‘’Biz Gençler Politikacıların Çocuğuymuşuz Gibi Davranılmasını İstemiyoruz’’

Geçtiğimiz aylarda kurulan Delta Noktası isimli gençlik platformu farklı düşünceleri ve görüşleri olan gençleri bir arada buluşturabilmeyi amaçlıyor. Çoğunlukla üniversitede ve lisede eğitimleri devam eden gençlerden oluşan ve Türkiye’de farklı geçmişlerden, kimliklerden gelen gençlerin buluşabileceği bir platform oluşturmak amacıyla yola çıkan topluluk, internet sitelerinde yayınladıkları yazı ve yayınlarla farklı düşüncelerin sesini duyurabilmeyi amaçlıyor. Delta Noktası’nın kurucularından Halil İbrahim Yavuz ile platformlarının doğuş hikayesini konuştuk. Kuruluş amaçlarının farklı kişilerin de birbiriyle konuşarak, birbirilerini dinleyerek aynı çatı altında bulunabileceğini göstermek olduğunu belirten Yavuz, "Türkiye bir ev ve biz gençler de politikacıların çocuğuymuşuz gibi davranılmasını istemiyoruz." diyor.

Delta Noktası fikri nasıl ortaya çıktı ve nasıl kuruldu?

Delta noktasıTürkiye gibi farklı kimliklerde insanların yaşadığı bir ülkede insanların birbirlerine nefretle bakması, toplumun kutuplaşması biz gençleri harekete geçirdi. Amacımız bu denli birbirinden farklı kişilerin de birbiriyle konuşarak, birbirilerini dinleyerek aynı çatı altında bulunabileceğini göstermekti. Bu fikri ilk ortaya attığımızda, herkesin içinde bulunan fakat harekete geçirmediği bir fikri sunmuşuz gibi hissettim. Çünkü gençler gündemden, kutuplaşmadan, asıl sorunların konuşulmamasından ve kendini ifade edebileceği bir ortam bulamamasından çok sıkılmıştı. Bu hisler ortaya çoğulcu, katılımcı bir platform çıkarttı

Sizi diğer gençlik platformlarından ayıran bir fark var mı?

Delta Noktası olaylara önyargılı ve politik bakmaz. Biz, gençlerin gözünden yaşadığımız ülkede konuşulmayanları ve konuşulması gerekenleri değerlendiriyoruz. Rengarenk ve bununla gurur duyan bir topluluğuz. Bizi farklı yapan şey her türlü düşünceye fırsat tanımamız. Bu farklı görüşlere saygılı olmak şartıyla ve savunulan düşünceyi akıl ve bilimin süzgecinden geçirerek yayın yapıyoruz. Bu şartları sağladığı sürece ekibimizdeki her arkadaşımız istediği konuda istediği şekilde yayın yapma hakkına sahiptir.

Nasıl çalışmalar yürütüyorsunuz?

Çalışmalarımızda acele etmiyoruz, ayrıca kararlarımızı da mümkün olan en kalabalık şekilde almaya çalışıyoruz. Şimdilik önemli gördüğümüz konularda kişisel fikirlerimizi belirten yazılar yazıyoruz. Aksini düşünen arkadaşlarımız da aksini yazıyor. Bu sayede aynı platformda farklı fikirleri açıkça temsil edebiliyoruz. Yakında fikirlerimizi Youtube üzerinden ve podcast ile de dillendirmeye başlayacağız.

Her gün “Silivri soğuktur” esprisi yapılan bir ülkede gençlerin konuşmaması yadırganmamalı.

Özellikle z kuşağı gençleri hakkında apolotik, ülke gündeminden uzak eleştirileri yapılıyor. Siz bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkede sığ, hiçbir zaman bitmeyecek ve konjonktürel tartışmalarla gündem belirleniyor. Gençlerin enerjilerini buna harcamak istememeleri çok normal. Fakat iliklerine kadar politize olmuş bir toplumda gençlerin etkilenmemesi imkânsız. Gençlerin sessizliği apolitik oldukları için değil, konuşmaya cesaret edemedikleri için. Her gün “Silivri soğuktur” esprisi yapılan bir ülkede gençlerin konuşmaması bu kadar yadırganmamalı.

Türkiye’deki siyasetçi ve kanaat önderlerinin gençliğe ve sivil topluma bakışını nasıl yorumluyorsunuz?

Türkiye bir ev ve biz gençler de politikacıların çocuğuymuşuz gibi davranılmasını istemiyoruz. Gençlerin de birey olduğunu, oy hakkı olduğunu ve kendine özgü fikirleri olduğunu toplumun anlaması gerekiyor. Karar alma mekanizmalarında hiçbir gencin olmaması da gençlerin temsil edilmediğini gösteriyor.

Gençlerin Türkiye’den beklentileri ne?

Aslında insan onuruna yakışır bir yaşam sürmek tek beklentimiz. Gelecek kaygısı olmayan, fırsat eşitliği sağlanmış, toplumun her kesimine söz hakkı tanınan ve birlikte yaşama kültürünü benimsemiş bir toplumda yaşamak istiyoruz.