“Türkiye’de Her 30 Balıkçıdan En Az Biri Kadın”

Kadın Balıkçılar Derneği'nden Dr. Huriye Göncüoğlu ve Sevinç Konkuş, Türkiye’de her 30 balıkçıdan en az birinin kadın balıkçı olduğunu ancak balıkçılığın, erkek mesleği olarak algılanması yani; sektördeki yerleşik toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle yapısal sorunlar yaşandığını ifade ediyor.

Merhaba sizleri tanıyabilir miyiz?

Dr. Huriye Göncüoğlu: Lisans eğitimimi su ürünleri ve balıkçılık üzerine yapan, öğrencilik hayatı balıkçılarla geçmiş bir akademisyenim. İspanya’da “balıkçılık yönetimi” üzerine yüksek lisans yaparken balıkçılık sosyoloji ve antropolojisi derslerinde kadın balıkçılar ve aileleri, kadın balıkçı dernekleri hakkında bilgiler aldıktan sonra Türkiye’deki kadın balıkçılar ve örgütlenme eğilimleri hakkında çalışmaya karar verdim. 

Sevinç Konkuş
Sevinç Konkuş

Sevinç Konkuş: 10 yıla yakın balıkçılık yaptıktan sonra artık balıkçılığa yönetim düzeyinde katkı vermeye gayret ediyorum. İstanbul Zeytinburnu Su Ürünleri Kooperatif delegesi ve İstanbul Bölgesi Üst Birlik Temsilcisiyim.

Kadın Balıkçılar Derneği ne zamandan beri aktif olarak çalışmalar yürütüyor? Dernek olarak hedefiniz nedir? 

Dr. Huriye Göncüoğlu: Kadın balıkçılar, 2007 yılında yüksek lisans tezi ile akademik bir çalışma olarak başladı. 2010 yılından itibaren Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD), Akdeniz Koruma Derneği (AKD), Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜR-KOOP) gibi sivil toplum ve meslek örgütleri çatısı altında akademiden sahaya indi. Bu dönemde kadın balıkçılara yönelik ekipman temini ve eğitim faaliyetleri yürütüldü. Saha çalışmaları, kadın balıkçıların yaşam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, görünürlüğü, örgütlenme kapasitesinin güçlendirilmesi gibi daha yapısal gereksinimlerin olduğunu ortaya koydu. Bu gereksinimlerin çözümüne yönelik olarak 2018 yılı itibariyle kadın balıkçılar konusu kurumsal bir yapı kazanarak SÜR-KOOP altında bir Kadın Balıkçı Komisyonu kuruldu. Sonrasında bu alandaki çalışmaların bir organizasyon altında örgütlenebilmesi ve çok disiplinli bir bakış açısıyla yürütülmesi için Mart 2019’da da Kadın Balıkçılar Derneği kuruldu.

Hedefimiz; kıyısal, sucul ve denizel ekosistemin kullanıcılarından biri olan kadınları toplumsal, ekonomik ve mesleki olarak güçlendirmek, örgütlenme ve karar vericileri etkileme kapasitelerini artırmak. Böylelikle küçük ölçekli aile balıkçılığının ve denizel ve kıyısal ekosistemlerin iyileşmesine katkı sağlamak.

Faaliyetlerinizden bahseder misiniz? Neler yapıyorsunuz? Özellikle kadınların bu sektörde var olabilmeleri için çalışmalarınız var mı? 

Dr. Huriye Göncüoğlu: Kadın balıkçılar ile ilgili çalışmalarımız dernek kuruluşundan öncesine de uzanıyor. Dernekleşmeden önce çeşitli projeler kapsamında alternatif ekonomi geliştirme, finansal becerilerin kazandırılması gibi eğitimler düzenlendi. Daha sonra; balıkçılık sektörünün en büyük örgütlerinden biri olan 30.000 ortaklı Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜR-KOOP) içinde kadın balıkçı komisyonu kurulmasına öncülük etti. Derneğin kurulması ardından bu komisyondaki kadınlar hem derneğin hem de SÜR-KOOP desteği ile eğitimler almaya devam ediyorlar. Bunların en önemlisi “liderlik” eğitimi, “girişimcilik” eğitimi” ve “Mavi Gezegen Mavi İşler” projesi kapsamında alacakları eğitimler olacak. Eğitimlerin içeriğini genelde uzmanların yönlendirmesi ile kadın balıkçılar belirliyor.

Türkiye’de kadın balıkçıların varlığı sanırım çok bilinmiyor. Toplum tarafından balıkçılığın erkek mesleği olarak algılanması size çalışmalarınızda gibi zorlukları yaşattı? Kadın balıkçılar bu anlamda neler yaşıyor?

kadın balıkçılar denreğiSevinç Konkuş: Ülkemizde aile balıkçılığının temelini oluşturan kadın balıkçıların sayısı binleri buluyor. Resmi kayıtlara göre aile balıkçılığında çalışan Türkiye’de 400 civarı kadın balıkçı varken, yapılan saha çalışmaları bu sayının 1000’i bulduğunu gösteriyor. Türkiye’de her 30 balıkçıdan en az biri kadın. Kayıtlı ya da kayıt dışı, kadın balıkçılar, küçük ölçekli aile balıkçılığının olduğu her yerde var. Ağın temizlenmesinden örülmesine, balığın avlanmasından ve alıcıya ulaşması dahil her aşamada kadınlar var.

Ancak kadın balıkçılar, balıkçılığın erkek mesleği olarak algılanması (sektördeki yerleşik toplumsal cinsiyet rolleri) nedeniyle yapısal sorunlar yaşıyor. Tekne sahibi olmadığı için resmi kayıtlarda görünmüyor; ayrıca, balıkçılık kooperatiflerine katılamıyor ve ortak olamıyor. Dolayısıyla, kadın balıkçıların denizdeki emekleri fark edilmiyor, kayıt altına alınamıyor. Bununla birlikte kadın balıkçılar örgütlenemiyor, kooperatifte temsil edilmiyor ve karar mekanizmalarında yer alamıyor. Sonuç olarak, kadın balıkçıların varlıkları ve kararları balıkçılık sektörü politikalarına yansımıyor. 

Balıkçılıkta toplumsal cinsiyet engellerine, mavi sürdürülebilirlik için  toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine vurgu yapıyorsunuz? Peki bu yeterli mi? Bu konuda neler yapılmalıdır?

Dr. Huriye Göncüoğlu: Mavi ekonomi, deniz ekosisteminin sağlığını muhafaza ederken, ekonomik büyüme, daha iyi geçim kaynakları ve istihdam için denizel kaynakların sürdürülebilir kullanımı anlamına geliyor. Mavi ekonomiyi öne çıkaran husus; balıkçılık, deniz taşımacılığı, açık deniz rüzgar enerjisi, turizm, denizel biyoteknoloji gibi ekonomik sektörlerden iklim krizine; kirlilikle mücadeleden ekosistem sağlığına kadar geniş bir yelpazedeki konuları bir arada çalışma yaklaşımı. Ekonomik ve çevresel faydaları gittikçe daha çok farkına varılan mavi ekonominin ülkemizde de anlaşılması ve benimsenmesini önemsiyoruz. Mavi ekonominin tam potansiyelinin gerçekleşebilmesi için, tüm toplumsal grupların -özellikle kadınlar, gençler, yerel topluluklar ve yeterince temsil edilmeyen grupların- etkin şekilde kapsanması ve aktif katılımı gerekiyor. Dernek mavi ekonominin kapsayıcı bir şekilde uygulanması açısından da önemli bir misyona sahip. 

Mavi Gezegen Mavi İşler projenizin içeriğinden bahseder misiniz?

kadın balıkçıSevinç Konkuş: Mavi Gezegen Mavi İşler Projesi, UNDP SGP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Küçük Hibeler Programı) tarafından destekleniyor. Projenin çıkış noktası balık konservesi yapımı ile ilgili geleneksel bilgiyi denizlerin ve denizel alanların kullanıcının faydasına olacak şekilde hatırlamak ve yaygınlaştırmak. Bu sayede, proje ile;

– Kıyı balıkçılarının sezonunda ucuz ve bol olan balığı işleyerek sezon dışında katma değerli şekilde satışına olanak sağlamayı, 

– Başta kadın balıkçılar olmak üzere kıyı balıkçıları için denizden uzaklaşmadan yeni gelir kaynakları yaratmayı,  

– Balık atığı miktarını dolayısıyla kaynak israfını azaltmayı, (Balık atığı: hedef dışı avlanan, avlanan ancak ağda zarar gördüğü için satılamayan ve/ya ekonomik değeri düşük olduğu için atılan deniz ürünleri),

– Denizlerden sağlıklı ve sorumlu şekilde faydalanabilmeyi,

– Geleneksel üretim ve saklama yöntemlerini paylaşarak evde balık tüketimini herkes için yaygınlaştırmaya katkı sağlamayı, 

– Kentliler için yeni sağlıklı gıda seçenekleri üretmeyi,

amaçlıyoruz.

Proje kapsamında planlanan faaliyetler:
  • Balık konservesi reçetelerinin (tariflerinin) toplanması
  • Tarif videolarının hazırlanması
  • Başta kadın balıkçılar olmak üzere küçük ölçekli balıkçılara yönelik konserve hazırlama eğitimleri düzenlenmesi
  • Balık konservesi için satış ve pazarlama fırsatlarının araştırılması

Faaliyetlerin eğitim ayağı ne yazık ki salgın nedeniyle gerçekleştirilemedi. Uzaktan ve çevrimiçi eğitim seçenekleri üzerinde çalışıyoruz.

Projeden örnek video ve bilgi için tıklayınız.

İlgili Yazılar

Tüm Haberler