Herkes Her Şeyi Bilmiyor

“İyi bir metin uzun ve karmaşık cümleler demek değildir. Aksine kısa, net ve sade cümleler iyi metinler oluşturur. Mesajı mümkün olduğunca kısa tutmak öncelikle yazdıklarınızın okunmasını sağlar. Metinlerde empati duygusunu uyandıracak öğeler istiyorsanız insanlara zorla okumaları gerekecek bir dil yerine onlarla sohbet eden, samimi bir dil kullanmalısınız.” Bir durumun, kurumun, topluluğun veya bazı sokakların içinde […]

“İyi bir metin uzun ve karmaşık cümleler demek değildir. Aksine kısa, net ve sade cümleler iyi metinler oluşturur. Mesajı mümkün olduğunca kısa tutmak öncelikle yazdıklarınızın okunmasını sağlar. Metinlerde empati duygusunu uyandıracak öğeler istiyorsanız insanlara zorla okumaları gerekecek bir dil yerine onlarla sohbet eden, samimi bir dil kullanmalısınız.

Bir durumun, kurumun, topluluğun veya bazı sokakların içinde uzun süre durmak, olaylara, olabileceklere, yaşananlara, paylaşımlara, toplantılara, etkinliklere haddinden fazla hakim olmak, hatta bütün bu işlerin sorumlusu olmak, tüm dünya sizinle aynı şekilde o duruma hakimmiş gibi düşünmenize sebep olabilir. Fakat bu bir şaşırtmaca. Öyle bir şey maalesef yok. *

Sizin tek kelimede anladığınız bir durumu tüm dünyanın tek kelimede anlaması mükemmel bir yaşam gibi görünüyor değil mi? Fakat işler böyle olmuyor. Eğer böyle düşünüyorsanız, üzülerek söylememiz gerekiyor; büyük bir çoğunluk sizi anlamıyor olabilir.

“İnsanlara sesimizi duyurmak istiyoruz.”

Çok ses var ve insanlar artık duymak istedikleri sesi kendi özgür iradeleriyle seçtikten sonra dinlemeyi tercih ediyor (O sayfayı beğenmekten vazgeç, öbür hesabı takibe başla). Kimseye duymak istemediği bir şeyi söyleyemezsiniz. Gerçi bunun bir yolu var, reklam çıkmak! Fakat reklamınızı ilgisini çekmeyecek bir kitleye sunduğunuz zaman siz ne yapıyorsanız, dünyanın geri kalanı da aynısını yapıyor; reklamları kapatıyor. Hatta dünyada en çok paylaşılan ortak özellik “reklamları çıktığı gibi kapatma” olabilir. Bu yüzden yaratıcı olmanız ve insanların size gelmesini sağlamanız gerek. Bunu yaparken de anlatmak istediklerinizi hiç bilmeyen birine anlatır gibi aktarabilmelisiniz. Fakat iş burada bitmiyor, bunu yaparken başta empati duygusu olmak üzere birkaç noktaya dikkat etmelisiniz.

Karşılıklı empati

Türk Dil Kurumu, empati kelimesi için basit bir tanımı tercih etmiş: Duygudaşlık! Tanım ne kadar doğru olsa da empati tek kelimeyle anlatılacak bir kelime değil. Empati, kendinizi bir başkasının yerine koyabilme ve onun hislerini tahmin etmeye çalışmaktır. Her insan yeteri dozda empati uygularsa belki dünya daha farklı bir yer olabilir. Anlattıklarınızın dikkat çekici ve okunabilir, sevilebilir olmasını sağlamak için mutlaka empati doğuracak şekilde hareket etmeniz gerekiyor. Yani kimseye empatiden bahsetmeden, empatiyi ortaya çıkaran fikirlere ihtiyacınız var. Peki bu empati duygusunu nasıl uyandıracaksınız?

Bir derdi olan fotoğraflar

Fotoğraf bir anın kanıtıdır. Hatta bir anı anlatmak için en güzel yollardan biridir. Fotoğraflar sayesinde insanları hiç yaşamadıkları bir ana götürebilir, orada vakit geçirmelerini ve hatta hiç yaşamadıkları bir anı aradan zaman geçse bile hatırlamalarını sağlayabilirsiniz. Bir fotoğrafın etkisini önce fotoğrafı çeken veya fotoğrafı gören ölçebilir. Fotoğrafı paylaştığınız kişilerin empati duygusunu uyandıracak bir derdi olan ve dikkatinizi çeken fotoğrafları tercih etmeye özen göstermelisiniz. Doğru seçimi yaptığınız zaman fotoğraf önce sizin düşüncelerinize ortak olur ve paylaşırken de söylediklerinizi destekler. Böylece, fotoğrafı paylaştığınız insanlarda da empati duygusu uyanır.

Akıcı metinler

İyi bir metin uzun ve karmaşık cümleler demek değildir. Aksine kısa, net ve sade cümleler iyi metinler oluşturur. Mesajı mümkün olduğunca kısa tutmak öncelikle yazdıklarınızın okunmasını sağlar. Metinlerde empati duygusunu uyandıracak öğeler istiyorsanız insanlara zorla okumaları gerekecek bir dil yerine onlarla sohbet eden, samimi bir dil kullanmalısınız. İki farklı örnekle durumu özetleyelim:

Kötü örnek: Çocuk şenliğinde rengarenk balonlar uçuruldu. Daha sonra da şarkılar söylendi.

İyi örnek: Çocuk şenliğinde herkes elindeki rengarenk balonu gökyüzüne bıraktıktan sonra uçan balonlar için hep bir ağızdan şarkılar söylendi. Orada olsanız, hiç unutamayacağınız bir anınız daha olurdu.

Fikirlerinizi paylaşmak, fikir vermek

Sürdürdüğünüz iletişimlerde insanları sürekli bir şeylere ikna etmek veya insanlara akıllarında asla kalmayacak bilgiler vermek yerine, mevcut durum üzerinden fikir verebilirsiniz. Önemli olan duygulara ulaşmaya çalışırken sürekli hikaye anlatımına başvurmak değil, takipçilerinizle konuşuyormuş gibi bir iletişim sürdürerek mesajlarınızı duyurmak. Bunu da sadece hikayeler değil, şarkılar, kitaplar, film önerileri, aktivitelere davet gibi şeylerden de yardım alarak yapabilirsiniz.

* Nazlı Sönmez – Pikan Ajans İçerik Geliştirme