Boğaziçi Üniversitesi’ndeki ‘Kabe Sergisi’ Davasında Reddi Hakim Talebi

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki protestolarda "Şahmeran figürlü LGBTİ+ bayraklı Kâbe görseli" astıkları gerekçesiyle yargılanan yedi öğrencinin ikinci duruşması görüldü. Mahkeme hakiminin öğrenciler aleyhindeki tanıkları yönlendirdiği iddiasıyla, öğrencilerin avukatları reddi hakim talebinde bulundu.

Prof. Dr. Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasına karşı gerçekleştirilen protestolar sırasında sergilenen bir resim gerekçesiyle yedi öğrenciye açılan davanın ikinci duruşması görüldü. Öğrenciler “Şahmeran figürlü LGBTİ+ bayraklı Kâbe görseli” astıkları gerekçesiyle “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla yargılanıyor. 

Duruşma öncesinde öğrencilere destek olmak üzere adliye önünde toplanma çağrısı yapılmıştı. Öğrencilerin yargılanacağı dava öncesi adliye girişlerinde de bir yoğunluk oluştu. Çok sayıda öğrenci, arkadaşlarını desteklemek için adliyeye geldi. İstanbul Üniversitesi’nde görevli bir kısım öğretim görevlisi de öğrencilere destek için duruşma salonunda yer aldı.

Destek çağrısına karşılık, Kağıthane Kaymakamlığı da internet sitesinden yaptığı açıklamada, Çağlayan Adliyesi ve çevresine her türlü eylem ve etkinliği yasaklandığını duyurdu.

Adliyenin yanında bulunan meydanın sabah saatlerinden itibaren bariyerlerle kapatıldığı ve çok sayıda polisin konuşlandırıldığı görüldü. Adliyeye girebilmek için meydanda sadece koridor şeklinde bir alan boş bırakıldı. Yargılamanın yapılacağı salonun bulunduğu kat da, bariyerlerle kapatılmıştı. 

İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmesi beklenen duruşma, adliyenin en büyük salonlarından olan 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin salonunda görüldü. 

Duruşmada yargılanan öğrencilerden Eda Kalafat dışındakilerin hepsi hazır bulundu. Duruşma salonun bulunduğu koridorda çok sayıda çevik kuvvet polisi ve özel güvenlik görevlendirildi. Duruşma ilan edilenden yaklaşık bir buçuk saat geç başladı. Gecikme, bariyerlerde bekleyenler ile özel güvenlik arasında da yer yer gerginliğe neden oldu. 

Duruşma salonuna ilk olarak duruşmayı izlemeye gelen gazeteciler, ardından avukatlar alındı. Duruşma salonunda görevli mübaşirin maskesini yarım takması izleyici ve gazeteciler tarafından tepki ile karşılandı. Mübaşir uyarılara “kes sesini” şeklinde yanıt verdi. Ancak ardından özür diledi. 

Duruşmada, davanın ilk duruşmasında görev yapan hakimin değiştiği görüldü.  

Tanık: ‘Resmin Asıldığına Tanık Olmadım’

Duruşmada, ilk olarak öğrenciler aleyhinde tanıklık eden, üniversitenin güvenlik şeflerinden Alparslan Çepni dinlendi. Çepni, 29 Ocak’ta düzenlenen sergideki resimle ilgili Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan bir haber üzerine, güvenlik görevlileri olarak kendi aralarında “bu tarzda resimlere müdahale etmeyi” konuştuklarını ifade etti. “Böyle bir resmin asıldığı söylendi bana. Resimle ilgili başka şikayetler de geldi, İslam dinine hakaret diye. Arkadaşları ikaz ettik, kaldırmadılar, ‘Burada öyle bir şey yok, açıklamayı altına ekledik, İslami değerlerle alakası yok’ dediler. 17.00 gibi resmin kaybolduğunu duyduk. Üç arkadaş tutanak tuttular. Tutanağın işlem görmesi için güvenlikten birinin imzası olmalı dendiğini söylediler, ben de imza attım” dedi. 

Tanık güvenlik şefi, hakimin sorusu üzerine eserin asıldığı anı görmediğini belirtti.

Öğrencilerin avukatlarından Levent Pişkin tanığa, eserin asılmasına ilişkin, sanık öğrencilerin isimlerinin de geçtiği tutanaktaki imzasını gösterdi. Tanık imzanın kendisine ait olduğunu belirtti. Pişkin’in “Görmediğiniz olaya imza atmanın suç olduğunu bilmiyor musunuz? Kimin astığına tanık oldunuz mu?” diye sordu. Çepni, “tanık olmadığı” yanıtını verdi.

Tanık: Resim Beni Rahatsız Etti

Bir diğer özel güvenlik görevlisi tanık Faruk K. “Bana verilen talimatla asılan afişleri kontrol etmek için oradaydım. Kabe fotoğrafı üzerine dört bir yanında LGBT flaması ve Şahmeran figürü vardı” dedi. Öğrencilere, “İslam dinine aykırı” olduğundan resmi kaldırmalarını istediklerini söylediğini aktardı.

Avukat Pişkin’in “Hangi göreve, yasaya dayalı olarak İslam dinine aykırı olduğunu ve suç oluşturduğunu düşündünüz de uyarı bulunma ihtiyacı hissettiniz?” sorusuna tanık şöyle yanıt verdi:

“İslam dinini yaşayan bilir. Kabe fotoğrafı üzerinde LGBT flaması ve şahmeran flaması bana göre kabul edilebilecek bir şey değil. Müslüman olarak diyorum, bunu kabul etmiyorum. Rahatsızlık duydum, uyardım. Ben rahatsızlık duyduğum için değil, yanlış olduğunu söyleyerek uyardım.”

Avukat Özge Tokgöz, tanığın bugünkü beyanında iki öğrencinin eseri astığını gördüğünü söylemesine karşın emniyet ifadesinde buna dair beyanı olmadığını belirtti. Avukat, “Ezberletilmiş ifade ile gelip tarafmış gibi ifade vermesi benim vicdanımı rahatsız ediyor. Ezbere beyanları kabul etmiyorum” dedi. Avukatın “Hangi hadle, hangi hakla, hangi yetkiyle ‘bunları kaldırın’ dedi?” sorusuna savcı ve hakim itiraz ederek müdahale etti.

Hakim bir başka avukatın, tanığın kendilerine yönelik bakışına dair sorusunu kesip, avukatlara “Savaşta mıyız?” diyerek sesini yükseltti.

Avukatlar sorular sorduğu sırada sık sık mahkeme hakiminin müdahalesine maruz kaldı. Bunun üzerine savunma avukatları mahkeme hakiminin tanığı yönlendirdiğini ileri sürerek, reddi hakim talebinde bulundu.

Duruşma savcısı, reddi hakim talebinin davayı sürüncemede bırakmak amacıyla yapıldığını ileri sürerek, talebin reddini istedi. 

Ancak mahkeme hakimi kararında, reddi hakim talebi için avukatların gerekçelerini yerinde görmediğini söylemeyerek reddetti. Avukatlar da reddi hakim talebi hakkında karar verilmesi için dosyanın nöbetçi ağır ceza mahkemesine gönderilmesini talep etti.

Dosyanın nöbetçi ağır ceza mahkemesine gönderilmesine karar verildi. Duruşma 17 Kasım gününe ertelendi. 

Ne Olmuştu? 

Davanın ilk duruşması 17 Mart 2021 tarihinde görülmüştü. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eylemler sırasında “Şahmeran figürlü LGBTİ+ bayraklı Kâbe görseli” astıkları ileri sürülerek yedi öğrenci “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Etme” iddiasıyla suçlandı. Soruşturma kapsamında öğrenciler Doğu Demirtaş ve Selahattin Can Uğuzeş 30 Ocak’ta tutuklandı. 

Dava kapsamında Hazar Kolancalı, Sena Nur Baş, Selahattin Can Uğuzeş, Mahmut Can Bodrumlu, Eda Kalafat, Doğu Demirtaş ve Rümeysa Özüyağlı yargılanıyor. Öğrencilerin her bir için bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası isteniyor. 

17 Mart’ta görülen duruşmada Demirtaş ve Cam Uğuzeş tahliye edildi. Beş öğrenci hakkındaki ev hapsi olarak bilinen “konutu terk etmeme,” şeklindeki adli kontrol kararı da ilk duruşmada kaldırıldı.