YKS ve Yerleştirme Sonuçları Üzerine: Attığımız Taş-Ürküttüğümüz Kurbağa

31 Ağustos 2020
İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı Kıdemli Araştırmacısı İbrahim Hakan Karataş, YKS ve yerleştirme sonuçları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Yazı kapsamında ulusal sınav organizasyonu, sayılarla YKS, sınav başarısı ve okul tercihleri ve Türkiye’nin YKS karnesi gündem maddelerini oluşturuyor.

Salgın sebebiyle tarihi önce ileri atılan sonra ise geri çekilerek yapılan YKS ardından bugün yerleştirme sonuçları da açıklandı. Yaklaşık 2,3 milyon öğrenciden 800 bini bugün itibariyle üniversite öğrencisi oldu.

Ulusal Sınav Bizim İşimiz

Tartışmasız bir başarı bu… Salgının en kritik günlerinde iki ulusal sınavı da önemli bir karmaşaya yol açmadan uyguladık. Sınav güvenliği kadar sağlık önlemleri bakımından da oldukça başarılıydı. Salgının oluşturduğu gerginlik sebebiyle ortayan çıkan belki kısmi esneklik, bir öğrencinin sınav salonundan soru kitapçığının bir sayfasının fotoğrafını çekmesiyle patlak veren bir tartışmaya yol açsa da sınava gölge düşürmeyecek nitelikte münferit bir olay oldu bu. Görünen o ki Sınav süresindeki organizasyon kabiliyeti kadar soru hazırlama, basma, çoğaltma, dağıtma, değerlendirme, sonuçları duyurma ve yerleştirme bakımından da oldukça güçlü bir alt yapı, bilgi ve deneyim birikimi ve kurumsal kapasiteye sahibiz.

Diğer taraftan, bu yetkinlik merkezi sınavların Türk eğitim sistemini esir alacak bir hüviyet taşıdığını düşünenler için bu denli büyük bir gurur kaynağı olmasa da gerçek bu.

Sayılarla YKS

YKS’ye giren öğrenci sayılarına biraz daha yakından bakmakta fayda var. 2020 TYT’ye giren yaklaşık 2,3 milyon öğrencinin 1,7 milyonu tercih hakkı kazanmış, 1,2 milyonu tercih yapmış ve 140 bini açık öğretim, 300 bini ön lisans olmak üzere toplam 920 bin aday bir yükseköğretim kurumuna yerleşmiş. Bu adayların yaklaşık 400 bini örgün bir lisans programında eğitim alma şansı yakalamış.

Sınava giren 2,3 milyon adayın yaklaşık 900 bini yeni mezun, yaklaşık 900 bini daha önce mezun ancak üniversiteye yerleşmemiş ve yaklaşık 500 bini ise daha önce yerleşmiş ya da bir programdan mezun olan adaylar.

Sınava ilişkin son bir sayısal veri ise yeni mezunların yerleşme oranlarına ilişkin olsun. Buna göre, her yeni mezun 9 öğrenciden 3’ü bir yükseköğretim programına yerleşirken 6’sı açıkta kalmış.

Bu sayıları görüp incelemek isteyenler ÖSYM’nin yayınladığı kısa raporlara göz atabilirler:

YKS Sınav Sonuçlarına İlişkin Sayısal Veriler

YKS Yerleştirme Sonuçlarına ilişkin Sayısal Veriler

sınav başarısı ve okul tercihleri

Sınav Başarısı ve Okul Tercihleri

Gelelim bu yazının amacına… Bu yazı esasında, dün sınav puanları yayınlandığında bugün sonuçlar açıklandığında okulların, dershanelerin, öğrencilerin ve velilerin sosyal medyada, gazetelerde, TV’lerde göğüslerini gere gere ilan ettikleri başarılarının gerçek bir başarı olup olmadığını irdelemeyi amaçlıyor.

Her sınav sonrası ÖSYM tarafından yayınlanan raporda o yıl hangi alanda ortalama kaç sorunun doğru cevaplandığına, kaç öğrencinin barajı geçemediğine, kaç öğrencinin sıfır çektiğine ilişkin istatistikler yayınlanır. Bu istatistikler üzerinden Türkiye’deki eğitimin ne düzeyde düşük bir akademik başarı sağladığı tartışılır.

Diğer tarafta ise Türkiye’de sayıları iki elin parmaklarını geçemeyecek sayıdaki üniversitenin herhangi bir bölümüne ya da yine iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki prestijli programa yerleşebilmek için kaç net yapmak gerektiği konuşulur. Bu iki elin parmaklarını geçemeyen üniversitelerin ve programların toplam kontenjanı 50 binden daha azdır. O yüzden her sınava giren öğrencinin aslında hedefi öncelikle ilk 50 bine girmek, mümkünse bu seviyeyi biraz daha yukarı taşımak. İlk 100 binden aşağıda bir başarı sıralaması ise neredeyse hiç konuşulmaz. Zira ilk 100 binden sonraki başarı sıralamasının birbirinden farkı yoktur.

500 bin altı sıralama ise büyük oranda Türk yükseköğretim sisteminde bir kontenjanın dışında kalacaktır.

Bu sıralamaları sınava giren toplam öğrenci sayısına (2,3 milyon) göre incelediğimizde ilk 10 bin yaklaşık binde 4’lük, ilk 50 bin yaklaşık yüzde 2’lik, ilk yüz bin yaklaşık yüzde 4’lük, ve ilk 500 bin ise yaklaşık yüzde 20’lik bir dilimi ifade etmektedir.

Burada bir parantez açalım: Bu oranları yeni mezun olanlar, mezun olduğu halde henüz üniversiteye yerleşememiş olanlar ve bir üniversite okumakta ya da bitirmiş olanlar olarak üçlü kırılımla incelemek de gerekir. Zira sınava giren öğrencilerin önemli bir kısmını daha önce bir bölüme yerleşmiş olanlar oluşturduğundan ilk kez üniversiteli olma hayali kuranların sayısı ve bu hayali gerçekleştirme ihtimali biraz daha düşecektir.

YKS’de Gerçek Başarı Oranı Ne?  

YKS iki aşamalı bir sınav. TYT’de 120 soru, AYT’de her branştan 40’ar soru olmak üzere toplam 160 soru, YDT ise 80 soru sorulmaktadır. Adayların AYT’de tercih edecekleri programa göre dört bölümden yalnız ikisini yani toplamda 80 soruyu cevaplamaları yeterlidir. Bu durumda her bir aday TYT’de 120 soruyla, AYT ve YDT’de ise 80 soruyla muhatap olur. Elbette birden çok alanda mesela hem sayısal hem dil, hem eşit ağırlık hem sözel alanlarda tercih yapmayı düşünenler üç, dört ve dili de eklersek beş alandaki bütün soruları yanıtlayabilirler.

Bu soruların kaçının doğru cevaplandığına dair istatistikler yayınlanırken özellikle AYT ve YDT testlerine ilişkin sonuçlar en az bir soru cevaplamış adayların sonuçları üzerinden hesaplanmaktadır. Bu hesaplama yöntemi sınava giren toplam aday üzerinden yapıldığında ortalamaların daha da düşeceği aşikardır.

Bu detayı bir yana koyup, YKS’de ilk 10 bine, 50 bine, 100 bine ve 500 bine giren adayların toplam net sayılarına bakalım. Bu sonuçlar esasen YKS’nin başarı çıtasını göstermesi ve Türk eğitim sisteminin 12 yıllık zorunlu eğitim sonunda elde ettiği hasılayı göstermesi bakımından dikkate şayandır.

YKS’de ilk 10 bine girmek için TYT’de yaklaşık 90 net yapmak, AYT’de ise 70 net yapmak yeterlidir. Bu sonuçlar TYT için %75, AYT için %90 oranında bir doğru cevap gerektirir. Toplam öğrenci sayısına oranladığımızda ise ilk 10 bin yaklaşık binde 4’e tekabül etmektedir. Yani YKS’de her 1000 öğrenciden sadece 4’ü ilk 10 bine girebilmekte ve bu ilk 10 bin ortalama %80’lik bir başarı sergilemektedir.

Aynı yöntemle baktığımızda YKS’de ilk 50 bine girmek için TYT’de yaklaşık 60 net, AYT’de ise 50 net yapmak yeterlidir. Bu sonuçlar TYT için %50, AYT için %60 oranında bir doğru cevap gerektirir. Toplam öğrenci sayısına oranladığımızda ise ilk 50 bin yaklaşık binde 20’ye tekabül etmektedir. Yani YKS’de her 1000 öğrenciden sadece 20’si ilk 50 bine girebilmekte ve bu ilk 50 bin ortalama %55’lik bir başarı sergilemektedir.

İşin özünün anlaşıldığını varsaymakla birlikte fotoğrafın daha bariz görünmesini sağlamak bakımından bu hesaplamayı ilk 100 bin ve ilk 500 bin için de tekrarlamakta fayda var.

YKS’de ilk 100 bine girmek için TYT’de yaklaşık 50 net, AYT’de ise 40 net yapmak yeterlidir. Bu sonuçlar TYT için %45, AYT için %50 oranında bir doğru cevap gerektirir. Toplam öğrenci sayısına oranladığımızda ise ilk 100 bin yaklaşık binde 40’a tekabül etmektedir. Yani YKS’de her 1000 öğrenciden sadece 40’ı ilk 100 bine girebilmekte ve bu ilk 100 bin ortalama %45’lik bir başarı sergilemektedir.

İlk 500 bin için tablo daha vahim bir hal almaktadır. YKS’de ilk 500 bine girmek için TYT’de yaklaşık 30 net, AYT’de ise 30 net yapmak yeterlidir. Bu sonuçlar TYT için %25, AYT için %35 oranında bir doğru cevap gerektirir. Toplam öğrenci sayısına oranladığımızda ise ilk 500 bin yaklaşık % 25’e tekabül etmektedir. Yani YKS’de her 1000 öğrenciden sadece 250’si ilk 500 bine girebilmekte ve bu ilk 500 bin ortalama %30’luk bir başarı sergilemektedir.

Türkiye’nin YKS Karnesi

Türkiye'nin yks karnesi
Not: Bu yazıda ve tabloda yer alan oranlar ve sayılar ÖSYM’nin yayınladığı sayısal verilerden ve YÖK ATLAS’ta yer alan verilerden hareketle yazar tarafından yaklaşık olarak hesaplanmış, sayılar ve oranlar yuvarlanmıştır.
YDT’ye giren toplam öğrenci sayısı yaklaşık 100 bindir ve dil sınavı sonuçları da benzerlik göstermektedir.

YDT’ye giren toplam öğrenci sayısı yaklaşık 100 bindir ve dil sınavı sonuçları da benzerlik göstermektedir.Not: Bu yazıda ve tabloda yer alan oranlar ve sayılar ÖSYM’nin yayınladığı sayısal verilerden ve YÖK ATLAS’ta yer alan verilerden hareketle yazar tarafından yaklaşık olarak hesaplanmış, sayılar ve oranlar yuvarlanmıştır.

Her 100 Öğrenciden Sadece 2’si % 55’lik Bir Başarıya Ulaşabiliyor

Oysa geride adayların %75’i yani 1,8 milyon aday kalmaktadır. Bu büyük kitle YKS’de %30’luk bir başarı dahi sergileyememektedir. Daha kötüsü bu adayların %20’si, yani yaklaşık 500 binlik en alt grubu sınavda %10’luk bir başarı bile gösterememekte ve 150 olan baraj puanının altından kalmaktadır.

Bu durumda Türkiye’de yaklaşık 15 bine yakın liseden mezun olan öğrencilerimizin yüzde 98’si evet her yüz öğrenciden 98’si YKS’de % 50 civarında bir başarı dahi gösterememektedir.

Bunca özel kurs, özel okul, proje okulu, çeşitli programlar uygulayan okullar ve onca özel ders, yayın ve rehberlik hizmetine rağmen sonuç budur.

Bu noktada, ilk ve ortaöğretimde din eğitiminin etkililiğinin LGS’de ve YKS’de sorulacak bir tane daha fazla soruya bağlı olduğu düşüncesinin de geçersiz olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Sonuç olarak, bu oran esasen böyle büyük bir kitle için herhangi bir müdahale yapılmadığı takdirde de benzer çıkabilirdi. Yani 2,3 milyon öğrenciyi hiçbir okul ya da kurumsal eğitime dahil etmeden YKS’ye tabi tutsaydık büyük olasılıkla %2’lik bir kesim tesadüfen %50’nin üzerinde bir başarı sergileyebilirdi.

Bu Tablonun Sebebi Ne? 

Sorulması gereken en can alıcı soru bu olsa gerek. Adayların zeka ortalamaları konusunda olağanüstü bir durum olmadığına göre ortada sistematik bir hata olduğu açık. Hatanın kaynağını bulmak da çok zor olamayacaktır. Bu arada hatanın kaynağının sınavın kendisi olmadığı da açık. Zira sınav kapsamı MEB’in öğretim programları. Sınav sorularının kalitesi ve zorluk düzeyi ile ilgili de bir sorundan söz edilemez.

Hal böyle olunca hatanın sınav dışında bir unsurdan kaynaklandığını söylemek yanlış olmayacaktır. Eğitimin unsurları bellidir: Amaç, sistem, içerik, yöntem, ortam, araç-gereç, insan kaynağı ve yönetim.

Bunlardan biri ya da birkaçının bu duruma sebep olduğunu iddia etmek mümkündür. Gerçi bizde yaygın olarak eğitimdeki başarısızlığın kaynağı olarak öğrenci ve veliyi suçlamak da adettendir. Ne var ki bu iki grup da eğitimdeki sorunlarda en son suçlanacak paydaşlardır.

Bu sonucun kitlesel eğitimin doğal bir sonucu olduğunu savunanlar da olabilir. Vasatı korumak, her bireyi vasata yaklaştırmak, tek tipleştirmek, verili durum içinde konum almasını sağlamak için kitlesel eğitimin tam da bu yönde bir sonuç üretmesi gerektiği düşünülebilir.

eğitim sistemi

Türk Eğitim Sisteminin Amacı 

Bu durumda eğitim sisteminin gerçekten hangi amaçla devam ettiği sorusu akla gelmektedir. Evet eğitimin dış çevreye olumlu etkisi olduğunu biliyoruz. Eğitimin sosyalleşmeye katkısı, toplumsal normların, değerlerin aktarılması ve toplumsal denetim, milli birlik ve dayanışmaya ilişkin işlevleri yadsınamaz.

Ancak bütün bu işlevler ve dışsallıklar YKS sınavı sonucuyla ortaya çıkan çıplak gerçeği görmezden gelmemize mazeret olamaz.

Bu tam anlamıyla bir başarısızlıktır. Bu başarısızlığın müsebbibi ise öğrenciler ve aileler değil biz yöneticiler, politikacılar, akademisyenler ve öğretmenleriz.

Diğer taraftan esasen ilk 10 bine girdiği için bir başarı elde ettiğini düşünen gençlerimize de başarı algılarını bozarak büyük bir haksızlık yaptığımızı düşünüyorum. Esasen YKS’de elde ettikleri bu sonuç tam anlamıyla bir başarı olmaktan çok bir yanılsamadır. Yaşamak sınav odaklı bir tecrübenin ötesinde durmaktadır. Nitekim bu sebepten nice sınav derecesi yapmış gençlerimiz gerçek sorunlarla yüzleştiklerinde çaresiz kalmaktadırlar.

Sonuç Olarak 

Türkiye’de kitlesel eğitim yegane hedefi 8. sınıfta ve 12. sınıfta belli sayıdaki test sorusundan belli oranda doğru yanıtlamak olarak algılanmaktadır. Bu yaygın ve hatalı algının sonucu olarak okulda geçen diğer bütün yıllar, dönemler, aylar, haftalar ve günler bu amacın dışındaki bütün amaçları anlamsız uğraşlar olarak algılamaya zorlamaktadır. Sonuçta sistemin dışında kalmayı göze alarak sanat, spor gibi açılımlara yönelenler dışında Türk eğitim sistemi ne yazık ki en değerli yılların büyük oranda bir şeye harcandığı ve böylece aslında boşa harcandığı bir yapı arz etmektedir.

Nitekim her 9 son sınıf öğrencisinden sadece 3’ü bir yüksek öğretime yerleşirken kalan 6-7’si bir yıl daha sınava hazırlanarak esasen 12 yıllık eğitim hayatı boyunca ulaşması gereken sonuca bir yıllık çaba ile ulaşabilmektedir.

Büyük bir yanılsama içinde heba olan emekler, yıllar, gençler ve gelecek için biraz daha fazla düşünmemiz gerekiyor.

Bu vesileyle hayatlarının en önemli sınavını arkada bırakan gençlere gerçek başarıları tatmalarını dilerim. Sınavın arkada bıraktıklarını karşıma alıp öğrencilere hayatın YKS sınavından daha parlak sayısız olanakla var olduğunu ve onları beklediğini hatırlatmak isterim.

Etiketler