Bilgi Düzensizliği: RDM edu Farkındalık Yaratmayı Amaçlıyor

“Sivil toplum kuruluşları içerisinde bulunduğumuz bilgi düzensizliği sorunlarından en fazla etkilenen kurumlar arasında.” Prof. Dr. Emre Erdoğan ile ‘bilgi düzensizliği’ kavramını ve yaşama geçirdikleri RDM edu projesini konuştuk. Proje bilgi düzensizliğine sebep olan ve bu yolla bilgi ekosistemine derinden zarar veren faktörlerin neler olduğunu ve hangi kanallarla engellenebileceği konusunda iki aşamalı eğitim anlayışıyla geniş kitlelerde farkındalık yaratmayı amaçlıyor.

Tarihsel kökleri oldukça eskilere dayanan günümüzde daha da görünürlüğü artan dezenformasyon, mezenformasyon, daha geniş anlamıyla bilgi düzensizliği nedir?

Emre ErdoğanŞu anda yaygın olarak kullanmakta olduğumuz dezenformasyon, mezenformasyon ve malenformasyon gibi kavramların hepsine biz bir şapka terimle “bilgi düzensizlikleri” adı veriyoruz. Bu bilgi düzensizliklerinin en önemli özelliği, insanların gerçek dünya hakkındaki algılarının dışarıdan bir müdahaleyle yanlış hale gelmesi. Bu yanlış müdahale, dezenformasyonda kötü bir niyetle yapılabildiği gibi mezenformasyon örneğinde iyi bir niyetle yanlış bilginin yayılması olarak gerçekleşebilir. Malenformasyon ise iyi doğru bir bilginin kötü niyetle, yani zarar vermek amacıyla yaygınlaştırılması olarak tanımlanıyor.

Buradaki en önemli nokta bilgi düzensizliklerinin de tıpkı psikolojik düzensizlikler gibi normalden bir sapma olduğunu düşünülmesi ve insanların bu bilgi düzensizliklerine maruz kalmasalar daha doğru bir dünya algısına sahip olacaklarının ve kendileri için daha doğru kararlar verebileceklerinin varsayılması. Bu açıdan, bireylerin doğru karar vermelerine yönelik en büyük tehdit olarak görülüyor.

Sosyal medya ile mobil teknolojilerinin kullanımının giderek yaygınlaştığı bu dönemde yanlış bilgilerin yayılımı da ciddi oranda arttı. Peki, günümüzde yanlış bilgi neden bu kadar çok yaygınlaştı?

Yanlış bilginin günümüzde bu kadar çok yaygınlaşmasının en önemli sebebi içinde bulunduğumuz bilgi ekosistemi. Özellikle enformasyon teknolojilerinin ve sosyal medyanın gelişmesi ile bilgi alışverişimiz hiç olmadığı kadar hızlandı ve farklılaştı, içinde bulunduğumuz bilgi ekosisteminde hız en önemli faktör. Bilgi daha önce hiç olmadığı kadar büyük hacimde üretiliyor ve çok hızlı bir şekilde yaygınlaşıyor. Üstelik geleneksel medyanın yanı sıra sosyal medya dediğimiz platformlar bilginin yaygınlaşmasına çok katkıda bulunuyor.

İnsanlar olarak daha önce hiç karşılaşmadığımız kadar yoğun bir bilgi akışı ile karşı karşıyayız.

Bu nedenle doğru bilgiyle yanlış bilgi arasındaki ayrımı yapamaz hale geldik, üstelik şu anda içerisinde bulunduğumuz pandemi gibi faktörler de bizi paniğe sürükledi. Pandeminin ve benzer krizlerin verdiği belirsizlik halinden kurtulmak için bir an önce kesin ve doğru olduğunu düşündüğümüz bilgilere sarılmak istedik. Ancak doğru bilgiyle yanlış bilgi arasındaki ayrım yapamayışımız bizi yanlış bilgilere daha fazla maruz bıraktı.

Bu noktada dezenformasyonun da arttığını söylememiz gerekebiliyor. Ülkeler, “Melez Savaş” adı verdiğimiz bir yöntemle ve düşmanlarının ya da rakiplerinin olumsuz etkilenmeleri için dezenformasyonun yayılmasını tetiklediler. 2016 Amerikan Başkanlık Seçimleri ya da aşılarla ilgili yanlış bilgilerin yayılması bunun iyi örneklerinden biri oldu. Bugün Avrupa Birliği ve NATO dezenformasyonu en önemli güvenlik sorunlarından biri olarak görüyor, buna karşı tedbirler geliştirmeye çalışıyor.

Bilgi düzensizliğine sebep olan ve bu yolla bilgi ekosistemine derinden zarar veren faktörlerin neler olduğunu ve hangi kanallarla engellenebileceği konusunda iki aşamalı eğitim anlayışıyla geniş kitlelerde farkındalık yaratmak amacıyla yaşama geçirdiğiniz RDM edu projesi fikri nasıl ortaya çıktı? Proje kapsamında hangi faaliyetler yürütülecek?

RDM EduBizim Türkiye’de Bilgi Düzensizliği ile Mücadele Etmek ya da kısaca, “rdm.edu” adı verdiğimiz eğitim projesi, geçen yıl Kasım ayında başlattığımız bir çalışmanın devamı. Kasım 2020’de bu konunun Türkiye’de fazla çalışılmadığını düşünerek bir seminer dizisi başlatmıştık. 4 hafta süren seminerde on iki ayrı ders verilmiş ve yaklaşık 300 katılımcı, dersleri başarıyla tamamlamıştı. Bu yıl da daha geniş bir kesime erişebilmek ve daha önemlisi Türkiye’de bilgi düzensizliği ile mücadeleye yönelik bir müfredat geliştirmeyi hedefledik. Bu amaçla öncelikle daha önce bizim eğitimlerimize katılmışlara öncelik vererek seçtiğimiz 25 arkadaşımızı yoğun bir eğitim sürecinden geçirdik. Bu eğitim sürecinde hep daha önce öğrenilen kavramlar tekrarlandı hem de yeni kavramların nasıl öğretilebileceğine dair bir kapasite geliştirilmesini hedefledik. İkinci aşamada bu arkadaşlarımız bizim geliştirmiş olduğumuz eğitim müfredatını kullanarak kendi katkılarıyla da çok sayıda gence uzaktan eğitim verecekler.

Bu eğitimler sonucunda katılımcıların bilgi düzensizlikleri, hakkında bilgi sahibi olmasını ve önemlisi bu konuda güçlenmelerini hedefliyoruz. Proje sonucunda hem bu konuda bilgi sahibi olmuş ve Türkiye’ye yayılmış bir ağa sahip olacağız. Hem de ülkemizde okullarda ya da üniversitelerde öğrenebilecek yaklaşık 3 saatlik bir uzaktan eğitimin müfredatını oluşturmuş, temellerini atmış olacağız.

STK’lar RDM edu projesi kapmasında nasıl bir rol oynayabilir? Ayrıca sivil toplum kuruluşları bilgi düzensizliği ile mücadele kapsamında neler yapmalı?

Sivil toplum kuruluşları içerisinde bulunduğumuz bilgi düzensizliği sorunlarından en fazla etkilenen kurumlar arasında. Yaptıkları birçok faaliyet dezenformasyon ve mezenformasyon sisinin arkasında kayboluyor. Bu nedenle hem sivil toplum kurumu çalışanlarının hem de toplumun bilgi düzensizlikleri konusunda dayanıklılık kazanması hepimizin işimizi daha iyi yapmamızı sağlar.

Projemiz süresince sivil toplum kuruluşlarından bizim eğitimimize hem öğrenci, hem de eğitici olarak katılabilmeleri bizim çabalarımıza katkıda bulunacaktır. Ayrıca, Kasım 2020’de yaptığımız seminerlerden yola çıkarak uzaktan erişimli bilgi düzensizlikleri konusunda eğitim planlıyoruz. Bir tür kitlesel eğitim platformu olacak bu araçla; bireyler kendi kendilerine, bilgi düzensizlikler konusunda bilgi sahibi olabildikleri gibi kurumlar da oradaki malzemeyi kullanarak çalışanlarına bu konuda eğitim verebilirler. En önemlisi bilgi düzensizlikleri karşısında geliştireceğimiz ortak farkındalık daha etkin bir mücadele yürütmemizi de sağlayabilir.

Bilgi düzensizliği ile mücadelede medya nasıl bir yol haritası izlemeli?

Bilgi düzensizlikleri söz konusu olduğunda medya hem bu bilgi düzensizliklerini yayan hem de bilgi düzensizliklerinden zarar gören kurum olarak karşımıza çıkıyor. Tiraj ve tık kaygısı taşıyan medya yanlış bilginin sansasyonelliğine kapılıp yaygınlaşmasına katkıda bulunabiliyor. Öte yandan geleneksel medyanın sansasyonel gazetecilik yapanlar, troller ve botlar karşısında yenik düştüğünü de biliyoruz.  Yurttaş gazeteciliği ise  ne kadar övülse de yanlış bilginin yaygınlaşmasına katkıda bulunuyor.

Bu nedenle medyanın yapabileceği bazı şeyler var. Birincisi, kendisinin yanlış bilgi yayılımına katkıda bulunduğunun farkına varması ve yanlış bilgi yayılımına engel olması. Bu da haber üretenlerin yani gazetecilerin ve diğer içerik üreticilerinin yanlış bilgi konusunda farkındalığa sahip olmasıyla mümkün olabilir. İkincisi yanlış bilgiye yer vermeyerek, daha temiz bir bilgi ekosisteminin oluşmasına katkıda bulunabilir. Eğer bu kolektif bir çabayla gerçekleştirilirse yanlış bilgiye yer vermemekten oluşan zarar da büyük olmaz. Üçüncü olarak okuyucuların, takipçilerin ya da izleyicilerin yanlış bilgi konusunda farkındalığa sahip olması ve donanımlanması konusunda çaba harcayabilir, o zamanda yanlış bilgiye karşı olan talep azalacaktır bundan da temiz bilgiye yer veren medya daha karlı çıkacaktır.