“‘Yeni Normal’ Sorgulanmalı ve Baştan Kurgulanmalı”

Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık ile 31 Ağustos itibarıyla uzaktan eğitimle başlayan ve 21 Eylül’de yüz yüze eğitime geçilmesi öngörülen yeni eğitim-öğretim yılını, Türkiye’de eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için hangi önlemler alınması gerektiğini konuştuk. Arık, ERG olarak çözüm önerilerini sıralıyor ve ‘normal’in hiçbir zaman ‘normal’ olmadığını hatırlatarak, “‘yeni normal’ sorgulanmalı ve baştan kurgulanmalı” diyor. 

Pandemide okulların kapanması dünyada 1 milyar öğrenciyi etkiledi; 460 milyondan fazla öğrenci eğitimden mahrum kaldı. Bu tablonun sosyal ve ekonomik etkilerini vurgulayan UNICEF, hükümetlere okulların açılması çağrısında bulunuyor. Dünya Bankası ise ülkelerin eğitim sistemlerini yeni koşullara uyarlamaları gerektiğine dikkat çekiyor.

Pandemide MEB

Eğitimde fırsat eşitsizliğine dikkat çekilen pandemi döneminde Türkiye’de hangi politikalar hayata geçirildi? MEB, eğitimde fırsat adaleti anlayışı ile Eğitim Bilişim Ağı’nı (EBA) yapay zekâ sistemleriyle güçlendirerek, dünyada uzaktan eğitime başlayan ilk ülkeler arasında yer aldı. Pandemide Türkiye’de uzaktan eğitimin sağlandığı EBA, 3 milyardan fazla tıklanma sayısı ile Türkiye’de en çok ziyaret edilen 10. site, dünyada da en çok ziyaret edilen 3. eğitim sitesi oldu.

2020-21 eğitim-öğretim yılında Türkiye’de her bölgede farklı gelir düzeyinde olan öğrencilere uzaktan eğitime eşit erişim imkanı sağlamak amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Dünya Bankası desteği ile Güvenli Okullaşma ve Uzaktan Eğitim Projesi’ni başlattı. MEB ile ilgili soruları yanıtlayacak MebAsistan uygulamasını tanıttı; Uzaktan Eğitimde Bir Fikrim Var çağrısı ile önerileri alarak bir toplantı düzenledi. MEB bunun için uzaktan eğitim deneyimlerini değerlendirmek ve bakanlık politikaları hakkında görüş almak için Uzaktan Eğitime Bir Fikrim Var web sitesini açtı ve önerilerin ele alındığı bir toplantı düzenledi. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Önümüzdeki süreç gösteriyor ki biz uzaktan eğitimi hem salt uzaktan eğitim olarak hem de harmanlanmış modelle ilgili, canlı derslerle ilgili boyutu açısından çok yüksek çıtalara kavuşturacağız.” diyor.

Pandemide ERG’nin Faaliyetleri 

eğitim reformu girişimiERG Araştırmacısı Umay Aktaş Salman, Okula Dönüşün Zorlu Problemleri adlı yazısında, haneler ile birlikte okullar arasında hem imkân hem de öğrenme yönünden eşitsizliklerin olduğunu hatırlatarak, Türkiye’de her çocuğun yeni eğitim yılına farklı koşullardan geçerek döndüğünü; sadece öğrencilerin değil her okulun hikâye ve ihtiyaçlarının farklı olduğunu söylüyor. 

ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık ise pandemide ERG’nin izlediği stratejiyi anlatıyor; ERG olarak diğer STK ve kurumlar ile işbirliklerini ve dayanışmayı güçlendirme çağrısı yapıyor. 

Öncelikle ERG’yi pandemi nasıl etkiledi? Pandemide ERG nasıl bir strateji izledi? İzlediğiniz stratejinin sonunda, nasıl geri dönüşler aldığınızı paylaşır mısınız?

Salgın başlangıcında alınan kararlar doğrultusunda, ERG hızlı bir şekilde uzaktan çalışmaya geçerek neredeyse tüm çalışmalarını dijital ortama taşıdı. Eğitim alanında yaşanan gelişmeleri izleyen ve yaptığı izleme çalışmaları sonucunda, alanda çözüm odaklı, yaratıcı ve yenilikçi uygulamalar geliştirmeye çaba harcayan bir kurumuz. Salgın sırasında  izleme çalışmalarının odağına uzaktan eğitim sürecini aldık. Kamuoyunu, yapılan açıklamalar ve devam eden tartışmalar konusunda, dünyadan karşılaştırmalı örnekler sunarak doğru bilgilendirmeyi hedefledik. 

ERG Blog’da başlattığımız Türkiye’de Koronavirüsün Eğitime Etkileri başlıklı yazı dizisinde, ben ve ERG Araştırmacısı Umay Aktaş kritik konuları ve durumları ele alıp, politika önerileri paylaştık. Benim yazılarım analiz ağırlıklı, Umay’ın yazıları ise sahadaki deneyimleri yansıtacak biçimde, paydaş görüş ve değerlendirmeleri ağırlıklı oldu. Bu diziye, değişen gündemle birlikte devam ediyoruz. Önemli geri dönüşler aldığımızı söyleyebiliriz. 

İzleme çalışmalarımızla birlikte, her yıl Sabancı Üniversitesi’nde Sabancı Vakfı’nın desteğiyle düzenlediğimiz ve tek günde bine yakın katılımcıyı ağırladığımız Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nı da dijital ortama taşıyarak, altı haftalık bir zaman dilimine yaydık. Konferans teması altında, gündemle paralel olarak “başarı”nın ne olduğunu sorguladık. Dijital iletişim kanallarımız konferansın fiziksel sınırlılıklarını ortadan kaldırarak, içeriklerinin binlerce kişiye ulaşmasını sağladı. 

Dijitale taşıdıklarımız arasında, çocuğu ilgilendiren farklı konuları uzmanlar eşliğinde, eğitim zemininde bir araya getirdiğimiz Bir Arada etkinliklerimiz, Nike Türkiye ve MEB işbirliğiyle yürüttüğümüz Made to Play: Hareket Okulda projemiz, Eğitim İzleme Raporlarımızın panelleri gibi çalışmalarımız da bulunuyor. Bu süreçte sosyal medya ve diğer dijital iletişim araçlarımızı etkin bir şekilde kullandığımızı ve bu süreçteki etkimizi belirli bir ölçekte izleyebildiğimizi söyleyebiliriz. Aynı zamanda, bu dönemdeki deneyimlerden öğrenmek ve çalışmalarımızın etkisini izlemek için farklı değerlendirme ölçütleri ve çalışmaları da gündemimizde.

Eğitimin Niteliğinin ve İyi Olma Halinin Birlikte Gözetilmesi Gereği

Örgün eğitim kurumlarının 2020-2021 eğitim öğretim yılında 31 Ağustos itibarıyla yüz yüze eğitime başlayacak olmasına ilişkin değerlendirmeniz nedir? ERG yeni eğitim öğretim yılına ilişkin ne öneriyor?

Burcu Meltem ArıkUzaktan eğitim sürecinde öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin her birinin ayrı ayrı önemi daha farklı bir biçimde görünür hale geldi. Her üç grubun da hem psikososyal hem de teknik destek alabilmesi önemli olacaktır. Destekler ilgili gruba uygun, etkili, sürekli olmalı. Böylece, hem öğrenmenin devamlılığı sağlanabilir hem de uzaktan eğitim süreci sona erdiğinde yürütülecek telafi süreci daha hızlı ve etkili biçimde hayata geçirilebilir. Destekler, sadece merkezi ve yerel kamu kurumları tarafından değil, okullar, öğretmenler, veliler arasında işbirliği ve kolektif çalışma yoluyla da hayata geçirilebilir. 

Yüz yüze de olsa uzaktan eğitimle de olsa, eğitimin en önemli paydaşlarından biri öğretmen. Öğretmenlerin desteklenmesi ve motivasyonlarının güçlenmesi bu süreçte daha fazla önem kazandı. Ancak bunu yaparken öğretmenin “özne olma hali” odağa alınmalı, yürütülen tüm süreçlere etkin katılımları sağlanmalı. 

MEB’in 23 Mart’tan bu yana sürdürülen uzaktan eğitim sürecinde paylaştığı olanaklara karşın içinde bulunduğu koşullar nedeniyle uzaktan eğitime erişemeyen ve uzaktan eğitim araçlarını etkin kullanamayan öğrencilere yönelik programlar planlanmalı. Okulların açılması ile birlikte, planlanması gereken bir diğer konu da, uzaktan eğitim sürecinin ardından okula uyum sorunlarının ve devamsızlığın önlenmesi olabilir. Okuldan uzakta olunan süre uzadıkça özellikle risk altındaki çocukların okula dönüş oranlarında azalma ihtimali artıyor. Bu çocukların sağlık, beslenme, güvende olma durumlarının da bu süre içinde değişebileceği belirtiliyor. Okulların yeniden açılma süreci, akademik boyutun yanı sıra iyi olma halini de bütünüyle gözetmeli. 

Eğitimde fırsat eşitsizliğinin pandemi ile arttığını düşünür müsünüz? Eşitsizlik var ise sizce nasıl düzelebilir? ERG buna ilişkin hangi çalışmaları hayata geçirmeyi planlıyor?

ERG, politika yapım süreçlerine veri temelli ve paydaş katılımı odaklı bir perspektifle katkı sunmayı hedefleyen bir kurum. 

Uzaktan eğitim süreci, eğitimde var olan bazı eşitsizlikleri daha görünür de kıldı. MEB’in paylaştığı tüm olanaklara karşın, içinde bulunduğu koşullar nedeniyle uzaktan eğitime erişemeyen, erişme imkânı olsa bile yine içinde bulunduğu koşullar nedeniyle uzaktan eğitim araçlarını etkin izleyemeyen öğrenciler oldu. 

Okullarda hijyen, salgın öncesinde de genel bir sorundu, ancak bu dönemde daha da ortaya çıktı. Okullarda özellikle tuvalet temizliğinin ve hijyen malzemelerinin sağlanması ihtiyacı belirginleşti.

Dijital teknolojilerdeki değişimler eğitim ve öğretim tasarımını değiştirdi; öğrenci ve öğretmen arasındaki etkileşim biçimlerini farklılaştırdı.

Bunların çözümünü hedefleyen politikalar hayata geçirilmeli. 

“Yeni Normal” Sorgulanmalı

Çocuklar ve yetişkinlerin, pandemi riski ve kısıtlamalarının tekrar gündeme gelecek olması durumunda, ‘normal’ hayata dönüşün gecikmesi ya da kısıtlamalarla birlikte “yeni normal” için ebeveynler, çocukları için nasıl bir hazırlık yapmalı?

“Normal” hiçbir zaman normal değildi ve olmamalıydı. “Normal” dediğimiz dönemde insanların yaptıkları bizi bugünlere getirdi. “Normal” olarak kurguladığımız eğitim, sağlık, gıda, ulaşım, vb. sistemleri sorgulamalı ve baştan kurgulamalıyız. Bu tabii oldukça katmanlı ve çok paydaşlı bir süreç.

Evde tüm yaşam ortamının bu olağanüstü koşullara göre düzenlenmesi gerekiyor. Ebeyevnlerin tepkileri çocukları etkiler. Çocukları destekleyici, çocukların duygularını paylaşabilecekleri ve ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri güvenli bir ortam sağlanmalı. Bu süreç hem ebeveynler hem de çocuklar için zor ve belirsizliklerle dolu bir süreç. Öncelikle bunu kabul etmeli. Çocukların sabırları azalabilir, kaygıları ve soruları artabilir. Ebeveynlerin sakin kalabilmesi önemli. Çocuklarının kaygılarını artırıcı davranışlar göstermemeliler. Olağanüstü bir dönemdeyiz.

Okula yeni başlayacak çocuklar için uzaktan eğitim okula alışmayı güçleştirebilir. Küçük yaşta çocukların özdisiplin gerektiren kendi başına çalışma becerileri gelişmiş değil. Eğitime uyum sürecini zorlaştırabilir. Okul, sadece eğitimin olduğu bir mekân değil. Okulda arkadaşlarıyla ilişki kuruyorlar. Öğrenme sosyal bir ortamda gerçekleşiyor. Çocukları dinlemek ve ihtiyaçları doğrultusunda onlara destek olmak oldukça önemli. Ebeveynler çocuklarının akademik olarak geri kalma endişesinden ziyade psikososyal ve duygusal becerilerinin güçlenmesine daha çok odaklanmalılar.  Evde çocuklarına daha yakın bir ilgi göstermeliler. Kendilerini ve çocuklarını değişebilecek koşullara göre hazırlamaya çalışabilirler.

En önemlisi ise çocuklarının öğretmenleri ile takım olmaları ve birlikte, iyi bir işbirliği içinde çalışmaları.

Diğer STK’lar, kamu kurumları ve özel sektör kuruluşlarına bir çağrınız var mı?

İşbirliklerini ve dayanışmayı güçlendirmemiz çağrımız var, bu çağrı sadece bize ait de değil. Birlikte çalıştığımız çok sayıda kurum da aynı çağrıyı yineliyor.