“Annelerin Çığlığına Kulak Verip, Buradan Barışa Yürümeliyiz”

Diyarbakır’da çocuklarının dağdan indirilmesini talep ederek, HDP İl Binası önünde oturma eylemi başlatan ailelerin sayısı 24’e yükseldi. Annelerin eylemini Sivil Sayfalar’a değerlendiren Barış İsteyenler Grubu’ndan Dr. Nesrin Nas, “Eylemlerle ilgili bir çok farklı görüş ortaya atıldı. Bize düşen onların hepsini elimizin tersiyle itmek ve annelerin çığlığına kulak verip, buradan barışa yürümektir. Bunu  yapabildiğimiz sürece katkı sunmuş oluruz” çağrısında bulunurken, Prof. Dr Vahap Coşkun da, “Aileler var, çocuklar var, ailelerin çığlıkları var. Siyasi ve sosyal aktörler, bu sese kulak vermek ve çare üretmekle yükümlüler; gözünü kapatmak veya suçlama kolaycılığına yatmak çare değil” diyor.

Diyarbakır’da HDP il binası önünde çocuklarının dağdan indirilmesi için toplanan ailelerin eylemi sürüyor. Aralarında Kadın ve Demokrasi Derneği’nin de bulunduğu 25 kadın örgütü ortak açıklama yaparak annelerin eylemine destek verdiğini duyurdu. Açıklamada, “Ailesinden koparılan her bir genç, evine dönünceye kadar gerekli bütün hukuki çalışmaları yapacağımızı ve bu sürecin doğrudan takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz” denildi.

“Siyasi ve Sosyal Aktörler Çare Üretmekle Yükümlüler”

Annelerin eylemini Sivil Sayfalar’a değerlendiren Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü  (DİSA) Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Coşkun, çocukları dağda olan ailelerin, çocuklarını kurtarmak için eylem yapmalarının tabi ve meşru olduğunu belirterek, “Hiçbir anne, çocuğunun sonu ölümle bitecek bir yola gitmesini istemez, bunu engellemek için de geleni yapar. Bu ailelerin samimiyetlerini sorgulamak ya da onları bir niyet testine tabi tutmak kimsenin harcı değil.” Dedi.

Ailelerin eylem için Diyarbakır HDP İl Başkanlığı’nı seçmelerinin iki nedeni olduğunu savunan Coşkun, “Biri, dikkat çekmek. Diğeri de HDP’den, taleplerine uygun bir tavır almalarını sağlamak ve onları bu yönde harekete geçirmek. Medyada daha çok suçlamalar öne çıkarılsa da, aileler HDP’nin bu konuda yapabileceği bir şeylerin olduğunu düşünüyorlar. Ailelerden bazılarının çocuklarının HDP tarafından veya HDP aracılığıyla dağa götürüldüklerini veya kaçırıldıklarını belirtmeleri ise  hem yanlış hem de amaçlarına hizmet etmeyen bir davranış. Yanlış; zira HDP’nin bütün binaları 24 saat bütün güvenlik birimlerince takip ediliyor. Böyle bir olay vuku bulmuş olsaydı, çok daha evvelden ortaya çıkarılmış ve bunun bedeli HDP’ye ödetilmiş olurdu. Amaçlarına hizmet de etmiyor, zira ağır dille suçlamalar, HDP ile ailelerin ortak bir zeminde buluşmaları ve işbirliği yapabilmelerini de imkansız kılıyor. “ diye konuştu.

Ailelerin eylemlerinin ‘görülmediği’yle ilgili tartışmalara da değinen Coşkun, “Ailelerin eylemleri, genel olarak iki türü tepkiyle karşılandı. Bir taraf, olayı ya suskunla geçirdi ya da aileleri tamamen manipülatif bir organizasyonun içinde olmakla itham etti. Kabul edilebilir bir yönü yok bu davranışın. Görmezden gelinebilecek bir tablo yok ortada; aileler var, çocuklar var, ailelerin çığlıkları var. Siyasi ve sosyal aktörler, bu sese kulak vermek ve çare üretmekle yükümlüler; gözünü kapatmak veya suçlama kolaycılığına yatmak çare değil.  Diğer bir taraf ise, bu hadiseyi tamamen siyasi istismar ve siyasi hesaplaşma için kullandı. Annelerin evlatlarına kavuşmak için yükselttikleri sesi; kayyımları meşrulaştırmanın ve HDP’yi kriminalize etmenin bir aracı kılmaya çalıştı. Şüphesiz bunun da kabul edilebilir bir tarafı bulunmuyor Açık bir hukuksuzluğu ve/veya partiler arasındaki siyasi bir kavgayı aileler üzerinden kapatmaya çalışmak, gayri-ahlaki. Ne toplumsal birlikteliğe katkı sunar böyle bir tavır ne de ailelere bir faydası dokunur.” sözleriyle değerlendirdi.

“Çözüm Acıları Ortaklaştırmakta”

Barış İsteyenler Grubu’ndan Nesrin Nas da, annelerin seslerinin duyulmasının önemine değinirken,

“Annelerin hepsini bir bütün olarak görüyorum. Annelerin acısı üzerinden ne siyaset yapılabilir ne propaganda malzemesi derlenebilir. Ne de annelerin acısı üzerinden haklar birbirinden ayrıştırılabilir. Eylemlerle ilgili bazı iddialar dile getirildi. Bize düşen onların hepsini elimizin tersiyle itmek ve annelerin çığlığına kulak verip buradan barışa yürümektir. Bunu  yapabildiğimiz sürece katkı sunmuş oluruz. “ dedi. Eylemlerin ilk günlerinde kepenklerini kapatan HDP teşkilatının düzenlediği basın toplantısıyla Meclis’de ortak bir grup kurulması çağrısı yapmasının önemli bir girişim olduğunu vurgulayan Nas, “Çocuklarımızın ölmemesinin, çocuklarımızın dağa gitmemesinin, çocuklarımızın hapishanelerde çürümemesinin çözümü barışı sağlamaktan geçiyor. Birbirimizi ötekileştirmemekten geçiyor. Acılarımızı ortaklaştırmaktan geçiyor. Bunu yapacak bir aklı ortaya koymak zorundayız.” Dedi.

‘Köprüyü Yıkmayın’ Çağrısı…

Gazeteci Yazar Nihal Bengisu da konuyla ilgili kaleme aldığı “Analar ağlamasın bir bütündür, bölünemez” başlıklı yazısında, 2013 yılında başlatan çözüm sürecinde en çok öne çıkarılan sloganın ‘analar ağlamasın’ olduğunu ve kendisinin de içinde bulunduğu Akil İnsanlar Heyeti’nin çalışmalarında zaman zaman sorun yaşansa da tartışmaların ana ‘sözcüğünün sağaltıcı iklimiyle’ bittiğini hatırlatarak, “Tüm zorluklarına rağmen, kadın ve ‘anne’ mefhumunun bütünlüğüne halel gelmemesi sağlamalıyız. Zira, savaşan erkekler ve ‘erk’ler yorulup da gururlarından silah bırakamadıklarında, beyaz bayrakları taşıyan yahut beyaz yemenilere bürünen kadınların, bedel ödem annelerin dokunuşlarına ihtiyaç duyacaksınız. Çünkü evlatlarını kaybetmiş anneleri birbirine bağlayan bir köprü vardır. O tarafa bu tarafa değil her tarafa hatırlatma gereği duyuyorum, köprüyü yıkmayın” çağrısında bulundu.

Emine Uçak

Üyelik Tarihi: 08 Eylül 2017
116 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör