‘‘Kente Bakınca Çocukların Nerede Olduğunu Görmüyoruz’’

Bernard Van Leer Vakfı’nın Türkiye Temsilcisi Yiğit Aksakoğlu vakfı ve öncülüğünde başlatılan İstanbul95 projesini anlattı. Proje, İstanbul’a 3 yaşında sağlıklı bir çocuğun boyu olan 95 santimetreden bakmayı, kentin planlanmasını, çocuk ve ebevyn destekleyici programların oluşturulmasını amaçlıyor.

Vakıf, ‘Kente 95 santimden baksaydın neyi farklı yapardın’ sorusunu mimarlara, şehir plancılarına, kamu görevlilerine ve belediye başkanlarına sorarak yeni cevaplar ve çözümler oluşturuyor. 

1960 yılında kurulan Bernard Van Leer Vakfı, Hollanda merkezli bir vakıf. Kurucusu Bernard Van Leer, II. Dünya savaşının yıkıcı etkisini gördükten sonra şirketini vakfa bağışlayarak çocuklara yatırım yapmayı ve böyle bir savaşın bir daha tekrar etmemesi için dünyaya bir katkıda bulunmaya karar vermiş. 2000’lere kadar elliye yakın ülkede faaliyet gösteren vakıf, 94’ten beri de Türkiye’de çeşitli çalışmalara finansal ve teknik destek sağlıyor.

Vakfın 2016-2020 Stratejisi KENT95

Şehirler yetişkinlerin ihtiyaçlarına göre tasarlanırken çocuklar göz ardı ediliyor. Kent95 projesi şehre 3 yaşında sağlıklı bir çocuğun boyu olan 95 santimden baksaydın neyi farklı yapardın sorusuyla yola çıkıyor, çözümler üretiyor. Vakfın Türkiye Temsilcisi Aksakoğlu projeyi şöyle anlatıyor: ‘‘Kent95’in 4 tane çalışma alanı var. Bu 4 çalışma alanı üzerinden İstanbul’da bir çalışma ile başladık. Önce yaptığımız çalışmaya İstanbul95 dedik. Yaptığımız işbirlikleri ile İstanbul’da 2 yılı tamamladık. Şu anda İstanbul95’in de ötesine geçerek İzmir ve Gaziantep Büyükşehir Belediyeleriyle de çalışmaya başladık.’’

‘‘Kente Bakınca Çocukların Nerede Olduğunu Görmüyoruz’’

İstanbul95 projesi kapsamında yürütülen çalışmalardan ilki veriye dayalı karar verme araçları üretmek diyen Aksaoğlu, bu alanda yapılan çalışmaları ve neler yaptıklarını şöyle ifade ediyor. ‘‘Kente bakınca çocukların nerede olduğunu görmüyoruz. İstanbul gibi 15 milyonluk bir kentte acaba dezavantajlı çocuklar nerede sorusuyla başladık. Sadece İstanbul’da 0-4 yaş grubunda TÜİK verilerine göre 1,2 milyon çocuk var. Her yıl 230.000 bebek sadece İstanbul’da dünyaya geliyor. Bu da günde 630’dan fazla demek. Bu çocukların özellikle dezavantajlı olanların kentin nerelerinde yaşadığını görebilmek için TESEV ve Kadir Has Üniversitesi’nin İstanbul çalışmaları merkezi ile birlikte hareket ettik. Dezavantajlı çocukların nerede olduğunu bulabilmek için rayiç bedelleri yani metrekare fiyatları üzerinden belirleme yaptık. Sokak başına metrekare fiyatlarından ortalama mahalle için bir metrekare fiyatı çıkarıldı. Bunun üzerine de TÜİK’ten yaş grupları verisini alıp 0-4 yaş grubunun daha yoğun olduğu yerleri harita üzerinde işaretledik. Böylece İstanbul’un genelinde bütün mahallerine bakarak dezavantajlı çocuklar nerede sorusunun cevabını harita üzerinde gösterebildik. İstanbul’da 39 ilçe var ve bu ilçelerin çocuk ve ebeveynlerine yönelik hizmetleri dağınık bir şekilde ilerliyor. Bunu haritalamak için TESEV gidip ilçe belediyelerinden bu verileri topladı. Böylece hepsini istanbul.kent95.org sitesinde görebilir hale geldik. Böylece parklar, kreşler nerede? Nakit yardımı varsa bunlar hangi mahallelere gidiyor? sorularını önceki haritalarla kesiştirince hizmetler, yardımlar doğru yerlere gidiyor mu? sorusunun cevabı da çıkmış oldu. Bunu sadece biz değil ilgili belediyeler de görebilir hale geldi.’’

‘‘Dünyada Geçerliliği Olan Yöntem Ev Ziyareti Temelli Aile Rehberliği’’

Erken çocukluk döneminin önemine vurgu yapan Aksakoğlu, sadece çocuklara değil ebevynlere de İstanbul95 projesi kapsamında destek sunulduğunu dile getiriyor ve şöyle devam ediyor. ‘‘Bu çalışma alanında Boğaziçi Üniversitesi ile birlikteydik. Dünyada çok geçerliliği olan bir müdahale yöntemi var ev ziyareti temelli aile rehberliği. Bu model genel olarak dezavantajlı aileyi belirleyip hamilelikten 3 yaşa kadar olan dönemde ona destek olacak bir aile rehberini göndermeyi kapsıyor. Boğaziçi Üniversitesi, bu programı geliştirdi ve Türkiye’ye adapte etti. Eksik olan anne depresyonu, beslenme ile ilgili bilgileri de dahil ettiler. 

Program, hamileliğin son 3 ayından başlayıp çocuk 3 yaşına gelene kadar beslenme, depresyon, çocuk gelişimi gibi konularda destek olmayı sağlar hale geldi.’’

İstanbul’da 4 ilçe belediyesiyle çalıştıklarını söyleyen Aksakoğlu, bu belediyelerde 4’er kişilik ekip kurarak hareket edildiğini belirtti. Beyoğlu, Maltepe, Sultanbeyli ve Sarıyer belediyeleri İstanbul95 projesinin çalışma alanlarından oldu diyen Aksakoğlu sözlerini şöyle sürdürdü. ‘‘Belediyeler tarafından oluşturulan ekipler önce Boğaziçi Üniversitesine eğitime gönderildi. Sonrasında sahaya dönüp haritalardan tespit ettikleri mahallelerde hamile anneleri programlara dahil ettiler. Program şu an 2. yılını doldurdu. Programa dahil olan bebeklerde 2 yaşına geldiler. Şu an bir belediye çalışanı en fazla 40 aileye ulaşabiliyor. Bu sayıyı, daha çok aile rehberlik programından yararlanabilir hale gelsin diye yükseltmeye çalışıyoruz.’’

 ‘‘Oyun Parkları 0-3 Yaş ve Ebeveynleri İçin Uygun Değil’’

Çocukların eğlenerek vakit geçirdikleri alanlar özellikle de şehirlerin içerisinde daha da kısıtlı. Bu durum 0-3 yaş çocuklar için daha kötü. Çünkü parklar bu yaş grubu ve ebeveynler için tasarlanmıyor. Aksakoğlu, proje kapsamında bunun üzerine de çalıştıklarını anlatıyor: ‘‘İstanbul95 projesi kapsamında üçüncü yürüttüğünüz çalışma yeşil ve kamusal alanların 0-3 yaş ve ebeveynlerine yönelik düzenlenmesi. Maalesef oyun parkı diye geçen alanlar 0-3 yaş ve ebeveynleri için uygun değil. Plastik kaydıraklar ve salıncaklar en erken 5 yaşından sonra çocuğu oynatabileceğiniz yerler. Hem yeşil alanların hem kamusal alanın daha çok 0-3 yaş ve ebeveynine yönelik düzenlenebilmesi için Superpool mimarlık şirketi ile çalıştık. Superpool, çocuğun gelişim dönemlerine göre ilk 3 yılda açık alanlarda ne tür ihtiyaçları var onları anlatan bir fikir rehberi geliştirdi. Çocuktan bahsediyoruz onu ailesinden bağımsız düşünmemek gerekiyor. Ebeveynin de açık alanlarda ihtiyaçlarına dikkat edilmesi gerekiyor.  Anne eğer kendi de rahat ediyorsa o parka daha sık çocuğu götürüyor. Gittiğinde de o parkta daha uzun süre kalıyor. Dolayısıyla bu fikir rehberinden hareketle yine bu dört ilçede Superpool pilot parklar tasarladı, belediyeler uyguladı. İki tanesinin açılışı yapıldı. Bir tanesi bitmek üzere bir diğeri de 2020’nin ilk üç ayında tamamlanacak. Bunun ötesinde sadece park değil aslında kamusal alanın da 0-3 yaşa uygun hale getirmek mümkün. Seyyar oyun parkı diye bir uygulamayı da hayata geçirdik. Seyyar oyun parkı, çocukların oynamayı en çok sevdiği şeylerden birisi mukavva kutular. Onları kendi hayal güçleri doğrultusunda çeşitli şeylere dönüştürebiliyorlar. Bir yere bir kısım mukavva kutu götürmeniz bile aslında orayı oyun parkı halini dönüştürebiliyor.’’

‘‘Kentleri Orta Yaş Üstü Engelsiz Erkekler Kendilerine Benzeyen Bireyler İçin Tasarlıyor’’

İstanbul95 projesi kapsamında son çalışma alanlarının kent içi hareketlilik olduğunu aktaran Aksakoğlu, şehirlerde küçük çocuklara ve ailelerine yönelik düzenlemeler olmadığını söylüyor. Aksakoğlu bu konuyla ilgili şunlara değiniyor: ‘‘Kentleri orta yaş üstü engelsiz erkekler yine kendilerine benzeyen bireyler için tasarlıyorlar. Küçük bir çocukla karşıdan karşıya geçmek ne kadar vakit alıyor, arabalar ne kadar dikkat ediyor gibi temel şeyleri düşününce kent içi hareketlilikte çözümler üretmeye çalıştık. Uluslararası bir başka STK ile birlikte çalışarak ilk örneğini Maltepe Zümrütevler’de denedik. İşgal edilen bir kamusal alanda arabaları ve çöp konteynırlarını kaldırarak bir kent meydanı haline dönüştürdük. Eğer orada yaşayanlar bu uygulamayı benimserse orası kalıcı hale dönüştürülecek ve benzer uygulamalar sadece Maltepe’de değil başka yerlerde de tekrar ederek yaygınlaştırılacak.’’ 

Yerel yönetimlere çok iş düştüğünü belirten Aksakoğlu, ‘‘Uzun dönemli ve büyük yatırımlar değil, kısa dönemli ve hemen yapılacak bir çok iş var.’’ diyor. Aksakoğlu, bu işleri yapabilmek için de çocuklara yukarıdan kafasını okşayacak mesafeden değil, onlarla göz göze gelmek gerektiğini ve onların boyundan kendi yönettikleri kente bakmaları yeterli olduğunu dile getiriyor.