Konyalı STK’lar mülteci meselesinde kalıcı çözümlerden yana

Konya’nın Karapınar ilçesinde geçtiğimiz günlerde mültecilere yönelik saldırıları değerlendiren Anadolu İnsanı Yardım Derneği YK Üyesi Hamza Bol, Suriyelilerle ilgili olumsuz yayınların yerel halktaki tepkiselliği arttırdığını belirtirken Konya MAZLUMDER’den Derviş Argun da, “Yetkililer meseleyi ciddiye alıp olay öncesi çözümler üretse adaptasyon süreci sorun olmaz.” değerlendirmesinde bulundu. Konya’nın Karapınar ilçesinde geçtiğimiz günlerde Suriyelilere yönelik saldırıları değerlendiren Anadolu […]

Konya’nın Karapınar ilçesinde geçtiğimiz günlerde mültecilere yönelik saldırıları değerlendiren Anadolu İnsanı Yardım Derneği YK Üyesi Hamza Bol, Suriyelilerle ilgili olumsuz yayınların yerel halktaki tepkiselliği arttırdığını belirtirken Konya MAZLUMDER’den Derviş Argun da, “Yetkililer meseleyi ciddiye alıp olay öncesi çözümler üretse adaptasyon süreci sorun olmaz.” değerlendirmesinde bulundu.

AYDER YK Üyesi Hamza Bol

Konya’nın Karapınar ilçesinde geçtiğimiz günlerde Suriyelilere yönelik saldırıları değerlendiren Anadolu İnsani Yardım Derneği (AYDER) Yönetim Kurulu Üyesi Hamza Bol, daha önce bireysel bazı kavgaların yaşandığını ancak Suriyelilerin şehirden gönderilmesiyle sonuçlanan son gerginliğin bu anlamda bir ilk olduğunu belirtti. Suriyeliler ile yerel halk arasında gündelik hayatta büyük sorunların yaşanmadığını da savunan Bol, son olayda medyada Suriyelilerle ilgili ‘maaş aldıkları, ayrıcalıklı haklara sahip oldukları’ yanlış bilgilerin halkın tepkiselliğini arttırdığını ifade etti. Bu tip yayınların ‘kışkırtma’ işlevi gördüğünü belirten Bol, “Oysa Suriyeliler hakkında çıkan uydurma haberler, devletin haber ajansları tarafından düzeltilse nefret tohumları yeşermeden temizlenebilir. Ancak böyle bir bilgilendirme yapılmıyor.” Diye konuştu. Sorunun çözümü için kalıcı önlemler alınması gerektiğini de belirten Bol, bunun için öncelikle bir üst koordinasyon merkezi kurulması önerisinde bulunarak, “Onlarca derneğin yardım yapması yerine tek merkezden bu insanlara yerleşim, iş ve eğitim konularında rehberlik edebilecek bir merkez olmalı.  Koordinasyon olmadığı için çalışmalar verimsiz olmaktadır.  Tamamen gönüllü, fedakâr insanların gayretlerinden öteye gitmemektedir.  Oysa yaklaşık 150.000 kişiye rehberlik edebilecek büyük bir merkez hizmet vermeliydi. Böyle bir adım atılır mı bilemiyorum ama arzumuz böyle.“ dedi.

Karapınar’daki olaylarla ilgili bir rapor hazırlayan Konya Mazlumder’den Derviş Argun da, medyanın Suriyelilerle ilgili yaptığı olumsuz haberlerin gerginlikleri büyüttüğünü belirterek, kalıcı çözümün önemine işaret etti. Karapınar’daki olaylar gibi büyük sorunlar çıkmadan durumun değerlendirilmesi gerektiğini belirten Argun, “Yetkililer meseleyi ciddiye alıp olay öncesi çözümler üretse adaptasyon süreci ile ilgili bir sorun gözükmemektedir.” dedi.

Mazlumder Konya raporunun sonuç ve öneri bölümünde yer alan bilgilendirmeler şöyle:

Öncelikle bu olayların yaşanmasına sebep olacak kimi kışkırtmalar kimi kesimler tarafından son aylarda bilinçli olarak yapılmıştır.

Basın olayı tek kaynaktan işlemiş saha araştırması yapmadan ve sanki 35 yaşlarında bir Suriyelinin küçük yaşta bir Türkiyeli kız çocuğunu taciz etmiş gibi bir algı oluşturmuştur.

Yetkililer olayın ikna sürecinde Suriyelilerin şehir dışına çıkartılacağı sözü vererek sanki Suriyeli sığınmacıların oradaki konumlarının kanunsuz olduğu gibi bir izlenime sebep olmuşlar, ayrıca süreci iyi yönetemedikleri için süreçle hiç ilgisi bulunmayan Suriyelilerin de mağdur edilmesine, ev ve işyerlerinin basılmasına ya da şehir dışına çıkartılmasına sebep olmuşlardır.

Öte yandan bu süreci yönetenler ve tahrik edenler Karapınar halkının tamamını temsil etmediği halde sanki halkın tamamı galeyana gelmiş gibi bir algının oluşturulmasına seyirci kalınmıştır.

Sonuç olarak olay, 6/8 ayı bulan bir arka plana sahip olup bu arka planı tahrik edip işleyenler bulunmaktadır. Olaya ait haberlerin yansıtılma biçimi çoğu gerçeklerle örtüşmemekte olup, tahrikin ve çatışmanın devamını arzu edenlerin taleplerine uygun hazırlanmıştır. Bu durum yetkili makamlarca ciddiye alınıp değerlendirilmezse, şehrin küçük olması dedikodu ve yalanın yayılma hızı, herkesin birbirini tanıması ve yardım etme çabası gibi saiklerden dolayı yineleme ihtimali kaçınılmazdır.