UnutMADIMAKlımda: Geriye Gidişin, Adaletsizliğin ve Dinmeyen Acının Öyküsü 

28 yıl önce Sivas Madımak Oteli’nde 33 kişinin yakılarak katledilmesi Alevi toplumunun mağduriyetlerle dolu tarihini, adaletin bir türlü tecelli edemeyişini ve Türkiye’de demokrasinin geriye gidişini anımsatıyor. Sivas sokakları, misafirlerine Alevilerin Kerbela’dan bu yana dinmeyen acısını ve hüznünü zerk ediyor. 

Sivas Katliamı’nın 28. yılında kayıpları anmak ve faillerin cezalandırılmasını talep etmek için Sivas’ta toplanan binlerce kişi, 33 kişiyi bir kez daha hüzünle yad etti. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) tarafından organize edilen anma programına Türkiye’nin çeşitli şehirlerden ve Avrupa’dan gelen binlerce Alevi katıldı. Pandemi nedeniyle geçmiş yıllara kıyasla daha az sayıda katılım gözlemlendi. PSAKD Sivas Şubesi önünden hareket eden katılımcılar, kolluk güçlerinin gözetiminde Sivas caddelerinde sloganlarla katliam mekânı Madımak Otel’in tadilatının ardından açılan Bilim ve Kültür Merkezi’nin önüne yürüdü.

UnutMADIMAKlımda: Geriye Gidişin, Adaletsizliğin ve Dinmeyen Acının Öyküsü Sivas sokaklarında anmaya katılanları gözlemlemek üzerinizde bir matem hissi bırakıyor. Çünkü Madımak öncesi Kerbela’yı, Maraş’ı, Çorum’u yad eden Alevi toplumunun acısı ilk günkü gibi taze… Netice alınamayan taleplerin etkisiyle azalan bir ilgiye rağmen Aleviler 28 yılda gelmeyen adalet ve değişmeyen her şey için mücadele etmekte kararlı. Evlerinin önünden ya da kaldırımdan kalabalığı izleyen Sivas’ın yerli halkı ise bir miktar tedirgin; sorulara mesafeli ya da yorum yapmaktan kaçınan bir tutum içinde.  

Sivas Davası’nda yargı süreci, firari sanıklar ve hala isimleri bilinmeyen bazı faillerle 28 yıldır devam ediyor. Davanın Aleviler üzerinde yarattığı etkiyi, anmaya katılan kişilerin sözlerinde, hüzünle taşıdıkları kayıp resimlerinde, adil bir yargılama sürecinin işlememesinin yarattığı öfkede ve davanın takipçisi olma konusundaki kararlı duruşlarında izlemek mümkündü.     

UnutMADIMAKlımda: Geriye Gidişin, Adaletsizliğin ve Dinmeyen Acının Öyküsü “Sivas’ı unutmayacağız; unutturmayacağız. Biz kanlı Sivas’a adaleti getirmeye ant verdik” diyen binlerin arasından görüş ve hislerini paylaşanlar, Sivas Katliamı’nın bugünün Türkiyesine yansımalarını resmetti.  

Katliamda biri 19, diğeri 16 yaşlarında olan Yasemin ve Asuman’ı kaybeden anne Yeter Sivri, Madımak Oteli’nin yerine kurulan Bilim ve Kültür Merkezi’nin önünde oturduğu sandalyede, hala taze olan acısı ile “hakimlerin adaletini görmedik; ilahi adalete sığınıyorum” dedi ve Türkiye’de her an her yerde tekrar, benzer bir katliamın olabileceğini söyleyerek içindeki öfke ve acıya eşlik eden kaygıyı paylaştı.

‘Madımak’ı Anmak İbadettir!’

Konuştuğumuz Aleviler sıklıkla Kerbela’dan bu yana maruz kaldıkları diğer katliam ve acıların bir devamı olarak Sivas Katliamı’nı andı. Bu nedenle Aleviler için Madımak’ı anmak, bir nevi ibadet…

Sivas’ta Alevilerin yoğun yaşadığı Seyrantepe Mahallesi’nde kuaför olan Gülsen Karabulut, Ben 6 yaşındaydım; o zamandan bu yana hiçbir şey değişmedi. Alevi olduğumuz sürece her şey başımıza geliyor. Yanan da biziz acı çeken de biz. Diğer tarafa bir şey olmadı ki! dedi. 

UnutMADIMAKlımda: Geriye Gidişin, Adaletsizliğin ve Dinmeyen Acının Öyküsü 28 yıldan bu yana her yıl İstanbul’dan Sivas’a gittiğini söyleyen emekli Murat Cömert de geçmişe referans verdi: Bu zulümler, bu feryatlar bu topraklarda Yavuz Sultan Selim’den beri var. 33 can burada her yıl yeniden feryat ediyor. Aynı Kerbela gibi ama bir damla su yetişmiyor.”

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanlığı ve Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreterliği görevlerini yürütmüş olan HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, Sivas’ın Aleviler için taşıdığı önemi şu sözlerle anlattı: “Bu anma 528 yıl da sürse, biz insan hakları, özgürlükler ve evrensel hukuk nezdinde faillerin yargılanması ve gerekli cezayı almaları için demokrasi mücadelesini sonuna dek yürüteceğiz. Madımak’ı anmak ibadettir.”

‘Madımak, Toplumda Katliam Kültürünün Yansıması’

Sivas’ta yaşayan elektrik mühendisi İsmet Çağlayan, katliamı daha geniş bir perspektiften değerlendirdi: “Madımak’ı tek ele almamak gerekiyor. Bu toplumda bir katliam kültürü var. Kerbela, Çorum’u, Maraş’ı ve Gazi’yi hatırlamak gerekiyor. Biz, sadece Madımak için değil katliam kültürün meşrulaşmaması için buradayız.” 

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Onursal Başkanı Turgut Öker de pek çok Alevi gibi benzer katliamların yaşanabileceği kaygısını anlattı: “Burayı yakan ve yakılmasının koşullarını yaratan zihniyet iktidarda.  Bugün Cuma, burada ya da Türkiye’nin herhangi bir yerinde aynı şey tekrar olabilir. Tehlike bugün düne göre daha da arttı.” 

UnutMADIMAKlımda: Geriye Gidişin, Adaletsizliğin ve Dinmeyen Acının Öyküsü Sivas katliamının Türkiye siyasetine yansımasını ise Alevi Bektaşi Federasyonu kurucularından olan HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu şu sözlerle vurguladı:28 yıl önce Aleviler ne kadar olumsuz bir pozisyonda yaşıyorsa bugün ondan daha olumsuz bir durumda yaşıyorlar. Türkiye’nin demokrasi mücadelesi açısından da aynı şeyi söyleyebiliriz. 28 yılda biz ileriye değil geriye gittik.”   

‘Örgütlü Alevi, Düz Alevi ve Alevi Bile Olmayan Apolitik Kitle’

Sivas katliamının Alevi toplumunda bıraktığı izleri, 1993 yılındaki şenliklerin düzenleyen Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nden gençlik kollarında yönetici olan ve isminin yayınlanmasını istemeyen iki genç (bu yazıda Ali ve İsmail olarak anılacak) ile konuştuk. Ali ve İsmail’in her acıyla karışık öfkesi ve Alevi toplumuna yönelik eleştirileri dikkat çekiciydi.

13 yıldan bu yana her yıl katliamı anmak için İstanbul’dan Sivas’a geldiği söyleyen Ali, son yıllarda toplumda duyarsızlaşma ve konuya azalan bir ilgi gözlemlediğini anlattı. 

Büyükşehirlerde ve Anadolu’nun küçük kentlerinde Alevi kimliğinin tezahürlerinin farkı aktaran Ali, “örgütlü Alevi ve düz bir Alevi” şeklinde bir ayrım yaptı.  Ali’ye göre “düz Alevi” Cemevine sırtı dönük olan, Alevi katliamlarına sesini çıkarmayan, apolitik bile olmayan, hatta Alevi olarak bile tanımlanamayacak bir kitle. Alevi toplumunda da toplumun diğer kesimlerinde olduğu gibi ciddi bir ayrışma olduğunu söyleyen Ali, Sivas katliamı ve diğer mağduriyetlerinin nedenini Alevilerin hiçbir zaman bir araya gelememesiyle açıkladı.

Kendini Türkiye’de azınlık gibi hissettiğini de söyleyen Ali, Aleviler için Sivas katliamının anlamını ve acıların derinliğini paylaştı: “93’ten bu yana burada müze olmasını istiyoruz ama bu talebimiz bile hala karşılanmadı. Biz bu toplumda yok sayılıyoruz. Bu nedenle, Sivas’a gelmek çok zor. Bizim için çok derin duygular. Kendimizi paramparça hissediyoruz.” 

‘Her Yıl Sivas’a Geliyoruz, Utancımıza Sahip Çıkıyor ve Dönüyoruz’

Ali gibi İsmail de yeni kuşağın Alevi toplumun acılarına ve sorunlarına yeterli ilgi ve duyarlılığı göstermediği kanaatinde. Benzer katliamların yaşanmaması ve faillerin adil şekilde yargılanması için Alevi toplumunda birlik sağlanmasını elzem bulduğunu söyleyen İsmail, Alevi toplumuna yönelik eleştirilerini aktardı:  “Bu kadar katliama maruz kalan bir toplum olmamıza rağmen, Sivas’a 28 yıldır gelmek ve taleplerimizin hiçbirinin karşılanmasını sağlayamamış olmak en büyük utancımız. Biz her sene Sivas’a geliyoruz, utancımıza sahip çıkıyor ve dönüyoruz. Sonuçta, hiçbir şey değişmiyor. Biz Madımak Oteli’ni yıllardır mücadele vermemize rağmen bir Utanç Müzesi’ne dönüştürmeyi başaramadık.” 

‘Ortada Büyük Bir Katliam Var Ama Kimin Yaptığı Tam Belli Değil’

UnutMADIMAKlımda: Geriye Gidişin, Adaletsizliğin ve Dinmeyen Acının Öyküsü Sivas sokaklarında katliama dair Sünnilerin hislerini öğrenmek pek kolay değil çünkü pek çoğu konuşmaktan imtina etti. Sokaktaki esnaf ve kaldırım kenarlarında katılımcıları izleyen Sivaslıların genel eğilimi, katliamı “Sivas’ın yerli halkı ve Sünni toplumun dışında gelişen bir olay olarak” nitelendirmek yönünde. Genel olarak Sivas’ta yerel halkta, benzer bir olayın yaşanması ihtimalinin olmadığı ve kente dair “haksız önyargılarının bulunduğu” kanaati hakim.

Kent merkezinde yaşayan ve esnaf olduğunu söyleyen Mehmet Doğan (50), “Bu ayıp Sivas’a mal edilemez. Biz burada Alevilerle beraber yaşıyoruz. Bunu yapanlar bizden değil” dedi. Bir tekel bayisi işleten başka bir esnaf da kentte Aleviler için benzer bir tehlike olmadığından emin. Göstericileri uzaktan izleyen ve ismini paylaşmayan bir motorlu kurye (22) ise “Sünnilerin biz yapmadık” sözlerine karşılık Alevilerin “Siz yaptınız” sözlerini duyarak büyüdüğünü; ‘katliamı dışarından gelenlerin yaptığına’ inandığını aktardı. Pek çok Sivaslı gibi şehrine olan bağlılığını vurgulayan genç, “Ortada büyük bir katliam var ama kimin yaptığı tam belli değil. Biz bu olayların dışında kalmak istiyoruz” sözleriyle kentte Sünnilerin katliama bakışını özetledi.