22. Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı Sığınaksız Bir Dünya İçin Toplandı

Türkiye’de kadına yönelik şiddet alanında mücadele veren kadınlar, tüm engellere rağmen 22 yıldır kesintisiz olarak Kadın Sığınakları ve Dayanışma Merkezleri Kurultayı’nda bir araya geldi. Kadın dayanışmasının sembollerinden biri olan kurultay, bu yıl 2-4 Kasım 2019 tarihlerinde İstanbul’da yapıldı. 3 gün süren 22. Kadın Sığınakları ve Dayanışma Merkezleri Kurultayı’nda yıllarca süren mücadelelerle elde ettikleri kazanımları kaybetme tehlikesi altında toplanan kadınlar, sığınaksız bir dünya idealiyle kazanımlarını koruyarak daha fazlasını talep etmek için mücadeleye devam etmek için birbirlerinden güç aldılar. 

Şiddetin kaynağı olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yapısal olduğunun hatırlatıldığı kurultay, şiddetle mücadelede bütünlüklü bir yaklaşımla feminist politikaların gereğine dikkat çekti. Kurultayda kollektif olarak alınan karar ve politikalar, 25 Kasım’da ilan edilecek.

Feminist Dayanışma İle Mücadelenin Sürekliliği 

Kadın Sığınakları ve Dayanışma Merkezleri Kurultayı, STK’ların ve özellikle kadın örgütlerinin sınırlı finansal kapasitelerine rağmen 1998 yılından bu yana Türkiye’nin farklı kentlerinde kadınların dayanışması sayesinde toplanıyor. Kurultayın 22 yıldır kesintisiz olarak sürebilmesi, kadınların birbirlerinin deneyimlerinden öğrenmeleri, birbirlerinden güç almaları ve kazanımların kaybedilme tehlikesine karşı feminist dayanışmayla mücadelenin gücüne inanmaları olabilir.  

Türkiye’nin farklı kentlerinde kadına yönelik şiddet konusunda çalışan bağımsız kadın örgütlerinin örgütleyicisi olduğu kurultayı bu yıl, Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV), Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ve Uluslararası Göçmen Kadınlar Dayanışma Derneği’nin ortak koordinasyonu düzenlendi.  

Kadına yönelik şiddet alanında mücadele veren örgütlerin en geniş platformu olma özelliliği taşıyan kurultaya bu yıl 25 ilden kadın ve LGBTİ örgütlerinden, kamu kurumu ve belediyelerden yaklaşık 350 kadın katıldı. Bu yıl, Şiddetle Mücadele için Feminist Sosyal Politikalar başlığı altında düzenlenen kurultaya kadın örgütleri, çeşitli sivil toplum örgütleri, feministler, üniversiteler, belediye ve kamu kurumlarının ilgili birimlerinden kadınlar katıldı. 

Kazanımların Kaydebilme Tehlikesi

Açılış konuşmasında, bütünlüklü sosyal politikaların eksikliğinin kadınların şiddette maruz kalmalarına sebep olduğu vurgulanırken, kadına yönelik şiddetle mücadelede siyasi irade eksikliğine ve toplumsal cinsiyet eşitliği yerine aile odaklı politikalar sözleşmeler ile yasaların uygulanmasında yaşanan sorunlara işaret edilmesi önemliydi. 

Bu çerçevede, kurultay, kadın örgütlerinin yasaların uygulanmasında görülen eksikliklerin yanı sıra, nafaka hakkına ve cinsel istismara af getirilmesine ilişkin tartışmaların sürdüğü bir ortamda, kadınların hem kazanımlarına sahip çıktığını hem daha çok hak talep ettiğini görünür kıldı.  

Sığınaksız bir dünya için kadın dayanışması ile bir araya gelen kadın örgütleri kurultayın ilk oturumunda, GREVİO (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzman Grubu) geçmiş dönem başkanı olan Feride Acar’ı dinlediler. Acar, İstanbul Sözleşmesi (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi) çerçevesinde Türkiye için hazırlanan GREVİO Değerlendirme Raporu’nda alınması gereken önlemlerden 65’inden 45’inin aciliyet gerektiren konular olduğuna dikkat çekti. Acar konuşmasında, İstanbul Sözleşmesi’nin tek başına şiddeti önlemeye yönelik politikalarda yeterli olmadığını, bütüncül şekilde feminist politikanın gereği olarak şiddet üreten yapıların dikkate alınması gerektiğini vurguladı.  

İlk oturumun diğer konuşmacılarından İpek İlkkaracan, son yıllarda artan nafaka tartışmalarının kadınlar açısından sosyal politikaların etkisizleştirilmesi ve yoksullaşma riski taşıdığını vurguladı. Kurultayda Avrupa’dan iyi örnekler çerçevesinde sosyal hizmet mekanizmaları ve sığınaklardan bahseden Aslıhan Burcu Öztürk ise Avrupa’da sığınmaevlerinde güçlenme ve katılımcılık vurgusunun Türkiye’den daha güçlü olduğundan ve Avrupa’da şiddeti toplumsal olarak ortadan kaldırmaya yönelik bilinçten söz etti. 

Feminist Sosyal Politikaların Gerekliliği

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin güç dengelerinin çarpıklığından kaynaklanması, bu sebeple bütünlüklü bir yaklaşımla feminist sosyal politikaların gereği kurultay oturumları ve atölyelerinin ana gündem maddesi idi. 

İlk gün oturumunda söz alan bir diğer konuşmacı Berna Ekal, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini önlemede mevcut yasal mekanizmaların yeterli olmakla birlikte, uygulanmasında sorun yaşandığından söz etti. Sosyal politikaların feminist perspektiften yürütülmesi gerektiğine dikkat çeken Ekal, kadının şiddete uğramaması ve güçlenmesi için konut hakkı sahipliği gibi çeşitli hakları elde etmesinin önemini hatırlattı. 

Uluslararası Göçmen Kadınlar Dayanışma Derneği’ adına konuşan Nilüfer Yılmaz, göçmen, mülteci ya da sığınmacı gibi hukuki tanımların ötesine geçerek, tüm kadınlara kadın bakış açısısıyla ve kadın hareketinin desteğiyle sorunlarının çözümüne katkı sağlanabileceğinden bahsetti. Engelli kadınlara yönelik dayanışmanın ve destek mekanizmalarının artırılması gereğine Bahar Turan sunumunda dikkat çekti. 

Kurultayın ev sahiplerinden Mor Çatı temsilcisi Elif Ege ile konuşmamızda, finansal sorunlara ve politik çalkantılara karşın 22. kez organizasyonu düzenleyebilmelerinin kadın dayanışmasının gücü öne çıktı.  Ege ayrıca, kurultayda bu yıl bu yıl göçmen ve engelli kadınları da dâhil ederek kadınların karşılaştıkları çoklu ayrımcılıkla mücadele yöntemleri ve sosyal politika tartışmalarının önemli olduğunu ifade etti.  

Kurultay, organizasyonunda görev alan Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) temsilcileri Günce Beyazer ve Esin Epli, kazanılmış hakların kaybedilme tehlikesi altında toplanan organizasyonda, uygulamada yaşanan sorunlara karşı neler yapılabileceğine ağırlık vermek istediklerini belirtiler. Kendi olanaklarıyla kurultaya katılan kadın örgüt çalışanlarından söz eden KADAV temsilcileri, kurultayı kadınların kazanılmış haklarına sahip çıkması, birlikte üretip birlikte çözüm bulma hali ve genç katılımcılar için deneyim kazanma fırsatı olarak gördüklerini ifade ettiler.  

Uluslararası Göçmen Kadınlar Dayanışma Derneği’nden Gülrihan Dinç ve Ezgi Sevinç ile yaptığımız sohbette, Türkiye’nin resmi rakamlarda belirtilenden çok daha fazla sayıda göçmene ev sahipliği yaptığından hareketle, kayıtlara geçmeyen “gizli şiddet” mağduru olan tüm göçmen kadınların, insan haklarının gereği olarak, korunmasının gerekliliğini konuştuk. Afgan, Faslı, İranlı ya da Suriyeli tüm kadınların haklarının korunması amacıyla Göç İdaresi altında ayrı bir birim kurulması, Türkiye’ye gelen tüm kadınların şiddete ve ayrımcılığa karşı korunmasına yönelik öneriler arasındaydı.