların yapılması; yaklaşık bir milyon iki yüz bin insanın yaşadığı Van Gölü havzasının kanalizasyonlarının biyolojik arıtma yapılarak atıkların enerjiye dönüştürülmesi gerektiği kaydediliyor.

Çarpık Kentleşme

Çarpık kentleşme, raporda kirliliğin kaynaklarından öne çıkan başlıklar arasında yer alıyor. Rapora göre, Van’da betonlaşma, kaçak yapılaşma ve rant alanlarının büyümesiyle kentte ne yeşilin ne de Van evlerinin kaldığını söylemek mümkün. Bugünkü Van ile yakın tarihteki Van çok ciddi farklılıklar gösteriyor.

Hafriyat

Kentin temel sorunlarında biri olan gösterilen hafriyatların yakın tarihte yaşanan deprem nedeniyle arttığı belirtilen raporda, hafriyat yönetmenliğinin uygulanmadığı; hafriyat toplama alanı bulunmadığı ve bunun da rastgele şehrin boş alanlarına döküldüğü tespit ediliyor.

Raporda ayrıca, sökülen yada yenilenen asfaltlarda da hafriyat yönetmenliğinin uygulanmadığı ve büyükşehir olan kentte hala hafriyat alanı olmadığının altı çiziliyor.

Çözüm: Van Gölü Koruma Kanunu

Tespit edilen bu sorunlar çerçevesinde Van Çevre Derneği’nin hazırladığı “Van’ın Çevre Sorunları” adlı rapora göre, kanalizasyon ve evsel atık çukuruna dönüşen Van Gölü’nde kirlilik her geçen gün daha bariz bir şekilde ortaya çıkıyor.

Ekolojik dengesi hızla bozulan Van Gölü havzasında, kirliliğin durdurulması, su-toprak-insan ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi amacıyla, Van halkının, STK’ların, siyasi partilerin ortak talebiyle, Van Gölü Koruma Kanunun çıkarılması talep ediliyor.