Şirince’de ‘akademik özgürlük’ çalıştayı

Şirince’deki  Nesin Matematik Köyü’nde gerçekleştirdiği çalıştayda, ‘Akademik Özgürlük’ konusu geniş yönleriyle tartışmaya açan Uluslararası Ege İnsan Hakları Okulu’ndan Avukat Deman Güler ile insan hakları okulunu ve çalışmalarını konuştuk. Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? On yılı aşkın süredir İzmir barosu üyesi olarak avukatlık yapmaktayım.Bu süre zarfında Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği gibi […]

Şirince’deki  Nesin Matematik Köyü’nde gerçekleştirdiği çalıştayda, ‘Akademik Özgürlük’ konusu geniş yönleriyle tartışmaya açan Uluslararası Ege İnsan Hakları Okulu’ndan Avukat Deman Güler ile insan hakları okulunu ve çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?

On yılı aşkın süredir İzmir barosu üyesi olarak avukatlık yapmaktayım.Bu süre zarfında Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği gibi uluslararası kurumlarda çalışmalar yürüttüm. Genelde uluslararası insan hakları hukuku ile özelde ise azınlık hakları ve mülteci hukuku ile ilgileniyorum.

Deman Güler (Ege İnsan Hakları Okulu)

Bu çalıştayı yapma fikri nasıl ortaya çıktı?

Akademik özgürlük konusuyla ilgili düzenlediğimiz sonbahar çalıştayımız esasında insan haklarının tartışılacağı sürekli bir zemin oluşturma fikriyle beraber ortaya çıktı. Uzun vadeli planımız içinde açık hava tiyatrolarının, amfilerin ve bölgenin en büyük insan hakları kütüphanesinin bulunduğu bir insan hakları köyü inşa etmek var. Ne var ki eldeki olanaklar ve sayıca az olmamız bu hayalin kısa sürede gerçekleştirilmesini mümkün kılmıyor. Dolayısıyla çalışmalarımızda Nesin Matematik ve Felsefe Köyü’nün olanaklarından yararlanmak istedik. Sayın Ali Nesin de sağ olsunlar bizi kırmadılar ve imkanlarını sonuna dek önümüze serdiler. Ülkemizin son birkaç yıllık deneyiminde insan hakları konusunda yaşanan ciddi gerilemeler söz konusu. Bu da insan hakları savunucularının anayasadan ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan kazanımları koruma refleksiyle hareket etmesine neden oldu. Bu anlamda uluslararası hukuk komisyonu çalışmalarında bir insan hakları okulu kurma fikri ortaya çıktı. Böylece bir grup hukukçunun çabalarıyla uluslararası Ege İnsan Hakları Okulu kuruldu.

Çalıştaya kimler destek verdi?

Öncelikle uluslararası hukuk örgütlerinden destek aldık. Avrupa Demokrasi ve İnsan Hakları İçin Hukukçular Örgütü (ELDH) ile Uluslararası Demokrat Hukukçular Örgütü (IADL) çalıştayın ortak düzenleyicisi oldular. Ayrıca İtalya ulusal barosu ve Paris barosu da etkinliğe resmi desteklerini sundular. Bu durum doğal olarak okulun uluslararası niteliğine büyük katkıda bulundu.

Konu olarak akademik özgürlük çerçevesinin seçilmesinin sebebi neydi?

Akademik özgürlük konusu, Türkiye’de genellikle üniversite özerkliği üzerinden tartışıla gelmiş bir mesele. Ancak insan haklarından bakarak konuyu bu dar çerçevede yorumlamak sınırlandırıcı olabiliyor. O sebeple konunun ifade hürriyetinden çalışma özgürlüğüne pek çok yanına değinmeyi ve özellikle son iki yıllık süreçte Türkiye akademisinin yaşadığı ciddi sıkıntıları detaylıca değerlendirmeyi amaçladık. Çeşitli sebeplerle üniversitedeki görevlerinden alınmış akademisyenlerin yoğunlukta olduğu bir konuşmacı grubumuz oldu. Bu değerli akademisyenlerin bir çoğu barış için akademisyenler bildirisine imza attıkları ya da muhalif kimlikleri sebebiyle KHK ile işlerinden atılmış kişilerdi. Tabi çalıştay yalnızca pratiğe yönelik bir toplantıdan ibaret kalmadı ve üç gün boyunca üniversitelerin kapitalist sisteme entegrasyonundan kadın akademisyenlerin sorunlarına kadar çok çeşitli bir yelpazede değerlendirmeler yapıldı. Şirince’nin ve Nesin Köyü’nün eşsiz ortamında güzel ve yararlı bir çalıştay geçirdiğimizi düşünüyorum. Geri dönüşler de hep olumlu oldu ve katılımcılardan sonraki dönem çalışmalarımız için büyük bir destek aldık.

Çalışmalar devam edecek mi?

Çalıştayın başarısıyla beraber çalışmalarımıza devam yönünde çok ciddi bir moral depoladık. Bu düzeyde uluslararası etkinliklerin Ege coğrafyasında ve özelde İzmir’de çok nadir düzenlenmesi aslında büyük bir eksiklik. Son yıllarda bölgenin mülteci kriziyle beraber multi kültürel bir kimlik kazandığı da ortada. Böylesi zamanlarda uluslararası toplumla sivil toplum düzeyinde de ortaklık sağlamak büyük önem taşıyor. Sonraki dönemde çocuklara insan hakları eğitimi ve mülteci hakları konusunda kendi çizgimiz doğrultusunda yeni yaklaşımları denemeyi planlıyoruz. Ama pek tabi uluslararası Ege İnsan Hakları Okulu’nun devamlılığını bu alanda çalışma yapmak isteyecek bireyler belirleyecek.