Ekosfer Derneği: “İklim Krizinde Salgınlar Kaçınılmaz!”

Yeni kurulan STK’lardan Ekosfer Derneği, “Virüsten Kaçarken İklim Krizine Yakalanmak” adlı bir rapor yayınladı. İklim krizi ve salgınlar arasındaki ilişkiyi temel alarak hazırlanan rapor, salgınlarla baş edebilmek için iklim krizini durdurmamız gerektiğini vurguluyor. Rapor, pandemi gibi krizlerden bilimsel bir ders çıkarmayı ve var olan çözümleri nasıl etkin kullanılacağını göstermek amacıyla, pandemi sonrası ulaşımda güvenli seçenekler bulma konusuna eğiliyor.

Ekosfer Derneği tarafından hazırlanan Virüsten Kaçarken İklim Krizine Yakalanmak” raporu, öncelikle COVID-19 krizinin iklim değişikliği ile bağını bilimsel verilerle açıklayarak, her iki felaketi önlemenin tek yolunun neden iklim krizi durdurmaktan geçtiğinin altını çiziyor; “İnsanın yaban hayatına müdahalesi arttıkça, yaban hayvanlarındaki patojenlerin insana bulaşması kaçınılmaz ve sorumlu olduğumuz doğa tahribatının iklim krizine yol açtığını biliyoruz. İki hata birbirini körükleyerek daha büyük bir yangına yol açıyor. Yapmamız gereken çok açık. COVID-19 salgınını durdurabilsek bile yeni hastalıklarla karşılaşacağız. Salgınlarla baş edebilmek için iklim krizini de durdurmamız gerekiyor çünkü krizin sonuçları yaban hayatı ile insan temasını artırıyor.”

Son 20 yılda karşılaştığımız Domuz Gribi, SARS, MERS, Ebola ve COVID-19 gibi küresel salgınların ortak noktasının, hastalığın kaynağının hayvanlardan insanlara geçen zoonotik patojenler olduğunu hatırlatan rapor, salgınla birlikte yapılan araştırmaların hastalanmamıza neden olan patojenlerin ekosistem tahribatının hızlanmasıyla yayıldığını gösterdiğini kaydediyor.

Ekosfer derneği

İklim krizi ve yeni salgınlarla baş edebilmenin tek yolunun krizi durdurmak olduğunu vurgulayan rapor, pandemi sürecini, sonrası hava kirliliği ve ulaşım boyutuyla ele alıyor. “Gerçek normal”in nasıl olması gerektiğinin ve temiz havanın ipuçlarını veren pandemi sayesinde, salgında ulaşım konusunda iklim krizine katkısı en az olan seçenekler sıralanıyor.  Bu araçların nasıl etkili biçimde kullanabileceğinin ipuçları dünyadan örneklerle anlatılıyor.

Raporun ilk bölümünde sokağa çıkma yasakları boyunca ulaşım kaynaklı hava kirliliğinin azaldığı verilerle kanıtlanıyor.  Bu bölümde, Türkiye’deki beş kentte (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Çanakkale) koronavirüs (COVID-19) salgını sırasında ulaşım kaynaklı hava kirliliğinin 30 Mart 2020 – 1 Haziran 2020 tarihleri arasındaki değişimi, Prof. Dr. Kayıhan Pala tarafından ele alınıyor. Söz konusu kentlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve belediyeler tarafından trafik kaynaklı hava kirliliğini ölçmek üzere konuşlandırılmış hava kalitesi ölçüm istasyonlarının verileri ile bu tür istasyonların bulunmadığı durumlarda trafik kaynaklı hava kirleticilerinin ölçüldüğü istasyonların verileri değerlendirildi.

Raporun ikinci bölümünde ise ulaşım kaynaklı hava kirliliğini ve iklim krizine neden olan sera gazı emisyonlarını azaltmak için hangi ulaşım araçlarını kullanabileceği, nasıl geliştirilebileceği dünyadan iyi örneklerle anlatılıyor. Pandemi döneminde tüm dünyada toplu taşıma kullanımının düşmesi eğiliminin kalıcı olmaması için yeni ulaşım seçenekleriyle birlikte iklim krizinin çözümü açısından toplu ulaşımın önemi hatırlatılıyor.

Raporun tümüne buradan ulaşabilirsiniz.