“Kadınların İnsan Hakları ve Ailenin Güçlendirilmesi İçin Çalışıyoruz”

KADEM Genel Başkanı Dr. Saliha Gümrükçüoğlu, sosyal medyada bir süredir 'aileyi çökerttikleri' iddialarıyla yürütülen karalama kampanyalarına karşılık, "Biz en açık tabirle kadınların insan hakları ve ailenin güçlendirilmesi için çalışan bir derneğiz." dedi.

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) YK üyelerinin katılımıyla Yenişafak Gazetesi Yazarı Yusuf Kaplan’ın eleştirilerinin ardından sosyal medya üzerinden kendilerine yönelik yürütülen kampanyaya karşılık bir basın toplantısı düzenledi. KADEM Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında, Başkan Dr. Salih Gümrükçüoğlu konuşmasına kuruldukları günlerden itibaren çok haksız, eleştiri ve ithamlarla karşı karşıya kaldıklarını ifade ederek başladı. Bunlardan ilkinin genel merkez binasıyla ilgili olduğunu belirten Gümrükçüoğlu, “Dernek binamız Kadem Vakfı’nın mülküdür. Kadem Vakfı‘na yapılan bağışlarla, özel bir şahıstan satın alınmıştır. Yani kamudan tahsisli değildir. Tapu kayıtları açıktır ve ortadadır. İddialardaki gibi herhangi bir kira söz konusu değildir. Genel olarak KADEM de her STK gibi özel bağışlarla ayakta durmaktadır. Derneğimizin giderleri Dernekler Masası tarafından, vakfımızın giderleri ise Vakıflar Genel Müdürlüğünce denetlenmektedir, ki bu denetimlerin ne kadar sıkı olduğu ilgililerin malumudur. Buna rağmen biz kendi inisiyatifimizle bağımsız denetçi marifetiyle de dernek ve vakfımızı rutin olarak denetime tabi tutuyoruz. ” dedi.

AB, Birleşmiş Milletler Fonları…

Fon kaynaklarıyla ilgili ithamlar aldıklarını bu yaklaşımların iyi niyetli olmadığını ifade eden Gümrükçüoğlu, “Biz de her STK gibi proje yazıp gönüllü toplumsal hizmetlerimize finansman sağlamaya çalışıyoruz. Bu çerçevede, Dışişleri Bakanlığına bağlı Avrupa Birliği başkanlığının açmış olduğu AB programlarının hibelerine başvurduk. Kabul aldığımız projeler, başvurusu herkese açık, rekabet temelli, hesap verilebilir, değerlendirme ve denetleme aşamaları şeffaf işleyen bir sürecin ürünüdür. Avrupa Birliği tarafından Türkiye’ye sağlamış olduğu kaynaklar kapsamında kadının siyasete ve ekonomiye katılımına, mülteci kadınların topluma entegrasyonuna dair projelerimiz kabul edildi. Başvuru sonunda kabul alamadığımız projeler de mevcuttur. Neticede, kendi gündemimize uygun projelere başvurduk. Projelerin oluşturulması, paydaşların ve çıktıların belirlenmesi gibi bütün süreçleri biz yönettik.” diye konuştu.

Toplumsal Cinsiyet Tartışmaları…

Kamuoyunda uzun süredir tartışılan toplumsal cinsiyet meselesine de değinen Gümrükçüoğlu, “Bu alanda da ciddi bir kavram kargaşası var. Herkesin bildiği gibi, cinsiyet, kadın ve erkeğe işaret eder. Toplumsal cinsiyet de, literatürde, bu kadın ve erkeğe kültürlerin, toplumların yüklediği rol ve görevleri ifade etmek için kullanılır. Bu roller de şüphesiz toplumdan topluma değişir. Örneğin; bazı toplumlarda evlenirken çeyiz hazırlamak kadının görevi iken, bazılarında bu görev erkeğe yüklenmiş bir sorumluluktur. İşte bu durum farklı kültürlerin kadın ve erkeğe yüklediği toplumsal rollerdir. Bu rollerin dağılımı, ne yazık ki her zaman adil ve insan onuruna yakışacak şekilde olmamaktadır. Toplumsal cinsiyet bazen olumlu, bazen de olumsuz yansımalarıyla karşımıza çıkar. Bu rollerin kadına ya da erkeğe mağduriyet oluşturduğu durumlara, kültürel dahi olsa, karşı çıkıyoruz.

Mesela toplumun bazı kesimlerinde tecavüze uğradıktan sonra, sözde namusun temizlenmesi saikiyle öldürülen kadınlar bu duruma somut bir örnektir. Burada failin cezalandırılması gerekirken, bu bedeli mağdur olan kadına ödetmek, herkesin hemfikir olacağı toplumsal cinsiyetin olumsuz bir tezahürüdür.  Bizler KADEM olarak işte bu tür olumsuz sonuçlarla mücadeleyi görev biliyoruz. Burada bizim beklentimiz Toplumsal Cinsiyet Adaleti gereği, kadın ve erkek rollerinin bir tarafa zarar vermeyecek şekilde tesis edilmesidir.” dedi. Gümrükçüoğlu, KADEM için toplumsal çinsiyet kavramının kadın ve erkeğe toplumların yüklediği farklı görev ve sorumlulukları ifade ettiğini de vurguladı.

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 nolu Kanun…

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 nolu kanunla ilgili eleştirileri de hatırlatan Gümrükçüoğlu ikisinin de KADEM kurulmadan önce yürürlüğe girdiğini hatırlattı.  “İstanbul Sözleşmesi alternatifsiz değildir, alternatifsiz olan kadına şiddetle mücadeledir. Bu mücadelenin yasalarla uygulamaya taşınması gerekir.” diye konuşan Gümrükçüoğlu, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin mağdurları büyük oranda kadınlar olduğunu vurguladı. Aile ve şiddet kelimelerinin yanyana zikretmek istemeseler de aile içindeki şiddet vakalarının mağdurları da büyük oranda kadınlar olduğunu belirten Gümrükçüoğlu, “Son 16 yıl içinde kadına şiddetle mücadele anlamında önemli hukuki kazanımlar sağlanmıştır. Ancak uygulamadaki bir takım sıkıntılar ve toplumsal farkındalığın halen yeterli düzeyde olmaması, bizlere de bu alanda çalışma yapma sorumluluğu doğurmaktadır.” dedi.

Kendilerini feminist olarak konumlandırmadıklarını, kadınların insan hakları ve ailenin güçlendirilmesi için çalışan bir kuruluş olduklarını belirten Gümrükçüoğlu, “Biz, kadınların mağduriyetleri üzerinden aileler yıkılmasın diye emek veriyoruz. Aile içinde güçlünün tahakkümü muhabbet dengesini bozuyor. Yanlış ebeveynlik örnekleri yeni nesilde kişilik bozukluklarına yol açıyor. Aile güçlünün tahakkümü güçsüzün tahammülü ile değil, sevgi ve saygı ile yürür. Bu anlamda sadece kadın için maddi bir güçlenmeden bahsetmiyoruz. Kadın bir kişilik olarak güçlenmedikçe erkeğin ve evlatlarının saygısını kazanamıyor. Başka bir ifadeyle kadın daha kolay boşanmak için değil, daha rahat geçinmek için güçlenmek zorunda.” diye konuştu.

Açıklamanın tamamı için tıklayınız.