TÜSEV ve STGM’den AP’nin Türkiye Raporu Değerlendirmesi

Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı Genel Sekreter’i Tevfik Başak Ersen ve Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM) Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Ataman, Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesi'nin, Türkiye raportörü Kati Piri'nin sunduğu ‘Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki katılım müzakerelerinin askıya alınması' önerisini onaylamasını Sivil Sayfalar'a değerlendirdi.
Tevfik Başak Ersen

AP’nin Türkiye raporuna yönelik görüşlerini aldığımız Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı Genel Sekreter’i Tevfik Başak Ersen, Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin iki taraf açısından da siyasi olduğunu belirtiyor. AB ile Türkiye ilişkilerinin iyi bir noktada olmadığını söyleyen Ersen, “AB ilişkileri bitme noktasında diyebiliriz. Türkiye hiçbir zaman istenen düzeyde demokratik veya AB normlarına uyan bir ülke olmadı. Hatta gittikçe bu normlardan uzaklaşıyor gibi görünüyor ama AB de bunu bir siyasi bahane olarak kullanıyor. AB tarafını da çok samimi bulmuyorum. İki tarafın da siyasi çekişmeleri neticesinde olan Türkiye’ye olacak, sivil toplum için de kesinlikle iyi bir durum değil” dedi.

“AB İlişkileri Durdurunca Hükümet Geri Adım mı Atacak?”

AP’nin kritik Türkiye raporunda, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın ‘sebepsiz yere hapiste tutulması’nın da gerekçe olarak sunulmasını değerlendiren Ersen, “AP’nin bunu gerekçe olarak sunmasının sürece olumu bir etkisinin olacağını düşünmüyorum. Hükümetin tüm bunları bilinçli olarak yaptığını varsayalım, tüm bunlar karşısında Türkiye Cumhuriyet’i içerisinde yaşayan insanların suçu nedir, AB’ye inanan kitlelerin günahı nedir, AB ile ilişkileri durdurunca hükümet geri adım mı atacak ve Osman Kavala’yı dışarı mı çıkaracak, yoksa bunu siyasi malzeme haline getirip, yanlış olduğunu kabul edip yaptığı politikalardan vaz mı geçecek? Tüm bunların gerçekleşeceğini düşünmüyorum. Bu nedenle netice olarak sürece faydalı bir etki etmeyecektir” şeklinde sözlerine devam etti.

AP raporunun her sene daha sert olacağı yönünde duyumlar alındığını ve bunun iki taraf içinde siyasi malzeme konusu yapıldığına dikkat çeken Ersen, “ Türkiye’nin demokrasi sorunu mevcut hükümetten bağımsız devam eden sorunlardı. Konular değişiyor ama ilişkiler hep aynıydı, iyi gitmiyordu. İki taraf da sürecin neticelenmesi konusunda istekli değil. AB Türkiye’yi üye olarak almak istemiyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin de önceliği AB’ye üyelik değil Bu sürecin iki taraf içinde olumlu sonuçları olacağını düşünmüyorum” şeklinde konuştu.

“AB Türkiye ile Müzakerelere Devam Etmeli”

Hakan Ataman

Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM) Yönetim Kurulu Üyesi ve insan hakları savunucusu Hakan Ataman, Avrupa Parlamentosu’nda onaylanan rapora ilişkin Türkiye’yle ilişkilerin ve müzakerelerin askıya alınmasının bu sorunun çözümü olmadığını söylüyor. Ataman, AB’nin daha inatçı davranması, Türkiye ile müzakerelere devam etmesi  ve iyileştirme yönünde hareket etmesi gerektiğini, ilişkileri askıya almanın çok kolaycı bir yol olduğunu belirtiyor.

İnsan hakları örgütlerinin hazırladıkları izleme raporlarında sunmuş olduğu eleştirilerin hükümetleri zor duruma sokmak veya onları köşeye sıkıştırmak için değil, tam tersine olumlu yönde bir değişim yaratmak ve ihlallerin giderilmesini sağlamak için hazırlandığına vurgu yapan Ataman, “Bu nedenle 13 Mart’ta yapılacak oylama sonucunda AB Konseyinden olumsuz bir kanaat çıkacağını düşünmüyorum. Raporda sunulan insan hakları ihlalleriyle ilgili eleştirilere katılmakla beraber, insan hakları ihlallerini gerekçe sunarken, ilişkileri askıya almak çözüm değil. Bilakis olumlu ve pozitif yönde işbirliğine yönelik tutumlar sergilenmeli, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü destekler nitelikte bir sonuç çıkmalı” dedi.

Hükümetin karara ilişkin açıklamalarının rasyonel değil tepkisel olduğunu belirten Ataman, “Hem AB hem de Türkiye tarafından beklenen ilişkilerin güçlenmesine yönelik her iki tarafında daha güven arttırıcı ve daha yapıcı söylemler geliştirilmeliydi. Bu düşüncelerin merkezinde insan hakları ve hukukun üstünlüğünün korunması ve demokratikleşmenin hızlı bir şekilde tekrar başlatılması olmalı” şeklinde konuştu.

“Türkiye’deki STK’lara Yaptığı Katkıyı Hasara Uğratır”

AB’nin Türkiye’deki sivil topluma çok önemli katkıları olduğuna dikkat çeken Ataman, “AB’nin yapmış olduğu katkıların büyük bir bölümü insan hakları, demokratikleşme ve hukukun üstünlüğünün temin edilmesi konusunda oldu. AB ve Türkiye ilişkileri de hem bu yönde ilerledi. Dolayısıyla AB ilişkilerinin askıya alınması, AB’nin Türkiye’deki sivil toplum örgütlerine yaptığı katkıyı hasara uğratır. Oysa ki biz tam tersinin olmasını arzu ediyoruz. AB’nin de bunları göz önünde bulundurup daha aklı selim davranmasını ve ilişkileri geliştirecek yönde kararlar almasını umuyorum” şeklinde konuştu.