YADA Vakfı’ndan “Çevrim İçi Diyalog ve Müzakere Rehberi”…

YADA Vakfı, pandemi koşullarının sivil toplumda yarattığı değişimi, sivil aktörlerin kendi arasında ve diğer paydaşlarla kurduğu diyalogda neden olduğu imkân ve bariyerleri anlamak amacıyla "Çevrim İçi Diyalog & Müzakere Rehberi: Bariyerler, İmkanlar, Araçlar, Yöntemler" isimli bir rehber hazırladı. 'Yeni normal’de çevrim içi yöntem ve araçların yer aldığı rehber, diyalog modellerinin konuşulması, başarılı diyalog süreçlerinin yaygınlaştırılması için yol gösterici niteliğe de sahip.

YADA Vafkı’nın Avrupa Birliği tarafından desteklenen “Sivil Diyaloğun Güçlenmesi” kapsamında hazırladığı “Çevrim İçi Diyalog & Müzakere Rehberi: Bariyerler, İmkanlar, Araçlar, Yöntemler” başlıklı yayının hazırlık aşamasında STK’lar ve sosyal girişimlerden temsilciler ile görüşmeler yapıldı; sürece dair fırsatlar, imkanlar, bariyerler ve kısıtlar ortaya konulara tespitler rehberde yer aldı.

Bunlara ek olarak rehberde pandemi sürecinde konu bazlı diyalog için sivil toplumun faydalanacağı dijital araçlar ve yöntemlerle, etkin bir çevrim içi diyalog için nelerin yapılabileceği önerilerine de yer verildi. Rehber, uzun vadede, pandemi döneminde edinilen tecrübe ve alınan derslerle sivil toplumun mevcut etkisizliğini azaltma yönünde adımlar atılması ve daha etkin iş birliği modelleri üretilebilmesine olanak sunmayı hedefliyor.

Pandeminin yeni mağduriyet alanları ve kırılgan gruplar yarattığı da göz önüne alınırsa dayanışmanın artık bir sağ kalma stratejisi olduğunu söylemek mümkün.

Pandemide Sivil Toplum

Çevrim İçi Diyalog & Müzakere Rehberi’nde COVID-19 salgının sivil toplum üzerinde yarattığı etki ve mevcut duruma ilişkin şu tespitler yer alıyor:

“Türkiye sivil toplumunun afet ve belirsizlik süreçlerinde ortaya çıkan dayanışma, organize olma yeteneğini ve hızlı adaptasyonunu bu süreçte bir kere daha tecrübe ettik. Sivil toplumun belki de en güçlü olması gereken afet ve kriz zamanlarında en büyük desteği yine mevcuttaki veya potansiyel iş birliklerinden aldığı gözleniyor. Öte yandan, bu döneme hızlı uyum sağlayan kurumların, yapılan işleri ve stratejilerini sürdürülebilir kılmadıklarında eşitsizliklerin artmasının önüne geçemediği görülüyor. Pandeminin yeni mağduriyet alanları ve kırılgan gruplar yarattığı da göz önüne alınırsa dayanışmanın artık bir sağ kalma stratejisi olduğunu söylemek mümkün.”

YADA Vakfı Çevrim İçi Diyalog & Müzakere Rehberi

Pandeminin Getirdiği Bariyerler ve Kısıtlar

Rehberde, pandeminin getirdiği bariyer ve kısıtların dış dinamiklere bağlı olanlar ve iç dinamiklere bağlı olanlar olarak ikiye ayrıldığı; dış dinamiklere bağlı olanlar açısından bakıldığında başlıkların şu şekilde sıralandığı kaydediliyor:

  • Pandeminin ilk dönemlerinde yönetim kurullarının ve genel kurullarının gerçekleştirilememesi,
  • Akut süreçte finansal desteklerde sivil toplumun öncelenmemesi,
  • Yerel yönetimler ve sivil toplumun rollerinin çarpışması,
  • Pandemi boyunca fiziksel operasyonların gerçekleştirilememesi,
  • Dijital kaynak ve araçlara erişimin sağlanamaması,
  • Dijital araçların etkisinin sınırlı olması.

İç dinamikler açısından öne çıkan kısıtlar ise:

  • Kurumlarda kurumsal kriz yönetimi mekanizmalarının kurulmamış olması,
  • Evden çalışma kültürünün içselleştirilememiş olması,
  • Yayılan mesai saatlerinin yarattığı sorunlar,
  • Ev-iş döngüsünün değişmesi ile belirginleşen kırılganlıklar,
  • Hizmet kanallarının çeşitlendirilmemiş olması şeklinde sıralanıyor.
Pandeminin Getirdiği Fırsatlar ve İmkanlar

Rehberde, pandeminin kısıtlılıklar ile öne çıkmasına karşın zor zamanların yaratıcı çözümler ve yeni başlangıçlara imkân tanıdığı kaydediliyor ve salgın koşullarının sivil toplum ve diyalog için bazı fırsatlar ve imkanlar sunduğuna dikkat çekiliyor. Bu kapsamda krizin kurumların iş yapış süreçlerini gözden geçirme ve değişime ihtiyaç duyulan konuların daha görünür olmasına fırsat tanıdığı kaydediliyor.

Bunun yanı sıra kriz durumlarında fon veren kurumların esnek olmasının sivil toplumun hareket alanını artırdığı; topluluk temelli kaynak yaratmanın bu dönem için iyi bir alan açabileceği belirtiliyor. Ayrıca, çevrim içi iletişim kültürünün güçlenmesi de sivil toplum için bir fırsat olarak görülüyor. Pandemi sebebiyle yaşanan eve kapanma halinin, bilgi üretme kanallarını ve sosyal medya araçlarını kullanarak bu araçlara erişebilen hedef kitleler için daha ulaşılabilir hale getirdiği belirtiliyor.

Yine rehberde pandemi sonrası süreç için çevrim içi ve çevrim dışının birbirini desteklediği bir sistemin kalıcı olacağı; krizlerde güvenilir bilgi için enformasyon becerilerini artırmanın öneminin artması ile sivil toplumda bu konunun yeni çalışma başlıkları olabileceği tespit ediliyor.

YADA Vakfı Çevrim İçi Diyalog & Müzakere Rehberi

Pandemide Çevrim İçi Diyalog İçin İmkanlar

Pandeminin getirdiği çevrim içi iletişim halinin sivil toplumda diyalog için yarattığı imkanlar konusunda ise rehberde, online kanalların kurumlar için ulaşım ve kaynak gibi zaman zaman çeşitliliğe engel olan sorunları ortadan kaldırdığı ve katılımcılar için bir toplantıya ayrılan toplam zamanı azaltarak katılım oranlarını artırdığına dikkat çekiliyor. Sadece bu açıdan bakıldığında bile kriz döneminin aynı zamanda bir fırsat dönemi de sunduğu belirtilen raporda, krize yönelik iyi örneklerin, modellerin karar vericiler ile paylaşmanın kolaylaştığı kaydediliyor.

Dünyada ve Türkiye’de sivil toplum krize karar vericilerden daha hızlı cevap verdi.

Rehberde etkin bir çevrim içi diyalog için neler yapılabileceği ve konu bazlı diyalog için kullanılan yöntemler ayrıntılı şekilde ele alınıyor: online yöntemler, webinarlar, canlı yayınlar, online çalıştaylar, atölyeler ve eğitimler ile diyalog özelinde gerçekleştirilen sosyal medya kampanyaları ve online kültürlerarası değişim programlar.

‘Çevrim İçi Diyalog & Müzakere Rehberi’nde pandemide sivil toplum açısından alınan en büyük derslerden birinin, farklı planlarla değişime hazır olmak ve sürekli ihtiyaç analizini güncel tutmak olduğu vurgulanıyor. Bu çerçevede neredeyse her sivil toplum kuruluşunun salgın sürecinde yalnızca finansal karar ve operasyonlarını değil örgütsel varoluşunu da her yönüyle değerlendirmek zorunda kaldığı ve tüm kısıtlara rağmen dünyada ve Türkiye’de sivil toplumun krize karar vericilerden daha hızlı cevap verdiği kaydediliyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.