TÜİK İşgücü İstatistikleri Tartışmaları, İşsizlik ve İstihdam Karmaşası

13 Temmuz 2020
TÜİK açıkladı çarşı karıştı. Bu yılın ilk üç ayı verileri açıklandığında aynı kafa karışıklığına yol açan durum ile Nisan ayı haberlerinde de karşı karşıya kaldık. Nisan ayında işsizlik oranı geçen yıla göre düştü. Ancak istihdam da işgücü de azalmış. Yani işsiz sayısı, istihdam arttığı için düşmüyor. Artık işsiz olmayanlar iş bulmuş değil, iş aramaktan vazgeçmiş ve işsiz statüsünü yitirmiş. 

TÜİK aylık olarak hanehalkı işgücü anketi sonuçlarını paylaşıyor. Geçen ay olduğu gibi bu ayda anket sonuçları medyada, “işsizlik oranı düştü” şeklinde yer buldu. Günümüzde manipülasyon ve yalan, habercilikte ve araştırmacılıkta bir itibar kaybına yol açmıyor maalesef. Buna karşın, bu haberlere ve verilere güven oldukça düşük oldu. 

TÜİK’in belli periyotlarla kamuoyuna duyurduğu araştırmalar arasında ekonomi ile ilgili olanlar en fazla ilgi çekenler oluyor. Özellikle enflasyon, işsizlik ve büyüme oranları ile ilgili olanlar. Genellikle de hezeyanlara yol açıyor. İşsizlik oranları, medyada Türkiye’nin başarılı ekonomi yönetimin göstergesi olarak yer alıyor. Muhalifler ise enflasyon verilerinde olduğu gibi manipülasyon iddiasında bulunuyor. Bu açıklamaları takip eden yurttaşlar ise veri okuryazarlığı düşüklüğü ile kanaat önderlerinin dediğine inanmakla yetiniyor.

Teknik detaylara girmeden önce aynı rapordan farklı haber spotları çıkararak dört ana sonucu paylaşayım. 

  1. İşsizlik oranı düştü! Nisan ayı işsizlik oranı %12.8’e düştü. İşsizlik oranı geçen yıl aynı ayda %13, bir önceki ay ise %13.2 idi. İşsiz sayısı 427 bin kişi azaldı.
  2. İstihdam daralıyor! Çalışanların nüfusa oranı %41.1’e düştü, aynı oran geçen yılın aynı ayında %46.0 idi. Geçen yıl Nisan ayında 28.2 milyon kişi istihdamda idi, çalışan sayısı bu senenin Nisan ayında ise 25.6 Milyon kişiye düştü. Yani 2 Milyon 585 bin daha az çalışan var, üstelik çalışabilecek nüfus 1 Milyon 59 bin kişi artmışken.
  3. İşgücümüz azalıyor! İşgücüne katılım oranı %47.2’ye düştü, aynı oran geçen sene %52.9 idi. Geçen seneye göre çalışabilecek nüfus 1 Milyon arttı. Başka hiçbir şey değişmemiş olsa ortalama 500 bin kişi artması beklenebilecek olan işgücündeki kişi sayısı 3 Milyondan fazla azalmış. Demek ki geçen yıla göre yaklaşık 3.5 milyon kişi çalışmaktan vazgeçmiş, ya da çalışma ümidini kaybetmiş. 
  4. İşsizlik artıyor! Nisan ayında işsiz olanların sayısı geçen seneye göre 1 Milyon 769 kişi artarak 8 Milyon 358 bin kişiye ulaştı. Geçen sene %18.9, geçen ay %23.1 olan geniş işsizlik oranı %24.6’yı buldu.

Bu dört spot dört farklı göstergeye dayanıyor: işsizlik oranı, istihdam oranı, işgücüne katılım oranı ve geniş işsizlik oranı. 

Bu dört görünüm aynı fotoğraf içerisinde. Tek birinden bahsetmek son yılların iletişim kültürünün, habercilik anlayışının sıradan bir örneği: Yaz! İşsizlik oranı düştü.   

Konuya dönecek olursak işsizlik oranının düştüğü yalan olmasa da yanlış. Nedenine geçmeden bir veri ya da gösterge ile karşılaşıldığında yapılması gerektiğini düşündüğüm sorgulama sıralamasından bahsetmek istiyorum:

  1. Bu verinin/göstergenin ölçmeye çalıştığı bir başka deyişle temsil ettiğini iddia ettiği bilgi nedir, yani tam olarak neyi gösterme iddiası taşıyor? 
  2. Bu veri/gösterge ölçmeye çalıştığı bilgiyi ölçmeyi ne kadar başarıyor?
  3. Bu veri/gösterge ile birlikte hangi verileri bir arada düşünmek fotoğrafı anlamak için koşul oluşturur?
  4. Bu veri/göstergenin oluşturulmasında bir ölçümleme hatası ya da manipülasyon izi var mı?
  5. Veriyi karşılaştırdığımız dönem nasılmış, yani baz etkisi nedir?
  6. Bu verinin toplandığı zamanın bağlamından kaynaklı bir etki var mı? 

Bu sorularla işsizlik oranına bakalım. Ama temel tanımlara hâkim olmayanlar için en aşağıda kavram ve tanımlara ilişkin bir özet rehber hazırladım. Veriye hakim olanlar bu kısmı atlayarak tabloya bakıp devam edebilir.

Kavramlar – Tanımlar:  

İlk önemli kavram nüfus. İşgücü istatistiklerinde nüfus diye belirtilen nüfus aslında tüm nüfus değil, çalışabilir olan nüfus. Buna kimi zaman aktif nüfus da deniyor, ama kısaca nüfus deniyor. Aktif nüfusu, 15 yaş üstü çalışabilir nüfus oluşturuyor (15 yaş üstü nüfusun yaklaşık %96’sı). Buna hapishane, kışla, hastane vb. kurumlarda olduğu için çalışma yaşamına katılma ihtimali olmadığı varsayılan nüfus dahil değil. Aktif nüfus son açıklanan verilerin olduğu Nisan ayı raporuna göre 62 milyon 320 bin kişi

İstihdam kavramı aralarında kavraması en kolayı, çalışan kişi sayısı: 25 Milyon 614 kişi. İstihdam oranı ise aktif nüfus içindeki istihdamda olanların oranı.

İstihdam oranı = İstihdam/aktif nüfus = 25.614 / 62.320 = %41.1

İşgücü çalışan ve iş arayanların toplamı olarak görülüyor. Çalışabilir olup da iş aramayanlar işgücü dışında bırakılıyor. İşgücünde Nisan ayı itibari ile 29 Milyon 388 bin kişi var. İşgücüne katılım oranı ise, çalışabilir nüfusun ne kadarının çalıştığı ya da çalışmak istediğini gösteriyor. 

İşgücüne katılım oranı = (işsiz+istihdam)/aktif nüfus= (3.775+25.614)/62.320 = %47.2

İşsizlik de aslında basit gibi görünen bir kavram ama işler orda biraz karışıyor. Zira uluslararası kabullere paralel olarak resmi işsizlik tanımına yalnız iş arayanlar giriyor. İş arama için ise sınır 4 hafta olarak görülüyor. Çalışmıyor olsa da son dört haftadır iş aramamış olan biri işsiz olarak görülmüyor. Nisan ayındaki işsiz sayısı 3 Milyon 775 bin. Dolayısıyla işsizlik oranı da resmi işsiz sayısının işgücündeki payı olarak hesaplanıyor. 

İşsizlik oranı = İşsiz/işgücü = 3.775/29.388 = %12.8

Son olarak işsizlik oranının yanında mutlaka gözetilmesi gereken bir gösterge de geniş işsizlik. İşsizler haricinde iş bulmaktan ümidini kaybetmiş olan, bu yüzden iş aramayan fakat iş bulsa hemen başlayacak olan bir kesim de var: 4 Milyon 446 bin kişi. Bu halde olan kişi sayısı, resmi işsiz sayısından da fazla. Buna ek olarak da 123 bin kişi mevsimlik düzensiz işlerde çalışıyor. Bu iki rakam ve işsizliğin toplamı geniş işsizliği oluşturuyor.

Geniş işsiz = işsiz+iş aramasa da çalışmaya hazır halde olanlar+mevsimlik çalışanlar =3.775+4.460+123

İşte şu anki işsiz nüfusun sayısı için geniş işsizliğe bakmak en iyisi: 8 Milyon 358 bin kişi. Resmi işsiz sayısının 2.21 katı. 

Buna paralel olarak geniş işsizlik oranı da, geniş işsiz sayısının geniş işgücüne oranı. Geniş işgücünde 33 Milyon 971 bin kişi var. 

Geniş işsizlik oranı = geniş işsiz/(geniş işsiz+istihdam) = 8.358/(8.358+25.614) =24.6%.

Geniş işsizlik oranı


Değerlendirme

Resmi işsiz tanımına sadece son bir ayda iş arayanlar giriyor. Buna karşın toplumun gözünde en son ne zaman iş aradığından bağımsız olarak, iş aramıyor olsa da işsiz işsizdir. Oysa resmi işsizlik rakamında yer almayan işsizler var. Örneğin artık iş aramaktan yorulmuş veya iş bulma ümidini kaybetmiş olanlar, aktif olarak iş aramasa da çalışmaya hazır kişiler. Hatta kimi zaman öğrenci, ev kadını ya da bir engeli ya da sağlık sorunu olan ve bu nedenlerle çalışamadıklarını beyan edenler dahi kendilerini işsiz olarak da tanımlayabiliyor, zira çalışma istekleri canlı olabiliyor.

Resmi işsizliği takip etmenin elbette bir değeri var. Ancak işsizliğin boyutlarını tek bu rakama bakarak yorumlamak eksik bir görüye, hatta kimi zaman yanılgıya neden oluyor.  

Dolayısıyla işsizlik oranının işsizliği takip için iyi bir araç olduğu şüpheli. İşsizliği ancak kısmen ölçebildiği söylenebilir. İşsizlik oranı işgücündeki ve istihdamdaki kişi sayısındaki değişim ile birlikte ancak yorumlandığında, işsizliğin seyri hakkında fikir veriyor. Bu üç veriyi bütünleyen geniş işsizlik göstergesinin ise işsizlik ile ilgili daha kullanışlı bir veri olduğu açık.

Peki TÜİK bize yalan mı söylüyor, buradan bu çıkmıyor. Medyadaki haberlerde bir yorum sorunu olduğu ise açık. TÜİK’in bu araştırmasının verilerini esas alsak dahi fotoğraf işsizlik azalıyor, ekonomi tıkırında şeklinde bir görüntüye sahip değil. Dolayısıyla medyada çıkan işsizlik düştü haberlerine yalan diyemeyiz ama verinin yanlış yorumlandığını net olarak söyleyebiliriz. Bu bir veri manipülasyonu mudur, hayır, ama bir iletişim hamlesi olduğu açık.

Verilerde aldatma var diye iddia etmek kendi araştırmamızı yapmadığımız sürece ve bir kanıt olmadığı takdirde doğru olmaz. Fakat verilerde bir tuhaflık var mı ona bakmak mümkün. Yukarıda aktardığım sorunların yanı sıra, resmi işsizliği de baz alsak tuhaflık olan bir durum da göze çarpıyor. Konuyla ilgili akademisyenlerin TÜİK’ten bunu açıklamasını talep etmesi yerinde olacaktır. Tuhaflık şurada: iş aramama sebepleri arasındaki kategorilerden biri “çalışamaz halde” kategorisi. Bir de mevcut kategorilere girmeyenlerin konulduğu “diğer” kategorisi var. Bu iki kategori, bu yıl olağandışı yükselmiş. Bununla ilgili değişimler aşağıdaki tabloda. Önceki seneler değişim düşük ve aynı seviyede seyrederken bu yılın başından bu yana bir önceki seneye göre olağandışı boyutlarda artışlar var. 2019 Nisan ayında 3.93 milyon olan çalışmaz halde kategorisi, 2020 Nisan’ında 4.9 Milyona yükselmiş. Diğer kategorisindeki artış ise 1 Milyon 158 bin kişi. Bu yükseliş bir açıklamayı hak ediyor ama TÜİK maalesef bültenlerinde bu tür olağandışı değişimlere açıklama getirmiyor. Halihazırda güvenin düşük olduğu kurum bu tür eksikliklerle güvenilirliğini daha da kaybediyor. Bu iki kategoride toplam artış 2120 bin kişi. Geçmiş yıllarda neredeyse hiç artmamış olan bu iki kategorideki nüfusun da geniş işgücüne eklenebilecek bir kitle olduğunu varsayacak olursak geniş işsizlik, %.28.8. Ya da bu kişilerin yarısı aslında resmi işsiz niteliğinde ise, resmi işsizlik oranı da %12.8 değil % 15.9 olabilir. 

Son 5 yılın Nisan ayı “çalışamaz halde” ve “diğer” kategorileri

Son 5 yılın Nisan ayı “çalışamaz halde” ve “diğer” kategorileri

Tüm bu tartışmaların yanı sıra bir de baz etkisi sorunu var. 2019 özellikle de ilk iki çeyrek ekonomik göstergelerin diplerde olduğu bir dönemdi. İşsizlik oranları da son on yılın en yüksek seviyesine gelmişti. Dolayısıyla yukarıdaki sorunlar olmasaydı dahi, işsizlik oranındaki düşüş, zaten en yüksek seviyelere gelmiş bir baza göre hafif bir düşüş. Dolayısıyla baza göre değerlendirildiğinde resmi işsizlik oranları da çok iç açıcı değil. 

Son 5 yılın Nisan ayı işsizlik oranları

Son 5 yılın Nisan ayı işsizlik oranları

Son olarak gelelim bağlamsal etkiye. Kamuoyunda işsizliğin düştüğü haberine güven duyulmamasının en önemli nedeni bu dönemde yoğun olarak hissedilen işsizlik ve gelir kayıpları. Birçok iş yeri kapandı, etkilenen şirketler ekonomik tedbirlere yöneldi. Fakat Türkiye’de salgının ekonomik etkilerini henüz istatistiklerde gözlemlemeye başlamadık, düzenlemeler etkiyi erteledi. Batıda ise etki doğrudan ve hızlı bir şekilde işsizlik rakamlarına yansıdı. 

Bir örnek verecek olursam, ABD’de Şubat ayında en düşük seviyeye gelen (%3.5) işsizlik oranı, Nisan ayında %14.7 oldu. İşgücüne katılım ise %60.2 ile 1973’den sonraki (%60.2) en düşük oran oldu. Mayıs ayında da işsizlik önce yükselme eğilimi devam etti ve ayın ikinci yarısında istihdama dönüşün başlaması ile beraber düşme eğilimine girdi. Mayıs ayı işsizlik oranı %13.3 oldu. ABD’de ayın işsizlik istatistikleri Türkiye gibi iki ayın üzerinde bir zaman sonra değil hemen ayın bitiminde paylaşılıyor. Bu sayede Haziran ayı sonuçlarından da haberimiz var. Haziran ayında oran %11.1’e gerilemiş ve Haziran’da 4.8 Milyon kişi işine geri dönmüş. Mayıs ve Haziran’daki toparlanmalara rağmen işsizlik Şubat ayına göre 3 kat fazla.

Türkiye’de ise yukarıda tartıştığımız işsizlik verilerinin bire bir pandemi ile ilgili olduğunu söylemek zor. Yani hem haberlerin iddia ettiği düşüş, hem de verilerin bütünün söylediği geriye gidiş, büyük ölçüde pandemiden bağımsız, halihazırdaki pandemi öncesi ekonomik durumdan kaynaklı. Zira Türkiye’de şu anda düzenlemeler nedeniyle pandemi kaynaklı işsizlik henüz istatistiklere yansımadı, yılın ikinci yarısında yansıyacak görünüyor. 17 Nisan 2020 tarihinde yürürlüğe giren kararname ile 17 Nisan – 17 Temmuz arasındaki dönemde işten çıkarma yasaklandı ve bu süre Temmuz’da bir ay daha uzatıldı. Şirketler çalışanlarını işten çıkaramıyor ama ücretsiz izne çıkarabiliyor. Yine uygulanan paket dahilinde, çalışılamayan dönemlerdeki ödemelere destek sağlanması, işten çıkarmaları durduran ya da erteleyen diğer bir faktör oldu. Önümüzdeki aylarda ekonomik sorunların etkileri daha fazla belirginleşecek ve muhtemelen işten çıkarmalar artacak. IMF’nin iyimser tahminlerine göre 2020’de resmi işsizlik oranı %17.2’yi bulacak. Sonuç olarak salgının etkilerinden kaynaklı işsizlik artışını henüz görmedik. Öte yandan henüz işsiz sayına esas etkileri gözlemlememiş olsak da iş bulmadan ümidini kaybetme eğilimindeki yükselişin, salgının yarattığı ekonomik etkilerin yoğun olarak hissedilmesinden kaynaklı olduğu söylenebilir. 

Ulaş Tol

Üyelik Tarihi: 02 Ocak 2017
22 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör