“Eynesil Halkı Gerekli Cevabı Verdi”

Giresun’un Eynesil İlçesi’nde ‘intihar ettiği’ iddia edilen kızının trafik kazasında öldürüldüğünü belirterek bir yıldır süren adalet mücadelesi veren Baba Şaban Vatan, Rabia Naz’ın ölümünden sorumlu tuttuğu Belediye Başkanı Coşkun Somuncuoğlu’nun yeniden seçilmemesini, “Eynesil halkı özellikle de Eynesilli anneler Rabia Naz Vatan için gerekli cevabı verdi” sözleriyle değerlendirdi. 11 yaşındaki kızının ölümünün ardından hukuk mücadelesi başlatan Baba Şaban Vatan ve konunun kamuoyuna ulaşmasını sağlayan gazeteci Metin Cihan ile, Rabia Naz’a ne olduğunu konuştuk…

Olayın intihar değil cinayet olduğunu nasıl anladınız, sizi şüphelendiren neydi?

Bir baba olarak asla ve asla kızımın intihar etmediğini biliyordum. Sadece 22 gün kanıt ve tanıkların doğrultusunda bekledik. Ama sonra o durumlar da yalan çıktı. Kızımın kaybından sonraki 6 saat boyunca çantası ortada yoktu. 6 saat sonra çanta terasta çıktı. Olay yeri inceleme 18.50’de yapıldığında, terasta çanta yok. 6 saat sonra çanta terasta ortaya çıkıyor. Polisler daha sonra ‘Çantayı ben buldum, ıslak bir sandalye vardı. Onun altındaydı’ dedi. Kızım olaydan 10 gün önce tekvando kursuna gitmek için benden izin istemişti. Sandım ki okuldan dönünce eve girmeden terasa çıkarak çanak direğiyle denge çalışması yaptığını düşündüm. O çanak anten direğinde denge hareketi yaparken düşmüş olduğunu düşünmüştüm.

Daha sonra durumun nasıl farkına vardınız?

Kızımın kıyafetlerindeki tozdan, çantayı bulanın polis olmadığından, olay yeri ve sonrasındaki incelemelerde görüntülerin olmamasından, terasta bulunan çantanın fotoğrafının çekilmemesinden anladım. Üstelik kızımın çantasını 3 kişi bulmuş. Bunlardan biri dayısı. Polise haber vermişler, Giresun’dan gelen polis çatıya çıktığında yan taraftan bir sandalye alıp çantanın üzerine koyuyor. Çanta aslında oraya bırakılmış. Olay yeri inceleme polisi gelip evi ve terası inceliyor. Oradan hastaneye gidip kızımın elbiselerini alıyor. Ancak Eynesil Emniyeti’nden polis olay yeri inceleme polisinden kızımın elbiselerini alıyor. Hastaneden tekrar eve gelip tekrar terasa çıkmış. Daha sonra verandayı incelemek için itfaiyeyi çağırıyorlar. O arada 3 kişi kızımın çantasını bulmuşlar. Ama polisler delil karartıp olayı intihar şeklinde raporluyor. Kızımın çantasına mı odasına mı tam emin değilim kızımın okuduğu Alisan Kapaklıkaya’nın ‘Bunları Kimseye Anlatamadım’ kitabında 53. sayfasına ‘Ayşe’nin ölümü’ diye bir bölüme ayraç koyuyorlar. Ben kitabı alıp okudum intihar değil mücadeleyi anlatan bir kitap. Oysa kızım hiç ayraç kullanmazdı.

Şüphelendiğiniz araç durumu nasıl ortaya çıktı?

Tanıklardan öğrendim. Bu araçla ilgili suç duyurusunda bulunduk ama beklemeye aldılar. Trabzon Adli Tıp Kurumu raporunda olayın ‘Genel bedensel travma’ olduğunu yazıyor. Ancak Giresun Cumhuriyet Başsavcılığı 2 adli tıp raporu olduğunu açıkladı. Oysa biri Trabzon Adli Tıp Kurumu’nun raporu. Diğeri ise savcılığın kendi birimine bağlı Adli Tıp Uzmanı’nın mütalaasıdır. Ayrıca sol ayak kopma noktasına gelmiş, kızımın bulunduğu yerde bir iz yok.

Kafada çarpma var mı?

Buna dair hiçbir iz yok. Kızım sanki kucakta yere bırakılmış. Sağ ayağındaki ayakkabı yok. Dümdüz bir şekilde bırakılmış. Veranda da hiçbir iz yok. Üstelik kızımın eve geldiği yol güzergâhında mekruh binada yapılan incelemede kızımın DNA’sı çıktığı halde orada herhangi bir inceleme yapılmıyor. Üstelik terasta yalıtım zifti yapıldığı için iz çıkar. Burada kızıma dair bir iz yok. Ayrıca kızımın oradan atlamasının durumu yok. Keşifte havadan atılan çuval verandayı kırdı, parçaladı ama aşamadı. Yani kızım için Trabzon Adli Tıp Kurumu’nda hazırlanan raporda ‘Yer çekimine bağlı düşme’yi reddediyor. Paralel dıştan etken durumunu gösteriyor. Bu rapora bağlı olarak Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Başkanı’nın mütalaasında da araç çarpması kanaatini belirtiyor. Çocuğumu o gece muayene eden ortopedi uzmanı ve genel cerrah ile daha sonra görüştüm. Onlar ‘Bizim ifademiz alınsın’ dediği halde savcılık ifadeleri almıyor. 2 doktor, kemik kırılma şeklinin çarpma sonucu olduğunu söylemişlerdi. Üstelik doktorlar araç lastiğinin üzerinden geçtiğini de belirttiler. 2 doktor sol ayakta kopması sonucu yerde atardamarın kan boşaltması gerekiyor. Ama kızımın bulunduğu yerde kan damlası bile yoktu. Kızımın üzerindeki tozların hangi binaya ait olduğunu bulduk. Ambulans şoförü de kızımın üzerindeki tozlarla aynı olduğunu söyledi. O bina daha sonra bir Cuma gecesi yıkıldı.

Kentteki kurumlar neden sessiz kaldı?

Çünkü Milletvekili Nurettin Canikli’nin kızımın ölümünün örtbas edilmesinde parmağı var. 25 Ekim’de İstanbul’da Yenikapı’da Giresun Günleri yapılmıştı. Ben de 26’sında gittim, stantlarda kızımın afişini dağıtıyordum. Nurettin Canikli korumasını üzerime göndererek ‘Siz hükümetin aleyhine propaganda yapıyorsunuz’ dedi. ‘Siz kimsiniz’ diye sorunca da ‘Sağlık görevlisiyim’ dedi. Ama kimliğini çıkarmadı. ‘Biz AK Parti üyesiyiz, nereden çıkardınız hükümet aleyhine propaganda yaptığımı’ dedim. Ve gün boyu sivil polisler etrafımı sardı.

Kardeşiniz Muhammed Vatan neden bu olayın peşini bırakmanızı istedi?

Kızımın ölümünden 1 ay sonrasında Belediye Başkanı Coşkun Somuncuoğlu ile birlikte Nurettin Canikli ile görüşmüş. Ama benden gizlemiş ben 1 hafta sonra öğrendim. 14 Eylül’de Müge Anlı’nın ekibi çekim için geldiğinde kardeşim duruma tepki göstermeye başladı. Müfettişler Eynesil’e geldikten sonra kardeşim eşi de Ekim ayında ifadeyi tamamen değiştirdi.

Siz Nurettin Canikli ile görüştünüz mü hiç?

Mesajlar attım, sürekli aradım, görüşmek istedim ama benimle görüşmek istemedi. Oysa ben İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile görüştüm.

O görüşmede ne konuştunuz, İçişleri Bakanı ne dedi?

Gözaltına alınmamdan hemen önce görüştük. Yönlendirdiği birime olayı tüm detaylarıyla anlattım. Henüz bir gelişme olmadı ama.

Sizi neden gözaltına aldılar?

Beni emniyete çağırmışlardı 20 Mart’ta. Yetişememiştim. 21 Mart’ta gittim emniyete. Gittiğimde kardeşim Muhammed Vatan hakkımda suç duyurusunda bulunmuş ‘Beni tehdit etti’ diye. Ayrıca psikaytri bölümünde yattığımı söylemiş. Oysa kızımın olayından 1 ay önce yüzümdeki bir rahatsızlık nedeniyle gitmiştim. Bir kere de rahatlamak için psikologa gitmiştim. Hastaneye yatmadığım halde yattığımı söylemiş. Buna istinaden ifade verdim. İfadeden hemen sonra aileme dahi haber vermeden hastaneye gönderdiler. Hastaneden hemen sonra da mahkemeye sevk ettiler ama avukatım olmadan mahkemeye çıkmayacağımı söyledim. Avukatım gelince girdik duruşmaya. Mahkeme ‘hastaneye yatırılmam’ için karar verdi. Ama avukatım itiraz etti. Kızımın olayının açığa çıkarılması için daha önce açıklama yapan Nurettin Canikli de hakkımda suç duyurusunda bulunmuş.

Suç duyurusu sonrasında hiç tehdit edildiniz mi?

Telefonla tehdit edildim. Hemen suç duyurusunda bulundum ama savcılık takipsizlik kararı verdi. Biz ne sunarsak sunalım hiçbir şekilde dikkate alınmıyor.

Peki, bundan sonra nasıl bir yol izleyeceksiniz?

Ortada bir çocuk cinayeti var. Bu cinayeti aydınlatmak için aylardır bekletiyorlar. Ama bizim kanıtlarımız, tanıklarımız, raporlarımız nettir. Belediye Başkanı Coşkun Somuncuoğlu ve yeğenlerinin ifadesinin alınması için uğraşacağız.

Eynesil’deki seçim sonucunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eynesil halkı özellikle de Eynesilli anneler Rabia Naz Vatan için gerekli cevabı verdi.

“Dosya Artık Kapatılamaz”

Metin Cihan ise Rabia Naz Vatan konusunu sosyal medyadan duyuran gazeteci. Twitter’da Şaban Vatan’dan aldığı DM ile olaydan haberdar olan Cihan, konuyu gündemde tutan medyada yer almasını sağlayan isim. Metin Cihan, “Bir çocuk ölümü olmasına rağmen olayın üzerini ‘intihar’ diyerek kapatmaya çalıştılar. Ama artık dosyanın üstünün kapatılamayacağını düşünüyorum” diyor.

Rabia Naz’ın babası Şaban Vatan önce gözaltına alındı. Ardından hastaneye yatırılması için karar verildi. Bu tür baskılar devam ederse siz ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Daha önce yaptığımı sürdürürüm. Elimdeki bilgilerle gündemde tutmaya çalışırım. Ayrıca kamuoyu babanın hakkını savunacaktır. Annesi de ‘Eğer eşime bir şey olursa ben konuşmaya devam ederim’ demişti. Gündemde tutmaya devam edeceğiz.

Sosyal medyada “Siyasilerin tutumlarından dolayı seçimden sonra açıklama yapmaya devam edeceğim” dediniz. Neden seçimden sonra?

Bu seçimlere dönük bir çalışmaymış gibi bir şey duymak istemiyorum. Türkiye’deki genel durum bu aslında.

Sizce baro neden şimdiye kadar neden ilgilenmedi?

Giresun’da adliyede, emniyette birçok yerde böyle bir ağ örülmüş. Ahbap – çavuş ilişkisiyle işler yürütülüyor. Birçok kurumun haberi bile yoktu. Bence baro da karşısına yerel güçleri almak istemedi. Şimdiye kadar önemsememesi bunu gösteriyor.

Günlerdir bu konuda sosyal medyada açıklamalarda bulunuyorsunuz. Şaban Vatan gözaltına alındı. Siz böyle bir tehditle karşılaştınız mı?

Babayı, toplumsal algıyı değiştirmeye yönelik baskı altına almaya, susturmaya çalıştılar ama ters tepti durum. Ama ben hiç tehdit almadım. Neredeyse olumsuz bir söz bile duymadım. Tamamen yazdıklarım, anlattıkların babanın 7 aydır anlattıklarının derli toplu yazılmış haliydi. Çok özel bir bilgi açıklamadım. Sadece yayılmasına katkıda bulundum. Şimdiye kadar herhangi bir tehditle karşılaşmadım.

Bundan sonra süreç nasıl ilerleyecek sizce?

Artık dosyanın üstünün kapatılamayacağını düşünüyorum. ‘İntihar’ deyip kapatmaya çalıştıkları bir dosyaydı. Bir çocuk ölmesine rağmen tüm devlet kurumları neredeyse bunun için çabalıyordu. Savcılar değişebilir, soruşturma derinleşebilir şimdilik bilemiyorum. Ama dosyanın artık üstünün kapatılmayacağına eminim.