Sivil Toplum Dünyası Hemzemin’de Başarısızlıklarını Konuştu

‘Başarısızlıklar’ temasıyla gerçekleşen, Uluslararası Sosyal Fayda İletişimi Konferansı Hemzemin 2018’de, sivil toplum dünyası kendi başarısızlıklarını konuştu.

‘Sosyal Fayda İletişimi’ni odağına alan 4. Uluslararası Sosyal Fayda İletişimi Konferansı Hemzemin, önceki gün Pera Müzesi’nde gerçekleşti. ‘Başarısızlıklardan Öğrenmek: Nasihate Dönüşen Musibetler’ başlığıyla ortaya çıkan konferansa, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, akademisyenler ve iletişimciler katılım sağladı. 17 konuşmacının başarısızlık hikayeleri ekseninde, sosyal fayda iletişimi deneyimlerini paylaştıkları programın moderatörlüğünü ise Bizimkiler dizisi ile ünlenen oyuncu ve seslendirme sanatçısı Atılay Uluışık yaptı. Müzisyen Barış Demirel’in trompet performansı ile programa renk kattı.

Rauf Kösemen / Myra Ajans Başkanı

Rauf Kösemen: STK bir rekabet alanı değil

Konferansı düzenleyen Myra Ajans Başkanı Rauf Kösemen, ‘Bir başarısızlık var başarıdan içeri’ başlıklı açılış konuşmasında, tasarlanmış başarısızlıklar üzerine bir sunum yaptı. Sunumu sonrasında Sivil Sayfalara’a konuşan Kösemen şunları söyledi: “Sosyal fayda iletişimi alanında daha önce hiç işlenmeyen bir konu olarak ‘başarısızlıklar’ üzerine yoğunlaştık. Yaşanmış başarısızlık hikayelerini kamuoyunun gündemine çıkararak, başarısızlık kavramına olumlu bir bakış açısı kazandırmayı umuyoruz. Bunun yanında STK’ların başarıya ulaşması için bir meselenin varlığını toplumun gündemine getirebilme kapasitesi ölçü olarak alınabilir. STK’lar sosyal fayda sağlamak adına kendi çizdikleri yol haritaları kapsamında gündem oluşturuyorlarsa bu onlar için başarı kriteri olabilir lakin STK’lar için başarı ya da başarısızlık kriteri koymak bana doğru gelmiyor. STK’lar için gündem oluşturabilme kriteri önemli bu konferansta. Kazanma ya da kaybetme durumu rekabet ortamı için geçerli bir kriter, STK için kazanç söz konusu değildir. Çünkü STK bir rekabet alanı değil.”    

Mehmet Ali Çalışkan / YADA Vakfı Kurucusu

“Osman Kavala’nın ve Yiğit Aksakoğlu’nın aramızda olmayışı ortak başarısızlığımız”

‘Başarısızız Öyleyse Varız!’ başlığını seçen Yaşama Dair Vakfı (YADA) temsilcisi Mehmet Ali Çalışkan ise sivil toplum için başarısızlıkların başarıya dönüşme kriterlerini ele aldı. STK’ların içine kapanık yapısına eleştiriler getiren Çalışkan, “Gerçekten sivil topluma ait bir başarısızlıktan söz edeceksek; Osman Kavala’nın ve Yiğit Aksakoğlu’nun bugün aramızda olamaması hepimizin ortak başarısızlığıdır. Bütün bu başarısızlık hikayesinin üzerine kurabileceğimiz tek şey başarısız da olsak yaptığımız şeyi yapmaya devam etmek. Çünkü biz yaptığımız şeyi yapmayı bıraktığımızda o zaman onlara karşı sorumluluğumuzu hiç yerine getirmemiş olacağız. ”dedi.

“Sivil toplum kuruluşları gerçekten ne iş yapar?”

Sivil toplum kuruluşları gerçekten ne işe yaradığı sorusunu irdeleyen Çalışkan, “Sivil toplum bir şirketten, akademik bir çalışmadan ve siyasetin performansından farklı olarak ‘keşfeder’. Bildiğimiz sorunların hepsini, bir sivil toplum kuruluşu keşfettiği ve bizim gündemimize soktuğu için varlar. Eğer birileri bu sorunları bizim önümüze getirmemiş olsaydı, bu sorunlar olmazdı ve siyasetin gündemine girmezdi. Çünkü siyaset, toplumdan bir soruna dair baskı aldığı zaman o sorunu çözer. O zaman sivil toplum dünyasının en önemli işlerinden bir tanesi keşfetmek. Biz bu noktada akademiden biraz rol çalıyoruz. Akademi de aslında ürettiği bilgiyi keşfetmek üzerine üretiyor. Ama biz keşfetmekle kalmamalıyız, keşfettiğimiz bilgiyi bırakamayız. Keşfetme konusunda iyiyiz ama keşfettiğimiz konuyu gündemleştirme noktasında o kadar iyi değiliz.” diyerek konuşmalarına devam etti. 

Sivil toplum dünyasının 3 başarısızlığı 

Sivil toplum dünyasının, keşfettikten sonra kenara çekilmesini birinci başarısızlık olarak değerlendiren Çalışkan, “Sivil toplum dünyasında okuduğunuz herhangi bir raporu düşünün akademik bir rapordan çok farklı olmuyor. Bir bilgi koyuyor önümüze. Oysa STK’ların ürettiği bilgi, akademik bilgiden fazlasını koymalı, bir politika koymalı, politikayı etkileyecek bir şey koymalı, mesela ayrımcılıkla mücadele edecek bir araç koymalı. Aslında keşfetmenin yanında ikinci aşama olarak sivil toplum dünyası sorunu başkalarının gündeme taşır.

“Bir sorunu gündemleştirdikten siyasetin rolünü çalarak, sorunu çözmeye çalışıyoruz.” Diyen Çalışkan konuşmasına şöyle devam etti: “Bu bizim ikinci başarısızlığımız. Biz Türkiye’deki 4 milyon mültecinin Türkiye toplumuna entegrasyonu sorunu nasıl çözebiliriz ki? Çözemeyiz; kapasitemiz, insan ve finans kaynaklarımız buna yetmez. Ama o sorunu nasıl çözeceğimize dair fikirler, öneriler, modeller geliştirebiliriz. Dolayısıyla biz sorunun öznesi değil, biz nasıl çözüleceğinin bulmasının öznesiyiz.”

Sivil toplumun kendi içlerinde konuşamama ve kendi öz eleştirisini yapmama halinin, üçüncü başarısızlık olduğunu söyleyen Çalışkan, “Türkiye sivil toplum dünyası keşfettiği meseleleri başkalarının gündemine sokmadıkça başarılı olamayacak. Bir meseleyi mesele yapan şey; o meseleyi keşfedenin onu kendine benzemeyenin gündemine sokmayı başardığı zamandır aslında. Yani bugün Cemevi için talepte bulunan alevilerin, ibadet hakkının savunuculuğunu sadece Aleviler yaptığı zaman mesele çözülmüyor. Aleviler gündemini Alevi olmayanların gündemine soktuğu zaman konu gündemleşmiş ve çözülme aşamasına gelmiş oluyor.

Pınar Gürer / YADA Vakfı Yöneticisi

“8 Mart’tan daha önemli bir gün daha var hayatımızda, 9 Mart”

‘Başarmak ya da başaramamak ya da başarmış gibi yapmak’ başlıklı konuşma yapan YADA temsilcisi Pınar Gürer, özel sektörün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yapılan güzellemelerinin 9 Mart’ta son bulma başarısızlığını irdeledi. Büyük markaların, 8 Mart’ta bir rekabete dönüşen reklam kampanyalarının 9 Mart’ta etkisini yitirişinin ironikliğine vurgu yapan Gürer şöyle konuştu: “Büyük şirketler 8 Mart’ta bize duygulara dokunan, izlediğimizde kendimizi iyi hissettiren, toplumsal cinsiyet eşitliği vurgusu yapan reklamlar izletti. Her şey ‘-e rağmen’ başarmış, tüm engelleri aşmış, içindeki gücü keşfetmiş kadınların başarı hikayelerini izledik. Bence 8 Mart’ta daha önemli birgün var hayatımızda o da 9 Mart. Birgün önce toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili dilimizi söyleyen aynı şirketler karşımıza ‘Hanım ütülü gömleğim nerde? sorusunu soran bir makine reklamıyla ya da evdeki tek ebeveyn anneymiş gibi çocuğun yemeğini yediren ve altını değiştiren kadınların reklamları tekrar karşımıza çıkıyor. 8 Mart ile 9 Mart arasında bir mesafe var bu da özel sektörün samimiyetini, iletişimdeki ölçüsüzlüğünü ve sorumluluklarını sorgulatıyor.”

Hasan Deniz / AÇEV Direktörü

“Babalık kahramanlaştırıldığı için başarısızlıktır”

‘Kollektif Başarısızlığımız: Babalık’ başlığıyla programda yer alan Anne Çocuk Vakfı (AÇEV) temsilcisi Hasan Deniz’in başarısızlık kadrajında babalar vardı. Babalığa yücelten değerler atfedildikçe başarısızlık tohumlarının ekildiğine vurgu yapan Deniz, “Babalık toplum tarafından kahramanlaştırıldığı için başarısızlıktır. Yazılan şiirler, baba temalı filmler, baba siyasetçiler gibi örnekler üzerinden babalık yüceltildikçe erişilmez oluyor. Böylece baba ile çocuk arasındaki bağ zayıflıyor.” diyerek devam etti. 

Otuz yıl önce yapılan araştırmalarda erkeklerin büyük bir çoğunluğunun, soyunu devam ettirmek için çocuk sahibi olduklarını belirten Deniz, “AÇEV olarak 2015-2017 yılları arasında bir babalık araştırması yaptık. Soru sorduğumuz babaların %92’si, çocukları sevdiği için çocuk yaptıklarını söyledi. Bu da başarısızlığın başka bir ifadesi oluyor. Ama aynı babalara ‘Çocuğa bakmak kimin görevi? diye sorduğumuzda, annelerin cevabını aldık.”

“Babaları eğitimle değiştireceğimizi sandık” 

Çocuklarıyla bağ kuramayan, ilgisiz babalar sorununa panzehir olarak ortaya koydukları projenin başarısızlıklarını anlatan Deniz, “Babaların çocukların bakımında ve gelişiminde sorumluluk üstlenmesi, karşılıklı ve yakın ilişiki kurması, birlikte oynaması, masal anlatması kısacası çocuğuyla birlikte büyümesine biz ‘İlgili Babalık’ diyoruz. Birçok STK kendi alanında ilk müdahelenin eğitim olduğunu düşündü biz de aynı hataya düştük. Babaları eğitimle değiştireceğimizi sandık. Babalık sadece babaları eğiterek değişemez ve dönüştürülemez. Bu başarısızlıktan ders çıkarmaya çalıştık ve kampanyalar yapmaya başladık. Türkiye’de babaların tutum ve davranışlarını üzerinde etkisi olan her türlü aktörü değiştirecek, belediyelere, reklamlara ve özel sektöre müdahelelerde bulunduk. Bir bebek bezi yapan firmayı, sadece anneye yönelik reklam yapmasın diye uyaran çalışmalar düzenledik.” dedi.

Barış Demirel / Müzisyen

Başarısızlık temalı Hemzemin 2018’deki Konuşmacılar ve Konu Başlıkları:

Kösemen – Bir Başarısızlık Var Başarıdan İçeri

Mehmet Ali Çalışkan – Başarısızız Öyleyse Varız!

Ali Erhan Nalbant – Kim Derdi ki Hepimiz Bir Gün Başaramayacağız

Sait Fehmi Asduk – Hepimiz Ayrı Telden

Batuhan Aydagül – Deneme Yanılma Yöntemiyle Öğrenmemek

Şule Yücebıyık – Virüslerden Öğrenmek

Pınar Gürer – Başarmak ya da Başaramamak yada Başarmış Gibi Yapmak

Steve Connor – Açık Kalp Kampanyası

Christophe Konninckx – Başarısız Bir Proje Nasıl Daha İyisine Yol Açar?

Barış Demirel – Fail Play

Hasan Deniz – Sizin Hiç Babanız Oldu mu?

Tanzer Kantık – İki Teker Bir Ülke

Sibel Bülay – Ve Teker Dönmedi

Güneşin Aydemir – Bak Bir Varmış Bir Yokmuş

İnanç Mısırlıoğlu – Bizim Derin Sessizliğimiz

Aleksander Deliyannis – Anlarsa Halkım Anlar

Güven Força – İleri Dönüşüm Kutusu Fazla mı İleriydi?

Bastyen Vandrille – O, ‘Gösterişli Anlatı’nın Peşinde