Sivil Alanda Bir Örgütlenme Arayışı: Sendikalaşma

Baştan söylemek en iyisi olacaktır, bu dosya çalışması sivil toplum çalışanlarının sorunlarını tanımlamak için değil sivil toplum çalışanları arasında sendikalaşmanın yeri konusunda bir tartışma başlatmak için hazırlandı.

Toplumun demokratikleşme sürecinde önemli bir rol oynayan sivil toplum, çalışanlarının ortaya koyduğu emek kadar verimli olabilir. Bu anlamda çalışanların iş hayatları boyunca karşılaştıkları sorunları tartışabileceği demokratik alanlar yaratmak mümkündür. Bu dosya çalışmasına başlamadan önce yaptığım yüzeysel bir araştırma, konu hakkında yeterli tartışmanın yürütülemediğini düşünmeme sebep oldu. Özellikle sorunları aşma yöntemlerinden biri olarak ele alabileceğimiz sendikalaşmanın sivil toplum içerisinde çok fazla başvurulan bir araç olmadığını düşünüyorum.

Çeşitli arama motorlarında “sivil toplum kuruluşu” ve “sendika” anahtar kelimelerini arattığınızda bu platformların birbirlerinin yerlerini tutup tutamayacağına dair araştırma ve tezlere rastlayabilirsiniz fakat bu dosya çalışması sivil alanda sendikaya ihtiyaç duyulup duyulmadığını tartışmayı amaçlıyor.

Sivil toplumda sendikalaşma verilerine baktığımızda pek fazla bir şey bulamıyoruz. Bunun en önemli sebebi sivil toplum sektöründe istihdam oranına dair bilgi edinemiyor oluşumuz. Doç. Dr. Süleyman Özdemir, Yrd. Doç. Dr. Halis Başel ve Yrd. Doç. Dr. Hasan Şenocak’ın 2010 yılında ortak kaleme aldığı “Sivil Toplum Kuruluşlarının Artan Önemi ve Üsküdar’da Faaliyet Gösteren Bazı STK’lar Üzerine Bir Araştırma” adlı makalede bu durum “ABD’de, yaklaşık 9 milyon, Almanya’da 1 milyon, Fransa’da 0,8 milyon, Japonya’da ise 1,4 milyon kişi sivil toplum kuruluşlarında istihdam edilmektedir. Ülkemize bakıldığında ise, her ne kadar bu hususla ilgili yapılmış bir araştırma olmasa da, bu sektörde çalışan kişi sayısının önemsenmeyecek bir oranda olduğu tahmin edilmektedir.” şeklinde özetleniyor.

Daha yakın bir tarihte yapılmış çalışmalara baktığımızda Yaşama Dair Vakıf’ın hazırladığı “Verilerle Sivil Toplum Kuruluşları” adlı çalışmada “Genellikle yöneticilerin çabaları ve fedakârlıkları ile işlerini yürüten STK’larda istihdam oranları oldukça düşüktür. YADA’nın aktif STK’lar ile gerçekleştirdiği araştırma kapsamındaki STK’lar arasında dahi oran oldukça düşük çıkmıştır (YADA, 2012). Söz konusu araştırma dâhilindeki STK’ların yalnızca %30,9’u en az bir ücretli çalışana sahip olduğunu belirtmiştir. Yaklaşık her 3 kuruluştan ikisinin ücretli çalışanı yoktur. Ücretli çalışana sahip olduğunu belirten bu %30,9’luk kesimin de yarısına yakını (%47,8) 1 veya 2 ücretli çalışana sahiptir.” deniyor.

Çalışan sayısına dair yaklaşık verilere ulaşamadığımız için kurumlardaki sendikalaşma oranı hakkında da verilere ulaşmak mümkün değil. Fakat bu oranın düşük olduğunu dosya boyunca yapılan tartışmalardan çıkarmak mümkün.

Bu dosyada sivil toplumdan sendikalaşma örnekler sunabilmek amacıyla DİSK Sosyal-İş’le toplu sözleşme imzalayan TOG ve Af Örgütü işyeri temsilcileriyle yaptığımız görüşmeleri okuyacaksınız.

Birleşik Metal Sendikası Toplu Sözleşme Uzmanı İrfan Kaygısız ise bize bu sektör çalışanlarının karşılaştıkları zorlukları ve sivil toplumda sendikalaşmanın düşük seyrini anlatacak.

Son olarak LGBTİ aktivisti ve hak savunucusu Yunus Emre Demir’le gerçekleştirdiğimiz sohbette iki sivil toplum çalışanı/gönüllüsü olarak edindiğimiz gözlemleri okuyacaksınız.

Sivil Sayfalar, son yıllarda sivil toplum içerisindeki diyaloğu arttırma çabasının güzel bir örneği. Aynı zamanda bu tartışmanın başlamasına uygun olduğunu düşündüğüm bir zemin. Okuyucuların dosya boyunca tartışmaya katkı sağlayacağına inanıyor, keyifli okumalar ve verimli bir tartışma diliyorum.

“İllustrasyon: Seda Mit”